Neden horluyoruz?

Op. Dr. Tamer Haliloğlu
Op. Dr. Tamer Haliloğlu
11 Ekim 20111641 görüntülenme
Randevu Al
Neden horluyoruz?

Horlayan uykusunda rahattır, ancak dinleyicileri rahatsız eden bir durum ortaya çıkar. Horlama can sıkıcı olduğu gibi aynı zamanda tıbbı bir sorundur. Ancak günümüzde gürültülü horlamanın bazı fizyolojik anormallikler ile ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Araştırmacılar ilk olarak bademcikler etrafındaki anatomik oluşumların ve damak anormalliklerinin uykuda hava yollarında tıkanıklığa yol açtığını gösterdiler. Hava sütununun hızla hareketi gevşemiş dokuları özellikle yumuşak damağı ve bademcikler etrafındaki dokuları titreterek horlama diye tanımladığımız sesin kaynağını oluşturur. Son çalışmalar horlamanın sosyal önemine ilave olarak bir sağlık problemi olduğunu gösterir. Yetişkin insanların %10'u yan odadan duyulacak şekilde horlar. Ayrıca horlama her iki cinste yaşla doğru orantılı olarak artar. Erkeklerde 20 kadınlarda 40 yaşından sonra artış görmek mümkündür. Epidemiolojik çalışmalara göre 60 yaşını geçmiş erkeklerin %40 ila 50'si horlar. Horlamanın zamanla şiddetinin arttığı ve küçük bir grup hastanın da uykuda hava açlığı hastalığına (sleep apne) kadar ilerlediği saptanmıştır.
Üç-dört oda ileriden hatta diğer evden duyulan horlamaları biraz abartmış olsak da diğer odaya kaçıran horlamaların oluşum mekanizması şöyledir: Uykuda hava açlığı hastalığı ve horlama, şiddette farklı olmalarına rağmen birbirlerine benzerler. Belli başlı iki sorun vardır. Birincisi; bu hastalarda dar ağız hava yolu ile uzun küçük dil ve geniş bademciklerdir. Bu anormallikler horlayan hastaların %90'ından fazlasında görülür. İkincisi; büyük dil, çene kemiğinin küçük olması, uyku sırasında hava yolunu tutan kaslarda negatif basınç artışıyla çöküşe varan durumun oluşmasıdır. Nefes alındığında damak geriye aşağıya yan farenks duvarlarına doğru çöker. Bu bulgulara alınan alkol, hipotonikler, transklizanlar ve antihistaminikler kas tonusunu düşürerek arttırıcı etki yaparlar.
Alkolün bu etkiyi iki yolla artırır: Hava yolunu taşıyan kasların tonusunu düşürmek ve uyandırma merkezinin hassasiyetini azaltmak. Horlamanın genelde derin uykuda en şiddetli olmakla birlikte REM (rapid eye movement) döneminde sürekli görülmediği bildirilmiştir. Tıkanmayı arttıran bir başka faktör uykusuz kalmaktır. Çok gürültülü horlayan kişilerde anormal artan göğüs içi basınçla kalp bölgesinde büyüme ve pulmoner damarlarda kan yığılması görülür. Uykuda hava açlığı hastalığı olanlarda bu bulgular ciddi sonuçlar doğurabilir. Konuyla ilgili bir çalışmada 432000 ölümde en sık ölüm saati sabah 5 ile 6 yani fızıksel aktıvıtenın en düşük olduğu uyku sırasında gerçekleştiği görülmüştür.
Çocuklar ile ilgili yapılan çalışmalarda; horlayan çocuklarda bazı günlük davranış problemleri olduğu bildirilmiştir. Bir başka çalışmada böyle çocukların %3 ila %4'ünde bademcik ve geniz eti ameliyatından sonra anormal olan EKG bulgularının normale döndüğü görülmüştür. Horlama çocuklar için anormal bir durum olmakla birlikte bademcik ve geniz eti ameliyatı bu sorunu genellikle ortadan kaldırmaktadır.

* Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik eki 7Eylül 2002 807. sayısında yayınlanmıştır.

Tamer Haliloğlu Operatör Doktor,KBB hastalıkları Uzmanı
 

Etiketler

Nefes almaRem uykusuHorlama şiddetiAlkolün horlamaya etkisiNeden horluyoruz

Yazar Hakkında

Op. Dr. Tamer Haliloğlu

Op. Dr. Tamer Haliloğlu

Yrd. Doç. Dr. Tamer Haliloğlu, Yunanistan’ın İskeçe kentine bağlı Kösehalli köyünde dünyaya geldi. 1970 yılında ailesi ile birlikte Türkiye’ye yerleşti. İlkokul eğitimine İzmit Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu’nda başladı, daha sonra Namık Kemal Orta Okulu’nu ve İzmit Lisesi’ni bitirdi.

<

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır