Osteoporoz, ya da daha çok bilinen adıyla “kemik erimesi”, kemik kitlesinin kaybı ve kemik dokusunun mikro-mimarisinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının artışı ile karşımıza çıkan bir kemik hastalığıdır. Kısaca, kemiğin mineral içeriğinin azalması nedeniyle dayanıklılığının azalması, yani kalitesinin düşmesidir. Bu durum kemiği daha kırılgan hale getirir. Osteoporoz omurga, kalça ve bilekler gibi yük taşıyan kemiklerde daha sık görülmektedir.
50 yaşın üzerinde her 3 kişiden birinde osteoporoz görülmektedir. Her 8 kişiden 1’inde de osteoporoza bağlı omurga kırığı gelişmektedir; hastanın boyunda kısalma, kamburluk ve yaşam kalitesinde azalma ile kendini gösterir. Bu oran yaşla artmaktadır. Kalça kırığı, 70 yaşın üzerindeki her 3 kadından ve her 9 erkekten 1′inde görülen önemli bir sağlık problemidir. Kalça kırıkları yaşlı hastalarda ölümle sonuçlanan ciddi problemlere sebep olabilmektedir.
Kemikler, sürekli olarak yapım-yıkım olaylarının ardarda devam etmesiyle yenilenen canlı dokulardır. Trabeküler kemiğin yapım-yıkım hızının kortikal kemiğe göre 4-8 kat daha hızlı olması, bu kemikleri kırıklara daha hassas hale getirmektedir. Kadınlarda 40 yaşına kadar yapım-yıkım olayı dengeli bir şekilde devam ederken, bu yaştan itibaren yıllık % 0.5′lik bir oranda geri dönüşümsüz bir kemik kaybı olur. Özellikle menopozdan itibaren daha da hızlanır, ve menopozda olan bir kadın her yıl trabeküler kemiklerinin %5′ini ve tüm vücut kemik dokusunun %1-1.5′luk bir kısmını kaybeder.
Osteoporoz riski yaşla birlikte artar, ve özellikle kadınlarda erkeklere göre daha sıktır. İnce kemik yapısı olanlarda, ailesinde ve özellikle ailesindeki kadınlardan birinde kemik kırığı öyküsü ya da boyunda kısalma öyküsü bulunan kadınlarda kırık riski artar. 45 yaşından önce kendiliğinden ya da ameliyatla yumurtalıklarının alınmasıyla menopoza giren kadınlarda yine kırık riski artar.
Kemik ölçümleri hızlı, kolay yapılabilen testlerdir. Çok çeşitli yöntemler var ise de en çok DEXA (Dual photon X-ray absorbsiyometre) kullanılmaktadır.
Tedavide amaç kemik kaybının önüne geçmek, kırık gelişmesini engellemek ve yaşam kalitesini arttırmaktır. Bu amaçla alkol, kahve ve kolalı içeceklerin tüketimi azaltılmalı, mümkünse sigara bırakılmalıdır. İlaç tedavisi olarak kemik yıkımını engelleyen kalsiyum, vitamin D, östrojenler, kalsitonin, bifosfanatlar veya kemik yapımını arttıran parathormon, anabolik steroidler, sodyum florür gibi ilaçlar kombine olarak kullanılabilir. Kalsiyumdan zengin diyet, vitamin D yapımı için güneş ışığı maruziyeti önemlidir. Östrojen tedavisinin MEME KANSERİ, RAHİM KANSERİ, KARACİĞER HASTALIĞI, DAMAR TIKANIKLIĞI OLANLARDA kullanılması sakıncalıdır. Size uygun olan ilaç tedavisini doktorunuz belirleyecektir. Yakınlarınız veya komşunuz kullandığı ilaç size zarar verebilir.
Kırık oluşumundan korunmak için;
Uygun ayakkabı kullanılmalı
Çorap ve ayakkabı uygun bir yerde oturularak giyilmeli
Ani hareketlerden kaçınılmalı
Eğilmek gerekiyorsa, bel bükülmeden, dizler bükülerek eğilmeli
Fazla ağırlık taşımamalı
Ev ve işyeri aydınlatılmasına özen gösterilmeli
Yatak odası ve banyo arası sürekli aydınlatılmalı
Düşmeye neden olabilecek eşyalar kaldırılmalı (örneğin kayan paspas)
Yapısı kuvvetli olan mobilyalar seçilmeli
Banyo ve tuvaletlere sağlam tutunabilecek tutma kolları yaptırılmalı
Evde kolay erişilebilecek yerlerde telefonlar bulundurmalı
Sık kullanılan eşyalar yakında olmalı
Banyo küveti ve zemininin kayganlığını önleyecek tedbirler alınmalıdır.