Ağız Florası ve Sağlık
Çürük ve diş eti iltihabı, ağız bakterilerinin neden olduğu iki ana diş hastalığıdır. Bilinen diğer bulaşıcı hastalıkların aksine, çürük ve periodontite birden fazla mikroorganizma sebep olur. Oral flora, dişlere yapışan ve plak denilen karmaşık bir topluluk, bir biyofilm oluşturur. Bu bakteriler (özellikle Streptococcus mutans) şekerleri, karbonhidratları fermente eder ve diş minesi ile dentindeki mineralleri çözebilen ve çürüğe yol açan asit üretimine neden olur. Biyofilm, bazı kimyasal ajanlarla (klorheksidin diglukonat) yok edilebilir fakat çeşitli yan etkileri bulunmaktadır.
Yapılan bir çalışmada; ağız boşluğu mikrobiyotası değişikliklerinin, günümüzde en sık ölüm nedeni olan ateroskleroz ile ilişkili olabileceği bulunmuştur. Çalışmaya alınan bireylerin hem ağız boşluklarında hem de aterosklerotik plaklarında aynı cins bakteriler (Rothia, Granulicatella, ve Propionibacterium gibi) tespit edilmiştir.
Beslenmenin Ağız Florasına Etkisi
Beslenme, ağız sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Ağız boşluğu, beslenme yanlışlarının klinik olarak fark edildiği ilk bölgelerden biridir. Beslenme, özellikle diş çürüklerinin sebepleri arasında önemli bir yere sahiptir. Çürüklerin önlenmesinde, karyojenik denilen çürük yapıcı besinlerin tüketimini olabildiğince azaltmak ve antikaryojenik besinlere yer vermek önem kazanmaktadır.
- Karbonhidratlar
Fermente edilebilir karbonhidratlar diş çürüklerinin temel nedenidir. Sükroz, glikoz gibi karbonhidratlar, laktik asit vb. organik bileşiklere fermente olarak, dişlerde mineral kaybı ve çürüklere yol açarak, diş plaklarında çok sayıda oral bakteri birikimine neden olurlar. ABD Ulusal Araştırma Konseyi, fermente olabilen karbonhidratların yokluğunda diş çürüklerinin gelişmeyeceğini rapor etmiştir. Hayvanlarla yapılan bir çalışmada da; diyette sükrozun yağ ile değiştirilmesiyle diş eti lezyonlarında %75-90 oranında azalma olduğu bildirilmiştir. Karbonhidrat tüketim sıklığı, besinlerin fiziksel özellikleri, besin alım zamanlaması; plak oluşumu ve plak bileşimine katkıda bulunan faktörlerdendir.
Ağız hastalıkları ve tedavisinde probiyotiklerin kullanılabileceği belirtilmektedir. Özellikle Lactobacillus ve Bifidobacterium gibi yararlı bağırsak bakterileri, çürümeye neden olan streptokokları ve Candida bakterilerini doğrudan ve dolaylı mekanizmalarla baskılayarak ağız boşluğunda yararlı etkiler gösterebilmektedir.
- Ksilitollü sakız
Sakız, tükrük salgısını artırarak hem asitlik dengesini hem temizlenmeyi sağlar. Bir tatlandırıcı olan ksilitol ise, plak oluşumu ve bakterilerin yapışmasını önler. S. mutans bakterisi üzerinde de baskılayıcı özelliği vardır. Ayrıca, ağızdaki mikroorganizmalar ksilitolü fermente edememektedir. Sorbitole kıyasla çürük azaltıcı etkisi çok daha fazladır.
Literatürde tükrük asitliğini düşürdüğü, ağız ortamına florür sağladığı, bakteri aktivitesini ve plak birikimini azaltıcı yönde etkileri olduğu belirtilmektedir. Yeşil çaya kıyasla polifenol içeriği daha fazladır.
Yeşil çayın ağız temizliği ve çürükler üzerinde etkili olduğu eski Japon kaynaklarında yazmaktadır. Bu doğrultuda yapılan insan ve hayvan çalışmalarında; yeşil çayın biyofilm oluşumunu engellediği, böylece plak miktarını ve çürük görülme oranını azalttığı görülmüştür. Yeşil çay polifenolleri, streptokok cinsi bakterilerin bazı türlerine karşı direkt öldürücü etki göstermekte ve içerdiği kateşinler de periodontal patojenler ve dokularda etkili olmaktadır. Ancak yeşil çay kateşinleri her bireyde aynı sonucu vermeyebileceğinden tüketim miktarı mutlaka kontrollü olmalıdır.
Ağız içi asitliğini düşüren tükrük salgısını arttırır. Çürük önleyici özellikteki kazein proteinini ve kalsiyum-fosfat iyonlarını içerir. Asitliğe etkisi, ksilitol ve çaydan daha fazladır. Diyet süreci ile insan oral mikrobiyomu ilişkisi hakkında yapılan bir çalışmada; doymuş yağlar ve C vitamini alımlarının, ağız mikroorganizma çeşitliliği üzerinde etkili oldukları bulunmuştur. Doymuş yağ asitleri alımı (32.1 g ve üzeri) Betaproteobacteria ve Fusobacteria zenginliği ile pozitif ilişki gösterirken; C vitamini alımı (294.5 mg ve üzeri) ise Fusobacteria, Leptotrichiaceae ve Lachnospiraceae artışı ile ilişkili bulunmuştur. Glisemik yüke bakıldığında, Lactobacillaceae artışı ile pozitif olarak kolere bulunmuştur. Ancak elde edilen bu sonuçlar yeterli değildir.
Sonuç olarak;
Tükrük koşulları 35-36 °C sıcaklıkta ve pH’sı 6.75-7.25 arasında olup, içerdiği nemle birlikte mikroorganizmaların oluşması için optimal koşullara sahiptir. Besinler, ağız mikroflorasını etkileyen temel nedenlerden biri olduğundan, ağız sağlığı korunmasında beslenme mutlaka dikkate alınmalıdır.
Erdoğan, S. (2019). Beslenme Ağız Florası ve Diş Sağlığını Etkiler Mi?. Sağlıklı Beslenme. URL: https://www.birbes.com/?p=16206. Erişim Tarihi: 28 Şubat 2024.