Estetik yaptırmalı mıyım?

Estetik yaptırmalı mıyım?

Hemen hemen hepimiz yüzümüzde veya vücudumuzda bir yerleri beğenmeyiz. Ünlü mankenlere, sanatçılara bile sorulsa –ve samimi olarak cevaplasalar- sevmedikleri ya da değişmesini istedikleri bir yerleri vardır mutlaka. Kimimiz burnundan hoşlanmaz, kimimiz kulağından, kimileri de göbeğinden. Bazen de yılların izlerini silmek isteriz yüzümüzden. İsteriz ki her aynaya baktığımızda yirmili yaşlardaki halimizi görelim, zaman aksın, ama bizi yıpratmasın. Ya da kilo almadan veya doğumdan önceki vücudumuza dönmek isteriz hızlıca. Veya okul mezun toplantılarında iltifat almak isteriz hiç değişmemişsin diye. Işte tüm bu düşünceler yoğunlaştığında ve rahatsız edici olmaya başladığında Estetik Cerrahın kapısına götürür bizleri...

Güzellik anlayışı zamana ve toplumlara göre değişir. 19. yüzyılda güzel deyince epeyce toplu, etli butlu hatunlardan bahsedilirken, günümüzde nerdeyse sıfır beden olmayan herkes çirkin sayılıyor. Bazı toplumlarda güzelleşmek için kulağa ve boyna halka takarken kimilerinde de hala küçük ayaklar için demir ayakkabılar giyiliyor. Her dönemin ve her toplumun “güzel ve çok güzel” anlayışı farklı. Günümüz toplumunun da kalıplaşmış bir güzel anlayışı var -hokka burun, uzun boy, dolgun dudaklar gibi- : Bir de matematiksel olarak güzelliği tanımlamak için formülize edilen yüz ve vücut altın oranları var. Hepsi bir yana güzellik bakılana göre değil, bakana göre değişiyor.

Ama biz Estetik Cerrahların en çok duyduğu sorudur “Sizce estetik olmalı mıyım?” sorusu. Aslında görüşme için gelen kişilere bizler biraz alıcı gözle bakınca, mesleki alışkanlıkla kafamızdan birçok düzeltilecek bölge geçiririz, bazen de hiç kusur bulamayız! Ama önemli olan sizin ne düşündüğünüzdür. Yıllardır her aynaya baktığınızda hep aynı yeriniz gözünüze çarpıyorsa artık düzeltme zamanı gelmiştir bence. Yalnız hayatımızda öyle dönemler olur ki, estetik işlemleri biraz ertelemek veya bir kez daha düşünmek en doğrusu. Öncelikle kimlerin estetik yaptırmaması gerektiğine bir bakalım bence...

İlk sırada ergenler var. Kimlik gelişimi ile birlikte, kendi bedenini beğenmeme duygusu özellikle ergenlik döneminde çok yoğun yaşanır. Hiç kusuru olmasa bile kız yada erkek tüm ergenler, vücutlarında onları mutsuz edecek bir yer bulma konusunda çok başarılıdır. Fakat bu mutsuzluk geçicidir çoğunlukla. Ne istediğine karar verme yeteneği de henüz gelişmediğinden bu dönemde ergenlere hiç dokunmamak lazım.

İkinci sırayı ise depresyon alıyor. Üzüntülü zamanlarda kendimizi inceleler, bazen suçlar ve sevmeyiz. İşten atılma, sevgiliden ayrılma hatta en çok boşanma arifesinde veya boşandıktan hemen sonra koşarız Estetik Cerrahlara... Bu daha çok kendini iyi hissetme çabasıdır. Bazen bilinçli bazen bilinçsiz olarak, “Daha güzel ya da daha formunda olursam moralim düzelir, kendime güvenim gelir” diye düşünürüz. Böyle zamanlarda ufak estetik değişiklikler gerçekten amacına ulaşır ama büyük ameliyatlar için çok yanlış bir zamanlama. Çünkü yoğun üzüntü yaşayan kişilerde de doğru karar verme yeteneği azalır ve yapılan işlemden pişman olma oranı artar.

Bir de eşinin zoruyla veya arkadaşının, kardeşinin, annesinin sürekli ısrarıyla estetik yaptıranlar var. Özellikle çoluk çocuğa karışıp zaman içinde heyecanını kaybeden evliliklerde eşler birbirlerinin fiziksel özelliklerine daha eleştirisel yaklaşabiliyor ve zamanla bu durum karşı taraf için rahatsız edici hale geliyor. Kocam “şurası şöyle olsun istiyor” ya da “arkadaşım dedi ki” diye başlayan cümleler hep bu kişilere ait. Bu kişilere yapılan işlemlerde kişi kendi fikrini hiç söylemez, hatta ne istediği konusunda bir fikri bile yoktur bazen. Sonuçtan memnun olup olmadığını da 3. şahısların görüşüne göre değerlendirir. Bu grupta bulunanların da bence estetik işlem yaptırmaları pek doğru değil...

En son olarak da “beden dismorfik bozukluğu” denilen psikolojik bir hastalık vardır. Bu tür kişiler kendilerinde gerçekte olmayan kusurları görürler ve bunu takıntı haline getirirler. Hayatlarındaki tün olumsuzlukları ve yaşadıkları tüm aksilikleri bu kusurlarına bağlarlar. Yakınları veya konuştukları hekim, öyle büyütülecek bir durum olmadığını söylediğinde inanmayarak sinirlenir. Estetik işlem yaptırdıktan sonra da sonuçtan kesinlikle mutlu olmazlar. Bu durum bir psikiyatrik hastalıktır ve ancak psikiyatrist kontrolünde ilaç tedavisi ile düzelebilir.

Eğer yukarıda saydığım kişilerden bir değilseniz, 18 yaşını geçmiş, üzüntülü bir dönemde değilken, başkasına iyi görünmek için değil, kendini mutlu etmek için uzun süredir rahatsız olduğunuz konuyu artık çözmeye karar vermişseniz estetik ameliyat olmalısınız bence. Diğer türlü sonuç ne kadar güzel olursa olsun, beklediğiniz manevi tatmin gerçekleşmeyecektir...

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Ayşe Barutçu

Op. Dr. Ayşe BARUTÇU, 1976 yılında Sivas'ta doğmuştur. Lisans öncesi eğitimlerini Sivas'ta tamamlamıştır. Ardından Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 2000 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. 2001-2007 yılları arasında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı'nda uzmanlığını almıştır.

Op. Dr. Ayşe BARUTÇU, 2007-2012 yılları arasında Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde ve 2012-2013 yılları arasında Özel Keçiören Hastanesi'nde Plastik Cerrahi Uzmanı olarak görev yapmıştır.

Evli ve 1 çocuk annesi olan Op. Dr. BARUTÇU, mesleki çalışmalarına Ankara'da bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Neden estetik yaptırırız
Op. Dr. Ayşe Barutçu
Op. Dr. Ayşe Barutçu
Ankara - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube