Diyabetin göze etkileri

Diyabetin vücutta en çok etkisinin gözlemlendiği hedef organlardan birisi gözdür. Göz yaşı sorunu ve göz kuruluğu, göz kaslarının sinir felci, katarakt, glokom, retina damar tıkanıklığı gibi göz hastalıklarının daha sık görülmesi yanında en önemli göz tutulumu diyabetik retinopatidir. Diyabetik retinopatinin erken tanısı çok önemli olduğundan diyabet tanısı sonrası yılda bir kez mutlaka retina muayenesi olunmalıdır. Yazımızda daha çok diyabetik retinopatinin ne olduğu, nasıl geliştiği, tanısı ve tedavisi ile ilgili bilgiler kısaca özetlenmeye çalışılmıştır.

Diyabetin göze etkileri

DİYABET GÖZÜ ETKİLER Mİ?

 

 

 

Cataracts | Invision Optometry

 

Diyabet Hastalığı gözde bazı sorunlara neden olmaktadır. Bunların arasında diyabetik retinopati, glokom, katarakt en sık olanlarıdır. Ayrıca gözden beyine görüntü taşıyan optik sinir başında hastalık oluşumu, göz kaslarının felç olması (gözde kayma ve çift görme gelişir), kornea sorunları ve kuru göz bulguları izlenebilir. Tüm bu sorunlar içinde yıllar içinde sinsi bir şekilde ilerleyici olan ve körlüğe kadar götüren en önemli ve yaygın olanı, aynı zamanda sürekli aralıklar halinde muayene gerektireni diyabetik retinopatidir (DRP).

 

How Does Diabetes Promote Glaucoma

DİYABETİK RETİNOPATİ

Şeker hastalığı teşhis konduktan sonra düzenli göz muayenesi yapılması gerekir. Yüksek kan şekeri bulanık görme, katarakt, glokom ve retinopati gibi sorunlara yol açabilir. Aslında diyabet, 20 ila 66 yaş arasındaki yetişkinlerde körlüğün birincil nedenidir. Şeker hastalığının en sık görülen göz tutulumu diyabetik retinopatidir. Diabetik retinopati gözün retina tabakasında diyabete bağlı ortaya çıkan bir hastalık olup tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına kadar ilerleyebilir. Tüm diabetik hastaların yaklaşık %40’ında diabetik retinopati geliştiği tahmin edilmektedir. Diyabetik retinopati tip 1 diyabetiklerde daha sıktır. Tip 1 diyabetiklerin yaklaşık %90’ında 30 yıl sonra ileri aşama diyabetik retinopati gelişmektedir. Tüm diyabetiklerin yaklaşık %10’unda görmeyi tehdit edici aşamaya gelebilmektedir.

 

/var/folders/mw/5xrky9811p7g608cttj9s9nc0000gn/T/com.microsoft.Word/WebArchiveCopyPasteTempFiles/6.jpg

 

Diyabetik Retinopatinin Risk Faktörleri Var mıdır?

Diyabet Süresi

Diyabet süresi diyabetik retinopati gelişimi için en önemli risk faktörüdür. Diyabet süresi ne kadar uzun ise, retinopati riski o denli artar. 30 yaşından önce teşhis konmuş bir diyabetikte 10 yıl sonrasında diyabetik retinopati riski yaklaşık %50’dir, 30 yıl sonra ise yaklaşık %90’dır. Diyabet ilk tanı konduktan sonra 5 yıl içinde retinopati gelişmesi oldukça nadirdir. Bununla birlikte hastalarda tanı konma zamanı sıklıkla gecikebilmektedir. Yani aslında vücutta diyabet geliştikten yıllar sonra bazı hastalar diyabet tanısı almaktadır. Tip 2 diyabet tanısı konulduğu anda hastaların yaklaşık %5’inde diyabetik retinopatiye rastlandığı bulunmuştur.

Kan Şeker Kontrolü

Kan şekeri iyi kontrol edilemiyorsa, retinopati gelişme riski daha da artar.

Sigara

Sigara içiyorsanız riskiniz de daha fazla artar.

Hipertansiyon

Yüksek kan basıncı, diyabetik retinopatinin şiddetini artıran bir durumdur.

Gebelik

Gebelik sırasında diyabetik retinopati alevlenebilir. Gebelik, insülin kullanan diyabetli kadınlarda retinopatiyi hızlandırabilir veya kötüleştirebilir, bu nedenle hamileliği düşünen herhangi bir kadın, riskleri doktorlarıyla tartışmalıdır. Genellikle hamilelikten önce bir göz muayenesi, ilk üç aylık dönemde ikinci bir muayene ve retinopatinin durumuna göre aralıklarla ek muayeneler önerilebilir. Hamilelik sırasında diyabet geliştiren kadınlar hamilelik sırasında retinopati geliştirme riski altında değildir.

Nefropati

Diğer Risk Faktörleri

Diyabet tanısı ilk konduğunda ve daha sonra 12 ay ara ile retina muayenesi olmak gerekir. Kan şekeri yükseldiğinde veya insülin kullanmaya başlanıldığında görme bulanıklığı olabilir. Görmeniz normal görünse bile diyabetin neden olduğu hasar olabilir. Bu yüzden yılda en az bir kez göz muayenesi yaptırmalısınız.

Diabetic Retinopathy | Mosaddegh Eye Institute | Diabetic Eye Care

 

 

Diyabetli kişilerde yüksek kan şekeri, gözdeki küçük kan damarlarının duvarlarına zarar vererek yapılarını ve işlevlerini değiştirir. Bu damarlar kalınlaşabilir, sızabilir, pıhtılaşabilir, kapanabilir veya mikroanevrizma adı verilen baloncuk şeklinde küçük damar genişlemeleri gösterebilir. Damarlardan sızan sıvı sarı nokta bölgesinde birikir; bu duruma makula ödemi denir. İleri vakalarda, retina damarları tamamen kapandığı için retina kan kaynağından yoksun kalır ve yeni damarlar oluşur. Bu damarlara neovaskülarizasyon adı verilir. Bu kırılgan damarlar kanayabilir, görmeyi bozan kanamalara, vitreus kanamasına, retina önü zar gelişimine ve retinanın gözün arkasından ayrılmasına (retina dekolmanı) neden olabilir. Tedavi edilmeyen olgularda yeni damarlar göz bebeğinde de oluşmaya başlar ve göz içindeki sıvının dışa akışını engelleyerek ciddi glokoma neden olur.

 

Diabetic Retinopathy | Midwest Eye Consultants

 

Makülopati:

Makula, retinanın okuma, araba kullanma ve diğer benzer aktiviteler için gerekli en iyi görmeyi sağlayan alanıdır. Diyabet kontrolü bozulduğu zaman veya diyabet süresi ilerledikçe retinopati ortaya çıkar. Retinopati eğer makülada kendini gösterirse görme keskinliği bozulur. Makuladaki diyabetik retinopatinin oluşumu makula ödemi şeklindedir. Makulada damarlardan sızan serum ve kolesterol makula katmanları arasında birikir ve makula ödemi dediğimiz tabloyu oluşturur. Oluşan görme kaybı tedavi ile düzelebilir. Bazı olgularda tedaviye cevap iyi iken bazı olgularda aylarca hatta yıllarca tedavi gerekir. Tedavi için tekrarlanan göz içi enjeksiyonları yanında bazen lazer tedavisi de gerekebilir. Makula bölgesindeki retinal damarların kapanması makülanın beslenmesini bozar ve iskemi (doku ölümü) meydana gelirse görmede ciddi bozulma meydana gelebilir.

Retinopati:

Diabetik makula ödemi geliştiğinde görme bozulacağı için hastalar genellikle göz muayenesine gelirler. Bu tablodan daha sinsi ve tehlikeli durum ise makula ödemi olmadan ve dolayısı ile görme bozulmadan retinopatinin ilerlemesidir. Çünkü bu durumda hasta normal periyodik göz kontrollerine gelmiyorsa retinopati en tehlikeli evrelere doğru ilerler ve sıklıkla ameliyat gerekir. Bu gözlerin bir kısmında en iyi tedavilere rağmen tablonun şiddetine göre değişen oranlarda kalıcı görme bozukluğu kalabilir. Bu yüzden yıllık göz kontrolü çok hayatidir.

