Çocuklarda sınırlar

Çocuklarda sınırlar

 Her şey Mükemmel olmalı- Ebeveyn için yanlış hedef 

Mükemmel ebeveyn olmayı ne kadar isterdik. Televizyon reklamlarda seyrettiğimiz anneler bize nasıl davranmamız gerektiğini gösteriyorlar: Çocuklar beyaz tişörtlerin üstüne ketçap dökseler bile anneler hafifçe gülümsüyor. Öyle ya güçlü leke çıkarıcılar var. Diğer bir reklamdaki babayı düşünün oğlu matematikten zayıf not aldığını söylemesine rağmen o sadece kahvesiyle ilgileniyor ve böylece zor durumu atlatmaya çalışıyor. Hayır, bizler böyle değiliz. Lekeli tişörte sinirlenebiliyoruz ve zayıf notlar karşısında neyi yanlış yaptık diye endişelenebiliyoruz.

     Duygular insanidir:

Her defasında çocuklarımıza gösterdiğimiz davranışları tahlil etmek ve doğruluğunu sorgulamak doğru bir davranıştır. Bu konudaki mükemmeliyetçilik ulaşılmazdır ve aslındada gerekli değildir. Mükemmel olmak tanımlaması bir makine için söylenebilir ama insanlığı uygun bir tanımlama değildir. İnsanoğlunun farklı durumları vardır hata yapabilir kaç yaşında olursa olsun ister 5 ister 50 farklı hissedebilir. Toplumun en küçük sosyal birlikteliği olan aile içinde kişilerin tün hataları ve çapraşık yanları birbiriyle çatışır. Eğer tüm küçük hatalar rağmen aile dinamiği bundan etkilenmiyorsa o sosyal birliktelik işlem gören bir birlikteliktir. Böyle ailelerde hoşgörü ve işlevsellik ön plandadır. Bu tarz aileler birbiriyle iletişime geçerek büyüme karşısındakine tolerans gösterme ve kendi ilgi alanları için savaşma olanağı verir.

     Çocukların Başarısız Olma Hakkı Yoksa:

Takıntılı biçimde çocuklarından mükemmeli bekleyen aileler buna karşılık yüksek bir fatura ödemek zorunda kalırlar: çünkü o zaman kendileri de mükemmel olmak zorundadırlar ve işte orada tehlike başlar. Eve her zaman yüksek notlarını getirmek zorunda olan bir çocuğun sporda, müzikte veya ev işinde başarısız olma hakkı yoktur ve bu her alanda çocuğu zorlar. Bu isteğin altında ebeveynin kendi gerçekleştirmedikleri yatar. Daha sonraki yaşlarda ebeveynin onaylamadığı ama kendi seçtiği yola giden çocuk’ ama biz senin için her şeyi yaptık ’cümlesiyle karşı karşıya kalır. Bu cümle sanki bir yılı doldurmuş bir kredinin ek faizi gibi kulaklarda yankılanır. Bunun yerine şöyle denilebilir ‘ yapmak istediğimiz her şeyi senin için yapamadık sana iyi bir çocukluk vermeye çalıştık ama çoğu zaman zorlandık çoğu zaman sana sinirlendik ama kendimize de sinirlendik ama seni olduğun gibi çok seviyoruz’ .

   Çocuklar onlar için her şeyi yapan ebeveyne ihtiyacı yoktur. Onlar ihtiyaçları olduğunda yanlarında olan ebeveynlerine özlem duyarla. Ebeveyn anlayış göstermeli aynı azmanda yaşamda yön gösterip onları tutmalıdır. Gerektiğinde gerekli sınırları koymalı ve gereksiz yasaklamalardan kaçınmalıdır. Buna sıcakkanlı gergin olmayan aile içi davranış dinamiği eklendiğinde çocuğun sağlıklı yetişmesi için gerekli ortam sağlanmış olur.   


Yetiştirme Tarzında Sınır Koyma:

Sınırlar sevgiyle bezenmiş aile içi ilişkilerle birlikte konuşmalıdır. Çocukların sınırlara ihtiyacı var derken bu cümle ailelere kendi diktatörlülerini kanıtlama anlamına gelmez. Çocuklara sınırların gösterilmesi demek sorumlu bir şekilde çocuklara yön vermek, beraber yaşamanın gerektirdiği değerleri ve kuralları yaşayarak göstermek ve sınır koymanın güvenlik anlamına geldiğini bilince olmak demektir.

Sınırlar aile içi ilişkilerde karalılık ve açıklık anlamına gelmektedir. Bu konuda neyin doğru neyin yanlış olduğuna kara vermemek birçok ebeveyni endişelendirir. Diğer ebeveyn ile girdikleri rekabette, çocuklarının sevgisini kaybetme korkusu ile birlikte anlamsız duruma uygun olmayan sınırlar konur ya da gerekli yerlerde yine aynı nedenlerle hiçbir sınır konmaz. Ebeveyn için sınır koyma yetiştirmenin en sevilmeyen yanıdır ve sınır koyan taraf çocuğun sinirini ve öfkesini kazanır.

Klasik Durumlar Ve Çözüm Yolları:

Sormak, yalvarmak, inatlaşmak: 

‘sence yeteri kadar şeker yemedin mi’?

‘yeteri kadar televizyon seyretmedin mi’?

‘sence senin yaşındaki. Çocuklar hangi saatte yatıyor.’

   Bu soruların arkasında genelde ebeveynin konu hakkındaki kendi düşüncesi yatar. Çok otoriter gözükmemek için ebeveyn açıkça kuraları belirlemekten çekinip soruların arkasına sığınarak çocukların anlamasını bekler.

→  Bunun yerine çocuğunuza açık ve kısa mesajlar verin:

‘Bugün yeteri kadar şeker yedin daha fazla yemeni istemiyorum.’

‘lütfen televizyonun kapat.’

‘vakit çok geç oldu şimdi uyumanı istiyorum.’

2. Arka planda çocuklara emirler:

Çocuklar herhangi bir şeyle meşgulken (oyun oynamak, TV izlemek…) arka planda ebeveynin emirleri duyulur yani başka bir odadan çocuğa seslenilir, bu seslenmede hiç duygusal ilişki ve göz teması yoktur.

‘şimdi odanı topla’

‘ceketini as’,

‘kavga etmeyi bırak’

Çocuklar hoşlarına gitmeyen şeyleri duymama dikkate almama eylemi gösterirler. Bunu dışında gelen uyarıların ne kadar ciddi ve duyulmazsa olabilecek olayların ne kadar tehlikeli olduğuna kara verebilirler.

Çocuklarınızla ilişki ve göz kontağı kurun:

İstenmeyen durumlarda bu şu anlama gelir: çocuğun yanına gidin onunla aynı göz hizasına gelin ve ondan istediğinizi açık ve kısa cümlelerle söyleyin.

3. İlişkiyi Çok Kısa Tutmak:

Günlük koşturma içinde ebeveynin çoğu hızlı bir şekilde isteklerini belirtir ve daha sonra arkasını dönüp diğer bir işle meşgul olur sonra neden emirler yerine getirilmez diye meraklanır.

Çocuk tepki verene kadar bekleyin:

Örneğin çocuktan ceketini asmasını istedik (‘ceketini lütfen as’) bunu söyleyip çocuğun tepki vermesini bekleriz böylelikle emrin gerçekliği ve anlamı daha açık bir şekilde ortaya çıkar ve aynı zamanda doğru şekilde davranılmasına olanak sağlar. Yani çocuk ceketi asarsa çocuğu övmek veya ceketi asmazsa çocuğa emri tekrarlamak gibi.

4.Emir Yerine Yasaklar:

‘ kavga etmeyi bırakın’

‘ayağını sürterek yürüme’

Erişkinler çoğu zaman çocuklara ne yapmamaları gerektiğini, neyi bırakmaları gerektiğini, neyin sinirlendirdiğini söylerler. Bu söylemler çocuğun davranışları üzerinde büyük bir baskı yaratır.

Olumlu gerçek beklentilerinizi içren söylemler kullanın:

‘nasıl anlaşacağınıza kendiniz karar verin’

‘lütfen otur’

Böylelikle çocuklar kendilerinden ne beklendiğini açık bir şekilde öğrenirler.

5.Ön Uyarı Yapmadan Emir Verme:

‘çabuk buraya gel’

‘şu anda bu işi bitiriyorsun’

Çocuklar genelde sevdikleri şeylerde yoğun bir şekilde ilgilenirler ve böylece dikkatlerini ebeveynin istediği kadar hızlı şekilde dağıtamazlar ve bu nedenle zamana ihtiyaç duyarlar

çocuklara hazırlık zamanı verin:

‘5 dk içinde yemeğe oturuyoruz oyununuzu bitirin’

’10 dk içinde yola çıkıyoruz’

‘oyununu bitirdiysen yeni oyuna başlama birazdan diş hekimine gidiceğiz.

6.Neden Soruları:

‘neden bunu yaptın’

‘neden ağlıyorsun’

‘neden bana yalan söyledin’

‘neden kavga ediyorsunuz’

Neden soruları aslında sorunun kaynağına yönelik değildir. Aslında çocuklara suçluluk duygusu verir ve yanlış davranışları gösterir. Çocuklar kendilerini köşeye sıkışmış hissederler ve bu sorulardan kaçmaya çalışırlar (‘ bilmiyorum’) karşı cevap(‘neden bilmiyorsun’) sonuç. Ebeveyni ve çocuğu tatmin etmez.

çözüm arayın:

‘Lütfen yeniden düzenle’

‘birbirinizle anlaşabilmek için ne yapabilirsiniz’

‘sorunu nasıl çözebileceğin hakkında bir bilgin var mı’?

Böylelikle çocuklara savunma mekanizması kullanma olanağı verilmez ama bu denemeyle sorunların çözülmesi sağlanır ve çocuğa sorunları çözmek için gerekli cesaret verilmesi olur.

7. Gerçekçi Olmayan Cezalarla Tehdit Etme: 

‘TV yi kapatmazsan 6 hafta evden dışarı çıkmazsın’

‘eve vaktinde gelmezsen seni tatile götürmeyeceğiz’

‘altına tabağını bitirmezsen bir daha sana yemek vermeyeceğim’

 Bu tür veya benzer tehditlerle çocuklar ya korkar ya güvensiz olurlar veya büyüklerin boş ve etkisiz tehditlerini öğrenirler.

gerçekçi ve duruma uygun emirler verin:

‘TV yi açarsan bugün seyredeceğin en sevdiğin diziyi seyredemeyeceksin’

‘eve vaktinde gelmezsen seni merak ederiz o zaman yarın tüm günü evde geçirmek zorunda kalırsın’

‘aç değilsen yemek zorunda değilsin ama yemek sonrası tatlı yiyemezsin ‘

Çocuklarınızın sizi dinlemesi için ne yapabilirsiniz: 

1.daha çok iyiye, övgüye ve doğruya yönelin:

‘vaktinde gelmen ne güzel’

‘bana yardım etmen harika’

‘iyi ki aklına gelmiş’,

‘bunu başarman çok güzel’

Çocuklar eğer iyi yaptıkları işler için yeterli dikkati çekerlerse farklı davranmak zorunda kalmazlar.

2. Uygun Davranış İçin Övgü:

Çocuklardan istenen hareketleri sıklıkla göstermeleri olasılığı övgüsel destek ile artar. Burada kural istenmeyen bir davranış cezalandırılırsa iyi davranışlarda ödüllendirilmelidir.

3. Kural Koyma:

‘yemek yerken televizyon kapatılacak’

‘herkes kendi tabağını bulaşık makinesine koyacak’

 ‘evde terlik giyilecek’

Herkes için geçerli açık, anlaşılır kurallar birlikte yaşamı kolaylaştırır ve anlamsız tartışları azaltır. Burada önemli olan kuralların o anki aile düzenine uyup uymadığının test edilmesi ve kuralların yaşam değişikliklerine göre değiştirilmesidir kurallar aile fertlerinin birbirleriyle görüşmelerinde ve anlaşmalarıyla belirlenebilir.

4.Etkili İstekler:

‘Ebeveynlerin istekleri aşağıdaki maddeleri içerirse etkili olur:

İsteklerimizi siz uygulamaya hazır olduğunuzda bildirin

İstekleri bildirmeden önce olumlu veya olumsuz sonuçları iyi hesaplayın.

Çocukların dikkati televizyon, video, bilgisayar tarafından dağınıkken onlara herhangi bir istek bildirmeyin.

Sizinle konuşurken çocuğun dikkatini size verdiğinden emin olun (göz teması).

İsteklerimizi rica olarak değil emir olarak bildirin.

İsteklerinizi bir kere söyleyin ve çocuğun tekrarlamasını isteyin.

Çocuk isteğinizi yaparken onun yakınında kalın.

5.Cezalar ve mantıklı sonuçlar:

Cezalar etkili olması için:

Cezaların olayla ilintili olmalıdır.

Herhangi bir zaman da değil olayı takip eden zaman da olmalıdır

Çocuk için uygulanabilir olmalıdır

Çocukla önceden konuşulmuş olmalıdır

Çocuğa karşı değil çocuğun yaptığına karşı olmalıdır.

Önceden uyarılmalıdır.

Ebeveyn ne yaparsa yapsın keyfe bağlı düşüncesiz yaşı ve duruma uygun olmayan cezalar çocuk ebeveyn ilişkilerini zedeler.

Ebeveynde bir zamanlar çocuk olduğunu düşünmeli ve kendi yetiştirme deneyimlerini hatırlamalıdırlar.

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. R. Hülya Bingöl Çağlayan

Uzm. Dr. R.Hülya Bingöl, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1997 yılında başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, aynı fakülte de tamamlayarak Çocuk ve Ergen Psikiyatristi unvanı almıştır.  Almanya Ruhr Üniversitesi Nöroloji kliniğinde Prof. Dr. H. Przuntek'in asistanlığını yapmış ve Chorea Huntington merkezinde çalışmalarda bulunmuştur. Yurt dışı ihtisasını LWL- KLINIK MARL - SINSEN, HAARDKLINIK, Almanya Hastanesi'nde Prof. Dr. G. Siefen başkanlığında tamamlamıştır. Erişkin Psikiyatri ihtisasını LWL - Universitaetsklinik Bochum'da, Prof. Dr. Georg Juckel başkanlığında tamamlayarak 2008 yılında Türkiye'ye dönmüş ve Medicana İnternational Hospital'de kurucu ekipte yer almıştır. Uzm. Dr. R. Hülya Bingöl, mesleki çalışmalarına şu an ...

Etiketler
Mükemmel
Uzm. Dr. R. Hülya Bingöl Çağlayan
Uzm. Dr. R. Hülya Bingöl Çağlayan
İstanbul - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Facebook Twitter Instagram Youtube