Estetik operasyon öncesi bilinmesi gerekenler

Estetik operasyon öncesi bilinmesi gerekenler

Estetik cerrahi adına, gün geçmiyor ki “yeni” ile başlayan bir teknik, uygulama veya cihaz manşet olmasın magazin sayfalarına. Aynı zamanda estetik cerrahinin popülerliği, doktor bile olmayan bir çok kişinin, yasal olmayan yerlerde çeşitli uygulamalar yapmasına neden olmakta. Kendinizle ilgili bir estetik problem yaşadığınızda, ortalıkta gezen bilgi kirliliğinin kafa karıştırıcılığıyla “hangi doktor daha iyi”  diye bitmek tükenmek bilmeyen  bir arayış içinde kendinizi bulabilirsiniz. Tüm bunların üzerine fıkra tadında hikayeler…. Altın gününde farklı doktorlara, farklı ameliyatlar olmuş bayanların “benim doktorum daha iyi” başlıklı kavga şiddetinde tartışmaları. Günümüz estetik cerrahi trendleri  “doğala en yakın “ derken, hastaların “ameliyat olduğumu kimse anlamıyor” diye yakınmaları... 3. Şahısların aynı doktora ameliyat olmuş kişilere bakarak - bu kişilerin doktordan ne talep ettiklerini bilmeksizin- doktor hakkındaki “büyük yapıyor”, “küçük yapıyor”, “estetik olduğu belli oluyor” şeklindeki yorumları...

 

Aşağıda bu konuda size yardımcı olacak ipuçlarını madde madde bulacaksınız. 

 

·         Yeni teknik veya cihazlar ilk çıktığı dönemde, önceki teknolojinin ya da tekniğin önüne geçme parolasıyla yola çıkarlar ama çoğu kez eskiler uzun dönemde komplikasyonlarının daha az oluşu veya sonuçlarının daha iyi oluşuyla varlıklarını sürdürürler. Geçtiğimiz yıllarda yeni bir teknik olarak ortaya atılan ve büyük iddialarla uygulanmaya başlanan bir çok estetik operasyon  birkaç yıl içinde uygulamadan kalkmış ve yerini eski tekniklere bırakmıştır.  Buradaki en güzel örnek kırmadan gerçekleştirilen burun operasyonu iddiasıdır. Aslında burun kemiğinde aynı etki yaratılmakta olan bu işlem, insanların kafasındaki çekiç ve kemik keskileri ile yapılan burun ameliyatının oluşturduğu korkunç ifadeyi yok etmeye çalışmaktadır. Sonuçta hiçbir farkı olmayan ve aynı işlemin farklı cihazlarla yapıldığı operasyonun adı "mikro-rinoplasti" konmuş ve halka daha çekici gelmesi sağlanmıştır.

 

·         Yine son yollarda gündemde olan radyofrekans, kavitasyon vb. cihazlar ile uygulanan masaj ile normal bir lenf drenaj masajının arasında, selülit ve incelme adına fark olup olmadığı halen tartışılmaktadır.

 

·         Botox ve dolgu gibi uygulamalar ise kuaför salonları gibi sterilitesi kuşkulu yerlerde ve ehil olmayan kişilerce uygulanmakta ve hatta bu kişiler kendi uydurdukları bazı maddeleri insanlara dolgu maddesi olarak enjekte etmektedirler. Ortaya çıkan sonuçların geri dönüşümsüzlüğü ise korkunç görüntülere yol açmakta ve bu insanlara güvenerek bu uygulamaları yaptıran kişiler, hem Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan hem de mevcut yüz bütünlüklerinden olmaktadırlar.  Botox ve dolgu maddeleri uygulama masraflarının büyük çoğunluğunu yine bu maddelerin maliyetleri oluşturmakta olup, aşırı ucuz olduğunu düşündüğünüz durumlarda bu uygulamalardan kaçınmanız gerekmektedir.

 

·         Doktor seçerken dikkat edilecek unsur konusu oldukça karmaşık. Ama hasta olarak her şeyden önce hislerinizi de kullanmalısınız. Bir şey söylemeye korktuğu çok sert bir doktora ilk ameliyatını olup memnun kalmadığı durumlarda 2. kez aynı doktora gitmeye korkan kişiler bunun en güzel örneğidir. Doktorunuz sizin her şeyi en açık ve en net konuşabileceğiniz kişi olmalıdır. Burada hastaların en büyük hatası ise bazı isteklerinin doktorca uygunsuz karşılanmasına rağmen ısrarcı olmalarıdır. Örneğin bir meme implantı uygulaması kas altı veya meme dokusu altı konulabilir ancak bu hastaya göre belirlenir. Hasta ısrarla “ben meme dokusu altı istiyorum kas altı istemiyorum” diyecek olursa ya doktoru bu ameliyatı yapmayı reddecektir veya ameliyat sonrası görüntü ne doktoru ne de hastayı tatmin edecektir. 

 

·         Doktorları değerlendirirken ünvan çok önemli bir unsurdur. Ancak her üst ünvanlı doktorun operasyonu, ünvanı olmayan bir doktordan daha iyi olacak diye bir kaide yoktur.  İnsanların kendi arasında da farklar olduğunu kabul etmek gereklidir. Bunlar sigara içmek gibi çevresel faktörler olabildiği gibi yumuşak doku tepkileri ve yara iyileşme problemleri gibi genetik kökenli de olabilir.  Aynı profesöre ameliyat  olan 2 kişiden biri aşırı memnunken, diğerinin kesinlikle memnun olmadığı durumlar mevcuttur. Ayrıca hastalar genellikle öncesi-sonrası  fotoğrafları görme isteğini dile getirirler. Aslında doktorlar bu olaya karşı olsa da ısrar nedeniyle yıllar içerisinde bu durum artık alışılmış bir hale gelmiştir. Bunların kişilik hakları ve kanuni kısımlarını bir kenara bırakırsak, doktor bir konuda ameliyat ettiği 100 vakadan iyi olan 5 tanesinin fotoğrafını gösterebilir. Aynı şekilde bilgisayar simulasyonları da hastayı büyüleyebilir ve beklenti artışına yol açabilir. Sonuç olarak hasta olarak başvurduğunuz estetik cerrahla kişisel iletişiminiz tüm bu görsel verilerin üstünde olmalıdır. Her doktorun iyi ve kötü sonuçları vardır. Ayrıca biz cerrahların kendi aramızda söylediği “ Ne kadar çok ameliyat yapıyorsan o kadar komplikasyonun olacaktır” sözü size de mantıklı gelecektir. Önemli olan sonuçta yapılacak son rütuşların doktorunuz tarafından yapılması ve sizin bunları rahatlıkla talep edebilmenizdir.

 

·         Hasta istekleri yine doktorlara bakış açısı üzerinde garip yorumlar yapılmasına neden olmaktadır. Hastanın isteği “estetik olduğu belli olsun ve herkes benim estetik bir operasyon geçirdiğimi anlasın” olduğunda ve doktor bunu uyguladığında, bu hastayı görenler doktoru yapay görünen sonuçlarla suçlamaktadır. Oysa kimse o kişiye “sen ne istedin?” diye sormamaktadır.

 

·         Hiç kimse %100 simetrik değildir. Ancak hastalar genelde bu durumu operasyondan sonra algılarlar. Burun operasyonu sonrası “sağ gözüm küçüldü” veya “sol dudağım inceldi” gibi şikayetlerle başvuran hastaların sayısı hiç de az değildir. Benim şahsi kanaatim ne kadar moral bozucu olsa da bu asimetrileri operasyondan önce söylemektir. Söylenmediği durumlarda  ise hastalara doktorları,  operasyon öncesi fotoğraflar göstererek ve açıklamalar yaparak olayı ortaya koymaya çalışmaları önlenemez bir durumdur. Bir çok hasta bu fotograf çekilme olayına kısmen tepkilidir ama biraz takıntılı bir hasta karşısındaki zor durumdaki plastik cerrahın elindeki tek can simidi bu fotoğraflardır.

 

·         Günümüz estetik anlayışı giderek en doğalın peşindedir. Ancak bir çok hasta “kimse ameliyat olduğumu anlamıyor” diye başvurmaktadır. Üzerine bir de “memnunum ama …” diye devam cümleler durumu daha içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir. Bu noktada asıl problem hastanın ilk başvusudaki psikolojik sorunlarıdır. Bir çok hasta bir  burun ameliyatının tüm yüzünü değiştireceğine inanarak gelirken bazıları da sosyal çevresine “ameliyat oldum” demek için başvurmaktadır.  Daha kötüsü doktorlar bu konuda ne kadar hassas olursa olsun başvuranların savunma mekanizmaları bu görüşlerini çok iyi gizleyebilmekte ve operasyondan haftalar sonra gerçek ortaya çıkınca, hem doktor kendini kötü hissetmekte hem de hasta tatmin olmamış ve doktorunu her ortamda suçlayan bir tavır sergilemektedir.  Eğer siz de bu kişiyle diyalog halindeyseniz bu doktor hakkında negatif fikre kapılacak ve o doktoru seçmeyeceksiniz.  Doktorun tek suçu ise doğal sonuçlar yaratacak operasyon teknikleri seçmek ya da hastanın çok iyi gizlediği psikolojik problemini anlayamamak olacaktır.

 

·         Sonuç olarak ne duyduklarınız ne de gördükleriniz aslında gerçeği yansıtmaktadır. Yapmanız gereken gerçekten güvendiğiniz ve her istediğinizi ifade edebileceğiniz doktoru seçmektir. Ama hepsinden önce ayna karşısında “ben gerçekten ne istiyorum”  sorusunu kendinize sormanız, yüzünüzü ve vücudunuzu tam olarak özümseyip değişikliğin sadece o bölgeyi etkileyeceğini başka hiçbirşeyi değiştirmeyeceğini kabullenmenizdir.

 

·         Son söz: Günümüzde estetik cerrahi, diziler, medya, moda ve sinema sektörünün de katkısıyla ticari ve popüler bir hale geldi. Ülkemiz dahil tüm dünyada estetik cerrahları zorlayan, hiç istemedikleri halde tüccar olmaya iten bir sistem var. Bu sistem hastaları “müşteri” haline getirmekte, doktorları ise hiç istemedikleri sonuçlara katlanmaya itmekte. Rekabet edebilmek adına hastaların istekleri doğrultusunda operasyon planını değiştiren doktoru sonucun mutlu etmeyeceği neredeyse kesindir. Sonuç olarak ne hasta uzun dönem sonuçtan mutlu olacaktır ne de doktor. Benim şahsi fikrim; kesinlikle fotoğraf ve simülasyon gibi verileri hastalara göstermemektir. Fotoğraflar bilimsel kongrelerde görsel veri ve kanuni yükümlülükler için delil olmanın ötesine geçmemeli, simulasyonlar ise ameliyat öncesi cerrahın planlaması ve başka düzeltilecek bölgeleri net görebilmesi için kaynak olmanın dışına çıkmamalıdır. Ayrıca psikolojik problemleri olduğundan şüphelendiğim hastalar bana başvurduğunda istenilen işlemi reddetmek, gelecekteki problemlerin önüne geçmek adına en önemli  adımdır.  Bir hasta olarak bu konuda yapacağınız en doğru şey, bir operasyon için başvurduğunuzda ve isteklerinizi belirttiğinizde, doktorunuzun görüşlerini mutlaka dikkate alın ve ısrarcı olmayın. Aksi takdirde bu sizi müşteri yapacak ve doktorunuzu da mecburen tüccar olmaya itecektir. Günümüz sağlık politikası her geçen gün doktorun eski saygınlığını yavaş yavaş elinden alırken ona bir darbede siz vurmayın.

 

     Yukarıda okuduklarınız benim yaptığım işe bakış açımı ve felsefemi yansıtmakta olupdiğer meslekdaşlarımı bağlamamaktadır. Sadece estetik cerrahide değil tıbbın her alanında her doktorun farklı yaklaşımlarının olması doğaldır. Başka bir doktorun yukarıdaki konularda çok farklı düşünceleri olabilir. Estetik cerrahi; tıbbı, sanatı ve de düşünceyi aynı potada eriten, yaratıcılık yönü yüksek ve özellikle kişisel estetik algısının da büyük oranda önemli olduğu bir uzmanlık alanı. Bu bağlamda hepimizin farklı düşünmesi normal ve önemlidir de. Buradaki temel hedefim hastalarıma farklı bir bakış açısı sunmaktır.

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. Tahsin Görgülü

Doç. Dr. Tahsin GÖRGÜLÜ, 1979 yılında Konya'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır.  Eğitimi süresince; mikrocerrahi, lazer, rinoplasti, maksillofasiyal distraksiyon, saç ekimi, meme cerrahisi gibi birçok alanda klinik dışı çalışmalara katılmış olan Doç. Dr. Tahsin GÖRGÜLÜ, 2009 yılında New York Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde; Charles H. Thorne, Sherrel Aston, Joseph J. McCarthy, Court Cutting ve Memorial Sloan Kettering Kanser Hastanesinde Peter Cordeiro gibi bir çok ünlü plastik cerrahla çalışma fırsatı bulmuştur.  2010 yılında uzmanlık eğitimini tamamlayarak Karadeniz Ereğli Devlet hastanesinde mecburi hizmeti görevine atanmış, 2013 yılında Yardımcı Doçent olarak Zonguldak Bülent Ecevit Tıp Fakü ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Estetik
Doç. Dr. Tahsin Görgülü
Doç. Dr. Tahsin Görgülü
İstanbul - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube