İnfertilite (tüp bebek)

İnfertilite (tüp bebek)

Bir çift, hiçbir doğum kontrol yöntemi kullanmadan yeterli sıklıkta (haftada 2-4 kez) cinsel ilişkiye giriyor ve 1 yıllık süre içinde gebelik oluşmuyorsa bu durum infertilite ( kısırlık ) olarak adlandırılır. Tüm çiftlerin yaklaşık yüzde 15’i bu grupta yer alır. Kadına, erkeğe, ya da her ikisine ait sebepler bu sağlık problemine yol açabilirler.

Kadına ve erkeğe bağlı sebepler eşit olup her biri yaklaşık % 40 civarındadır. Her iki tarafta sorun saptanan bir grup ta vardır. Bir grup çiftte ise yapılan incelemelere rağmen herhangi bir neden saptanamaz. İnfertil ( kısır)  çiftlerin % 15’i bu grupta yer alır ve ‘sebebi açıklanamayan infertilite’den bahsedilir.
Genel olarak infertilite sebepleri:

·         Kadın veya erkekte anatomik problemler: Örneğin, geçirilmiş enfeksiyonlara bağlı olarak tüplerin kapalı olması, rahmin doğumsal şekil bozuklukları, myomlar, erkekte sperm ileten kanalların yokluğu vb.

·         Yumurtlama bozuklukları: Polikistik over sendromu vb.

·         Hormonal ve metabolik sebepler: Tedavi edilmemiş guatr, kontrol altında olmayan şeker hastalığı vb.

·         Erkeğe ait sebepler: Sperm sayısı ve hareket azlığı, şekil bozukluğu. Hiç sperm çıkmaması.

·         Genetik sebepler

·         İlişkiye girememe: Vaginismus, ereksiyon ya da boşalma problemleri.

·         Endometriozis ve çikolata kistleri olarak tanımlanabilir.

Yukarıda bahsettiğimiz bir yıllık süre geçmesine rağmen gebelik oluşmazsa, çift bir infertilite ( kısırlık ) uzmanına başvurmalıdır. Fakat kadın yaşı 35’in üzerindeyse 6 ay, 40’ın üzerindeyse 3 aylık sürecin ardından doktora başvurulması uygundur. İlk muayenede çiftin kapsamlı tıbbi sorgulaması yapılır, kadın genital organları ultrason ile değerlendirilir, gerekli olan tetkikler (örneğin sperm analizi) istenir.

İlk değerlendirmenin ardından, hangi tedavi yönteminin uygulanacağı, nasıl bir hazırlık yapılacağı kararlaştırılır ve tedavi sürecine geçilir. 

ÇİFTLERİN İLK İNFERTİLİTE MUAYENESİ

Doktorla ilk görüşme tedavi sürecinin en önemli basamaklarından biridir. Kliniğe gelirken, o zamana kadar yapılmış olan tüm tetkiklerinizi, varsa rahim filminizi, geçirilmiş operasyonlara ya da önceki infertilite tedavilerinize ait raporları, başka bir hastalığınız varsa (örneğin kalp hastalığı, diyabet) durumunuzu gösteren tıbbi raporları beraberinizde getiriniz.

İlk muayene için adetinizin belli bir gününde olmanız gerekmez, herhangi bir günde bu değerlendirme yapılabilir.

Doktorunuz öncelikle tıbbi geçmişiniz ve varsa geçmişteki infertilite tedavileri veya gebelikler ile ilgili detaylı sorular sorarak sizi tanımaya çalışacaktır. Tetkikleriniz, filmleriniz, raporlarınız incelenecek ve dosyanıza kaydedilecektir.

Sonrasında detaylı jinekolojik muayene ve ultrasonografi yapılır ve son 1 yıl içinde yapılmamışsa Smear testi alınır.

Bu aşamada ek testlere ihtiyaç duyulursa istenecektir. Gerekli ise genetik uzmanı, ürolog, embriyolog, klinik psikolog, beslenme ve metabolizma uzmanı, akupunktur uzmanı görüşmeleriniz planlanarak, durumunuz ilgili uzmanlarla birlikte değerlendirilecektir.

Sonuçta size uygun olan tedavi basamağı - tedavisiz bir süre daha beklemek, yumurtlama tedavisi, aşılama tedavisi, tüp bebek- seçilecek ve uygun zamanda, uygun teknikle uygulanacaktır.

Tüp Bebek (IVF)

Tüp Bebek(IVF); anne adayının yumurtalıklarından toplanan yumurtalarla, baba adayından alınan spermlerin laboratuvarda birleştirilerek döllenmesi ve elde edilen embriyoların tekrar anne rahimine yerleştirilmesi işlemidir. IVF bir yardımcı üreme tekniğidir.

Tedavinin başlıca 5 aşaması vardır:

1.     Yumurtaların geliştirilmesi ve olgunlaşması

2.     Yumurtaların toplanma zamanının ayarlanması

3.     Yumurtaların toplanması

4.     Yumurtaların laboratuvarda spermle birleştirilmesi(döllenme)

5.     Oluşan embriyoların anne rahmine yerleştirilmesi 

İlaç tedavisi

Yumurtalıklardan fazla sayıda yumurta gelişimini sağlamak için çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Çünkü; genelde kadınlarda bir siklus süresinde sadece bir yumurta gelişir. IVF tedavisinde ne kadar çok yumurta geliştirilebilirse başarı şansı o oranda artmaktadır. Yumurta gelişimini uyarmak için, adet döneminin 2. veya 3. günü başlanılarak 9-12 gün sure, Klomifen sitrat(Klomen, Gonafen), Human Menapozal Globulin(HMG), Gonal F, Puregon gibi ilaçlar kullanılır. Bunların öncesinde veya birlikte yumurtalıklar üzerindeki beynin baskısını ortadan kaldırmak için Lucrin, Supracur, Cetrodite gibi ilaçlardan biri tercih edilir.

Yumurta gelişiminin takibi

Yumurtalar, folikül adı verilen küçük kistler içerisinde gelişir. Bu foliküller, büyümeleri ile orantılı estradiol hormonu salgılarlar. Folikül içindeki yumurtanın görülmesi mümkün değildir, ancak ultrasonografi ile foliküllerin büyümesi takip edilebilir.

Kan testi

Siklusun belli günlerinde estradiol hormonu bakılarak yumurtaların gelişimi takip edilir. Yumurtlama yaklaştıkça bu hormona bakılma sıklığı artar.

Ultrasonografi

Foliküllerin gelişimi, sayısı, hastaya vajinal ultrasonografi yapılarak takip edilir. Toplanan yumurta sayısı ultrasonografide görülen miktardan farklı olabilir.

Yumurtaların toplanma zamanı

Ultrasonografi altında, HCG (yumurta çatlamasını sağlayan ilaç) enjeksiyonunu takiben 35. saatte yumurtalar toplanır. Kanda estradiol hormonu ölçümü ile foliküllerin büyüklüğü ve sayısı yumurta toplama zamanının belirlenmesinde önemlidir.

hCG enjeksiyonu

Human koryonik globulin(hCG; pregnyl, profasi), yumurtaların en son olgulaşmasını ve çatlamasını sağlayan LH hormonu etkisine sahiptir. Yumurta toplanmasına karar verilen zamandan 34 - 36 saat önce yapılır.

Yumurtaların toplanması

Yumurta toplama günü, çiftlerin mutlaka söylenen zamanda tüp bebek labaratuvarında bulunmaları gereklidir. İşleme gelmeden önceki gece hastanın saat 24:00'den sonra hiçbir şey yiyip içmemesi gereklidir. Genel aneztezi altında, ameliyathane şartlarında, transvajinal ultrasonografi yardımıyla, vajinal yoldan yumurtalıklara ulaşılıp yumurtalar toplanır. Foliküller ultrasonografide görüntülendikten sonra, iğne ile teker teker içlerine girilerek içerikleri özel solusyon içeren tüp içine aspire edilir. Bu tüp hızlıca mikroskop altında yumurtaları bulmak için hazır bekleyen embriyoloğa ulaştırılır. Toplanan yumurtalar inkübator adı verilen özel bir dolaba yerleştirilir. Bir çok hasta işlemden birkaç saat sonrasına kadar uyku hali, bulantı, kusmadan yakınabilir. Hasta kısa zamanda düzelir ve evine gidebilecek hale gelir. 2-3 gün kasıklarda adet ağrısına benzer bir ağrı hissedilebilir. Bununla birlikte sızıntı veya damla şeklinde hafif bir kanama olabilir. Bu tür ağrılar için Parol, Tamol, Vermidon gibi parasetamol içeren ilaçları kullanabilir.

Sperm alınması

Yumurta toplama zamanına karar verildiği gün, hastanın eşi de sperm alınması için kliniğe çağırılır. Yumurta toplama işlemi öncesinde 3 ila 5 günlük cinsel perhiz olması önemlidir. Spermler, masturbasyon aracılığı ile hastanın eşi için özel hazırlanmış odada alınır ve laboratuvarda bir işlemlerden geçirilerek en kaliteli spermler kullanılmak üzere seçilir.

Embriyoloji laboratuvarındaki işlemler

Bundan sonraki işlemler; hastaya tüp bebek veya mikroenjeksiyon yapılmasına göre birtakım farklılıklar göstermektedir.

EMBRYOSCOPY (Embryoskopi)

Klasik düzenekli tüp bebek labratuarlarında embryonun canlılığını ve transfere kadar olan 5 gün içinde gelişimini gösteren bulgular embryoların en çok 2 ila 3 kere korundukları ortamdan (inkubatörden) çıkartılması ve kısa süre değerlendirilmesi ile çok kısıtlı olarak yapılmakta idi.

Embryoskopi (embryoscopy) ile transfer edeceğimiz en iyi kalite embryoyu neredeyse devamlı takip ederek seçmek mümkündür.  Klasik değerlendirmede gözden kaçan, canlılığın ve bölünme hızının beş gün içinde gelişimi en yüksek kaliteli embryonun seçiminde çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçek olacaktır.

 Labratuarımızdaki embryoskop embryoların kültüre edildiği inkübatörler içine modüler olarak yerleştirilen veya tüm inkübatörün bu amaçla kullanılabildiği bir kamera monitör sistemidir. Bu sistem; embryoların gelişiminin 24 saat kesintisiz olarak inkübatörü açmadan ve embryoları dış ortama maruz etmeden inkübatör içinde izlenmesine olanak sağlar. En az 5 dakikalık aralıklarla alınan görüntü kayıtları embryoların daha ayrıntılı olarak incelenmesine aracılık etmektedir.

Böylece canlılığı, bölünme hızı ve bazı diğer dinamik özellikleri beş gün içinde en iyi gelişen embryolar seçilmektedir.EMBRYOSCOPY (Embryoskopi)

Klasik düzenekli tüp bebek labratuarlarında embryonun canlılığını ve transfere kadar olan 5 gün içinde gelişimini gösteren bulgular embryoların en çok 2 ila 3 kere korundukları ortamdan (inkubatörden) çıkartılması ve kısa süre değerlendirilmesi ile çok kısıtlı olarak yapılmakta idi.

Embryoskopi (embryoscopy) ile transfer edeceğimiz en iyi kalite embryoyu neredeyse devamlı takip ederek seçmek mümkündür.  Klasik değerlendirmede gözden kaçan, canlılığın ve bölünme hızının beş gün içinde gelişimi en yüksek kaliteli embryonun seçiminde çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçek olacaktır.

Labratuarımızdaki embryoskop embryoların kültüre edildiği inkübatörler içine modüler olarak yerleştirilen veya tüm inkübatörün bu amaçla kullanılabildiği bir kamera monitör sistemidir. Bu sistem; embryoların gelişiminin 24 saat kesintisiz olarak inkübatörü açmadan ve embryoları dış ortama maruz etmeden inkübatör içinde izlenmesine olanak sağlar. En az 5 dakikalık aralıklarla alınan görüntü kayıtları embryoların daha ayrıntılı olarak incelenmesine aracılık etmektedir.

Böylece canlılığı, bölünme hızı ve bazı diğer dinamik özellikleri beş gün içinde en iyi gelişen embryolar seçilmektedir.

IVF(Tüp Bebek Yöntemi)

Her yumurtanın yanına yaklaşık 100 bin ila 200 bin sperm konulur. Bir spermin yumurtanın içine kendi başına girerek döllenme işleminin gerçekleşmesi beklenir. Döllenmiş yumurta hücreleri bölünerek embriyoyu geliştirir. Embriyolar her gün kontrol edilerek 2-3 gün laboratuvar şartlarında büyümeleri sağlanır. IVF; genellikle tüplerinde tıkanıklık nedeniyle gebe kalamayan hastalarda tercih edilen tedavi şeklidir.

Assisted hatching

Embriyolog tarafından uygulanan bu teknik, yumurtanın en dış zarının ( zona pellucida ) mikroskop altında lazerle açılarak embriyonun, rahim duvarına yerleşmeden önce, çıkmasını kolaylaştırmaktadır.

Fertilizasyon ve İmplantasyonun tanımı

Fertilizasyon döllenmeyi , implantasyon ise uterus ( rahim ) iç yüzüne tutunmayı ifade eder.

Embriyoların rahim içine yerleştirilmesi

Yumurtalar toplanıp döllenme işlemi gerçekleştikten 2-3 gün sonra oluşan embriyoların 2-3 tanesi normal jinekolojik muayeneden çok daha kolay, ağrısız ancak çok steril ve hassas bir şekilde anne rahmine özel kateterle yerleştirilir. Bu işlem yaklaşık 10 dakika sürer, işlemden sonra verilen embriyoların sayısı, kalitesi, olabilecek çoğul gebelik riskleri ve alınabilecek önlemler konusunda hastaya ayrıntılı bilgi verilir. Yaklaşık yarım saat istirahat eden hasta evine gidebilir.

Kalan sağlıklı embriyolar

Çok sayıda yumurta elde edilen hastalarda 3'den fazla sağlıklı embriyo elde etmek mümkündür. Bu sağlıklı embriyolar dondurularak 3 yıl kadar saklanabilir ve yine bu hasta için kullanılabilir. Bu embriyolar -196C'de dondurularak çok özel koşullarda saklanmakta ve istenildiği anda tekrar hastanın rahimine yerleştirilebilmektedir. Amaç bu ana kadar olan işlemleri yapmadan dondurulmuş embriyolar ile hastanın gebe kalmasını sağlamaktır. Ancak dondurulan embriyolar çözüldükten sonra her zaman iyi kalitede çıkmayabilir ve bu durumda da transfer edilmeyebilirler.

Klinikten ayrılıp eve gidiş

Transferden kısa bir sure, yaklaşık 30 dakika sonra hasta evine gidebilir. Fazla stres ve aktivite gerektirmeyen işe sahipse hemen işine geri dönebilir. Bu dönemde cinsel ilişki uygun değildir.

Gebelik

Gebeliğin devamını sağlamak için hastaya progesterone içeren vajinal fitil veya iğne veya hCG enjeksiyonları önerilir. Klinikten çıkışta hastaya ilaçların tarifini ve ne zaman gebelik testi vereceğini gösteren bir liste verilir.

Gebe kalma şansı hastanın yaş, tanısı ve hangi tedavi yönteminin uygulandığına bağlı olarak değişir. Bu şans 40 yaşı geçen bir kadında %25 iken, genç ve önemli sorunu olmayan , sadece tüpleri tıkalı kadında %60'a kadar çıkmaktadır. Hastanın adet görmesi gebelik olmadığı anlamına gelmez. Kesin tanı; kanda hassas gebelik testi (yumurta toplanıldığı tarihten iki hafta sonra kanda beta-HCG hormonu tayini) ile konulur. Bundan 2 hafta sonra da USG ile rahim içerisinde gebelik kesesi veya keseleri ve durumları izlenir.

Yardımcı üreme teknikleri ile elde edilen gebeliklerde de, aynı spontan gebelikler gibi biyokimyasal gebelik( kanda beta-hCG hormonunun geçici yükselmesi ), düşük, dış gebelik gibi komplikasyonları olabilir.

Birden fazla embriyo rahim içine yerleştirildiğinden bu tedavilerde çoğul (ikiz, üçüz) gebelik oranı %20-25 dolayındadır ve bunların önemli bir kısmını ikiz gebelikler oluşturur. Üçüz, dördüz gibi daha yüksek sayılı gebelikler ise özel yaklaşımlar gerektirir.

Bu tedavilerle elde edilen bebeklerdeki anomali oranı normal popülasyondaki gibi %1 oranındadır.

Mikroenjeksiyon (ICSI)

Yardımcı üreme tekniklerinde en yeni fakat son çare olarak başvurulması gereken mikroenjeksiyon yönteminin doksanlı yılların başında geliştirilmesiyle birlikte tüp bebek tedavisinde bir devrimin gerçekleşmiş olduğunu söyleyebiliriz. Bir yumurtanın normal olarak döllenebilmesi için tek bir sperm hücresi yeterli olabildiği için mikroenjeksiyon yöntemiyle çok düşük sperm sayısına sahip erkeklerin bile çocuk sahibi olmalarına olanak sağlanabilmektedir. 

Mikroenjeksiyon yöntemi nedir?

Bu yöntemle döllenme işlemi baba adayından elde edilen tek bir sperm hücresinin anne adayından alınan olgun bir yumurta içerisine enjekte edilmesiyle gerçekleşmektedir. Bu yöntem kullanılarak normal koşullarda işleme alınan yumurtaların % 50-90'nı başarılı bir şekilde döllenmektedir.

Mikroenjeksiyon kimlere uygulanır?

İnfertilite (kısırlık)  tanısı konulan çiftlerde inseminasyon ya da aşılama ve diğer klasik tedavi yöntemleri (tüplerin açılması ) yanıt vermediği zaman iki seçenek düşünülmektedir. Bu yöntemlerden birisi tüp bebek yöntemi, diğeri ise mikroenjeksiyon yöntemidir. Tüp bebek yönteminde sperm ve yumurta hücreleri vücut dışında ve laboratuvar koşullarında bir araya getirilir ve döllenme işlemi bu koşullar altında gerçekleşir. Sperm sayısı, sperm kalitesi ve yumurta sayısı belli kalite kriterlerinin üzerinde olan çiftlere merkezimizde tüp bebek yöntemi uygulanmaktadır.

Baba adayından elde edilen spermin sayı, hareketlilik ve yapısal özellikler yönünden merkezimizce belirlenmiş olan kriterlere sahip olmayan ya da daha önceki tüp bebek denemelerinde döllenme problemiyle karşılaşan çiftlere mikroenjeksiyon yöntemini uygulamaktayız .

 

Aşılama (İntrauterin İnseminasyon - IUI)

Aşılama, eşin rahmine girmeyen yeterli sayıdaki sağlıklı spermin doğrudan rahim içine yerleştirilmesidir. Bu işlemden önce sperm labaratuvarda en fazla döllenme yeteneğine sahip olması için hazırlanır. Aşılama çok düşük sayıda sperm üretildiğinde ya da sağlıklı sperm sayısı azalmış olduğundan uygulanır. Çok şiddetli erkek infertilitesinde aynı teknik donör (bir vericiden alınan sperm) sperm ile uygulanabilir.

Dünya genelinde donör spermi ile aşılama yapılmış yaklaşık 1 milyon çocuk bulunduğu tahmin edilmektedir. Bizim yasalarımız donasyona izin vermediği için bu şekilde uygulama ülkemizde yapılamamaktadır.

 

Testiküler Sperm Ekstraksiyonu (TESE)

Epididimde sperm bulunmadığı yada epididimin olmadığı durumlarda sperm testisten Micro Cerrahi yöntemi ile alınan bir parça (biyopsi) ile elde edilir.

TESE operasyonu testisin tek bir kesi ile tamamen açılması ve dokunun mikroskop ile 20 kat büyütülerek sperm yapımı olan bölgelerin tespiti ve o bölgelerden doku örneklerinin alınması şeklinde yapılmaktadır. Dolayısıyla eskiden uygulanan çoklu biyopsi yönteminden başarı şansı daha yüksektir ve daha fazla sayıda sperm elde etme mümkün olmaktadır.

Kişinin testisinden doku kaybı mikro cerrahi yöntemde çoklu biyopsi yöntemine göre 70 kat daha az olmaktadır. Bu da operasyondan testislerin en az zarar görmesini sağlayarak, testosteron hormonu salgılanmasını minimal etkilemektedir. 
Mikroskop altında yapılan mikro cerrahi yöntemin diğer bir avantajı testis dokusunu çevreleyen kapsüldeki damar yapısının görülerek, testisi besleyen damarlara zarar vermeden kesi yapılmasıdır. Bu operasyon sonrası olası komplikasyonları minimal düzeye indirgemektedir.

Operasyon ve sonrası:

Operasyon genel anestezi altında yapıldığından hastaların operasyon günü herhangi bir şey yiyip içmeden aç olarak gelmeleri önerilir. Lokal anestezi uygulaması ile mikro TESE operasyonunu hastanın hareketsiz bir şekilde uzun süre ameliyat masasında kalması, operasyon sırasında psikolojik etkilenmeler ve cerrahın dikkatinin dağılmaması nedeniyle gerekli durumlar hariç tercih etmemekteyiz.

Mikro TESE operasyonu sonrası hastalar narkozun etkisi geçinceye kadar müşahade altında tuttulduktan sonra evine veya kaldıkları yere gönderilirler. Hastanın operasyon sonrası evine giderken araç kullanmaması önerilir. Hastanın sürekli yatak istirahati gerekmez ancak ameliyat sonrası iki üç gün normal aktivasyonu azaltmaları önerilir. Ameliyatttan 48 saat sonra pansumanın yenilenmesi gerekir. Operasyon sonrası 3. gün duş alınabilir, dikişler kendiliğinden yaklaşık bir haftada eriyeceğinden dikiş almaya gerek yoktur. Operasyon sonrası hastaların 10-15 gün sıkı kilot (slip) veya suspansuar kullanmaları önerilir. Ağır bedensel aktivite ve cinsel ilişki 15 gün kadar yapılmaması önerilir.

 

Embriyo Dondurma

İnsan gametlerinin ve embriyolarının dondurulmasının, tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerinin uygulanmasında çok önemli bir yeri var. Tüp bebek uygulamalarında çoğul gebelik riskini en aza indirmek için genel yaklaşım; döllenmiş embriyolardan en fazla 3 embriyoyu anne rahmine transfer etmektir. Bu durumda akla gelen ilk soru, elde edilen fazla embriyoların ne şekilde değerlendirileceğidir. İşte bu aşamada; elde edilen fazla embriyoların dondurulması, hastaya hem ekonomik hem de psikolojik bir avantaj sağlamaktadır. Ayrıca dondurulan embriyolar çözdürülüp transfer edileceği zaman hasta pahalı, yorucu bir tedaviye tekrar girmemiş olacaktır. Embriyo dondurma işlemi yardımcı üreme yöntemleri uygulamalarında başarı şansını arttıran bir işlem olarak da değerlendirilmektedir.

Embriyo dondurma ve çözme işlemi, embriyolar kimyasal maddelerle (kriyoprotektan) dengelendikten sonra soğutulması ve -196 santigrad derecede sıvı nitrojen içinde depolanması, çözüldükten sonra da kriyoprotektan ortamından uzaklaştırılarak ileri gelişimi sağlamak için özel kültür ortamlarının içine alınmasıdır. Her iki işlem de çok dikkatli yapılmalıdır. Hücre yapısının korunabilmesi için hücrelerin düşük hızda su kaybetmeleri buna bağlı olarak da yavaş soğutma yöntemi ile dondurulmaları sağlanmalıdır.Çiftlerden izin belgesi alınarak dondurulan embriyolar, Türkiye'de 1997 yılında yürürlüğe giren bir yasa ile 3 yıl boyunca sıvı nitrojen içerisinde saklanabilmektedir.

Embriyolar hangi durumda dondurulur?

Embriyoların dondurulma işlemi; transfer için gerekli olan sayıdan daha fazla ve iyi kalitede embriyo elde edilmesi sonucunda yapılmaktadır. Transfer edilen embriyolar ile benzer kalitede en az 3-4 adet embriyonun daha mevcut olması durumunda dondurma işlemi gerçekleştirilir. Embriyolar genellikle 3. gün dondurulmaktadır. Dondurulan embriyolar, Sağlık Bakanlığı'nca yayınlanan yönetmelik gereğince 3 yılı geçmemek şartıyla saklanmaktadır.

Embriyo dondurmanın avantajları nelerdir?

IVF (Tüp Bebek) uygulamalarında gebelik potansiyeli maksimuma çıkmakta ve normal kaliteli embriyoların boşa atılması engellenmektedir. Bu embriyo dondurulmasının en önemli avantajıdır. Kadınların yaklaşık % 50'sinde embriyolar dondurulabilecek kalitededir. Dondurulup-çözdürülmüş embriyo transferi ile elde edilen klinik gebelik ve canlı doğum oranları taze embriyo transferleri ile elde edilen oranlar kadar yüksektir.

IVF için yapılan "yumurtaların uyarılması" aşamasının sonucunda oluşan, aşırı uyarılma sendromu gelişme riski olan kadınlarda, tüm embriyoların dondurularak daha sonra transfer edilmesi önerilmektedir.

Endometrial polip, kötü endometrial gelişim, kırılma kanaması veya hastalık gibi embriyonun implantasyonunu (tutunmasını) bozabilecek problemlerle karşılaşıldığında embriyolar dondurularak daha sonra transfer edilebilir.

Servikal (rahim ağzında) darlık gibi taze embriyonun transferi sırasında bir zorlukla karşılaşıldığında dondurma işlemi yapılabilir.

Kanser kemoterapisi veya radyoterapisi öncesi embriyo dondurma işlemi uygulanabilir.

Embriyolar nasıl dondurulur ve çözdürülür?

Embriyolar iyi kalitede iseler her safhada (pronükleus, erken bölünme ve blastosist) dondurulabilir. Embriyolar ileri tarihlerde kadının rahmine transfer edilecek embriyo sayısına bağlı olarak bir veya daha fazla embriyo içeren gruplar halinde saklanır. Embriyo koruyucu bir sıvı içinde saklanır. Bu karışım plastik bir kap içine konur, özel olarak programlanabilen bir makine kullanılarak -196° C de düşük ısıda sıvı nitrojen içinde saklanır.
Embriyo çözdürme işlemi, oda sıcaklığında embriyoların sıvı nitrojen içinden çıkarılarak özel bir kültür ortamına aktarılması işlemidir. Karışım transfer zamanına kadar inkübatör (özel tanklar) içinde bekletilir.

Dondurulmuş embriyolar ne kadar süreyle saklanabilir?

Farklı ülkelerin, embriyoların dondurulma süresi için farklı düzenlemeleri vardır. Örneğin İngiltere için maksimum 10 yıldır, Türkiye'de ise sadece 3 yıldır.

Dondurma ve çözdürmenin canlılık oranı nedir?

İyi bir dondurma programından beklenen canlılık oranı % 75-80'dir. Embriyolardaki hasar saklanma sırasında değil de çözdürme işlemi sırasında oluşabilir. Dondurulmuş embriyolarla hem klinik hem de çiftler yakından ilgilenir.
Tüp Bebek Merkezleri, hastalarına her yıl hatırlatma mektubu gönderir. Bu mektupta seçenekler sunulur:

1.     Saklanmaya devam edilmesi.

2.     Embriyo transferinin yapılacağı tedavi siklusunun planlanması.

3.     Saklanma işine son verilerek embriyoların yok edilmesi.

4.     Embriyoları etik açıdan uygun çalışmalara aktarma.

Erkek Kısırlığı

Erkeğin kısırlığında değerlendirme ve tedavi 

Erkek infertilitesi (kısırlığı) tedavisinde son 10 yıl içinde uygulanan teknikler ile hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Özellikle mikroenjeksiyon tekniği, daha önceden tedavi edilemeyen erkeğe ait birçok infertilite faktörüne çözüm getirmiştir. Erkeğin değerlendirilmesi mutlaka bir üroloji/androloji uzmanı tarafından yapılmalıdır. Görüşmede çiftlerle erkek infertilitesinin nedenleri ve tedavi şekilleri hakkında ayrıntılı bilgi verilerek tedavi öncesinde çiftler aydınlatılmalıdır.

Değerlendirme esnasında infertilite süresi, daha önce olan gebelikler, önceden uygulanan tedaviler ve sonuçları, başka merkezlerde yapılmış yardımcı üreme tekniklerine ait bilgiler değerlendirilir (Size ait geçmişte yapılmış tüm dokümanlar, testler vs. mutlaka saklayınız, bir sonraki tedavi öncesinde bunlar mutlaka gerekli olacaktır). Cinsel ilişki ve masturbasyon sıklığı, ereksiyon (penisin cinsel ilişki için sertleşmesi) problemleri, erken boşalma, spermlere zararlı olabilecek kayganlaştırıcı maddelerin kullanımı, ilişkinin yumurtlama gününe göre zamanlaması gibi eşler arası ilişkinin değerlendirilmesi yapılır.

Çocukluk ve gelişme dönemlerine ait kriptorşidizm (testislerin kasık kanalı içinde kalması, zamanında torbaya inmemesi) ve düzeltilmesi için yapılan orşiopeksi ameliyatı, fıtık ameliyatları, mesane ameliyatları, testis tümörü nedeni ile testisin alınması, sperm taşıyıcı kanalların görüntülenmesine ait işlemler, penise, idrar kanalına veya testislere ait geçirilmiş ameliyatlar sorgulanır. Sistemik hastalıklara yönelik incelemede diyabet (şeker hastalığı), sinir sistemine ait hastalıklar ve bunlara ait geçmişte yapılmış ve halen yapılan tedaviler öğrenilir. Ateşli hastalıklar, ergenlik döneminde geçirilen kabakulağa bağlı oluşan testis iltihaplanması (orşit), cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar, tüberküloz gibi iltihaplı hastalık nedenleri araştırılır.

Ayrıca işyerinde veya çevrede bulunan kimyasal maddeler, gazlar, ilaçlar (kemoterapi ilaçları, simetidin, sulfasalazin, nitrofurantoin, testosteron preparatları), sık alınan sıcak banyolar veya sıcak çalışma ortamları, radyasyon, alkol ve sigara kullanımı araştırılır. Bu faktörler sperm üretimini kötü yönde etkiledikleri için önemlidir. Ailevi kısırlık (bir kaç kardeşte benzer sorunların olması, ailede küçük yaşta ölen kardeşlerin bulunması) araştırılır. Sık solunum yolu iltihapları, koku alma kusuru, meme başlarından süt gibi beyaz sıvı gelmesi, şiddetli baş ağrıları doktorunuza ileteceğiniz önemli sorunlar arasındadır.

İstenilen tetkikler erkeğin infertilite durumuna göre farklı olmakla birlikte:

3–4 hafta ara ile yapılan en az 2 semen analizinin erkeğin sperm yapımının değerlendirilmesi açısından önemlidir. Genellikle 1 spermiograma bakılarak çiftlere yorumlar yapılmaktadır. Ancak erkekte sperm yapımı çeşitli faktörlerden etkilenebilir ve mutlaka 2–3 farklı zamanda yapılmış semen analizine göre hastalara bilgi verilmelidir. Ayrıca özellikle hastalarımızı değerlendirirken özellikle kendi laboratuar koşullarımızda yapılmış en az bir sperm analizini de istemekteyiz. Bunun nedeni de laboratuarlar arası tam bir standardizasyon olmadığından değerler ve özellikle de sperm morfoloji değerlendirmeleri çok farklılıklar göstermesidir. Hangi tedavinin yapılacağına karar vermek açısından kendi parametrelerimizi kullanarak sperm incelemesi yapılmasını öneriyoruz.

·         Hormon tetkikleri (FSH, LH, PRL, Total testosteron).

Gerekli görüldüğünde ise;

·         Testis ultrasonografısi.

·         Transrektal ultrasonografi.

·         Genetik inceleme.

·         Sperm kültürleri istenmektedir.

Temel olarak yapılan bu testler sonrasında cerrahi tedavi veya ilaç tedavisi ile düzeltilebilecek bir durum olup olmadığı değerlendirilerek erkeğe ait tedavi seçenekleri kararlaştırılır.

Semen Analizi

Sperm örneği vermek için en az 72 saat, en fazla 120 saat cinsel ilişkide bulunmadan veya boşalma olmadan (cinsel perhiz) merkezimize başvurmanız istenir. Tetkik için sperm verme saatleri hafta içi her gün ve cumartesi günleri 09:00–15:00 arasındadır. Tetkik sonucunuz ertesi gün verilecektir. Semen analizi tetkiki 3–4 hafta ara ile en az 2–3 kez istenebilmektedir.

Hormon Tetkikleri

Hormon tetkikleri ideal olarak sabah saatlerinde yapılmalıdır. Ancak İstanbul dışından gelen çiftlerin zaman darlığı nedeni ile akşam saatlerinde de tetkikleri istenebilmektedir. Duruma göre tetkikler 1–2 kez tekrarlanabilir.

Testis Ultrasonografisi, Transrektal Ultrasonografi

Gerekli görüldüğü takdirde doktorunuz tarafından istenebilir. Bu tetkikler Radyoloji bölümü tarafından yapılmaktadır ve hasta danışmanları tarafından randevu alınarak size tarih ve saat bildirilecektir.

Genetik Analiz

Genetik inceleme, sperm sayısının çok düşük olan erkeklerde veya hiç sperm olmaması durumunda veya tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında erkeklerden istenmektedir. İnceleme, kan örneği alınarak yapılmaktadır. Genetik testler kromozom analizi ve/veya Y mikrodelesyon testi olarak doktorunuz tarafından istenebilir.

Erkek İnfertilitesinde Genetik İncelemelerin Önemi

Şiddetli erkek infertilitesi tanısı konmuş, bir başka deyişle sperm sayısı mililitrede 1 milyon ve altında olan veya semen analizinde hiç sperm gözlenmeyen (azoospermi) erkeklerde mevcut problemin genetik bir kaynağı olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Azoospermide genetik faktörlerin %10-15 civarında sorumlu olduğu bilinmektedir. Son yıllarda erkek kısırlığına yol açan yeni genlerin ortaya çıkmasıyla genetik incelemelerin önemi artmıştır. Erkekte bulunan seks kromozomlarından Y kromozomunun uzun kolu üzerindeki genlerde silinmeler, kişinin vücut yapısı ve fonksiyonları tamamen normal olmasına rağmen testiste sperm yapımının azalması veya hiç sperm yapılmamasına yol açmaktadır. Aynı şekilde yine seks kromozomlarında ki sayı anomalileri; örneğin en sık görülen 47 XXY "Klinefelter Sendromu" olarak adlandırılan genetik hastalıkta da testis gelişimi yetersiz kalmış ve sperm yapımı azalmıştır.

Sperm taşıyıcı kanalların doğuştan olmadığı, konjenital vaz deferens yokluğu durumunda kistik fibrozis hastalığı taşıyıcılığı riski yüksektir. Kistik fibrozis taşıyıcılığı saptanan erkeklerin eşleri de aynı yönden araştırılmalıdır. Çiftlerin birlikte hastalık taşıyıcısı olmaları halinde, bebekte erken dönemde hayati tehlikeler oluşturan bu hastalığın ortaya çıkma riski artmaktadır.

Azoospermik erkeklerde testisten sperm elde etme teknikleri:

TESE (Testicular Sperm Extraction)
Açık operasyon ile alınan testis dokusundan sperm elde edilmesi işlemidir.

TESA (Testicular Sperm Aspiration)
İğne ile girilerek testis dokusundan sperm elde edilmesi.

MESA (Micro-Epididymal Sperm Aspiration)
Epididim organından operasyon mikroskobu yardımıyla sperm elde edilmesi.

PESA (Percutaneous Epididymal Sperm Aspiration)
Epididim organından iğne ile girilerek sperm elde edilmesi.

Mikro TESE (Microdissection TESE) 
Testisten mikroskop eşliğinde sperm elde etme tekniği

Biz kliniğimizde 2002 yılından beri sperm üretim bozukluğu olan erkeklerde sperm araştırma işlem için Mikro TESE yöntemini kullanıyoruz. Bu yöntemde testisin ve epididim organının incelenmesi ameliyat mikroskobu ile yapılmaktadır. Bu mikroskoplar aracılığı ile 20–25 kat büyütme ile testis içerisindeki "tubul" adını verdiğimiz kanalcıklar incelenmektedir. Bu sayede sperm yapımı olan bölgelerin tespiti ve o bölgelerden doku örneklerinin alınması kolaylaşmaktadır. Dolayısıyla eskiden uygulanan çoklu biyopsi yönteminden başarı şansı daha yüksektir ve daha fazla sayıda sperm elde etme mümkün olmaktadır. Kişinin testisinden doku kaybı mikro cerrahi yöntemde çoklu biyopsi yöntemine göre 70 kat daha az olmaktadır. Bu da operasyondan testislerin en az zarar görmesini sağlayarak, testosteron hormonu salgılanmasını minimal etkilemektedir. Mikroskop altında yapılan mikro cerrahi yöntemin diğer bir avantajı testis dokusunu çevreleyen kapsüldeki damar yapısının görülerek, testisi besleyen damarlara zarar vermeden kesi yapılmasıdır. Bu operasyon sonrası olası yan etkileri minimal düzeye indirgemektedir.

Operasyon öncesi cinsel perhiz gerekmemektedir. Mikro TESE ameliyathane koşullarında gerçekleştirilir. Genellikle genel anestezi uygulanmaktadır. Operasyona 6 saatlik açlık ile gelmeniz gerekmektedir. Operasyon yaklaşık olarak 1–2 saat sürebilir. Operasyondan sonra müşahade odasında 3–4 saat gözlem altında tutulduktan sonra taburcu edileceksiniz. 3–4 gün ev istirahati önerilir. 10 gün süre ile ağır bir iş ve fiziksel aktiviteden sakınmalısınız.

Özellikle hangi azoospermik kişilerde bu operasyon önem taşımaktadır?

Özellikle Klinefelter's Sendromu olarak adlandırılan ve toplumda ortalama doğan 500 erkeğin birinde tespit edilen genetik hastalıkta; testis boyutlarının normalin altında oluşu (2–3 ml hacimde), testosteron (erkeklik hormonu) düzeyi düşüklüğü ve menide spermin bulunmaması (azoospermia) sonucu kısırlık mevcuttur. Bu kişilerde bazen fiziksel görünüş ve vücut fonksiyonları tamamen normal olabilir. Mikroskop eşliğinde yapılan Micro-TESE yönteminde özellikle testisi çok küçük olan ve geçmişte sperm bulma açısından çok riskli olarak kabul edilen bu gurupta %50 oranında sperm elde etme şansına ulaşılmıştır.

Tıkanıklığa bağlı azoospermilerde sperm elde etme yöntemleri

Tıkanıklığa bağlı olarak sperm çıkışı olmayan erkeklerde epididimden veya testisten sperm elde etme yöntemidir. Bu yöntemlerden MESA operasyon mikroskobu kullanılarak testisin üst kısmında bulunan sperm toplayıcı kanallardan sperm elde edilmesi yöntemidir. TESA işlemi ise testisten sperm çekilmesi yöntemidir ve iğne yoluyla ciltten testise girilerek sperm elde edilmeye çalışılır.

Testisten sperm elde etme yöntemlerinden sonra sperm bulunursa mikroenjeksiyon için yumurtalar hazırsa aynı gün işlem yapılır. Spermin fazla olanları dondurularak saklanır. Dondurulan spermlerin tekrar kullanılmak üzere çözüldüklerinde başarı sansını arttırmak için sadece hareket eden spermler seçilerek mikroenjeksiyonda kullanılır. Bu nedenle spermlerin çözüldükten sonra hareketli olup olmadıkları çok önem taşımaktadır. Eğer hareketli sperm görülmezse erkeklerin yeniden TESE operasyonu olma riski vardır. Bu operasyonun ilk operasyondan en az 5–6 ay sonra yapılması önerilir.

IMSI

Intra-sitoplazmik morfolojiye göre seçilmiş sperm injeksiyonu (IMSI); konvansiyonel IVF mikroskopları ile karşılaştırıldığında özel büyütme teknikleri kullanarak spermlerin incelemesine imkan sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntemde, kullanılan büyütmeler 6000 ve üzerine çıkarak morfolojik olarak en iyi spermlerin seçilmesine imkan sağlamaktadır. Bu gelişmiş yöntem sayesinde sperm hücresinde bulunan ve kromatin stabilizasyonunu bozduğu bilinen vakuol (etrafı zarla çevrili boşluklar) gibi bazı hücre içi yapıların tespit edilmesi olası olup, bu defektleri göstermeyen ya da en az defekt gösteren spermler ile ICSI(mikroenjeksiyor) yapılır, ve implantasyon ve gebelik oranlarını artırıp, erken dönem düşük riski ise azaltılabilir.

IMSI özellikle erkek faktörü vakalarında (oligoastenoteratospermi) ve bir kaç kez deneme yapılmasına karşın gebeliğin elde edilemediği durumlarda başvurulması gereken bir tekniktir. Spermin embriyo gelişimine katkısı insanda iki ya da üçüncü günden sonra artmaktadır. Çünkü embriyo genomu yani sperm ve yumurtanın birleşmesiyle oluşan yeni genetik yapı bu dönemden sonra tam olarak faaliyete geçer. Genomun sağlıklı çalışmasının dolaylı bir göstergesi embriyonun blastosist evresine kadar yaşamını sürdürmesidir. Dolayısıyla IMSI yöntemi ile seçilen ve kromatinin daha stabilize olduğu düşünülen embriyoların blastosist evresine ulaşma oranlarının, IMSI kullanılmadan seçilen spermlerle oluşturulan embriyolara göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir.

IMSI tekniğinin uygulanması konvansiyonel ICSI’ye göre daha uzun zaman ve iyi eğitilmiş personel gerektirmekte, daha yüksek bir maliyete neden olmaktadır. IMSI’nin klinik anlamda gerçek faydası prospektif, randomize çalışmaların yapılmasından sonra anlaşılacaktır.

IVF'e Hazırlık ve Sağlıklı Yaşam Danışmanlığı

İnfertilite (Kısırlık) tedavisi, aynı anda birçok mesele ile uğraşmayı ve farklı uzmanlıklar arasında çok iyi bir “takım” çalışması gerektiren bir tedavi sürecidir. Sağlıklı yaşam danışmanı, işte bu takımın oyun kurucusudur.

