İzlerinizi bize bırakın, siz yeni hayatınıza başlayın!

İzlerinizi bize bırakın, siz yeni hayatınıza başlayın!

Bütün ameliyatlar ve yaralanmalar iz ile sonuçlanır; bazıları diğerlerinden daha belirgindir. Bazen uygulanan teknikten bağımsız olarak kişinin tamamen yapısal ve genetik özelliklerine bağlı olarak cilt ve derin dokularda anormal ve istenmeyen nedbeleşme de oluşabilir. Bu nedbe dokusu çevre ciltten farklı renktedirler. Ayrıca kullanılan dikiş malzemesi veya staplere (zımba benzeri dikiş malzemesi) ait izlerle de sık karşılaşılmaktadır. Eklem yüzlerini çaprazlayan izlerin ayrıca eklem fonksiyonunu bozucu etkisi de olabilmektedir. Örneğin diz eklemindeki izler yürüme güçlüğüne, el veya ayak sırtındaki izler parmak gelişiminde ve şeklinde deformasyona yol açabilir. Bu durumu düzeltmek için genellikle bir veya birkaç ameliyat gerekmekle birlikte gelişen lazer ve boyama teknolojileri ek tedavi seçenekleri olarak kullanılmaktadır.

İz nedenleri:

Travmatik yaralanmalar

Geçirilen ameliyatlar

Yanıklar

Radyoterapi sonucu oluşan izler

Bazı deri hastalıkları sonucunda oluşan izler

Kalp ameliyatları sonucunda oluşan izler

Jilet ve falçata izleri

Derinin bütünlüğü bir kere bozulursa, nedeni ne olursa olsun, bir daha eski halini almaz yani orijinali gibi olmaz. Yara izi olarak gördüğümüz doku, iyileşme dokusu yani fibröz dokudur ve normal deriden renk ve düzey (yükseklik) itibari ile farklılık gösterir. Bu farklı görünüm ilk zamanlarda özellikle kırmızımsı ve belirgindir; aylar hatta yıllar içerisinde görünümün daha iyi olacağı umulmaktadır. Ancak bazen kızarıklık hiç geçmemekte hatta aşırı kabarmalar olabilmektedir. Bunlara hipertrofik skar ve keloid ismi verilir. Yaranın bu hali artık Plastik Cerrahinin alanıdır. İzin tamamen yok edilmesi mümkün olmamakla birlikte Plastik Cerrahlar, izi daha az görünür veya dikkat çekmeyecek hale getirebilirler. Bugün artık lazer ve boyama yöntemlerinin kombine edilmesi ile %70-80 gibi oldukça tatminkar sonuçlara ulaşılabilmektedir.  

Bu konudaki Estetik yaklaşımlar genel olarak şu şekildedir: Öncelikle izin ameliyatla çıkartılıp Plastik Cerrahi teknikleri ile tekrar onarılması gerekmektedir. İzin boyutlarına bağlı olarak iki, bazen üç seans gerekebilir. Unutulmamalıdır ki iz tedavisi uzun (en az bir yıl), evreli ve çok yönlü bir süreçtir ve sabır gerektirir. Takip eden dönemlerde lazer tedavisi, PRP, silikon pansuman, kök hücre tedavisi, steroid enjeksiyonu gibi ek tedavilerden uygun olanları tedaviye eklenir. Lazer teknolojisinin gelişmesi ile iz tedavisinde önemli adımlar atılmıştır. 

Yara iyileşmesi kişiye, yaşa ve değişik vücut bölgelerine göre farklı bir seyir izler. Deri rengi koyu olanlarda ve omuz, kulak memesi ve göğüs dekolte bölgesinde oluşan izler daha belirgin olarak iyileşmeye meyillidir. Genetik yatkınlığı olanlar daha yüksek risk taşırlar.

Anormal yara iyileşmesi diyebileceğimiz iki durum söz konusudur: Bunlardan birincisi kabarık yara izi (hipertrofik skar), diğeri ise kendi sınırlarını aşan yara izleridir (keloid). Bunların tedavisinde bazen cerrahinin hiç yeri yoktur. Bu tür izler sık aralıklarla plastik cerrahlar tarafından takip edilmesi gereken izlerdir. Tedivinin uzun süreceği, ek ameliyat gerekebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca günümüz teknolojisinde mutlaka lazer ve diğer ek tedavilere başvurulmaktadır. En son aşama olarak yara izinin olgunlaşmasından sonra (iz üzerindeki kızarıklık normale döndükten sonra) ki artık teknolojiyi bu alanda da kullanarak yara olgunlaşmasını hızlandırabilmekteyiz, tıbbi boyama denilen işlem ile kalan yara izi cilt rengine boyanmaktadır. 

Plastik cerrahınız sizi tedavi başladıktan sonraki ilk 2 senelik dönemde belirli aralıkla kontrole çağırır, belirli aşamalarda ek tedaviler uygular. Skar revizyonu ameliyatından sonra “özellikle” güneş ışığından kaçınılmalıdır.

Jilet izleri:

Plastik cerrahi Kliniklerine bir diğer sık başvuru sebebi jilet izleridir. Kısa kollu giyememek, iş başvurularında veya polis sınavlarında sıkıntı yaşamak bu kişilerin genel yakınmalarıdır. Jilet izleri genellikle çok sayıda ve yaygın bir alanda olduğu için bu izler ameliyat için çok uygun olmamaktadırlar. Lazer tedavisi, PRP, kıl nakli (kıllı bölge olup olmamasına göre), tıbbi boyama kullanılan yöntemlerdendir. Veya bu izler bazı özel durumlarda sanki başka ameliyat iziymiş gibi bir hale de getirilebilir. 

Yüzdeki yara izleri

Yüzdeki ameliyat veya yaralanma izleri diğer bölgelere göre göz önünde olduğu için kozmetik bir sorun olabilir. Ameliyat ile normal yüz çizgilerine uydurularak gizlenir ya da revize edilir. İki durumda da mutlaka ek tedavi gerekecektir. Erkeklerde sakal ve bıyık bölge izlerinde tıbbi boyama ile son derece tatminkar sonuçlar alınabilmektedir.

Plastik Cerrahi tekniklerine ve ayrıca gelişen teknolojiye rağmen sonuç şu faktörlere bağlı olarak kişiden kişiye değişiklik göstermektedir:

1. yaranın şekline ve boyutlarına

2. bulunduğu bölgeye (kulak memesi, göğüs dekolte bölgesi ve omuz bölgesi riskli bölgelerdir)

3. kişinin genetik yapısına

4. cildin rengine (açık tenliler daha avantajlıdır)

5. sigara kullanıp kullanmamasına

6. ameliyat sonrası bakıma bağlıdır (güneşten korunup korunmaması ve takiplere uyum sağlama durumuna göre)

Lazer ile Yara İzi Tedavisi

Karbondioksit lazerler son yıllarda geliştirilen ve plastik cerrahi uygulamalarında çok önemli yer tutan bir yöntemdir.

Akne skarları (yüzdeki sivilce izleri), jilet, falçata, yanık veya kesik izlerinin tedavisinde kullanılan en etkili çözümlerden biri Karbondioksit Fraksiyonel Lazer’dir.

Söz konusu uygulama ile önemli derecede başarı sağlanmakla beraber iyileşme oranı, izin yoğunluğuna ve derinliğine ve kişinin yapısal özelliklerine göre farklılıklar göstermektedir. Fraksiyonel lazer uygulaması genellikle ayda bir kez, birkaç seans uygulanmaktadır.

Karbondioksit lazer, Erbiyum Yag lazere göre suya afinitesi daha yüksek olduğu için daha derin tabakalara inip daha etkili sonuçlar sağlamaktadır. Aynı endikasyonda er-yag lazerlerin daha zayıf etki göstermesi tercih edilmeme nedenidir.

Sonuç olarak iz tedavilerinde sabır ve tedavi planına uyum çok önemli iki kriterdir. Hekim ile uyum içinde süreci takip eden hastalarda; izlerde tatmin edici sonuçlara ulaşmak, yeni hayatlara merhaba demektir.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Türker Özyiğit

Op. Dr. M. Türker ÖZYİĞİT, 1974 yılında Kocaeli’nde doğmuştur. 1992 yılında İstanbul İSTEK Özel Kaşgarlı Mahmut Lisesi’nde lisans öncesi öğrenimini bitirmiştir. 1993 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanarak tıp eğitimine başlamıştır. 1995-1996 yılları arasında Genetik Anabilim Dalı’nda deneysel bir çalışmada görev almış, 1996 yılında İspanya’ya giderek Hospital General “Gregorio Marańon”’da genel cerrahi stajı yapmış ve 2000 yılında tıp eğitimini tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. 1 yıl boyunca çeşitli özel kliniklerde pratisyen hekim olarak çalıştmasının ardından 2001 yılında İstanbul Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Dalı'nda ihtisasına başlamıştır. 2007 yılında Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitiminin hemen ardından Elazığ Asker Hastanes ...

Etiketler
Yara izi
Op. Dr. Türker Özyiğit
Op. Dr. Türker Özyiğit
İstanbul - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube