Eyvah ! Diş hekimine gidiyorum


|
Diş hekimi korkusu (Dentafobi), psikolojik olarak diş hekimine gitmekten korkma veya hoşlanmama gibi mantık dışı korkuları içerir. Bu korkular, diş hekimi koltuğunda geriye doğru yatırılma, ellerin veya diğer diş aletlerinin ağzın içine sokulması, iğne korkusu ve kullanılan aletlerin steril olmayacağı düşüncesiyle, HIV ve hepatit gibi bulaşıcı çeşitli hastalık ve mikropların kapılabileceği korkularından oluşabilir. Ayrıca geçmişte yaşanan kötü tecrübeler veya kötü izlenimler de bu fobiyi oluşturabilir. Diş hekimi korkusunu pekiştiren bazı filmler ve karikatürler de hastaları ön yargılı olmaya itmektedir. Genellikle mizah konusu olarak kullanılmasına karşın özellikle çocuklarda yanlış etkileri olabilmektedir. Bu nedenle bu tarzdaki film ve mizah anlayışından kaçınılmalıdır. Özellikle çocukların bu tür film ve dergilerden uzak tutulması gerekmektedir. Bu olumsuzlukların yanında tedavi sırasında ve sonrasında ortaya çıkan ağrı ya da diğer çeşitli problemler diş hekimi korkusunun kaynağını oluşturabileceği gibi hiçbir deneyim yaşanmadan yalnızca başkaları tarafından anlatılan diş hikayeleri ve bu tür duyumlar ile de diş hekimi korkusu geliştiren kişiler bulunmaktadır. Bu durum kişilerin diş hekimine gitmelerini engellediğinden ortaya çok daha ciddi diş sorunları çıkmakta ve giderek büyüyen sorunlar nedeniyle de diş hekimine gitmek zorunda kalan kişiler daha uzun süre ve daha çok sayıda tedavi işlemlerine maruz kalmaktadır. Bu işlemlerin diş problemine bağlı olarak uzaması ve kişiye sıkıntı vermesi de diş hekimi korkusunu pekiştirmektedir. Peki bu durumda neler yapabilirsiniz? Hepimizin bildiği ve bize önerildiği gibi sağlıklı bir gülüş için en az altı ayda bir olmak üzere bir diş hekimine giderek ağzımızı ve dişlerimizi kontrol ettirmemiz gerekmektedir. Çocukların diş hekimine alıştırılmaları için küçük yaşlarda diş hekimine " tanışma " amacıyla götürülmeleri tavsiye edilir, hatta bu tanışmalar onların yaş günleri gibi özel günlerine denk getirilebilir veya çok sevdiği bir yere gitmeden önce eğlence maksadıyla diş hekimine götürülebilirler. Böylece ilk deneyiminde çocuk ağrısız ve korkusuz bir gün geçirir. Daha sonraki seanslarda ise mümkün olduğunca ağrısız müdahaleler yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki çocuklar sadece canlarının yanıp yanmadığını bilir. Olayları doğru bir şekilde yorumlayamazlar. Bu nedenle yapılacak tedavilerin zamana yayılarak yapılması , çocuğun diş hekimleri ile ilgili olumsuz izlenimler edinmemesini sağlar. Bunun sonucunda diş hekimi korkusunun geliştiği en önemli dönemler sağlıklı bir şekilde atlatılır. Gelişen teknoloji hastaların ağrı duymaması için bir çok alternatif sunmaktadır.Bu nedenle günümüzde hastalar pek ağrı ile karşılaşmamaktadır. Örneğin teknolojinin gelişmesiyle diş hekimliğinde anestezi amacıyla kullanılan iğnelerin uçları, çapları bir milimetreden daha az olacak şekilde (0.35-0.40 mm) yapılmaktadır. İğnenin çapının çok ince olması nedeniyle hasta çoğu zaman iğneyi hissetmemektedir. Fakat yine de endişelenen hastalar için iğne yapılmadan önce sprey şeklindeki yüzeysel anestezikler kullanılarak iğnenin hiç hissedilmemesi sağlanabilir. Ağrısız bir tedavinin ilk şartı , anestezidir. Bu nedenle iğneden korkan kişiler gerçekte çok az hissedecekleri veya hiç hissetmeyecekleri bir işlemden, yani anesteziden kaçarak çok daha fazla hissedecekleri bir ağrıyı yaşayabilirler. Her şeye rağmen, yaşantımızda her zaman için diş hekimine gitme olasılığımızın bulunduğu ve hoşlanmadığımız bu gibi durumlarla karşılaşmak zorunda kalabileceğimiz gerçeği göz ardı edilmemelidir. SAĞLIKLI GÜNLER DİLEĞİ İLE |
|
|