Yenidoğan bir bebek ailesine sevinç mutluluk ve yeni ümitler getirir. İlk kelimeleri ile pekişen bu umutlar, çocuğun yaklaşık olarak 2-3 yaşlarında konuşmasında akıcılığını bozması ile yerini umutsuzluğa bırakmaktadır. Ancak her akıcılık bozukluğu da kekemelik olarak belirtilmemelidir. İşte aşağıda bazı tanımlamalar:
Normal Akıcılık Bozuklukları
Konuşma ritminde duraklamalar 2- 6 yaş arasında sıklıkla görülür. Çocuğun dil gelişimi sürecinde yaşadığı tedavi gerektirmeyen normal duraksamalardır. Buna “normal akıcılık bozukluğu” denir.
Hemen hemen her çocukta görülebilir.
Aileler bu duraksamalar üzerinde çok durmaz ve çocuğun kendine güvenini sarsacak; “Yavaş konuş”,”Sakin ol!”,”Öyle konuşma!” gibi söz ve tutumlardan uzak durduklarında bu süreç daha rahat atlatılmakta ve akıcılık bozukluğu kalıcı hale gelmemektedir.
Kekemelik
Konuşmadaki akıcılığın bozulması, bunlara verilen psikolojik (Konuşmaktan çekinme, konuşurken hata yapmaktan korkma) ve motor reaksiyonlarla (Vücudun çeşitli yerlerinde oluşan tikler), konuşmadaki uzatmalar, tekrarlar ve duraklamalarla kendini gösterir.
Bunlar genellikle:
Hece-ses uzatma (v-v-v-ver),
Kısa kelime tekrarı (al-al-al),
Ses uzatma (Ssssssabah),
Durma –Bloklamalar (okk-ula ge-geldim),
şeklinde olabilir.
1-Primer Evre Kekemelik
Bu dönem 2-2,5 yaşlarından 6-7 yaşlarına kadar uzanabilmektedir. Kekemelik sürekli olmayıp epizotlar halindedir. Bu dönemde çocuk kekemeliğinin farkında değildir ve genellikle konuşmaktan kaçınmaz ve akıcılıktaki bozulmalara psikolojik tepkiler vermez. Aileye verilen eğitimle bu sorun aşılabilmektedir. Bu dönem akıcılık bozukluğuna; primer kekemelik, normal disfluency, kimi kaynaklarda ise fizyolojik kekemelik denmektedir.
2-Sekonder Evre Kekemelik
6- 7 yaşlardan sonra ortaya çıkan ve çocuğun konuşmasındaki bozukluğun farkına varıp psikolojik tepkiler vermeye başladığı dönemdir. Bu dönem kekemeliği tedavi gerektiren bir evredir.
Yaş ilerledikçe çocuk kekemeliğinin farkına varır ve bu şekildeki konuşmaya reaksiyon vermeye başlar. Önceleri eforsuz olan uzatma ve tekrarlar daha hızlı, düzensiz, yoğun ve eforlu olmaya başlar.
Konuşma ritmindeki bozukluğa gösterilen tepki kişiler arası farklılık göstereceğinden ileri yaşlardaki kekemelik arasında büyük farklılıklar görülür
Aile çalışmalarında fizyolojik bir bağ bulunamamış, fakat ailede kekemelik bulunması çocukta davranışın ortaya çıkmasında güçlü bir etken olarak göze çarpmaktadır (%38).
Kekemeliğin Gelişimsel Evreleri / Davranış Düzeyleri
Gelişim/Davranış Düzeyi Tipik Yaş
Normal Akıcılık Bozukluğu 1,5-6 yaş
(konuşmanın gelişim süreci içersinde görülebilir ve doğaldır.)
Sınır Düzey Kekemelik 1,5-6 yaş
Kekemelik Başlangıcı 2-8 yaş
Orta Düzey Kekemelik 6-13 yaş
İleri Düzey Kekemelik 14 yaş ve +
Kekemeliğe Neden Olan Çevresel Faktörler
Sürekli konuşmaları kesen, müdahale eden aile fertleri olabilir,
Ev çevresi çok eleştirel olabilir.
