Obezite cerrahisi risklerini azaltmak elinizde!

Obezite cerrahisi risklerini azaltmak elinizde!

Gastrik Bypass Ameliyatının Komplikasyonları, Riskleri ve Korunma Yolları

Tüm büyük ameliyatlarda olduğu gibi, gastrik bypass ameliyatlarından sonra da yaşam kaybı çok nadir olsa da olası risklerdendir. Bu risklerin azaltılması için bir takım önlemler işe yaramaktadır. Bu makalede, obezite cerrahisi sonrası komplikasyon ve risklerin azaltılması için bir takım önlemleri inceleyeceğiz.

Gastrik Bypass Risklerinin Diğer Obezite Ameliyatları İle Karşılaştırılması

Derlediğimiz 7 büyük çalışmaya göre, gastrik bypass ameliyatından sonra yaşam kaybı oranları ortalama % 0.24 (binde 2.4) düzeyindedir. Açık ameliyatlarda ölüm riski % 2.1 iken, laparoskopik olanlarda oran binde 2 düzeyindedir. Bu rakamlara göre açık cerrahi biraz daha tehlikeli bir prosedür gibi görülse de, bu oranlar arasındaki farklılık açık ameliyata giden hastaların daha kilolu ve laparoskopi yapılamayacak kadar ağır yandaş hastalığı olanlar olabileceği de gözönünde tutulmalıdır.

Peki gastrik bypass ameliyatlarının risk düzeyi, diğer obezite ameliyatları ile kıyaslandığında nasıldır? Ülkemizde mide bandı üzerinde yürütülen medyatik spekülasyon nedeniyle size şaşırtıcı gelecek olsa da, genelde mide bandı en düşük riske sahip obezite ameliyatı iken, duodenal switch gibi daha komplike ameliyatlar en yüksek riske sahiptir. Ortalama mortalite (yaşam kaybı oranları) mini gastrik bypass için % 0.13, band için % 0.16, gastrik bypass için % 0.24, gastrik sleeve için % 0.27 ve duodenal switch için % 1 düzeyindedir. Burada dikkat çekici oranda düşük olan mini gastrik bypass oranları için daha uzun süreli çalışmalara ihtiyaç vardır. Ayrıca her prosedür için daha yüksek BMI değerlerinin daha yüksek risk oluşturduğu da kanıtlanmıştır.

Obezite Cerrahisinin Ölüm Oranlarının Ameliyatsız Obeziteye Bağlı Ölüm Oranları İle Kıyaslanması

Obezite cerrahisi ölüm oranları veya riskleri konuşulurken kolaylıkla gözardı edilen bir konu, ameliyat yapılmadan da obeziteye bağlı gelişebilecek ölüm riskidir. Bu konuyu aydınlatan iki büyük çalışmaya göre:

1-Obezite cerrahisi geçiren hastaların ölüm oranı, ameliyat olmayan morbid obez hastalardan % 29 daha düşüktür. Obezite amleiyatı olmayanlarda kanser ve kalp hastalıkları ana ölüm nedenleridir. Bunların her ikisinin de oranları bariatrik cerrahi gurubunda daha düşüktür.

2-Obezite cerrahisini takiben ölüm oranları % 40 azalmaktadır. Bariatrik cerrahi geçirenlerde koroner kalp hastalığından ölüm oranı % 56, diyabetten ölüm oranı % 92, kanserden ölüm oranı % 60 azalmaktadır.

Bu bilgiler ışığında tekrar baktığımızda, gastrik bypass veya herhangi bir obezite ameliyatından ölüm oranlarının, ameliyat olmadan obeziteye bağlı ölüm riskine göre çok daha düşük olduğu görülmektedir. Son kalemde, elbette bariatrik cerrahi de belli oranlarda risk içermektedir. Ancak, bu riskleri azaltmak için yapılabilecek bazı şeyler de vardır.

38.501 hastanın incelendiği geniş bir çalışmada 93 hasta ameliyatın ilk 30 gününde yaşamını kaybetmiştir. Gastrik bypass ameliyatlarından sonra yaşam kaybına yol açan üç ana komplikasyon şunlardır:

1-Pulmoner Emboli: Bu çalışmada hastaların % 0.078’İnde görülmüştür. Emboli, sıklıkla bacak toplardamarlarından kaynaklanan bir pıhtının akciğer atardamarı veya bir dalını tıkayarak oluşturduğu tablodur. Emboli belirtileri nefes darlığı, göğüs ağrısı, bitkinlik, taşikardi (kalp atımında hızlanma), siyanoz, şok ve bazen de ani ölümdür.

2-Kaçak: Bu çalışmada hastaların % 0.036’sında saptanmıştır. Sebebi mide-barsak arasında yapılan yeni geçişi sağlayan stapler hattından sindirim sıvılarının karın içine sızmasıdır. Bu sızma enfeksiyon ve abselere yol açabilir. Bu ciddi komplikasyon, saptandığı anda müdahale edilmesi gereken acillerdendir. Çok erken saptandıysa onarım denenebilir. Belirtileri ateş, şiddetli ağrı, nefes darlığı ve taşikardidir. Buradaki nefes darlığının sebebi, karındaki enfeksiyona reaksiyon olarak gelişen göğüs boşluğunda sıvı birikimidir. Kaçakları önlemek için cerrahlar ameliyat sırasında grek hava, gerek metilen mavisi eklenmiş serumla doldurarak anastomoz hattının bütünlüğünü ve kaçak olmadığını test ederler. Buna rağmen gelişebilen kaçaklar doku beslenmesiyle, hastanın yandaş hastalıklarıyla, sekonder stapler hattı kanamalarıyla ve beslenme ihlalleriyle ilişkili olabilir. Daha geç dönemde saptanan kaçaklarda ikinci bir operasyonla batın içinin temizlenmesi ve mide-barsak hattının içinden gıda geçişini engelleyerek dışarıya drene edilmesi gerekebilir.

3-İnce Barsak Tıkanıklıkları: Bu çalışmada hastaların % 0.02’sinde saptanmıştır. İnternal herniasyon olarak da bilinir. Cerrahiden sonraki 1-7 yıl içerisinde herhangi bir zamanda görülebilir. Bazen barsağın kendi etrafında dönerek sıvı ve gıda geçişinde tıkanıklık veya barsakta beslenme bozukluğuna yol açabilecek kadar şiddetli olabilir, bazen de sadece kronik karın ağrısı şeklinde belirti verebilir. Tanı genellikle karında şişlik, ağrı, kusma gibi yakınmalarla başvurulan hekim tarafından tomografide veya bazen eksplorasyon amacıyla yapılan operasyonda konulabilir. Tedavisi için tıbbi veya cerrahi girişimler gerekli olabilir. Bu oran Roux-en-Y tipi bypass ameliyatlarında daha yüksektir.

Obezite Cerrahisi Risklerini En Aza İndirmek

Obezite cerrahisinde risk oranlarında en etkili olan, ameliyatı olacağınız hekim ve merkezi belirlemektir. Çalışmalarla saptanmıştır ki, öğrenim eğrisi döneminde komplikasyon oranları daha yüksek, yeterli deneyimi olmayan cerrahın bu komplikasyonlara müdahale etmesi durumunda mortalite oranları ise daha da yüksektir. Obezite cerrahisi üzerinde uzmanlaşmış, yılda 100 ve üzerinde ameliyat yapan cerrahların komplikasyon oranları daha düşüktür. Özellikle revizyon cerrahisi ve komplikasyonlara müdahalede ileri laparoskopi tekniklerine hakim bu cerrah ve merkezler tercih edilmelidir.

Bunun yanısıra hastanın da ameliyatın başarısını arttırmak ve riskleri düşürmek için yapabileceği şeyler vardır. Bunları 10 maddede toplayacak olursak:

1-Kendinizi eğitin: Obezite cerrahisine karar verirken kendinizi bu ameliyatların tüm özellikleri hakkında eğitmeli, ameliyat öncesi, sırasında ve sonrasında neler beklemeniz ve neler yapmanız gerektiği konusunda bilinçli olmalısınız.

2-Ailenizi ve yakın arkadaşlarınızı eğitin: Bilgilenme sürecinizi yakınlarınızla da paylaşın. Obezite cerrahisi konusunda bilgisiz yakınlar, beslenme kuralları konusunda size güçlük yaratabilir, motivasyona ihtiyacınız olan bir dönemde size köstek olabilirler. Bu süreçte size zorluk yaratacağını düşündüğünüz yakınlarınızdan bir süreliğine uzaklaşmayı düşünmelisiniz. Onların negatif etkisi sizin hazırlık, derlenme ve ameliyat sonrası basamaklarınızda sizi yanlışlara sürükleyebilir.

3-Ameliyattan önce verebildiğiniz kadar kilo verin: Net bir şekilde kanıtlanmıştır ki, obezite ameliyatından önce BMI değerinizi düşürmeniz riskleri azaltmaktadır. Bu ameliyat öncesi diyet döneminin, daha öncesinde yaptığınız diyetlerle hiçbir bağlantısı olmadığını, bunun ameliyat risklerini azaltmak için zorunlu bir aşama olduğunu unutmayın. Hele hele, “nasılolsa ameliyattan sonra yiyemeyeceğim” mantığıyla ameliyat öncesi “jübile” yapmak gibi tehlikeli bir davranışa ASLA sapmayın.

4-Cerrahınız ve diyetisyeninin beslenme önerilerine mutlaka uyun. Ameliyat sonrası ilk 1 ayda beslenmenin komplikasyonlar açısından çok önemli olduğunu unutmayın.

5-En önemli basamak: Deneyimli bariatrik cerrah ve merkezleri tercih edin. Deneyimli cerrahların sadece komplikasyon oranları düşük olmakla kalmayıp, reoperasyon ve açığa dönme oranları da düşüktür. Cerrahınıza karar verirken mutlaka eski hastalarıyla görüşün, ameliyat sonrası destek konusunda neler sunduğuna ya da sunmadığına dikkat edin, mümkünse sosyal medyada ve diğer ortamlarda gruplara üye olun.

6-En az 10 gün bariatrik cerrah ve merkezinize ulaşabilecek mesafede olun. Bu özellikle şehir dışı ve yurtdışı merkez seçimlerinde önemlidir. Hastaneden taburcu olur olmaz dönüş planlamayın.

7-Mutlaka egzersizi hayatınıza katın: Ameliyattan sonra mümkün olan en kısa sürede yürümeye başlayın. Kendinizi iyi hissetme düzeyine göre hızla rutin egzersizlere geçin. Yüzme mükemmel bir egzersizdir. 10. Günden itibaren yüzmeye başlayabilirsiniz.

8-Varis çorabı ve kan sulandırıcı ilaçlarınızı en az 7-10 gün ihmal etmeden kullanın.

9-Bariatrik cerrah ve bariatrik diyetisyeninizin postop beslenme, vitamin desteği gibi konulardaki tavsiyelerine sıkı sıkıya uyun.

10-Destek sistemlerine katılın: Aile ve arkadaşlarınızın yanısıra, obezite cerrahisiyle ilgili destek gruplarına mutlaka katılın, aktif paylaşımda bulunun. Destek sistemimize katılmak için hemen tıklayın.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Murat Üstün

Op. Dr. Murat ÜSTÜN, 1969 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tıp Fakültesi eğitimini 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise SSK Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yapmış ve 1996 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de yeni yeni başlayan laparoskopik cerrahi konusunda alanında uzman doktorlarla çalışması bu alandaki ilgisini arttırmıştır. 1996-1999 yılları arasında SSK Ankara İhtisas Hastanesi'nde transplantasyon kliniğinin kurulmasında aktif rol almış ve özellikle renal transplantasyon ve laparoskopik cerrahi alanında çalışmalar yürütmüştür. 1999-2001 yılları arasında SSK Zonguldak Bölge Hastanesi'nde çalışmış ve burada ilk laparoskopik cerrahi ünitesini kurararak ameliyathane modernizasyonu ve sterilizasyon prensiplerini çalışmalarında da uygulamıştı ...

Etiketler
Gastrik bypass ameliyatının riskleri
Op. Dr. Murat Üstün
Op. Dr. Murat Üstün
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube