Halk arasındaki tabir olan kısırlık biz hekimler tarafından pek sevilmeyen bir kelimedir. Bir anlamda çıkmaz bir sokak durumunu yarattığı için bizler daha çok İNFERTİLİTE tanımını kullanmak isteriz.
Düzenli cinsel ilişkiye giren çiftlerin %85’i ilk bir yıl içersinde gebe kalmaktadır. Geriye kalan %15’lik veya her 6 çiftten birinde gebelik olmamakta ve tıbbı değerlendirme ve tedaviye ihtiyaç duymaktadır. İyi haber infertiliteşikayeti olan çiftlere her zaman için bir tedavi yöntemi vardır.
Infertilite çiftlerin üreme sistemlerini etkiyerek çocuk sahibi olmalarını engelleyen bir hastalıktır. Kadın ve erkek ayrımı yapmaksızın eşit bir şekilde infertilite izlenmektedir. Bundan dolayı infertilite problemi olan çiftlerde hem kadın hem de erkek değerlendirilmek zorundadır.
Genelleme yapacak olursak infertilitenin %40’ı kadına bağlı olurken %40’ı da erkek kaynaklıdır. Her iki çiftte de problem %10 olguda izlenir. Geri kalan %10’luk dilimde açıklanamayan infertilite dediğimiz, herhangi altta yatan bir problem bulunmaz.
Yukarıda belirttiğim gibi bir yıl içersinde gebelik olmayan çiftlerin tedaviye ihtiyaçları vardır ancak, bu bekleme dönemi özellikle kadının yaşına göre değişebilir. Doğal olarak kadınların üreme potansiyelleri 35 yaşından sonra azalmaktadır. Bir kadının maksimum üreme potansiyeli 20’li yaşların sonunda olurken, 35 yaşdan sonra düşüş başlar. Bu yüzden 35 yaş üstü olan kadınlarda 6 aylık bekleme periodu yeterlidir.
Bir kadının üreme kabiliyeti başka bir değişle gebe kalma olasılığı yumurtalıklarındaki yumurta kalitesi ve sayısıyla orantılıdır. Yumurtalık rezervi dediğimiz bu durum beynimizden salgılanan 2 hormonla (FSH ve LH) bağlantıldır ve yaş ilerledikçe hormonların seviyeleri yükselir. Özellikle 40 yaşından sonra doğal yollardan gebe kalma olasılığı kadınlar için %5’in altına düşmektedir.