Yakın çevrede (Sıkça sosyal ilişkide bulunduğu çevrede) kekeme birinin bulunması
Çocuğa yanlış çevresel uyaranların verilmesi (çok fazla TV seyretmek, bilgisayar oyunları ile oynatmak)
KEKEMELİĞİ NELER ARTIRABİLİR?
Telefon görüşmeleri,
Önemli bir şey söylemek isterken,
Zaman yetersizliğinde,
Kekeleyen kişiyi zor anlayacağı düşünülen birileri ile konuşulduğunda,
Önemli bir şahıs ile konuşulduğunda,
Geniş bir dinleyici kitlesine konuşulduğunda
TANI
Kekemelikte dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri; olayın tam tarihi, yeri ve zamanının belirlenmesidir. Bu tam olarak belirlenmelidir ki kekemeliğin niteliği ve nedenleri hakkında tam bir değerlendirme yapılabilsin. Bu belirlenmeden sorunla ilgili tam bir tedavi önermek doğru olmaz. Ayrıca çocuğun normal işitebilme ve konuşmada kullanılan kasları tam olarak kullanabilme düzeyine bakılmalıdır.
Olay araştırılırken, o dönemde meydana gelen önemli bir olay (taşınma, yakın kaybı, psikolojik travma...) gerçekleşmiş mi ona bakılır. Çocuğun o dönemde hastalık, aşırı korku, kaza gibi psiko-sosyal stres döneminden geçip geçmediği araştırılır. Bu tür olaylarla ilişki kurmaya çalışılır.
TEDAVİ
Kekemeliğin tedavisinde ilk önce bireyle görüşülerek onun psikolojik durumu hakkında bilgi edinilir. Kekemeliğin altında yatan psikolojik faktörler ortaya çıkarılarak buna yönelik tedaviler uygulanır (Yörükoğlu, 1988, s.228).
Çocuğun düzgün konuşması için sürekli zorlanmaması, konuşurken, sabırla dinlenilmesi, konuşmasının kesilmemesi; zaten kolaylıkla oluşan yetersizlik duygusunu pekiştirici tutumlardan (alay etme, utandırma, zorlama gibi) kaçınılması gerekir. (Öztürk, 1969, s.389).
SABIRLI, DÜZENLİ BİR TEDAVİ VE HOŞGÖRÜ BU KONUŞMA BOZUKLUĞUNUN ÖNEMLİ ÖLÇÜDE DÜZELMESİNİ SAĞLAR!
Ebeveynler Kekemeliği Olan Çocuklarıyla Konuşurken, Şunlara Dikkat Etmeleri Yararlı Olabilir
Konuşurken zaman zaman duraklamalıdır,
Yavaş konuşulmalıdır,
Kısa -basit cümleler kurulmalıdır,
Çocuğun ilgisi olan konularda konuşulmalıdır.
Sürekli endişelenerek çocuğunuzun gelişimini yavaşlatmayın, bunun yerine kendinizin konuşmasını yavaşlatın.
Tüm aileler tarafından kekemeliğin bütünsel bir süreç olduğu unutulmamalıdır.
Ailelerin Yapmaması Gerekenler
Bazen hiçbir şey yapmamakta yararlı olabilir. Aileler aşağıdaki davranışları yapmamaya özen göstermelidir:
Konuşmayı düzeltmek, çocuğu ve konuşmasını sürekli ELEŞTİRMEK,
Ailenin diğer üyelerinin alaycı olması,
“Rahatla”, “Yavaş konuş” şeklinde konuşmaya müdahale etmek,
“Kısa cümleler kur!” gibi uyarılarda bulunulmamalıdır; göstererek, örnek olunmalıdır.
Sorunun Çözümü
AİLE + BİREY + UZMAN YARDIMI=ÇÖZÜM
Çözümün gerçekleşmesi için yukarıdaki tüm öğelerin çaba sarf etmesi ve soruna ciddiyetle eğilerek sistemin bütünlüğünü koruması gerekmektedir.