Bilimsel çalışmalar, stresin kısırlığa sebep olabileceğini;  anne olamamanın ve bu süreçte yaşananların da yoğun stres ve depresyona yol açtığını göstermektedir.

Anne adayımız, “Neden ben bunları yaşıyorum?”, “Neden Ben?..” “Niçin herkes gibi normal gebe kalamıyorum?”, “Bunları hak edecek ne yaptım?”, “Aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum!..”, “Artık gücüm kalmadı!..” duygularıyla baş etmeye çalışır.. Aynı zamanda uyku problemleri, bıkkınlık, huzursuzluk, karamsarlık, halsizlik, iştah artışı, kilo almak, öfke, suçlama, özgüven kaybı, başarısızlık, kendini yetersiz görmek- kendini beğenmemek ve cinsellikten zevk almamak gibi sorunlarla da uğraşmak zorunda kalmaktadır.

Tüp bebek süreci stresi altında olan zihin, beden ve ruh, artık normal düzenine ve dengesine geri dönmekte zorlanmaktadır.

Ayrıca tekrarlayan düşükleri olan çiftlerde ve sebebi anlaşılamayan gebe kalamama durumlarında, embriyoların tutunamamasının nedenlerinden önemli bir kısmının bağışıklık sistemindeki bozukluklara bağlı olabileceğini ve “akupunktur” gibi “tamamlayıcı-entegratif-tıp” yaklaşımlarıyla “bağışıklık sisteminin dengelenmesi”nin yüzgüldürücü sonuçlar verdiğini biliyor ve yaşıyoruz.

Bununla beraber anne adayımızın sadece kaygıları, korkuları değil strese bağlı oluşan hormonal dengesizlikleri (kistik gelişimler, cerrahi müdahelelerin yan etkileri, rahim çevresi dokularda kronik enflamasyon ve enfeksiyonlar vb.) tamamen düzeltilmeden iyileştirme mümkün olmamaktadır. Yani “Sağlıklı yaşam danışmanlığı”, tüp bebek protokolleri öncesinde, “anne adayımızı bir bütün” olarak değerlendirir ve “psikolojik-fiziksel” bozucu alanlarının tedavisi, ile “daha sağlıklı, huzurlu ve rahat bir tüp bebek süreci” geçirmesine yardımcı olur.
 

Tüp Bebek Sürecinde Akupunktur ve Nöral Terapi Uygulamaları

Akupunktur ve Nöral Terapi, pek çok sağlık probleminde olduğu gibi kısırlık (infertilite) tedavisinde de ABD ve Avrupa’nın önde gelen tüp bebek merkezlerinde, tamamlayıcı tedavi olarak uygulanmaktadır. Vücut akupunkturuna ek olarak, anne karnındaki cenini temsil eden kulak akupunkturu varlığı binlerce yıldan beri bilinen belirli noktalar uyarılır. Böylece, vücudumuzun kendini iyileştirme gücü harekete geçirilerek iyileşme sağlanır.

Akupunktur ve Nöral Terapi, ideal olarak infertilite tedavisinden 6-8 hafta öncesinde başlatılarak tedavi sürecinde de devam etmelidir. Bununla birlikte, adet döneminin ikinci ve üçüncü gününden itibaren başlanılan ve embriyo transferi sonrasında da devam eden uygulamalar, anne ve baba adaylarının stresini, kaygı ve korkularını azaltmakta, embriyonun tutunmasına ve sağlıklı gelişimine destek olmaktadır.

İnfertilite tedavisinde Akupunktur ve Nöral Terapi Uygulamaları

·         Rahim kan akımını artırır, endometriumu (rahim içi dokusu) iyileştirir.

·         GnRH, FSH, LH hormonlarını düzenler, doğal yumurta gelişimini sağlar.

·         Overlerin (yumurtalıkları) dengeli uyarılmasıyla yumurta kalitesini artırır.

·         Tedavi sürecinde stresi, kaygı ve endişeyi azaltır.

·         Rahim kasılmalarını azaltarak embriyonun tutunmasını sağlar.

·         Bağışıklık sistemini dengeleyerek düşük tehlikesini azaltır.

·         Hormonal tedavinin yan etkilerini azaltır.

Akupunktur; fonksiyon bozukluklarını ya da hastalıkları iyileştirmek için vücutta belirli noktaların iğnelerle uyarılmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kabul gören akupunktur, olumlu sonuçları kanıta dayalı tıpla ispatlanmış bilimsel bir tedavidir.

Nöral Terapi; prokain şeklinde adlandırılan kısa etkili bir lokal anestetik maddenin kullanıldığı sinirsel, hormonal, hücresel ve psikolojik dengeleme tedavisidir. Ancak Nöral terapi, ilaç tedavisi değildir.

Hastalıklarımızın ve geçmeyen ağrılarımızın temelinde otonom sinir sisteminde biriken hasarlar yer almaktadır. Bu duruma yaşamımız boyunca geçirdiğimiz mikrobik hastalıklar, ameliyatlar, kazalar, fiziksel vepsikolojik travmalar (Bozucu Alanlar) neden olmaktadır.

Bademciklerimiz iltihaplandığında, sinüzit geçirdiğimizde, bazı burun ameliyatları sonrasında veya rahme yönelik cerrahi - endoskopik müdahaleler sonucunda,o bölgede bulunan sinirler etkilenir. Bazı hormonal fonksiyon bozukluklarının sebebi basit ameliyatlar olabilir.

Nöral terapide prokain’in, sinir sistemi ağında ve hücrelerimizde oluşturduğu enerji yükseltici etkisinden faydalanılır. Nöral terapi bu bozuklukları düzelttiği için etkili ve kalıcı bir tedavi sağlar. İlaçlarla sağlanamayan bu etkiyle hastalığı kaynağından tedavi etmek mümkündür.

Tedavi haftada 2-3 seans olarak uygulanır ve ortalama 6 hafta sürer.

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Gürkan Arıkan

Etiketler
Tüp bebek sürecinde cinsellik
Prof. Dr. Gürkan Arıkan
Prof. Dr. Gürkan Arıkan
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube