Erken Ergenlik ve Obezite

Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül
Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül
24 Temmuz 2018101 görüntülenme
Randevu Al
Erken Ergenlik ve Obezite

Çocuklarımızın yeterli ve dengeli beslenmesi yaşam kalitelerini etkiliyor. Çocuğun gereksinimi olan besin öğeleri yetersiz alınırsa vücudun büyümesinin, gelişmesinin ve normal çalışmasının bozulduğu görülmektedir. Büyüme ve gelişme; fiziksel olgunluk, genetik yapı, hormonlar, çevresel şartlar, sosyoekonomik durum, kültür ve gelenekler gibi çeşitli unsurların etkisinde meydana gelen bir süreçtir.

Çocukluklarda beslenmeyi düzenlerken; yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra, zihinsel ve bedensel fonksiyonlar açısından, çocuğun duygusal ve sosyal hareketlerini de göz önünde bulundurarak çocukların iyi bir gelişim sağlamasıdır. Çocuklara, temel yiyecekler ve bunların besleyici değerleri dikkate alınarak beslenme uygulanması gerekmektedir. Günümüzde yüksek kalorili gıdaların devamlı olarak alınması, aşırı beslenmeyle birlikte tek taraflı gıda tüketimi, yanlış beslenme alışkanlığı olarak çocuklarda obezite gelişimini tetiklemektedir. 

Ergenlik çağına yakın olan obez çocuklarda, hiperandrojenemi dediğimiz kadınlarda erkeklik hormonun artışı, insülin yüksekliği görülür. Bu da hormonal düzensizliklere işaret eder.

Erken ergenlik, genetik yapı, sosyoekonomik durum ve genel sağlık durumu gibi birçok değişkenden etkilenmektedir. Çok çarpıcı bir bilgi olarak değinmek istiyoruz; kız çocukları 48 kg’ ye ulaştıklarında ve vücut yağ oranı %17 civarına geldiğinde ergenliğe girmektedirler (1). Yapılan güncel çalışmalar da bu bulguları desteklemektedir. Kız çocuklarında kilo ve vücut kitle indeksi arttıkça ergenliğe girme yaşı da düşmektedir (2). Bu bulgular ışığında şunu net olarak söyleyebiliriz; obezitenin kızlarda erken ergenliğe sebep olduğu kanıtlanmıştır (3).

Çocukluk Çağında Obezitenin Nedenleri

Genetik eğilim, kültürel, çevresel ve davranışsal farklılıklar enerji alımı ile enerji harcaması arasındaki dengeyi bozarak obezitenin oluşumuna neden olur.

Araştırmalara göre ailede bir kişiden daha fazla obez birey olması çocukta obezite riskini artırır. Çalışmalar çocuklarda, özellikle ergenlik dönemine geçişte obezitenin görülme sıklığının yüksek olduğunu göstermiştir.

Enerji içeriği yüksek olan besinler, büyük porsiyonlu beslenme, fast food, şekerli içeceklerden oluşan kötü beslenmenin ve hareketsiz yaşamın obezite oluşumunda birer faktördür.

Çocukların günde 2 saatten fazla televizyon, video oyunları, bilgisayar ile zaman geçirmesi fiziksel aktiviteyi azaltırken, besin alımında artışa neden olur. Obezite sıklığı, 2 saatten daha fazla televizyon izleyen çocuklarda 1 saatten daha az televizyon izleyen çocuklara göre daha yüksek olarak saptanmıştır.

Süt çocukluğu dönemindeki hızlı ağırlık artışı çocukluk obezitesi riskinde artış ile ilişkili bulunmuştur. Vücut kitle indeksinin erken çocukluk döneminde (24-54 ay arası) 85. persentilin (Çocuk gelişim takibinde kullanılan çizelge değerleri) üzerinde olması 12 yaşında aşırı kilolu olabilme olasılığını 5 kattan fazla artırır. 

Süt çocukları, çocuklar ve ergenlerdeki kısa uyku süresinin obezite gelişimi ile yakından ilişkisi var.

Çocukluk Çağında Obezitenin Önlenmesi

Obeziteyi önleyici stratejiler bebeklik döneminden itibaren uygulanmaya başlanmalıdır, annelerin en az 6 ay emzirmeleri teşvik edilmelidir. Çünkü anne sütü alan bebeklerde çocukluk döneminde obezitenin görülme sıklığı düşüktür. 

Çocukların her yıl boy ve ağırlığı ölçülerek, vücut kitle indeksi hesaplanmalı, beslenme ve fizik aktivite durumları bir uzman tarafından değerlendirilmelidir. Önleyici davranışlar konusunda aile sürekli bilgilendirilmelidir.

Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite konusunda bilgilendirilme, çocuk muayenelerinin rutin bir parçası olmalıdır. Çocuklar okullarda sağlıklı besinlere ulaşılabilmeli ve günlük fiziksel aktivitelerini yerine getirebilmelidir.

Tükettiğimiz gıdaların sindirimi sanılanın aksine midede değil ağızda başlamakta. Aslında gıdaları ağzımızda uzun süre çiğneyerek sadece yumuşatmakla kalmayız, tükrükteki sindirim kolaylaştırıcı enzimlerle, gıdanın mideye geçmeden önce sindirime hazır hale gelmesini sağlarız. Burada şu soru aklınıza gelebilir. Gıdayı daha rahat sindirirsem daha çok kilo alır mıyım? Aslında burada büyük bir çelişki var. Sindirilmesi güç gıdalar barsaklarınza geçtiği zaman barsakta kalış süresi uzayarak çeşitli sindirim problemlerine yol açmakta. Bu sindirim problemlerinin başında barsaklarda hissedilen şişkinlik ve gaz gelmekte. Bu sindirim problemleri birikerek kanser oluşumunu da tetikleyebilmekte.

Gıdaların sindirimi için gereken enzimlerin salgılanma süreci beyinde başlar. Bu süreç gıdayı gördüğünüz an başlar ve çiğnediğiniz müddetçe devam eder. Yani kısaca ne kadar çok çiğnersek o kadar rahat sindiririz.

Yapılan bilimsel bir çalışmada kişilerin yeme süresi uzadıkça, yedikleri miktarın azaldığı gözlenmiştir (4). Bu beyine tokluk sinyalinin geç ulaşması ile ilgili bir durumdur. Yani biz beslenmeye ara vermezsek yada yeme hızımızı azaltmazsak gereğinden fazla gıda tüketmekteyiz. Böylece karın içi yağlanma ve obezite riski artmaktadır.

Hepimizin uygulayabileceği basit önlemlerden bahsetmek gerekirse;

Öğünlerimize yaklaşık 30 dakika zaman ayırmaya çalışalım.

Çorbanın da bir öğün olabileceğini unutmayalım. Ülkemizde restoranlardaki servis sırasını maalesef evimize de taşımış durumdayız. İlla ki her yemekten sonra tatlı tüketip kahve içmek zorunda değiliz. Bu gıdaları üst üste tüketme alışlanlığı başta reflü ve obezite olmak üzere birçok rahatsızlığa kapı açmakta.

Porsiyonlarımızı küçültmeyi deneyelim. Tabak boşalınca hemen doldurmayalım. Yerken, lokmalar arasında çatalımızı kenara bırakalım. Böylelikle tokluk hissi daha rahat hissedilir.

Lokmaları mümkün olduğu kadar çok çiğneyelim. Buradan kasıt sürekli çiğnemek değil, gıdanın ağızda iyice yumuşak kıvama gelene kadar çiğnenmesidir.

Televizyon yada bilgisayar karşısında gıda tüketme alışkanlığı hem çiğneme sıklığını azaltmakta hem de reflüyü ve obeziteyi artırmaktadır.

Gıdalar çiğnendikçe içerisindeki tat tanecikleri açığa çıkarak, beslenme daha keyifli bir hale gelmektedir. Topluca yenilen yemeklerde mümkün olduğunca grubun en geç bitireni olmaya çalışmanızı tavsiye ederim

Obez çocukların daha hızlı yedikleri, daha büyük lokmalar ısırdığı, her loklmayı daha az çiğnediği ve yemeğin sonuna doğru yeme hızının azalmadığı gözlenmiştir. Çocukluk çağında riskli bireyleri tespit edebilirsek, erken müdahale ile kilo alımını  azaltarak, obeziteyi engelleyebiliriz.

Ebeveynlerin beslenme alışkanları konusunda çocuklara yol göstermeleri olumlu sonuçlara yol açmaktadır. Burada yapılması gereken yüksek kalori içeren gıdaların katı bir tutumla yasaklanması yerine, nazikçe kısıtlanmasıdır. Çalışmalar, çocukların ebeveynlerinden gördükleri yeme alışkanlıklarını sürdürdüklerini ortaya koymuşlardır. Çocuklarda meyve ve sebze tüketimini artırmanın en etkili yolunun evde ebeveynlerin kendilerinin meyve ve sebze yemeleri olduğu gözlenmiştir. Çocuklarımıza verdiğimiz yüksek kalorili ve damak tadı zengin olan gıdalar yerine benzer damak tadında olan ve kalorisi daha az olan gıdaları tercih ederek olumlu bir değişime başlayabiliriz.

Çocuklarda gıda yoluyla ödüllendirmeler kaçınmak gerekir. ‘ Odanı toplarsan, dondurma yiyebilirsin.’ Bu örnekte olduğu gibi kurulan cümleler çocuklarda yemek ile ödül arasında bir psikolojik bağ kurmakta ve kişinin ilerleyen yaşantısında yeme bozukluklarına zemin hazırlamaktadır. Obezitenin gittikçe yaygınlaşması ile birlikte tüp mide ameliyatları gibi obezite ameliyatları daha genç yaş gruplarında uygulanmaya başlamıştır.  Obezite cerrahisi yaşı ergenlik çağına kadar gerilemiş bulunmaktadır.

Burada hepimizin kendimize sorması gereken sorular vardır. Şekerleme ve cips alıp eve getirmekten kaçınıyor muyuz? Çocuklarımızı sağlıksız gıdalar satan kafe ve restoranlara götürmekten kaçınıyor muyuz? Çocuklarımız etraftayken sağlıklsız gıdalar tüketmekten kaçınıyor muyuz?

Erken müdahale, obezite ile mücadelede de yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Önerimiz sağlıklı beslenme ve spor alışkanlığının erken yaşlarda çocuklara kazandırılmasıdır. Bu mücadeleye önce kendimizden ve evimizin mutfağından başlayalım.

Çocukluk çağı obezitesinin tedavisinde; doktor, diyetisyen, çocuk gelişim uzmanı, hemşire ve psikoloğu içeren birçok branşın bir arada çalıştığı bir ekip çok önemlidir.

Kaynaklar

Frisch RE, Body fat, menarche, and reproductive ability, Seminars Reprod Endocrinol 3:45, 1985. 

Age at Menarche and Related Factors in Girls of Urban Areas of Markazi (Central) Province of Iran Edad de la Menarquia y Factores Relacionados en las Niñas de Zonas Urbanas de la Provincia Markazi (Central) de Irán 

Earlier Onset of Puberty in Girls: Relation to Increased Body Mass Index and Race:Paul B. Kaplowitz, Eric J.Slora, Richard C. Wasserman, Steven E. Pedlow, Marcia E. Herman-Giddens)

North American Association for the Study of Obesity, 2004

Etiketler

Obezite tedavisiTüp mide ameliyatıMide küçültmeObezite riskleriÇocuklarda beslenmeDiyet önerileriÇocuklarda obeziteObezite cerrahisi doktorlarıMide balonu nedirErken ergenlik

Yazar Hakkında

Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül

Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül

Op. Dr. Kaplan Baha TEMİZGÖNÜL, 1981 yılında doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 2005 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise İstanbul Bakırköy Doktor Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapmış ve Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. 

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır