Katarakt, saydam olan göz merceğinin saydamlığını kaybederek görmenin azalmasıdır. Gözün renkli tabakası irisin arkasında yer alan ve saydam bir yapı olan göz merceğinin, görme işlevinde önemli bir rolü vardır. Göz merceğinin saydamlığının azalması, yani katarakt söz konusu olduğunda görme netliği azalacak, hasta bulanık görecektir. Kataraktlı gözlerde görme bulanıklığı, kataraktın derecesine göre, az bulanık görmeden başlayarak sadece ışık görecek dereceye kadar çok değişik seviyelerde olacaktır.
KATARAKT İKİ GÖZDE BİRLİKTE Mİ ORTAYA ÇIKAR ?
Katarakt, çoğunlukla iki gözü de etkileyen bir rahatsızlıktır. Bazen her iki gözde birlikte başlar ve birlikte ilerleyerek her iki gözün de eşit derecede etkilenmesine sebep olur. Bazen de katarakt tek gözde başlar. Ancak diğer göz tam görüyorsa hasta, katarakt ilerleyene kadar o gözün az gördüğünü farketmeyebilir; ya da hasta görmesinde bir değişiklik olduğunu farkedince, bunun gözlük numarasının değişmesine bağlı olduğunu zannederek doktoruna başvuracak ve muayenede katarakt olduğu ortaya çıkacaktır.
KATARAKTIN BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Katarakt, göz merceğinin değişik bölgelerinden başlar ve buna göre de hasta farklı görme şikayetleriyle doktora başvurur. Hastaların tümünde ortak şikayet, görmenin azalması ve bulanık görmedir. Fakat, hastaların bazısı ışıkta değil, loş ortamlarda daha iyi gördüklerini belirtirler. Bazısı da görmesinin sürekli bulanık olmasından ve giderek daha kötüleştiğinden, bazısı da iyi okuyamadığından şikayet eder. Bazı katarakt türlerinde görülen tipik bir görme şikayeti de gözün miyop hale gelmesidir. Bu hastalar, eskiye göre yakını daha iyi gördüklerini, hatta kitap-gazete okurken yakın gözlüklerine gerek duymadan çıplak gözle daha iyi gördüklerini ifade ederler. Uzak için hipermetrop gözlük kullanan hastalarda bu gözlüğe ihtiyaç duyulmadığı görülür. Bu hastalar muayene edildiklerinde gözlükleri hipermetrop ise gözlük numarasında düşme, miyop ise numarada yükselme olduğu izlenir. Önceleri, gözlük yardımı olmaksızın yakını daha iyi gördüğünü farkeden hasta, bu durumdan memnun olur. Fakat zamanla görmesinin bulanıklaştığını ve uzak mesafeyi daha kötü görmeye başladığını anlayınca, doktora başvurmak zorunda kalır.
KATARAKT HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR ?
Katarakt genellikle bir yaşlılık hastalığı olarak bilinir. Bu doğrudur, kataraktlı hastaların %90’ından fazlası 60 yaşın üzerindeki kişilerden oluşur. Fakat, kataraktın sadece yaşlılarda görüldüğü sanılmamalıdır. Katarakt, daha küçük oranlarda olmak üzere her yaş grubunda görülebilir. Örneğin yeni doğan bebeklerde doğuştan katarakt adı verilen bir katarakt türü görülebildiği gibi çocuklarda, gençlerde ve orta yaşlılarda katarakta rastlanabilir. Dolayısıyla, hangi yaş grubunda olursa olsun görme bulanıklığı veya azalması olan bir hastada, akla gelebilecek hastalıklardan biri kataraktdır.
KATARAKTA YOLAÇAN NEDENLER NELERDİR ?
Katarakta yol açan nedenler çok çeşitlidir. Kataraktların %90 gibi büyük çoğunluğu yaşlılık kataraktı adı verilen ve 60 yaş üzerinde yaşlılığa bağlı olarak oluşan kataraktlardır. Yaşlılık kataraktında, kataraktın nedenini aramaya gerek yoktur. Ancak 50 yaşın altındaki kişilerde görülen kataraktlarda, altta yatan bir sebep mevcuttur. Bu tür kataraktlar soyaçekimle ilgili olabileceği gibi bazı metabolik bozukluklar, travmatik nedenler (göze gelen çeşitli fiziksel darbeler) veya kullanılan ilaçlarla (örneğin kortizonlu ilaçlar) da bağlantılı olabilir.
BEBEKLERDE GÖRÜLEN KATARAKTIN ÖZELLİKLERİ NELERDİR ?
Yeni doğan bebeklerde, doğuştan katarakt adı verilen bir katarakt türü görülebilir. Doğuştan katarakt, bir veya her iki gözde de görülebilir. Doğuştan katarakt da genetik olabileceği gibi hamilelik esnasında annenin geçirdiği bazı hastalıklar, kullandığı bazı ilaçlar, röntgen ışınlarına maruz kalma gibi değişik sebeplere bağlıdır. Ayrıca, doğuşta başlangıç halinde olup çocuk yaşta ilerleyen katarakt çeşitleri de vardır. Doğuştan kataraktların tedavisi, yaşlılık kataraktına göre farklılık gösterir. Çünkü doğuştan kataraktlı bebeklerin hemen hepsinde, zamanında ameliyat edilseler dahi görme tembelliği kalır. Ayrıca ilk 2 yaş içinde bebeklerde katarakt alındıktan sonra göziçi merceği yerleştirmenin çeşitli problemlere yolaçabileceği bilindiğinden 2 yaşa kadar olan bebeklerde sadece katarakt alınmakta göziçi merceği yerleştirilmemektedir. Fakat bu bebeklerde görme tembelliğinin oluşmaması için gözlük veya kontakt lens kullanması sağlanmalıdır. 2 yaşından sonraki kataraktlarda ise göziçi merceği kullanılabilir. Yine de bu konuda göz hekimleri arasında değişik düşünceler ve tartışmalar halen mevcuttur. Ancak, uygulama ne olursa olsun, doğuştan kataraktlı bebeklerin görme dereceleri %100’e çıkmamakta görmelerinde hafif, orta veya ağır derecede bir zayıflık kalmaktadır.
KATARAKTIN TEDAVİSİ NASIL YAPILIR ?
Katarakt’ın bugün için tek tedavi şekli cerrahidir (ameliyattır). Çocuk veya yaşlı kataraktlarının ameliyatlarında teknik olarak bazı faklılıklar olmakla birlikte katarakt ameliyatında yapılan işlem, kataraktın alınıp yerine bir göziçi merceği yerleştirilmesinden ibarettir.
KATARAKT AMELİYATI
Katarakt ameliyatı çocuklarda genel anestezi ile erişkinlerde ise lokal anestezi ile yapılmaktadır. Lokal aneztezi enjeksiyonla (iğneyle) veya enjeksiyonsuz (iğnesiz); damla ile yapılabilir. Günümüzde katarakt ameliyatı, halk arasında ”laserle katarakt ameliyatı” olarak bilinen tıbbi adı ”FAKOEMÜLSİFİKASYON” veya kısaca ”FAKO” olarak isimlendirilen bir teknikle yapılmaktadır. Bu teknik, halk arasında ”dikişsiz katarakt ameliyatı” olarak isimlendirilmektedir. Gerçektende bu teknikte dikiş gerekmemektedir. Dikişli ameliyat olarak bilinen eski teknikte ise ameliyat yeri dikiş ile kapatılmakta idi. FAKO ameliyatı, laserle katarakt ameliyatı olarak bilinmektedir. Fakat burada kullanılan enerji, gerçekten laser enerjisi olmayıp ultrason (ses titreşimleri) enerjisidir. Fako tekniğinde katarakt, ultrason enerjisiyle küçük parçalara ayrılıp emilerek tümüyle temizlenmekte, ancak kataraktın kapsülü yerinde bırakılmaktadır. Yerinde bırakılan kapsülün içine de, göziçi merceği yerleştirilmektedir. Göziçi mercekleri sert, katlanabilir olmak üzere iki çeşittir. Katlanabilir göziçi mercekleri, daha küçük bir kesi yerinden göziçine takılabildiği için birtakım üstünlükleri vardır. Göziçi mercekleri polimetilmetakrilat, akrilik, silikon gibi değişik materyallerden üretilmektedir. Bu materyallerin çeşitli avantaj ve dezavantajları mevcuttur. Cerrah, bunları ameliyat olacak gözün özelliklerini gözönünde tutarak hangi tür göziçi merceği kullanacağını önceden planlar veya ameliyat esnasında da duruma göre plan değişikliği yapabilir.
KATARAKT CERRAHİSİ (FAKOEMULSİFİKASYON)
Ameliyatta yaşananlar
Ameliyatların hemen hemen tamamı outpatient denilen hastanede yatmaya gerek olmadan yapılır. Ameliyattan 1 saat önce gelmeniz yeterlidir. Ameliyata başlamadan önce gözbebeğinizi büyütmek için,enfeksyon riskine karşı ve ağrıyı engellemek için bazı damlalar damlatılacaktır.Göze veya etrafına çok özel durumlar hariç iğne söz konusu değildir,tam uyuşma sadece demlalarla sağlanmaktadırve ağrı da söz konusu değildir. Heyecanı gidermek için kol damarından çok hafif ve çok kısa etkili bir ilaç verilmektedir. Bu uyanık kalmanızı engellemez,sadece rahatlatır. Sizden istenen ani hareket etmemeniz ve tam karşınızda duran mikroskopun ışığına bakmanızdır. Herhangi bir rahatsızlık veya öksürme veya hareket etme ihtiyacı olursa konuşabilirsiniz ve gereken yapılır.Ameliyat genellikle 15 dakika içinde bitmiş olacaktır. Göz 1 gün için şeffaf bir koruyucu ile kapatılır. Ameliyat sonrası biraz dinlendikten ve evde yapılacaklarla ilgili talimatı aldıktan sonra yaklaşık 1 saat içinde eve gidebilirsiniz. Ertesi gün kontrole beklenirsiniz.
Modern katarakt ameliyatı mikroinsizyon tekniği ile yapılmaktadır.Bu hasta için ameliyat esnasında ve sonrasında sıkıntı yokluğu,ameliyat sonrası görmenin hızla düzelmesi ve geniş kesili eski tip ameliyatlarda görülen astigmatın yaratılmaması ve sonuçta daha az gözlük ihtiyacı demektir. Aşağıda mikrokesili modern katarakt cerrahisinin etapları olan fakoemülsifikasyon ve göz içi mercek yerleştirilmesi safha safha gösterilmektedir. Bu halen en modern tekniktir.Bu safhalar ve içindeki incelikler elbette gözden göze , kataraktın tip ve sertliğine göre hatta doktordan doktora farklılıklar gösterbilir.
Standart olarak 2.65 mm. Tunel şeklinde kesi yapılır. Çok küçük ve tünel şekli yaranın göziçi basıncı ile valf gibi kapanmasını sağlar,dikişe gerek kalmaz.
İkinci adım kataraktlı lensin ön zarında yuvarlak bir açıklık yaratmaktır. Bu zar milimetrenin bindebirinden ince olduğundan çok dikkat gerektirir.Göz içindeki dokuları ameliyatın her safhasında korumak için viskoelastik dediğimiz bal yapısında koruyucu bir madde kullanılır.
Fakoemülsifikasyon esnasında ultrasonik titreşimler kullanılarak kataraktlı lens parçalanır ve bu parçacıklar aynı aletle emilir.
Üstteki resim profilden fako ucunun lense gömülerek parçalanan dokuları ve emilişi göstermektedir.
Ortadaki sert çekirdek fako ile alındıktan sonra etrafındaki korteks denilen daha yumuşak doku pasif su akışı ve aktif emilme ile alınır.Sadece arka kapsül dediğimiz ve içine suni merceğin yerleştirileceği kısım bırakılır.
Bu suni mercek akrilikten yapılmış olup katlanarak2,65 mm.lik delikten göz içine yerleştirilir,göz içinde açılan mercek 6 mm.çapındadır.
Optik denilen kısım kendi merceğimize tekabül eder. Bunu sabit ve merkezi tutabilmek için haptik denilen 2 bacak sağlam bırakılmış kapsül yuvasının kenarlarına dayanır.
Profilden kapsül içine yerleştirilmiş merceği görmektesiniz. Lensin hiçbir yeri sinir,damar veya başka canlı bir dokuyla temas halinde değildir. Bu şekilde, orijinal yerindeki lens rahatlıkla tolere edilmektedir.Bu safhada ameliyat sona ermiştir.
Katarakt AMELİYAT SONRASI
Şeffaf veya pamuklu bir bant ile eve yollanan hasta ertesi gün kontrole beklenir. İlaçlara genellikle aynı gün başlanır. Bu ilaçlar 1 aya kadar kullanılırlar. İlk haftalarda göz oğuşturulmamalı, duş alırken dikkat edilmeli , aşırı fiziksel efordan kaçınmalı ve temizliğe azami dikkat gösterilmelidir.
Hastanın yaşına, kataraktın sertliğine ve ameliyatın zorluk derecesine göre en iyi ve stabil görmeye ulaşmak birkaç hafta sürebilmekle birlikte genellikle 2-3. gün çok iyileşmiş olur. Hastaların çoğu ertesi gün normal aktivitelerine,işlerine dönebilirler. Gözü görmek amacıyla kullanmak ve zorlanmak göze zarar vermez(t.v.,okumak,bilgisayar gibi). Eğer gözlük gerekecekse genellikle 4-5. hafta her şey stabilize olduktan sonra verilir.Eğer hasta elindeki gözlüklerle idare edemiyorsa 1. hafta geçici okuma gözlükleri verilebilir.
Ameliyat olanların büyük çoğunluğu önceden gözlük takan insanlardır.Bu müdaheleden sonra çoğu en azından uzak gözlüğüne ihtiyaç duymayacaklardır. Eğer multifokal lens konmuşsa yakına da gözlük gerekmeyecektir. Hastaların çoğu yıllardır görmedikleri kadar net ve renkleri canlı gördüklerini ifade etmektedirler.
Katarakt ameliyatının potansiyel riskleri
Tüm cerrahi türleri arasında katarakt ameliyatı en başarılı ve hasta tatmini veren müdahele olmakla birlikte yine de komplikasyonlar olabilir. Hafif bir iltihaptan gözün kaybına kadar değişik önemde sıkıntılar yaşanabilir. Çok ciddi kayıp 10000 de 1 lerle ifade edilen ciddi enfeksyon ve göz içi kanama (ekspülsif hemoraji) ile olur. Yıllar sonra da gelişebilen retina dekolmanı da tekrar ameliyat gerektiren ciddi bir durumdur ve modern teknik ve sıkıntısız ameliyat sonrası oranı % 1 in çok altındadır. Daha sık olarak önemsiz ve geçici kornea ödemi,yüksek göz içi basıncı, kapak kısıklığı,batma,kamaşma gibi hafif sıkıntılar yaşanır.
Yeni merceğin arkasındaki zar zamanla kalınlaşabilir,buna ikincil katarakt veya kapsül kalınlaşması denir ve aylar-yıllar sonra yavaşça gelişebilir. Bu kalınlaşma bulanıklık yaratırsa çok basit bir şekilde ofiste birkaç saniye Yag laser ile açılır.
Ameliyatların %99 u sıkıntısız biter ve %95 inde görme artışı söz konusudur. Görme artışı yaşanmayanlarda ya ameliyat esnasında yaşanmış sıkıntılar veya daha önceden var olup görme artışını engelleyecek yaşa bağlı makula ödemi, diyabetik retinopati, damar tıkanıklığı veya tembellik gibi rahatsızlıklar söz konusudur. Zaten bu rahatsızlıkların olup olmadığı ve hastanın ameliyattan fayda görüp görmeyeceği ameliyat öncesi detaylı muayenede belirlenmelidir.