Hemoroidal damarlar aslında normal insanlarda da makatta ( rektum-anüs) bulunan damarlara verilen addır. Bu damarların genişlemesine hemoroid hastalığı denir. Rektum, kalın barsağın son kısmı olup anüse açılır. Anüs ise barsak içeriğinin dışarı atıldığı sindirim sisteminin en son ucudur. İç Hemoroidler rektumda gelişirken, dış hemoroidler anal kanal civarında cilt üzerindedirler. İç hemoroidler ilerleyerek aşağı doğru sarkar ve anal kanaldan dışarı çıkabilirler. Başlangıçta bu sarkma kendiliğinden içeri çekilirken ilerleyen dönemlerde kişi ancak kendisi içeri itebilir veya devamlı dışarı sarkıktır ki mutlaka tedavi gerektirirler.
İç hemoroidlerin en sık gözlenen belirtisi tuvalet sırasında dışkı üzerine veya tuvalet kâğıdınabulaşmış taze kanamadır. Makattan dışarı sarkmayan iç hemoroidlerde genelde ağrı yoktur ama eğer dışarı sarkma oluşmuşsa ağrı, yanma, ele gelen şişlik, kaşıntı gibi şikâyetlerde oluşabilir. Dış hemoroidlerdebazan kan pıhtışaması olur ki ( tromboze dış hemoroid)bu ciddi ağrılı bir sertlik olarak hasta tarafından farkedilir. Dışarı sarkan iç hemoroidlerde ve daha seyrek sarkmamış iç hemoroidlerde de bu durum gelişebilir. Dış hemoroidlerde bu pıhtılaşmalar düzelince bazan hastanın eline fazlalık bir deri parçası gelir. Hemoroid hastalığı, hayatı tehdit edecek kadar ciddi bir hastalık değildir ve birkaç gün içinde genelde düzelir. Bazan da hastalık mevcut olmasına rağmen herhangi bir belirti vermeyebilir.
Hemoroid hastalığı daha çok 45-65 yaşlarında görülür. Kadınlarda özellikle gebelikte sık görülür. İnsanların yarıdan fazlası hayatlarının bir döneminde bir şekilde hemorod rahatsızlığından muzdarip olurlar.
Hemoroidin nedeni rektum ve anal kanaldaki venlerin ( toplardamar) genişlemesidir. Bazı nedenler bu durumun ortaya çıkmasına yardımcı olabilirler.
Kronik kabızlık veya ishal
Tuvalet yaparken fazla ıkınma
Özellikle lifli gıdalardan fakir diyet
Yaşla beraber anüs ve rektumun destekleyici bağ dokusunun azalması
Gebelik ( Karın içi basınç aertmasınedeniyle vebazan gebelikten sonra hemoroid de kaybolur )
Hemoroid hastalığını gelişmesini tetikleyen başlıca nedenlerdir.
Bu şikâyetleri olan kişilerde hastalığın tanısı doktor muayenesi ile konur. Çünkü benzer şikâyetlere neden olan başka hastalıklarda bu bölgede oluşabilir. Bunlar Anal fissür, fistül, parazit, polipler ve kanser gibi hastalıklardır. Hekimin parmakla muayenesi ve bölgeyi görmesi tanı için genellikle yeterli olabilirken özellikle 40 yaş üzerinde kanser gibi olası daha ciddi kanama nedenlerini ekarte etmek için ışıklı bir aletle kalın barsağın bir kısmı veya tümüne bakmak gerekebilir ( Sigmoidoskopi veya Kolonoskopi).
Hemoroidin tedavisi hastalığın evresine göre ( Evre 1-4) evde veya hastaneden yapılmalıdır. Ev tedavisi daha çok evre 1-2 hemoroidlere de yeterli olabilir. Liften( Fiber ) zengin diyetle gaita yumuşatılıp geçişi kolaylaştırılır. Sebze meyvelerin ve tüm tahılların iyi birer fiber kaynağı olduğunu unutmamak lazım. Bu yüzden günde minimum 25-30 gram fiber almamız gerekmektedir. Bu amaçla,bazan hastalara tuvaletini rahat yapması için gaite yumuşatıcılar verilebilir. Öte yandan günde 1,5-2 litre alkol içermeyen sıvı tüketimi, sıcak suda oturma banyoları, değişik krem ve suppozituarlar, ağızdan alınan değişik ilaçlar şikayetlerin azaltılmasında geçici olarak kullanılabilirler.
Bu konservatif yöntemler dışında sikleroterapi ( kimyasal madde enjeksiyonu), lastik bantla boğma, kızıl ötesi ışınla ( infrared) koagulasyon , lazerkoagulasyon ve cerrahi yöntemle tedavi gerekebilir. Tüm bu tekniklerin uygulanabileceği uygun vakalar hekim tarafından belirlenmelidir. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz her teknik, her evredeki hemoroidin tedavisinde yeterli olamamaktadır. Bugün için evre 3-4 hemoroidlerin tedavisinde daha çok cerrahi teknikler tercih edilmektedir. Özellikle halk arasında da sıkça talep edilen yöntemlerin ( lazer, kızıl ötesi ışınla tedavi) ancak son derece sınırlı hemoroidlerde etkili olabileceği unutulmamalıdır. Hastalıktan çok hastaya özgü bir tedavi yönteminin seçimi özellikle hemoroid hastalığı için çok geçerli bir deyimdir. Günümüzde tekniklerin ilerlemesiyle % 88-89 başarı oranıyla birkaç gün içinde hastalıktan ve şikâyetlerimizden tamamen kurtulabiliriz.