~~“Beyin ve sinir cerrahisi için yeni bir uygulama alanı olan epilepsi cerrahisi ilaç ile tedavi edilemeyen epilepsi hastaları için çözüm olmaktadır. Bu tedavi yöntemi epilepsi cerrahisinde tecrübeli beyin ve sinir cerrahı, nörolog, nöroradyolog, psikiyatri ve nörofizyolog tarafından oluşturulan ekip tarafından uygulanabilmektedir. Bununla birlikte multidsipliner bir yaklaşım gerektiren operasyonların maliyetleri bakımından, yetkili kişilerce, ticari kaygılardan dolayı tedavinin uygulanmasında teknik cihazlara ulaşılabilirlik açısından sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu durum tedavi edilebilir bir hastalığın tedavisinde aksaklıkların yaşanmasına sebep olmaktadır.”
Türkiye’de sayıları 750 bini bulan epilepsi hastalarının yaklaşık %30’u ilaç tedavisinden fayda görmüyor. Bugüne kadar etkili şekilde tedavi edilemeyen bu hastalar artık yeni bir tedavi imkanına sahipler. Epilepsi cerrahisi bu guruptaki hastalar için oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Bilimkurgu filmlerindeki operasyonları andıran bir sahnede gerçekleştirilen uygulamalarda, multidisipliner bir ekip, tüm gelişmiş yöntemleri bir arada kullanarak hastalara müdahale ediyor. Cerrahi için oldukça yeni sayılan bu uygulama dünyada da ancak sınırlı sayıdaki merkezde yapılmaktadır.
Epilepsi halk arasında sara diye bilinen, nöbetlerle kendini gösteren kronik bir hastalıktır. Bu nöbetler; beyindeki hücrelerin anormal elektriksel aktivitesi sonucu olan bir klinik tablodur. Epilepsiyi nöbet tablosuna göre ikiye ayırabiliriz: Genel nöbetler ve fokal ya da odaksal nöbetler. Genel nöbetler kol ve bacakların kasılması, ağzından salya gelmesi, idrarın kaçırılması ile kendini gösterir. Fokal nöbetleri ikiye ayırabiliriz: Kompleks parsiyal nöbetler ve basit parsiyal nöbetler. Basit parsiyal nöbetlerde sadece küçük bir hareket olabilir ve sonra durur. Hasta o anla ilgili her şeyi hatırlar. Kompleks parsiyal nöbetlerde ise sağa sola laf söyleme, ağzını şapırdatma ya da elde istemsiz hareketler gibi daha çok psikiyatrik bir rahatsızlık gibi görünen belirtiler oluşur. Ama burada hasta kendini fark etmez. Özellikle epilepsinin cerrahi tedavisinde bizim için önemli olan fokal nöbetlerdir. Çünkü fokal nöbetler bir odaktan kaynaklandığı için müdahale etmek ve çıkarmak daha faydalıdır. Bazı fokal nöbetlerin bütün beyni etkileyerek sara tarzı nöbetlere dönüşme ihtimali de var. Eğer fokal nöbet ilaca dirençli ise o zaman cerrahi müdahale düşünülmelidir. Burada ilaca direnç durumunu şöyle tarif edebiliriz; Primer kullanılan anti epileptik ilaçların hasta üzerinde 2 yıl süreyle, yüksek dozda ve değişik kombinasyonlarda kullanılmasına rağmen nöbetin devam etmesi ve sonuç elde edilememesi durumudur.
Epilepsi cerrahisi için hastanın uygun olup olmadığı titizlik gerektiren bir konudur. Farklı şekillerde cerrahi için yönlendirilen hastaların hepsine, non-invaziv testler dediğimiz, beyin magnetik rezonans görüntüleme (MRG), elektroensefalografi (EEG) ve diğer nükleer tıp testleri yapılmalıdır. Bunların hepsi ağrısız tanı yöntemleridir. Özellikle MRG çekilen hastalarda, beyinde bir lezyon varsa ve EEG ‘de lezyonu gösteriyorsa bu hasta sadece epileptik odağın çıkarılması için cerrahiye adaydır. Epilepsi cerrahiside sıkıntılı bir grup da vardır. Burada hastanın nöbetleri sağ frontal kısımdan kaynaklanıyor, çok sık nöbet geçiriyor ancak, orada herhangi bir lezyon yoksa, o zaman daha invaziv cerrahi yöntemler uyguluyoruz.
Diskonnektif Cerrahi
Beynin birbirine olan bağlantısını kesmeye yönelik işlemlerden oluşan bir cerrahi yöntemdir. Mesela konuşma merkezinin hemen yanındaki korteksi keserek, kortekse doğru elektriksel iletimin yayılmasını önleyici çizmeler yapıyoruz. Ama bu işlem çıkartma kadar başarılı sonuçlar vermeyebiliyor. Başarı % 30-40 civarında oluyor.
Beyin MR görüntülemede normal görünen, her hangi bir epilepsi odağı tespit edilemeyen, beynin her tarafından kaynaklana bilen, ilaca dirençli epilepsi hastalarında son yıllarda vagal sinir stimülasyonu denilen pil koyma işlemi yapıyoruz.
Vagal sinir stimülasyonunda, boyunda yapılan 2 cm’lik kesi ile elektrotlar sol vagus sinirine yerleştiriliyor. Cilt altından elektrot köprücük kemiğinin altına uzatılıyor, pil oraya bir cep açılıp yerleştiriliyor, pil ve elektrot birbirine bağlanıyor. 15 gün sonra pil ve elektrot açılıyor ve çalışmaya başlıyor. Bu tedaviyle hastaların %50 ila 70’idne nöbetlerde azalma sağlanıyor. Bu uygulamanın dünyadaki geçmişi 1997’e kadar gidiyor. Bu yöntemin şöyle bir özelliği var, koyulan pil 5 dakikada bir 30 saniye kadar uyarı yapıyor. Bu esnada oluşabilecek nöbetleri engelleyebildiği gibi, daha önce ya da daha sonrasında olabilecek nöbetleri de biraz azaltabiliyor.
Burada Nöbetlere manüel müdahale imkanı sağlamak amacıyla, hastanın koluna saate çok benzeyen bir mıknatıs koyuluyor. Bazı hastalar nöbetin geldiğini hissediyor, biz buna aura diyoruz. Nöbetin geldiğini hisseden hasta pili uyararak nöbeti durdurabiliyor ya da nöbetin süresini ve şiddetini azaltabiliyor. Yaklaşık 10 bin nöbet üzerinde yapılan bir çalışmada, bu uygulamanın nöbetleri %86 oranında durdurduğu saptanmıştır.
Epilepsi cerrahisi alanında Türkiye’de yıllık yapılan cerrahi sayısı son yıllarda artış göstermesine rağmen halen oldukça düşüktür. Oysa epilepsi cerrahisi bekleyen hasta sayısı çok fazladır. Bu açıdan bakıldığında tedavi uygulaması için ülkemizin ihtiyacına uygun yeterli sayıda tecrübeli epilepsi merkezlerinin yaygınlaştırılması gerekmektedir.