Hiç bilmeyenler için sorularla obezite cerrahisi

Hiç bilmeyenler için sorularla obezite cerrahisi

Bariatrik cerrahi veya obezite cerrahisi nedir? Liposuction (yağ aldırma) gibi bir şey mi?

Kesinlikle hayır! Gerçekte, liposuction yağ dokusunun bel, göbek çevresi, bacak gibi bölgelerde deri altından emilerek alınmasıdır. Sıklıkla 5-6 litre yağ çıkarılır. Bu tamamen kozmetik bir işlemdir. Ciddi obezite sorunu olan hastalarda hiçbir tedavi edici etkisi yoktur. Liposuction bir obezite tedavi yöntemi değildir. Bariatrik cerrahi ise tamamen farklıdır. Yağ dokusu emilmez ya da çıkarılmaz. Vücuda alınan kalori miktarları, yani yeme miktarı kısıtlanarak, vücutta fazla yağ depolanması engellenir ve uzun vadede depolanmış yağlar fizyolojik olarak ortadan kaldırılır.

Neden diyet ve egzersizle kilo vermeyi başaramayayım ki?

Çalışmalarla kanıtlanmıştır ki, morbid obezite düzeyinde sadece diyet ve egzersizle başarılı ve kalıcı kilo kaybı sağlamak neredeyse imkansızdır. Bu sadece zaman ve para kaybı yaratacaktır. Elbette hiç diyet ve egzersiz denememiş hastalara direk ameliyat önermiyoruz. Açıkçası, ameliyat ettiğimiz hastaların % 90'a yakını yıllarca bilinen diğer yöntemlerle başarısız olmuş hastalardır. Bir uçaktan paraşütsüz inmenin güvenli olmadığını tekrar kanıtlamaya gerek olmadığı gibi, bu da artık tartışması bitmiş bir konudur. Aşırı derecede kilo problemi olan kişilerde bariatrik cerrahi bilimsel olarak uzun vadeli ve kalıcı kilo kaybı sağlayabilen kanıtlanmış tek metoddur.

Obezite cerrahisinin maliyetleri nasıldır?

Maliyetler yandaş hastalıklar, ameliyat türü, geçirilmiş ameliyatlar gibi kişiye özel bazı faktörlerle çok etkilendiği için standart bir rakam belirtmek zordur. Ancak bu maliyetlerin, şişmanlığa bağlı diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları gibi gizli maliyetlerle kyaslanırsa ve yaşam kalitesindeki düzelme gözönüne alınırsa, bedelini sonuna kadar hakkedeceğine emin olabilirsiniz. 

Bariatrik cerrahide tam olarak ne yapılmaktadır?

Obezite cerrahisi ya da bariatrik cerrahi bir grup ameliyatın ortak adıdır. Bu ameliyatların ortak yanları ise şunlardır:

-Tümü de laparoskopik yaklaşımla gerçekleştirilmektedir. Yani karın açılmaz, sadece 4-5 milimetrik delikten batına girilir.

-Midenin boyutları çeşitli yöntemlerle küçültülür. Bazı ameliyatlara, sindirim sisteminin akışını değiştiren prosedürler de eklenir.

-Hastanede kalış süreleri minimaldir. (1-3 gün)

-Neredeyse ağrısızdırlar.

-Ciltte sadece 1 cm lik estetik dikişlerin izi kalır.

-Neredeyse kansız yöntemlerdir. Hemen hiç kan ihtiyacı olmaz.

-Kalıcı ve uzun vadeli kilo kontrolü olanağı sunarlar.

-Diabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi gibi obeziteyle bağlantılı yandaş hastalıklarda düzelme sağlarlar.

-Hastanın yaşamında köklü değişiklikler gerektirir. Bir fitness merkezine gitmek gibi aldılanmamalıdır.

Ameliyattan sonra herşeyi eskisi gibi normal olarak yiyebilecek miyim?

Amacınız yeme şeklinizde hiçbir değişiklik yapmamaksa obezite cerrahisi sizin için yanlış seçimdir. Aynı zamanda hem 3000 kalori almayı, hem de kilo vermeyi bekleyemezsiniz. O nedenle, ne kadar çok yiyebileceğinize değil, ne kadar çok kilo vereceğinize odaklanmanız önerilir. Bu mental değişim başarının anahtarıdır. Özellikle gastrik bypass gibi kısıtlayıcı-emilim bozucu ameliyatlarda yiyebileceğiniz porsiyonlar anlamlı derecede küçülecektir. Sleeve gastrektomide porsiyonlar biraz daha büyüktür.

Kilo verdikten sonra derim sarkacak mı?

Çok büyük miktarlarda kilo verdiyseniz, altındaki yağ dokusu boşalan cilt pilileriniz ciddi şekilde sarkabilir. Bazen bu sarkmaların düzeltilmesi için estetik müdahaleler gerekebilir. Karın germe gibi bu müdahaleler, kesinlikle kilo verme amacıyla düşünülmemeli, ancak kilo verdikten sonra düzeltim için kullanılmalıdır.

Hastaların ameliyat öncesi-sonrası fotoğraflarını nereden görebilirim?

Göremezsiniz. Çünkü hastalarımızın büyük kısmı ameliyatlarını en yakınlarından bile gizlemektedir. Sizin de kendi fotoğraflarınızın yabancılara sunulmasından keyif almayacağınızı düşünürsek, estetik cerrahların yaptığı gibi hasta fotoğraflarını bir reklam yöntemi olarak kullanmıyoruz. Tüm hastalarımızın ameliyat öncesi, ameliyatta ve ameliyat sonrası görüntü kayıtlarını alıyoruz. Ancak sadece, o da nadiren, hastanın da isteği ve onayı ile bazı hastalarımızdaki anlamlı kilo kaybını yayınlayabiliyoruz. Ayrıca forumlarımızda hastalarımız kendi istekleri ile resim paylaşımında bulunabiliyorlar. Siz paylaşmak istemediğiniz sürece, sizin kilo mücadeleniz bizim için özeldir.

Mide kelepçesi tam olarak nedir? Bir arkadaşım olmuştu, bir sürü problem yaşadı, sonunda da çıkarttırmak zorunda kaldı.

Mide bandı ya da kelepçesi, bariatrik cerrahinin türlerinden biridir. Sadece kısıtlayıcı ameliyatlar grubundandır. Diyete uymaya motive ve uyumlu hastalarda iyi sonuçlar sağlar. Hastaların üçte bire yakınında komplikasyonlar gelişebildiği için uzun vadede çıkarılması veya başka ameliyata dönülmesi gerekmektedir. O nedenle son yıllarda kullanımı nispeten azalmaya başlayan bir metoddur. Kısa vadede sonuçları mükemmeldir, süre geçtikçe kilo verme oranı düşebilmektedir. Sıvı ve yüksek kalorili gıdalarla mide bandı aşılabilir. Bunu suistimal eden hastalar kilo vermede başarısız olabilir.

Bariatrik cerrahi kalıcı mıdır, geri döndürülebilir mi? 

Mide bandı ve yeni bir ameliyat olan gastrik plikasyon geri döndürülebilir ameliyatlardandır. Ancak sleeve gastrektomi ve gastrik bypass geri dönüşsüzdür. Aslında gatsrik bypass çok güç olsa da geri döndürülebilir. Burada önceliğin ne olduğuna karar veriilmelidir. Büyük miktarlarda yemek öncelikse, bu cerrahilerden uzak durulmalıdır. Bu nedenle ameliyata geçici bir heves değil, bundan sonraki hayatınızda sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazanmanızı sağlayacak daimi bir metod olarak bakılmalıdır.

Obezite ameliyatları şeker hastalığını düzeltebilir mi?

Bariatrik ameliyatlar Tip II diabette % 85-100 düzelme sağlamaktadır. Ameliyat öncesi günde 100 üniteden fazla insülin kullanan hastalar amleiyat sonrası insülini bırakabilmektedir. 

Yani diabet cerrahi olarak düzeltilebilir bir hastalık mıdır?

Evet. Tip II diabet cerrahi olarak tedavi edilebilir. Diabetiklerin % 80'i obezdir ve bariatrik cerrahi hastaların % 75-100'ünde normal kan şekeri düzeyleri sağlar. Gastrik bypass veya sleeve gastrektomi gibi ameliyatların diabet tedavisinde başarılı olmaları sadece kilo kaybı ile ilişkili değildir, insülin duyarlılığı da artmaktadır. Ek olarak, barsaklardan salınan incretinler daha fazla insülin salınımına yol açmakta ve pankreasın insülin salgılayan hücrelerinin ölümünü önlemektedir.

Obez hastalarda diabet kontrolü gayet iyi bilinmektedir. Hatta günümüzde obez olmayan diabetiklerde bile cerrahi tedavi gündemdedir. Brezilya'dan Aureo De Paula'nın bildirdiği yeni bir yöntem olan ileal interpozisyon (ince barsağın son kısmından bir bölümün, ince barsağın üst seviyelerine birleştirilmesi) ile incretin salgısı artmakta ve diabet kontrol altına alınmaktadır. Metabolik cerrahinin bu formu ümit vericidir ve ilk sonuçlar mükemmeldir. Medikal tedaviye rağmen diabet kontrol edilemiyorsa cerrahi de bir seçenek olarak akla gelmelidir.

Gastrik bypass en iyi yöntem midir? Kimlere öneriyorsunuz?

Gastrik bypass yıllardır bilinen ve başarısı kanıtlanmış bir yöntemdir. Kilo kaybı üzerinde olduğu kadar, diabet, hipertansiyon, uyku apnesi, lipid bozuklukları gibi metabolik sorunlarda da etkinliği bilinmektedir. Ek olarak, anti reflü bir ameliyattır.

Gastrik plikasyon en ekonomik ameliyatmış. Neden herkese önerilmiyor?

Gastrik plikasyon çok güvenilir ve ekonomik bir prosedürdür. Erken dönem sonuçları gastrik bypassa yakın başarı bildirmektedir. Ancak nispeten yeni bir yöntemdir. Kısıtlayıcı metodlardan fayda görecek tüm hastalara plikasyonu da öneriyoruz. Ancak sıvı ve yüksek kalorili beslenen kişilerde plikasyon da etkisiz kalmaktadır. Bypass ve sleeve gibi nispeten yüksek maliyetli ameliyatlara gücü yetmeyecek kişilerin, hiç olmamaktansa, plikasyonla kilo kontrolünü denemeleri daha faydalıdır.

Ameliyattan sonra beni neler bekliyor?

Genellikle hastanede yatışınız 48-72 saati geçmeyecektir. Genelde iyi seçilmiş cerrahi vakalara operasyon uyguladığımızdan hiçbir hastamızda yoğun bakım ihtiyacı olmamaktadır. Ancak bazen ilk günü yoğun bakımda geçirmeniz daha güvenli olabilir. Hasta eve çıkarken sıvı gıdalardan oluşan bir diyet alabilmektedir. Genellikle antibiotik yazmıyoruz, ancak kan sulandırıcı iğnelere 10 gün devam etmenizi öneriyoruz. Sıvı beslenme 2-3 hafta sürmektedir. Ancak moralinizi bozmayın, bu dönemde zaten çok açlık hissedilmemektedir. Ağrı genelde ilk gün dışında rahatsız edici bir yakınma olmamaktadır. İlk günden itibaren banyonuzu yapabilirsiniz. Genelde 10. günde hastalarımız işlerine dönebilmektedir. Herhangi bir pansuman ya da dikiş aldırma gereksinimi olmamaktadır.

Obezite cerrahisi güvenli midir? Ölme ihtimalim var mı?

Evet, obezite cerrahisi son derece güvenlidir. Çok sayıda çalışma ve bizim tecrübelerimiz bunu kanıtlamıştır. Ve yine evet, binde 4 gibi küçük bir oranda da olsa, hayat kaybı riski vardır. Bu oran apandisit ameliyatı gibi güvenilir kabul edilen rutin ameliyatlara yakın bir orandır.

Pulmoner emboli diye birşey varmış, akciğerleri pıhtılardan nasıl koruyorsunuz?

Kan pıhtıları uzun süre hareketsiz kalmaya bağlı olarak pek çok cerrahi işlemden sonra, genellikle bacak venlerinde oluşurlar. Yani sadece obezite ameliyatlarına has bir komplikasyon değildir. Bu pıhtılar kalbin sağ tarafına gidebilir ve oradan da akciğer dolaşımına karışabilir. Eğer kan akımını bloke edecek boyutta ise ani ölümlere neden olabilir ya da akciğer damarında tıkanmalara yol açabilir. 

Pulmoner embolinin önlenmesi tedavisinden daha mantıklı ve doğrudur. Bundan korunmanın üç yolu vardır.

1-Hastalarımıza ameliyat öncesi ve sonrasında kanı sulandıran düşük molekül ağırlıklı heparin tedavisi başlıyoruz.

2-Bacak venlerinde stazı engellemek için antiembolik çoraplar ve gerekirse aralıklı kompresyon cihazları kullanıyoruz.

3-Hastayı ameliyatın 4. saatinden itibaren harekete cesaretlendiriyoruz. Bu sayede pulmoner emboli ihtimali en düşük oranlara inmektedir.  

 

 

 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Murat Üstün

Op. Dr. Murat ÜSTÜN, 1969 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tıp Fakültesi eğitimini 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise SSK Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yapmış ve 1996 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de yeni yeni başlayan laparoskopik cerrahi konusunda alanında uzman doktorlarla çalışması bu alandaki ilgisini arttırmıştır. 1996-1999 yılları arasında SSK Ankara İhtisas Hastanesi'nde transplantasyon kliniğinin kurulmasında aktif rol almış ve özellikle renal transplantasyon ve laparoskopik cerrahi alanında çalışmalar yürütmüştür. 1999-2001 yılları arasında SSK Zonguldak Bölge Hastanesi'nde çalışmış ve burada ilk laparoskopik cerrahi ünitesini kurararak ameliyathane modernizasyonu ve sterilizasyon prensiplerini çalışmalarında da uygulamıştı ...

Etiketler
Bariatrik cerrahi
Op. Dr. Murat Üstün
Op. Dr. Murat Üstün
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube