Doğum doktorunuzu nasıl seçmelisiniz? / Doğum doktorunuzu seçerken nelere dikkat etmelisiniz?


SORULAR:
* Doğum doktoru tam olarak nedir? Doğum doktorları tam olarak ne üzerine eğitim alırlar, ne yaparlar?
Aslında doğum doktoru diye bir kavram yok. Tüm uzmanlar Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisasını tamamlarlar. Sonrasında her iki dalda da her türlü yeterliliğe sahip olarak hizmet verirler. Ancak bildiğiniz gibi son yıllarda branşlaşmalar ağırlık kazandı. Bunlara “üst ihtisas” veya “yan dal” denildi. Örneğin onkoloji, ürojinekolojik cerrahi, infertilite, perinatoloji bunlardan biri. Ancak özel sadece doğum doktoru gibi bir yan dal yok. Her ne kadar bazı tıbbi çevrede branşlaşılması savunulsa da henüz böyle bir uygulama yok. Şu anda branşlaşılsa bile “ ben doğum kabul etmiyorum” diyen doktor sayısı çok çok az.
Doktorun temel görevi hamileliğin iyi geçmesi için gebeye rehberlik yapmak ve hamilelik sırasında ortaya çıkabilecek riskleri tanıyıp gebeye bilgi vermek, tedavi etmek, önlem almak veya sevk etmektir. Bu röportaj boyunca cevaplarımı riskli gebeliklerin nasıl yönetileceği değil, sorunu olmayan az riskli gebelerde gerek hamilelik gerekse doğumdaki beklentiler üzerinde duracağım.
* Doğum doktoru seçimini açabilir misiniz? Örneğin; devlette zaten böyle bir şansı yok anne adaylarının, ama orada zaten her şey yolundaysa ilk olarak vajinal doğuma yönlendiriyor doktorlar. Bizim burada konuşmak istediğimiz konu, özel doktorlar olmalı…
Evet, devlet ve eğitim hastanelerinde özel doktor seçme şansınız yok. Orada daha kurumsal bir yapı ve hastane politikaları var. Zaten öyle de olmalı. Doktor sadece patoloji olduğunda devreye girmeli. Ancak özel sektör öyle değil. Aileler hizmet aldıkları doktoru seçmek ve doğum sonrasında da orada olmasını istiyorlar. Sistem bu açıdan işliyor gözükse de aslında birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Tek bir doktora bağımlı bir gebe grubu oluşuyor. Bunun en büyük sıkıntısı doktorun köleleşmesi, izin kavramının ortadan kalkmasıdır. Hele günümüzde vajinal doğumlar öne çıkmışken, hiçbir doğumun günü saati planlanamaz hale gelmeye başlamıştır. Bir gebenin normal doğum günü değil, normal doğum ayı vardır. Yani 15 Aralık gibi miadı olan bir gebenin doğumu artı/eksi 15 gün limitlerinde normal kabul edilir. Ayda 8-10 gebesi olan bir doktorun tüm bu gebelere 365 gün hizmet vermesi beklenemez. İşte tek doktor bağımlılığı gerek sistemin gerekse ailelerin getirdiği sorunlardan dolayı sezaryen oranlarındaki artışlarda bir rol oynamıştır. Ben “ Bayram öncesi lütfen beni sezaryenle doğurtup öyle gidin” diyen bir çok gebe tanıyorum. Diğer yandan da doktorlar da herhangi bir izin öncesi takip ettikleri gebelerle ilgili stres yaşarlar.
*Peki sizce çözüm nedir?
Çözüm hem aileler hem de doktorlar açısından “tek doktor bağımlı” olma durumundan kurtulmaktır. Bu durum ekip çalışmasını gerektirir. Aynı doğum yaklaşımlarını benimseyen doktorlar, gerekli durumlarda kalıcı veya geçici sürelerde gebelerini devredebilirler. Ama maalesef bu duruma ilk itiraz gebelerden gelir. Özel doktor kavramını “doğumda garantili özel doktor” kavramına çevirme baskısı, ekip çalışmalarının önünde en büyük engeldir. Bu konuya çözüm de doğuma hazırlık kursları sayesinde bulunabilir. Doğum kurslarında doğumun bilinmezliğini, doğumda ana desteğin doktor değil birebir destek olan ebeler tarafından verildiğini öğrenince doktor bağımlılığı azalacaktır. Böylece özellikle muayenehane veya hastanelerde tek çalışan doktorların çalışma ortamı da azalınca, sezaryen oranları da düşecektir.
* Anne ve babaların tüm ihtiyaçlarına cevap verecek bir doğum doktorunda olması gereken özellikler neler olmalı? (“Kendi içsel travmalarını temizlemiş”, “sözlerine ve konuşmasına dikkat etme” kısımlarını da vurgulamamızda yarar var diye düşünüyorum)
Doğum bir yandan tüm doktorların bildiği bir konudur ama diğer yandan da yavaş yavaş vakit sorunu ortaya çıkmaya başlamıştır. Doğum odaklı bir doktor seçilirken bence ilk dikkat edilecek şey budur. Doğuma vakti var mı? Doğumun bilinmezliği içinde çalışma saatleri uygun mu? Gece veya gündüz doğum için rahatça gelebilecek mi? Doğum odaklı çalışmaya başlayan ve tercih edilen doktorların şu anda en büyük avantajları vakit ayırabilmeleridir.
İkinci konu ise aslında doktorun kendine yaptığı yatırımla ilgilidir. İhtisas sırasındaki eğitimlerin ana konusu doğumda oluşan patolojiler ve bunların tedavisidir. Oysa doğumların %80’inde herhangi bir patoloji ortaya çıkmayacaktır. Yani doğumun fizyolojisi ön planda olacaktır. Ancak yıllar içinde yaşanan birçok olumsuzluk bazı doktorlarda doğum korkusu yaratma noktasına kadar gelmektedir. İşte yatırım derken doğumun fizyolojisine uygun, daha bütünsel bir hizmet anlayışı öne çıkacaktır. Gebeyi ve aileyi anlamak, kararlarda gebeyi ve bebeği merkeze almak, kendi doğum korkularını aileye yansıtmamak, doğum ortamlarını fizyolojiye uygun hale getirmek için organizasyonlar yapmak günümüzde beklenenler arasında olmaya başlamıştır.
Artık ailelerin birçoğu yurt içi veya yurt dışı sitelerde Anne Dostu Uygulamalar konusunda fikir sahibi olarak geliyorlar. Doğum kararlarında aktif rol almak istiyorlar. İşte doğum uzmanından beklenenlerden biride konuşma dilini daha pozitif hale getirmek ve ailenin kararlara aktif katılımını teşvik etmektir. Bu sayede doğumdan memnuniyet en az %50 artacaktır.
Peki riskli gebelikler de oluyor, bu konuda doktor seçiminde dikkat edilecek konular var mı?
Daha önce söylediğim gibi, doğum uzmanlarının hepsi herhangi bir gebeyi gayet iyi yönetebilecek bilgi ve beceriye sahiptirler. Bu konuda tüm ailelerin güven duymasını istiyorum. Hamilelik veya doğum sırasında oluşabilecek bilinen veya bilinmeyen tüm patolojilere hakimdirler. Takip sırasında eğer gebede ciddi komplikasyonlar gelişirse, sevk edebilecekleri veya görüş alabilecekleri yeni bir uzmanlık dalı da oluşmuştur. Bu kişilere “perinatoloji uzmanı” denir ve özellikle doğum patolojileri konusunda uzmanlaşmışlardır. Ben dahil hemen hemen tüm doktorlar gerekli olduğunda gebelerimizi bu kişilere yönlendiririz. Gerek uzmanlık gerekse hastane koşullarının daha uygun olduğu doğum ortamları için aileler bu sevk sisteminden zaten faydalanırlar. Bazı özel konuları da burada vurgulamak lazım. Örneğin makat doğumlar, SSVD, ikiz doğumlar, suda doğum bunlar arasındadır. Bu gebelikler riskli gebelik grubundadır ama uygun durumlarda vajinal doğum yapabilirler. İşte bu gruplarda destek için ayrı bir tecrübe gerekebilir. Ailelerin bu durumlarda doktora tecrübesini sorması uygun olacaktır.
* Doğum doktoruna ne gibi sorular sorulabilir? (Örneğin; normal ve sezaryenle doğum oranlarını, doğumda anne ve babaya nasıl destek olduğu, her şey yolundaysa bebeğin doğumu için kaç haftaya kadar bekleyebileceği gibi konuları açabilir misiniz…)
Sorulardan önce samimiyet önemlidir. Ailelerin kaçınacağı ilk şey doktoru sınamak olmalıdır. Bu yanlış bir yaklaşımdır ve samimi değildir. Bu yüzden ailelerin merak ettikleri konuları samimiyetle ve direk olarak sormaları daha yerindedir. Çalışma şartları, doğum oranları, müdahale oranları sorulabilecek sorular arasındadır. Biz doğum sonrası anne bebek buluşmasına ve bebeğin en az bir saat anne kucağında kalmasına çok önem veren bir grubuz. Bunun da sorulması yerinde olabilir.
Günümüzde birebir doğum desteği öne çıkmaya başlamıştır ve doğumdan memnuniyeti artıran bir hizmettir. Sorulacak sorular arasında çalıştıkları bir ebe/doula/doğum psikoloğu olup olmadığı da sayılabilir.
* Doğum doktorlarının, soru sormasa bile çiftleri sağlıklı olana ve anne-bebeğin doğasına uygun şekilde yönlendirmesi gerekmez mi? Şu anki sistemde doktorlarla, “olması gereken doktorlar” arasındaki farka değinir misiniz?
Olması gereken doktor çok iddialı bir cümle. Sanırım böyle bir tanıma ulaşmak kolay değil. Ama bir yandan da haklısınız ki doktor ailenin çok ötesinde bir bilgiye sahiptir ve onun en büyük rehberi olmalıdır. Hedef aileye doğumun fizyolojisini anlatmak, doğumda anne ve bebek ihtiyaçlarını göstermek, doğum şekilleri arasındaki artı ve eksileri vurgulamak, müdahalelerin gereklilikleri, zamanlamaları konusunda bilgilendirmek olmalıdır. Bunlar olmadan hiçbir aile kararlara aktif katılamaz. Tüm bu bilgilerden sonra da aileye sorulacak tek bir soru vardır; “Doğum tercihlerin nelerdir?” İşte belki de yeni hizmet anlayışı için bunun bir yenilik olduğunu söyleyebiliriz. Ne yapacağını söyleyen doktordan, bilgiyi veren ve geri çekilerek aileye ne istediğini soran bir doktora doğru geçiş vardır. Doktorlar da aileler de burada zorlanmaktadırlar. Bilgi olmadan bu ilişkiyi oturtmak kolay değildir. Bu doğum eğitimini doktorların verebileceği düşünülse de pratik olarak mümkün olmamaktadır. Hem vakit sorunu vardır hem de bu eğitimler başka bir uzmanlık alanıdır.
İşte burada yine doğuma hazırlık kursları bir kurtarıcıdır. Bu yüzden benim yavaş yavaş doktorlardan beklentim, çevrelerinde doğum eğitimi verilen yerleri araştırmaları, gerekirse birebir yerinde uygulamaları görmeleri ve gebelerini erken dönemde bu kurslara yönlendirmeleri. Tıpkı birçok tarama testi, ultrason araştırması, laboratuvar testi için yönlendirdikleri gibi. Eğitimler sonrasında kararlara aktif katılım daha kolay olacaktır.
Doğum doktorlarında değişim başladı mı? Başlamasının avantajları neler? Başlamayanlarda bu değişim ne zaman başlayacak sizce? Başlamayanlara buradan önerileriniz var mı?
Doğum uzmanları zaten her an değişimin içindedirler ve bu değişimlere çok kolay ayak uydururlar. İlaçlar, testler, yeni literatürler hep takip ettikleri değişimlerdir. Doğuma yaklaşım da bunlardan biridir ve gerek kongreler, gerekse sosyal medya sayesinde bu değişimin çok hızlandığını söyleyebilirim. Doktor her zaman ailenin yararını gözetendir. Olumlu her türlü uygulamaya çabuk alışırlar ve ailelere sunarlar. Bu değişimin olumlu olduğunu düşünerek (Anne-Bebek Dostu Uygulamalar, tek kişilik odalar, kordon kesme zamanlamaları, doğuma zaman verme, Ten Tene Temas için süre ayırma, birebir destek) aslında değişimin önündeki en büyük engel doktorlar değil çalışma koşullarıdır. Çalışma yoğunluğu ve personel eksikliği en büyük problemlerdir. Bunun yanında doktoru koruyacak bir malpraktis yasasının olmaması doğumda risk ve sorumluluk almayı azaltmaktadır. Son günlerde özellikle TV kanallarındaki isim bile belirtilerek yapılan doktor ve hastane karalamaları doktor-aile arasındaki güveni zedelemektedir.
* Anne-babalara tavsiyeleriniz…
Aileler tavsiyeler konusunu da heyecanla birkaç sayfa yazabilirim. Çünkü bu karşılıklı bir iletişimdir ve bu ilişkinin sağlıklı olmasından her iki taraf ta sorumludurlar.
Aileler düşen ilk görev doğumu öğrenmek ve hazırlanmaktır. Bunu ne kadar erken yaparlarsa gerek doktor ve hastane seçimlerinde gerekse kuracakları iletişimde o kadar rahat ve bilinçli olacaklardır. İkinci görev kararlara aktif katılarak sorumluluk almaktır. Doktor denilen kişi aileye hizmet veren uzmanlaşmış bir kişidir. Görevi sizin yerinize karar verip sorumluluk almak değildir. Görevi size sizin bilmediğinizi anlatmaktır. Bu yüzden aile sorumluluk almaktan kaçınırsa, doğum oranları şu anda olduğu gibi hep düşük kalmaya mahkumdur. Üçüncü ve son konu ise seçtiğiniz doktor doğumda bir patoloji olduğunda size müdahale ederek yardımcı olacak kişidir. Temel görevi tüm boyunca destek olmak değildir ve bunu yapması için vakit ayıramaz da. Oysa doğumda destek doğumun en önemli konularından biridir. Bu yüzden ailelerin doğum desteği veren kişileri araştırarak birebir destek almalarının hem doğumlarına hem de doktorlarına yardımı olacaktır.