Retinopati Tedavisi:

Diyabetik retinopatinin ilerlemesi durumunda göze lazer tedavisinin başlaması gerekebilir. Eğer makula ödemi yoksa bu durumda sıklıkla karşılaştığımız bir sorun bazı hastaların görmeleri iyi olduğu için gözünün iyi olduğunu düşünmeleri ve tedaviyi reddetme eğilimi içinde olmalarıdır. Bu durumda hastanın diyabet tanısı konduktan sonra diyabetik retinopatinin aşamaları konusunda çok iyi bilgilendirilmesi gerekir. Ayrıca ailenin genç üyelerinin hastalığın doğal seyrini araştırarak öğrenmeleri ve hastanın gerekli tedavilere uyumu konusunda yardımcı olmaları önemlidir.

Düzenli Göz Muayeneleri Yapmak Önemlidir

Şeker hastalığınız varsa, diyabetik retinopatiniz olup olmadığını kesin olarak anlamanın tek yolu her yıl kapsamlı bir göz muayenesi yaptırmaktır. Doktorunuz ayrıca daha sık bir muayene önerebilir.

Eğer makula ödemi yoksa diyabetik retinopatiye bağlı bir görme şikâyeti olmayacağından ve görme kaybı gerçekleşene kadar fark edilmeyeceğinden, görmeniz iyi olsa bile düzenli göz muayenesi yaptırmalısınız. Böylece retinopatinin erken tanısı ve zamanında tedavi edilmesi mümkün olacaktır.

Hamileyseniz ve şeker hastasıysanız, ilk üç aylık döneminizde tam bir göz muayenesi yaptırın. Doktorunuz ayrıca hamileliğiniz sırasında ek göz muayeneleri önerebilir.

 

Diyabetik retinopati ilerleyici bir hastalıktır, başlangıç evresinden en kötü evreye doğru aşağıdaki aşamalardan geçer:

Erken Nonproliferatif Diyabetik Retinopati

Hastalığın ilk aşamasında retinadaki küçük kan damarları değişir. Kılcal damarlarda baloncuklar oluşur. Bunlara mikroanevrizma denir. Mikroanevrizmalardan retina içine sızıntı olabilir. Ayrıca retinada yer yer nokta büyüklüğünde kanamalar görülebilir. Kan damarlarının hasar gördüğü aşamada hasta yine de iyi görebilir. Diyabet iyi yönetilmez ise retinopati daha da kötüleşir. Diyabetli insanların neredeyse yarısında bir miktar retinopati gelişmektedir. Erken evre retinopatisi olan hastalar şikâyeti olmayacağı için bunun farkında olmazlar. Bu erken aşamada, henüz tedaviye ihtiyaç olmayabilir, ancak diyabetin daha iyi kontrolü gerekebilir. Ayrıca retinopatinin ilerleyip ilerlemediğinin tespiti için daha sık ve daha düzenli kontrol muayeneleri gerekebilir. Kan şekerini, kol tansiyonunu ve kolesterol seviyeni kontrol altında tutmak gerekir. Bu aşamada 12 ay ara ile göz muayenesine gelmek yeterli olabilir. her iki gözde de bu aşamada retinopatinin teşhis edilmesi durumunda, gelecek 3 yıl içinde bir sonraki retinopati evresine ilerleme şansı yaklaşık % 25'tir.

Orta Derecede Nonproliferatif Retinopati

Retinopati ilerledikçe retinanın kan damarları şişer ve şekil değiştirir. Retina damarlarının yapısının bozulması damar içeriğinin retina içine sızmasına neden olarak diyabetik maküla ödemini (DME) tetikleyebilir.  Makula (sarı nokta bölgesi) içinde kan ve serum ve kan yağları birikmeye başlar. Makula, okurken veya araba sürerken merkezi görüşten sorumlu olan bölgedir. Ödem geliştiğinde görüşümüzün bu önemli bölümünde sorunlar yaşamaya başlarız. Ödem ilerledikçe görme keskinliği giderek azalır. Diyabetik retinopatili kişilerin yaklaşık yarısı diyabetik makula ödemine (DMÖ) yakalanmaktadır. Makula ödeminin seviyesi herkeste farklılık gösterir. Bu aşamada makula ödemi için tedavi başlamak gerekebilir.  Tedavi, daha fazla görme kaybını durdurabilir ve görme keskinliğini de artırabilir. Ancak tedaviye geç kalındı ise ve maküladaki retinada kalıcı değişiklikler oluşmuş ise ödem düzelse bile hasar derecesine bağlı olarak bir miktar kalıcı görsel sorunlar yaşanabilir. Bu yüzden düzenli periyodik muayene ve erken tanı nemlidir.

Şiddetli Nonproliferatif Retinopati

Bu aşamada retinada birçok kılcal kan damarı tıkanmaya başlar. Retinadaki kılcal damarların şekli değişmeye başlar ve yer yer ilmek tomurcuklanma gibi şekiller gösterir. Bunları görmek retinopatinin bu aşamaya geldiğini gösterir. Kılcal damarlar retinayı sağlıklı tutmak için gerekli kanı retinaya veremezler. Retina oksijensiz kalmaya başlar. Bunun meydana geldiği retinanın alanları, retinaya yeni kan damarları oluşturmasını söyleyen büyüme faktörleri adı verilen özel proteinler oluşturur. Retinada fiziksel değişiklikler meydana gelmeye başlar. Makuladaki kan damarları tamamen kapanırsa buna maküler iskemi denir. Makula iskemisi yoksa makula ödemi tedavisi ile görme ödem geriler ve keskinliği artar.

 

Proliferatif diyabetik retinopati (PDR)

 

Bu ileri aşamada, kapanan kılcal damarlar nedeniyle retina oksijensiz kaldığı için retina iskemileri meydana gelir ve retinada yeni kan damarları oluşur. Bu damar büyümesine neovaskülarizasyon denir. Bu aşamada retinanın lazer fotokoagülasyon ile tedavisi gerekir. Seanslar halinde retinaya lazer atışları yapılarak makula dışında kalan retina alanları yakılarak tedavi edilir. Bu tedavi sonrası yeni kan damarları geriler ve vitreus içine kanama olasılığı büyük oranda önlenmiş olur. Bu aşamada lazer tedavisi uygulanmaz ise retinadaki yeni kan damarları giderek büyüyerek hem retina yüzeyinde hem de gözün içini dolduran vitreus jeli içine doğru ilerler. Bu damarlar ince ve zayıftır. Sık sık kanarlar. Yeni damarlar aynı zamanda vitreus jeli içine kanamalara neden olur. Küçük kanamalarda görüş alanınızda yüzüyormuş gibi görünen koyu noktalar veya çizgiler görülebilir. Vitreus jeli kanama ile dolarsa görme tamamen kaybolur. Damarların çevresinde fibrotik bir doku da eşlik eder. Oluşan bu damar-fibrotik oluşumlar retinada güçlü çekintiler yapmaya başlar ve retinayı gözünüzün arkasından çekebilir. Buna retina dekolmanı denir. Görmede kalıcı kayıplara yol açabilir. Bu aşamada tedavi seçeneği cerrahidir. Vitreoretinal cerrahi ameliyatı ile vitreus kanaması ile vitreus jeli tamamen temizlenir, retina tekrar yerine yatıştırılır ve lazer fotokoagülasyon tedavisi yapılır.

Bu makale 17 Ocak 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ümit İnan

Prof. Dr. Dr. Ümit İNAN 2022 yılında İzmir Özel CAN Hastanesinde hizmet vermeye başlamıştır. İlk-Orta ve Lise eğitimini İzmir’de tamamlayan Dr. Ümit İNAN, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1993 yılında mezun olmuş, Göz Hastalıkları ihtisasını Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda 1999 yılında tamamlamış, aynı yıl Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda “Yardımcı Doçent Doktor” olarak göreve başlamıştır. Dr. Ümit İnan 2004 yılında “Doçent Doktor” ve 2009 yılında “Profesör Doktor” olarak atanmıştır. Ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış 100’den fazla bilimsel araştırma makalesi bulunmaktadır. Prof. Dr. Ümit İNAN, Türk Oftalmoloji Derneği Vitreoretinal Cerrahi Birimi ve Tıbbi Retina Birimi aktif üyesi olup aynı zamanda uluslararası göz derneklerinden America ...

Etiketler
DİYABET
Prof. Dr. Ümit İnan
Prof. Dr. Ümit İnan
İzmir - Göz Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube