Kronikleşmiş sinüzit şikayetleri

Kronikleşmiş sinüzit şikayetleri

 

Genel olarak 3 aydan fazla sorunu devam eden veya yılda 3-6 defa sinüzit atağı geçirenlerin, kronik veya tekrarlayan sinüzit rahatsızlığı var dır. Kronikleşmiş sinüzit’i olan kişiler gün içinde ve uyku sırasında çok rahatsızdırlar. İş ve okul yaşamı da ciddi şekilde etkilenebilir. Birçok hasta şikayetlerinin hiç geçmeyeceğini düşünür.

 

Moral bozan bu şikayetleri anımsatmak istiyorum ;

 

-‘Sürekli balgam çıkartmak zorunda kalıyorum !’

-‘Burnum ve çevresi tıkalı, dolu, ağırlık var !

-‘Kulaklarımda basınç oluyor ! bazen duyamıyorum !’

-‘Geceleri horladığımı söylüyorlar, evdekiler uyuyamıyormuş !’

-‘Ağız kokusundan eşim ve  çevremdekiler rahatsız oluyor !

  Çok üzülüyorum !’

- ‘Uzun süredir koku alamıyorum..ve yalnız kaldığım zaman, evde birşey

 olup haberim olmayacak diye bazen korkuyorum !’

-‘Gündüz masa başında uyukladığım zamanlar oluyor ! yorgunluk var üzerimde !’

 

Belirgin Sinüzit şikayetleri:

  • Ağrı (Yüz ya da baş’da)
  • Burun tıkanıklığı
  • Geniz akıntısı
  • Koku da azalma

anaproblemlerdir.

 

Ateş, kronik sinüzit tablosunda pek bulunmaz. Kronik sinüzit’deki yüksek ateş varlığında ciddi bir komplikasyon (istenmeyen yan etki) düşünülmelidir.

 

Kronikleşmiş sinüzit, alerji ve/veya polipozis olarak adlandırılan burun etleri (polipleri) oluşumu ile birlikte ortaya çıkabilir. Burun içinde anatomik olarak yolu daraltan kemik/kıkırdak eğrilik ya da konka/ burun eti büyüklüğü de sinüzit’in tekrarlamasına/uzun sürmesine neden olacaktır. Burun tıkanıklığı, burun üstü/çevresinde basınç-ağrı hissi, geniz arkasına akıntı, koku alamama, ağız kokusu, kronik yorgunluk, burun kanaması, orta kulak sorunu, dikkatsizlik, öksürük, zaman zaman ortaya çıkan baş ağrıları, reflü, stres genel rahatsızlıklardır.

 

       Uzun süredir devam eden YORGUNLUK şikayeti olan kişide,    

                                   KRONİK SİNÜZİT olabilir !

BAŞ/YÜZ AĞRISI

Ağrı ve dolgunluk, basınç hissi çoğu zaman birliktedir. Baş ve yüzdeki ağrı, sinüs iltihabının yerine göre değişecektir (tıbbi terimler olarak);

  • Alın sinüsü iltihabında; Kaşlar hizasında ve alında ağrı hissedilir.
  •   Göz-burun arasındaki sinüs iltihabında; ağrı, basınç dolgunluk burun  çevresindedir.
  •  Üstçene sinüs iltihabında; yanak bölgesinde ağrı ve dolgunluk vardır.
  •  Burun derinindeki (sfenoid) sinüzit’de; burun arka bölgedeki sinüs  

 iltihabıdır, göz arkasında yoğun ağrı oluşturabilir.

 

Sinüs ağrıları

Sinüs ağrıları sevimsizdir, sabah uyanınca sinüs ağrısı başlar. Gün boyunca ağrı artar ve hastalar basıncı daha çok hissederler. Baş hareketleri (eğilmek vb.) ile sinüs basıncı arttığı için daha çok rahatsız olunur. Araştırmalar, sinüs ağzının ağrıya daha hassas olduğunu göstermiştir. Ağrı artışında günlük aktivitelerin de etkisi bulunur (merdiven çıkmak, eğilmek, spor vb.). Basit ağrı kesiciler ağrıyı hemen ortadan kaldırmayabilir. Burun açıcı ilaçlar ve ağrı kesici/iltihap giderici etkisi olan ilaçlar ağrıyı engeller. Alın çevresi, göz etrafı, üstçene, göz arkası ağrı merkezi olabilir.     

 

Baş ağrısı için Aspirin™kullanayım mı?

Aspirin™1893’den beri ilaç piyasasındadır ve en çok bilinen ilaçtır. Baş ağrısı şikayetiniz olduğunda, erişkin bir kişi olarak kulllanabileceğiniz ilk

ilaç Aspirin™(asetil salisilik asit) olmalıdır (suda çözünen, bağırsak da çözünen türleri mide şikayeti olanlar için daha uygundur). Ciddi

mide/bağırsak sorununuz var ya da hasta olan kişi 16 yaş altı ise, içeriğinde parasetamol olan, (Örneğin.; Calpol™, Parol™,Tamol™vb.)

ilaçlardan biri alınabilir. Yüksek doz paracetamol , karaciğer de toksik etki yapabilir, unutmayınız.

 

Çocuklara ağrı kesici olarak aspirin verilmemelidir !  Neden ?

(Reye sendromu ? )

Bebek veya çocuklardaki üst solunum yolları enfeksiyonu sırasındaAspirin™kullanımı, Reye sendomu’na yol açabilir (R. Douglas Reye,

1963 yılında sendrom’u tarif eden Avustralya’lı patoloğun adıdır). Bu sendrom’da, Aspirin™’in virüs iltihaplarında kullanımına bağlı olarak, hastalarda kusma, karaciğerde yağlanma, kafaiçi basınç artışı görülür,

öldürücü olabilen bir rahatsızlıktır, tedavi mümkün olduğunca erken başlanmalıdır.

Her zaman olduğu gibi, kutu içindeki bilgileri okumadan ilaç almayınız, hasta olan yakınlarınıza lütfen tavsiye etmeyiniz. Çocuklar, 65 yaş üstü

ve hamile hastaların ise, reçetesiz ilaçları kullanması sakıncalı olabilir.

 

GENİZ ARKASINA AKINTI

Şeffaf, beyaz renkli mi? Sarı-yeşil renkli mi? Kötü kokulu mu ?

Geniz arkasına akıntı çok sevimsiz bir durumdur. Boğazın temizlenmesini, tükürmeyi gerektirir, ayrıca ağız kokusuna yol açar ve

nadiren de mide, reflü sorunları oluşturabilir. Normalde hissedilmeyen burun salgısının iltihapla birlikte aşırı artışı, geniz arkasına doğru açık

beyaz veya sarı-yeşil renk akıntıya neden olur. Beyaz/şeffaf renk, alerji veya virüslerin neden olduğu iltihaplı durumlarda görülür, genellikle kokusuz bir salgıdır.       

  

Neden iltihaplı burun salgısı sarı-yeşilimsi renktedir ?

Balgam kelimesi, iltihaplı burun salgısını ifade eder. Bakterilerin yol açtığı rinit/sinüzit durumunda iltihap elemanlarından oluşan sarı-yeşilimsi renkdeki geniz akıntısı belirgindir. Akyuvarların % 60-65’ini oluşturan Nötrofil’ler, vücudumuzun herhangi bir yerinde iltihap  oluştuğunda o bölgeye ulaşan ilk elemanlardır, içerdiği myeloperoxidase enzimi yeşilimsi rengi verir, ayrıca alyuvarlar’a (eritrositler) göre mikroskop altında açık renkli oldukları için beyaz hücre (lökosit-akyuvar) olarak adlandırılırlar. Yeşil rengi veren bir diğer neden de, bakterilerin bazılarının yeşilimsi renkde olmasıdır.         

                         

Reflü

Bir görüşe göre, geniz akıntısının yutulması ve mideye gelmesi, reflü olarak adlandırılan mide asidinin yükselmesine bazen de boğaz, geniz’e

kadar çıkıp tahrişe, sinüzit’e neden olabilir, ancak bu durum kesinlik kazanmış değildir. 

 

Yine de, reflü şikayeti olanların dikkat etmesi gerekenleri sayarsak ;

(ilaç tedavisi olsun ya da olmasın) 

  • Kilo fazlalığı var ise, diyet
  • Az ve sık yemek alışkanlığı edinmek
  • Yağlı, asitli yiyecekler, kahve, sigara ve alkol’lü içeceklerden kaçınmak
  • Akşam yemeğinin çok geç saatlerde yenmemesi
  • Yatağınızın baş tarafını yükseltmek
  • Sıkı elbiseler, kemer kullanmamak
  • Sakin, stressiz bir yaşantı sürdürmek

Reflü şikayeti olanların Dahiliye/Gastroenteroloji uzmanı tarafından da muayene edilmeleri gerekir.

 

BURUN TIKANIKLIĞI/DOLGUNLUK

Burun mukozası ve sinüslerdeki ödem, tıkanıklık ve dolgunluğa yol açar. Burun salgısı kalınlaşması ve artışı tıkanıklığı daha da arttırır ve burun tıkanıklığı kronikleşir.

Sinüzit dışında burun tıkanıklığı yapan nedenler:

  • Kemik eğriliği
  • Burun etleri
  • Alerji
  • Yabancı cisimler

tıkanıklık yapabilir. Ayrıca:

Doğum kontrol hapları-menopoz/gebelik, Tiroid bezinin az çalışması (ya da tiroid seviyesi düşürücü ilaçlar) Hipertansiyon için kullanılan ilaçlar da tıkanıklık yapabilir. Burun tıkanıklığı yapan bu nedenler de sinüzit gelişimine yol açabilir.

 

Tıkanıklık olunca ?

Ciddi burun tıkanıklığı olunca yeterli oksijen alınamaz. Kronik tıkanıklık yorgunluk, kalp-damar sorunlarına yol açabilir. Horlama, ses kalitesinde

bozulma, ağız kuruluğu ve ağız kokusu tıkanıklığın neden olduğu diğer sorunlardır.

Horlama şikayeti (burun kaynaklı ve/veya burun dışı nedenler), sinüzit ile birlikte olduğunda kalp-damar sorunları (yüksek tansiyon vb.), görülme

riski artar. Basit horlama veya tıkayıcı tip apne (nefes kesilmesi) sendromu’nun değişik dereceleri şeklinde olan hastalar ile karşılaşıldığında öncelikle ayrıntılı öykü alınması gerekir. Uyku kalitesinin

bozulmasına bağlı olarak; gündüz uyuklama, baş ağrısı, halsizlik, kronik yorgunluk vb. sorunlar ortaya çıkar.

 

KOKU KAYBI

Hastalarım arasında, bazen sadece koku kaybı ile başvuranlar olmaktadır. Bahsettikleri sorun, daha çok nezle/soğuk algınlığı sonrası başlayan koku alamamadır (Nadiren, doğuştan olan koku alamama

sorunu ile de karşılaşılır !). Bu grup hastaların dikkatli şekilde burun içi muayenesi, BT veya MR incelemesi, bazen nörolojik açıdan (Nöroloji uzm.) da muayenesi gerekir.

Akut veya kronik sinüzit’de de koku bozukluğu görülebilir. Koku duyusunu ve bozukluğunu bilmemiz, sinüzit sürecinde önemlidir.

Ameliyat sonrasındaki kontrollerde de, hastaya sorulması gereken bir konudur.

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Cem Altındağ

Etiketler
Sinüs
Op. Dr. Cem Altındağ
Op. Dr. Cem Altındağ
İstanbul - Kulak Burun Boğaz hastalıkları - KBB
Facebook Twitter Instagram Youtube