Sağlığımız en değerli hazinemiz. Gözümüz bozulduğunda göz doktoruna, dişimiz ağrıdığında diş doktoruna gideriz. Konu deri olunca da deri hastalıkları uzmanına gitmeliyiz.
Günümüzde son 15-20 yılda teknoloji ve bilişim hizmetlerine ulaşımın kolaylığı sayesinde kozmetoloji konusunda gelişmeler de hızla artmaktadır.
Bir yandan bilgiye ulaşım bu kadar kolay olurken bir yandan da denetimsizlik nedeniyle bir o kadar da bilgi kirliliği oluşmakta ve kamuoyunun kafasını karıştırmaktadır. Birbirine tamamen zıt bilgiler arasında insanların bazen başı dönmekte ve neye inanıp güveneceği konusunda bocalamasına neden olmaktadır.
Güzellik ve genç kalma isteği, yüzyıllardır insanların ilgi odağı haline gelmiş ama ne yazık ki çok da istismar edilmiştir.
İnternet sitelerinde; bitkisel, zararsız diye tanıtılıp, gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerle bir pazar yaratılmış, insanların hem sağlığı hem parası zarar görmüştür.
Sektörün yüksek rant oranına sahip olması, deneyimi, eğitimi, yetkinliği, yetkisi olmayan, ehil olmayan kişilerce de sahiplenilmesine neden olmuştur.
Hekimler, başta olayın ciddiyetini anlamakta gecikmiş, daha çok kendilerini sağaltım hizmetlerine adadıklarından ve koruyucu, iyileştirici kozmetik sektörüne yeterince ilgi göstermediğinden ortalık bu ehil olmayan ellere kalmıştır. Ancak ne zaman ki bu işlemlerin komplikasyonları artmaya başlamış ve insanlar mağdur olarak doktorların kapısını çalmış o zaman hekimler de bunun sağlık sorunlarına yol açtığını fark etmişlerdir.
Kamuoyuna yeterince bilgilendirme yapılmaması ve denetimlerin, hukuki yaptırımların ve düzenlemelerin yetersiz oluşu aktarların, eczacıların, kuaförlerin, güzellik salonlarının, estetisyenlerin, hemşirelerin yani sağlık çalışanı olan ve olmayan pek çok kesimin kozmetik işlemleri fütursuzca yapmalarına neden olmuştur.
Kozmetik işlemler, ruhsatı dahi olmayan işletmelerde hatta evlerde yapılır hale gelmiştir.
Kuaförler, güzellik salonları, solaryum merkezleri gibi merkezler tıbbi işletme statüsünde olmamalarına rağmen lazer, botox, dolgu, mezoterapi, PRP ve bunun gibi pek çok tıbbi uygulamayı yapar hale gelmişlerdir.
Oysa ki bir dermatoloji uzmanları 6 yıllık tıp fakültesi eğitiminin üstüne 4-5 yıl kadar da deri anatomisi, histolojisi, patolojisi, hastalıkları, sağaltımı ve korunması konusunda eğitim almış uzmanlardır. Bu eğitim elbette ki cildin sorunlarını anlayıp bilimsel çözüm üretmek konusunda fazlasıyla yeterlidir.
Türkiye’de yaklaşık 1500 civarında Dermatoloji hekimi bulunmaktadır.
Hangi cilt tipine hangi tedavi yönteminin uygulanması gerektiği, hangi uygulamaların hangi ciltlerde yan etki oluşturabileceği ve en önemlisi bir yan etki geliştiğinde nasıl çözüleceğini bilecek kişiler yine derimizin uzmanı dermatoloji doktorlarıdır.
Bu nedenle kanıtı olmayan bilgi ve uygulamalara, internetten satışı yapılan bitkisel olduğu iddia edilen, nerede ne şekilde üretildiği belli olmayan, Sağlık Bakanlığı ve FDA gibi onayları bulunmayan bu tür ürünlere itimat edilmemeli, ehil olmayan kişilere tıbbi işlem yaptırılmamalıdır.
Derinizi bunca yıl bu alanda eğitim ve öğretim görmüş dermatologlara emanet ediniz.