Epilepsi halk arasında sara olarak bilinen bir hastalıktır. Görülme sıklığı toplumdan topluma değişmekle birlikte sık görülen bir hastalık olmadığını öncelikle ifade etmeliyiz ancak, hastalığın klinik özelliği ve oldukça dramatik br duruma yol açması nedeni ile toplum tarafından önemsenmekte hatta psikolojik nedenleri üzerinde daha fazla durulmaktadır. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki epilepsi oldukça fiziksel ve fizyolojik bir hastalıktır, psikolojik bir kökeni bulunmamaktadır.
Öncelikle şunu belirmek istiyorum, beyin aynen kalp gibi elektriksel olarak oldukça aktiftir beyin hücreleri arasında elektriksel bağlatı bulunmakta ve bu sürekli olmaktadır. Ancak bu hücreler arası iletişim belirli bir düzen içerisinde olmakta ve her iki beyin küresi arasında eşzamanlı olarak gerçekleşmektedir. Epilepsi dediğimiz durumda bu beyin hücreleri arasındaki bağlantı kimi zaman kesintiye uğramaktadır. İşte bu kesintiye uğradığı dönemlerde bizlerin günlük olarak gördüğü kişinin şuurunda kayıp olsun yada olmasın nörolojik fonksiyonlarında anlık kesinti gelişmesi durumudur.
Epilepsinin tanımını bu şekilde yaptıktan sonra aslında şunu özellikle belirtmek istiyorum, epilepsi tek bir hastalık değildir.Herne kadar ki beyin beyin hücreleri arasındaki iletişimde bozulmadan köken alsa bile çok farklı şekillerde yani bu elektrik iletimindeki bozulmanın köken aldığı bölgeye bağlı olarak hastada oluşturduğu sonuç değişkenlik göstermektedir. Yani burada tek bir klinikten tek bir bayılma hastalığından yada tek bir nöbetten bahsedilmemektedir, olarca türü onlara çeşidi olabilen bir hastalık durumudur. Yani bir kişi bazen sadece baş dönmesi yakınması ile geldiğinde epilepsi teşhisi alırken diğer bir kişi ise toplum tarafından çok sıklıla bilinen yerlere yatarak tüm vücutta kasılmanın ve şuur kaybının eşlik ettiği büyük bir nöbet atağı ile epilepsi teşhisi alabilmektedir. O yüzden yine diğer hastalıklarda olduğu gibi burada da tekrarlıyorum ki hastalık
yoktur, hasta vardır. Peki epilepsi düşünüldüğünde yapılması gerekenler nelerdir.
Öncelikle epilepsi ile karışabilecek hastalıklar vardır. Aslında bu yaklaşım sadece nörolojiye yada sadece epilepsi hastalığına özel bir durum olmayıp bütün diğer tıp dallarında da benzer bir yaklaşım söz konusudur.Öncelikle hastalığın yakınmasına yol açabilecek durumların varlığını sorgulamak gerekmektedir.Bunun içinde hastanın muayene bulguları, hastanın yakınmalarının klinik öyküsü yani klinik öykü dediğimiz zaman burada ortaya çıkışı, bunu ortaya çıkaran nedenler, nasıl seyrettiği, ne kadar sıklıkla olduğu, gün içerisinde ne zaman görüldüğü, yalnız yada topluluk içerisinde olup olmadığı gibi bir sürü özellik burada belirleyici olmaktadır. Ancak nöroloji polikliniğine bu yakınma ile başvuran hastada tanıya yönelik yapılması gerekenler beyin görüntülenmesinin istenmesidir. Beyin görüntülenmesinde herhangi bir bozukluğun saptanmamış olması aslında hasta açısından bir şanstır.Çünkü beyin görüntülenmesindeki bir bozukluk hücreler arası iletişimi bozan yapısal bir lezyonun varlığı anlamına gelmektedir, o tür durumlarda
başka başka tetkikler yapılması gerekecektir. Yani beyin görüntülenmesi istenmesi zorunludur. Beyin fonksiyonlarının değerlendirilmesi açısından yapılacak bir diğer tetkik ise Elektroensefalografi dediğimiz tetkiktir. Epilepsi hastalarında yada herhangi bir nedenle şuur değişikliği yaşayan hastalarda sıklıkla yapılan bir tetkiktir. Rutin laboratuvar tetkikleride aslında bütün hastalarda istenecektir doğal olarak.
Peki epilepsi tedavi edilebilir bir hastalık mıdır?
Toplumda yanlış bilinenin aksine aslında epilepsi çoğunluka tedavi edilebilir bir hastalıktır. Burada tamamen ortadan kaldırmaktan bahsetmiyoruz, benzer bir yaklaşımı migren içinde söyleyebiliriz. Epilepsi hastalığının tedavi edilmiş olması hastanın 2 yada 3 yıl boyunca düzenli ilaç tedavisi sırasında başvurusuna neden olan yakınmalarının ortadan kalkmış olması, herhangi bir nöbet dediğimiz epilepsi ataklarının gözlenmemiş olmasıdır. Tedavi olarak nitelediğimiz aslında hastanın bu 2 yıl süresi içerisinde herhangi bir yakınmasının gözlenmemiş olasıdır. Takibinde ilaç tedavisi anti epileptik ilaçlarla tedavi edilir. Bu tedavi sürecinde 2-3 yıllık nöbetsizlik hali sağlandıktan sonrasında ilaç tedavisi azaltılarak kesilir. İlaç tedavisi kesildikten sonraki süreçte hastanın tekrar nöbet geçirme riski aslında genel popilasyondan çokta farklı değildir.
O nedenle ilaç tedavisini uygunsuz şekilde sürdürmenin çok gereği bulunmamaktadır. Bu anlamda özellikle epilepsi hastalarının şöylesi bir ilaç bağımlılığı gelişmekte, ilacı kesersem ya nöbet geçirirsem. Aslında ilacı kesmemiş olsada hasta nöbet geçirecekse ilaç tedavisi altında ikende nöbet geçirebilmektedir. Özet olarak şunu söyleyebiliriz; epilepsi tek bir hastalık olmayıp, birden fazla klinik sonucu olabilen, hasta dan hastaya değişik nöbetlerle gözlenebilen nörolojik bir hastalıktır. Tedavisi büyük oranda mümkündür, bu nedenle hastaların uygun tedavisi ve uygun sürede tedavi edilmeleri ıslarla önerilmelidir.
Epilepsi (sara) nedir?
5 Mayıs 2021
0
