Tetik nokta, tenisçi dirseği, fibromiyalji gibi bazı bilindik tanılar ve durumların dışında daha az sıklıkta görülen, ama başına geldiğinde hastalarımızı kronik olarak çok rahatsız eden çözümü zor rahatsızlıklar var. Örneğin bel fıtığı tanısıyla ameliyat edilen fakat ağrısı tam geçmeyen ya da yeni ve çözümsüz bel ağrısı gelişen hastalarımız var. İkinci ameliyat da fayda etmemiş, fizik tedaviler, bele yapılan bazı iğne tedavileri ağrılarını gidermemiş olabiliyor. Dizindeki ağrılar artroskopi, diz protezi gibi ameliyatlarla iyileşmeyen, kronikleşmiş hastalarımız da benzer şekilde klasik tedavilerden fayda görmeyebiliyor. Meme kanseri nedeniyle koltukaltı lenf bezleri de alınmış hastalarımızda kolda lenf ödemlere bağlı şişme, ağrı ve duyu bozuklukları ortaya çıkabiliyor. Çeşitli sebeplerle örneğin el bileği kırık ameliyatı sonrası elde ve kolda şiddetli ağrı, uyuşma, yanma gibi duyu bozuklukları, parmaklarda şişlik ve hareket kısıtlılığı gelişebiliyor. Algodistrofi ya da daha çok bilinen adlandırmayla Sudeck atrofisi olarak bilinen bu durumlar için fizik tedaviden faydalanılmaya çalışılıyor ancak tedavi bazen çok uzun sürebiliyor, bazen sorun tam olarak giderilemiyor. Şeker hastaları ve metabolik bozukluklarda kişiye özel, farklı klinik sorunlar kombinasyonu gelişiyor. Biz Hekimler bu hastaları, değişik uzmanlık alanlarımızın polikliniklerinde değişik tanılar şeklinde görüyoruz.
Bel fıtığı, boyun fıtığı, başağrısı, kabızlık ve sindirim sorunları, karpal tünel sendromu ve diğer sinir sıkışmaları, hanımlarda adet sorunları, kilo alma, hipotiroidi gibi hormonal bozukluklar, uyku bozuklukları, hatta anksiyete ve depresyon gibi duygudurum bozuklukları görülebiliyor. Hatta bunların hepsini aynı hastada görebiliyoruz. Bu kişiler hastalıklı olmaktan, kronik ağrıdan, işe yaramıyor olmaktan ve hastaneden çıkamamaktan ayrıca muzdariptirler. Oysa durum sadeleştirilebilir ve tedavisi daha mümkün hale getirilebilir, yeter ki bütüncül gözle bakılsın ve hastayı klasik multidisipliner tedavilerin yanında kişiye uygun özelleştirilmiş tedaviler uygulansın. Yaptığımız nöral terapi ve akupunktur uygulamaları, beslenme değişiklikleri, masaj, nefes teknikleri, fitoterapi ve ortomoleküler takviyelerle ve psikolojik destekle bu durumlara çareler getirilebildiğini görüyoruz. Kanser tedavisi gören ya da görmeyen hastalarımızın ağrıları ile başa çıkmada bu yöntemler yardımcı olabilmektedir. Tümörün yok edilmesi sürecinde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi ve cerrahilere destek olunabildiğini görüyoruz. Kanserin iyileşmesi hastanın bağışıklığının güçlü olmasına dayanır. Hastanın iyileşme gücüne olan inancını ayağa kaldırmak da bütüncül tedavinin bir parçasıdır. Kliniğimizde tomografi eşliğinde ve Ultrason eşliğinde sinir düğümleri dahil nöral terapi injeksiyonları, akupunktur ve elektro-akupunktur tedavileri ile bedene destek olunabiliyor. Bu özellikle ağrıların giderilmesinde etkili olabiliyor.
Nöral terapinin kullanıldığı zorlu tanılar
Nöral Terapinin Kullanıldığı Zorlu Tanılar
