Çocukluk çağı arka çukur tümörleri


Ameliyat sonrası Beyin Tomografisi
Ameliyat öncesi Beyin MRG( Aksiyal Kesit)
Ameliyat Öncesi Beyin MRG ( Koronal Kesit)
Beyin tümörlerinin yerleşim yerleri yaşa bağlı olarak değişmektedir. Çocukluk çağıda görülen beyin tümörlerinin çoğunluğu bizim posterior fossa olarak isimlendirdiğimiz kafatasının arka çukurunda yerleşim göstermektedir. Çocukluk çağında lösemilerden sonra en sık görülen malignitelerdir. Beyin ve omuriliğin her bölgesi çok kıymetli olmakla birlikte, posterior fossa bölgesi, beyine gelen ve beyinden çıkan iletilerin geçiş yaptığı kavşak bölgesini oluşturan beyin sapı, hareketlerimizin koordinasyonunu sağlayan beyincik, beyin omurilik sıvısının dolaştığı karıncıkların bir bölümü ve kraniyal sinirleri içermektedir. Bu bölgenin tümörleride beyin sapı, beyincik ve diğer anatomik beyin yapılarından kaynaklanmaktadır. Yenidoğan dönemi ve yaşamın ilk yıllarında çoğunlukla embriyonel kaynaklı tümörler görülmektedir.Tümörün köken aldığı hücre ve anatomik yapıya göre, medulloblastom, beyin sapı gliomu, astrositom, şeklinde isimlendirilmektedir. Posterior fossa tümörleri histopatolojik özelliklerine göre çok agresif olabilecekleri gibi, yavaş büyüme gösteren iyi huylu karakterde sergileyebilirler.
Posterior fossa tümörlerinin semptom ve bulguları çoğunlukla kafa içi basınç artışına bağlıdır. Bu basınç artışı tümör tarafından beyin omurilik sıvısının dolaştığı karıncığın bası altında kalması neticesinde hidrosefali olarak isimlendirdiğimiz sıvı birikimi sonucu olmaktadır. İkincil olarakta tümör bu lokalizasyonda bulunan beyin sapına, beyinciğe bası yaparak semptomları ortaya çıkarmaktadır. Büyük çocuklarda ve erişkin hastalarda kafa içi basınç artışının en önemli göstergesi başağrısıdır. Yenidoğan döneminde ve hayatın ilk yıllarında ise fontaneller (halk arasında bıngıldak olarak isimlendirilen) kapanmamış ise, baş çevresinde normalin üzerinde artma, fontanelde gerginlik, bulantı, kusma, irritabilite, uykuya eğilim, beslenmeme gibi şikayetler ön plandadır. Normalde erken çocukluk döneminde başağrısı sık karşılaştığımız bir şikayet değildir. Eğer çocuklarda başağrısı sürekli olursa veya tekrarlarsa mutlaka hekime müracaat etmek gerekir. Bununla birlikte, kilo kaybı, yürürken denge bozukluğunun olması, çift görme, ense sertliği ngibi şikayetlerde posterior fossa tümörlerinde sık karşılaşılan semptomlardır.
Beyin tümörlerinin tanısı son yıllardaki teknolojik ilerlemelere paralel olarak kolaylıkla ve yüksek kesinlikte konulmaktadır.Tanıda Bilgisayarlı beyin tomografisi (BBT) ve Magnetik rezonans görüntüleme(MRG) tanıda ilk tercih ettiğimiz görüntüleme yöntemleridir. MRG yöntemi hem tümör, hemde komşu nöral ve damarsal yapılar hakkında çok faydalı bilgiler vermektedir. Ayrıca çekim tekniği olarak radyasyon kullanılmamasından dolayıda tanıda çoğunlukla tercih ettiğimiz yöntemdir. Embriyonel kökenli tümörlerde de intrauterin dönemde ultrason kullanılarak rutin inceleme sırasındada tümör tanısı konulabilmektedir.
Günümüzde beyin ve sinir cerrahisi pratiğinde gerek posterior fossa tümörleri gerekse santral sinir sisteminin diğer tümörleri mikrocerrahi tekniklerinin ilerlemesi ilebaşarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. İnvazif karakterli tümörlerde cerrahi tedaviye ilaveten kemoterapi ve radyoterapi seçenekleride tedaviye eklenmektedir.
Çocuk hastalar erişkinlerin minyatürü değildir. Yenidoğan ve fontanellerin açık olduğu dönemde baş çevresinde hızlı büyüme , çocuklarda başağrısı, kusma ve denge bozukluğunun ortaya çıkması durumunda posterior fossa tümörü olabileceğini akılda tutmamız gerekir.
Posterior fossa tümörleri beynin en girift ve hassas anatomik bölgesinde yerleşim gösteren tümörlerdir. Bu sebepten dolayı cerrahisi zordur. Bu tümörlerin tedavisi, çocuk ve yenidoğan yoğunbakım ünitelerinin bulunduğu kliniklerde, pediatrik beyin ve sinir cerrahı, nöroanestezi, pediatri, onkoloji uzmanlarından oluşan ekip tarafından gerçekleştirildiğinde tedavide başarı artmaktadır.