Ekzama terimi günlük hayatta hepimizin bildiği, çevremizde birçok insanın yaşadığı bir deri hastalığıdır. Bu yazımda sizlerle ekzamalar içinde en sık görülen kontakt dermatitlerden bahsedeceğim.
Kontakt dermatitler; irritan ve alerjik olmak üzere iki şekilde karşımıza çıkar. Her ikiside hayatımızı olumsuz etkileyen, korunma yöntemlerini uygulamazsak bizi canımızdan bezdiren hastalık gruplarıdır.
İrritan kontakt dermatitler; derinin pH’sını, nemini veya yapısal bütünlüğünü değiştiren irritan maddelerin, deride meydana getirdiği bir reaksiyondur. Bu maddelerle temastan birkaç saat sonra kızarıklık, kaşıntı, sulantı meydana gelir. Su ve sabun gibi zayıf irritanlar tekrarlayan temasta deride kuruma, çatlama ve kalınlaşma yaparlar. İrritan maddenin konsantrasyonu, temas ettiği bölge hastalığın şiddetini belirler.
Allerjik kontakt dermatit, önceden deriye temas eden alerjenin yeniden temasından 48-96 saat içinde aşırı duyarlılık reaksiyonu göstermesidir. Yağlar, reçineler, tekstil sanayinde kullanılan kimyasallar, kauçuk, kozmetikler, insektisitler, bitkiler, diş için kullanılan maddeler alerjik kontakt dermatit yapabilir. Tutulma bölgesi bize alerjenin ne olduğu hakkında bilgi verir. Göz kapaklarındaki kızarıklık ve kaşıntı kozmetikleri ve tırnak cilasını, ağız çevresindeki bulgular diş macunu , cikleti, boyun ve kulak arkaları parfüm ve nikel içeren takıları düşündürür. Özellikle ağız içindeki yaralarda dolgu içindeki amalgam, protezdeki yapıştırıcı ve metaller önemli nedenlerdendir. Bu tip ekzamada sadece temas eden bölgeler değil farklı bölgelerde de kaşıntı, kızarıklık, döküntü oluşabilir.
Kontak dermatitler başlangıçta da söylediğim gibi neye karşı olduğu tesbit edilmezse, hayattan bezdirici bir tablodur. Dermatologlar tarafından hastanın sıkı bir sorgulaması yapılarak, Yama testi dediğimiz bir test uygulanır. Bu test ile alerjenin tanınması sağlanarak, hastanın bu alerjenle teması engellenir. Bunun için özel koruyucular ve şikayetlerini minumuma indirecek tedaviler düzenlenir.
Özellikle sanayileşme ve üretim atağı içinde olan şehrimizde, çalışanların iş güvenliği ve mesleki hastalıklar açısından da son derece önemli olan bu durumun, daha hassasiyetle değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim.