Besin alerjisinde yaklaşım

Besin alerjisinde yaklaşım

Besin alerjisi ve diğer tür besin maddesine karşı intolerans (aşırı hassasiyet) birçok kişiyi ilgilendiren bir konudur.Gıdalara karşı gelişen "istenmeyen reaksiyon" bir gıdanın alımından sonra ortaya çıkan herhangi bir anormal reaksiyondur. Gıda alerjileri, belirli bireylerde gıdalara karşı oluşan bağışıklık sistemi kaynaklı ters reaksiyonlar olarak tanımlanabilir . Gıda alerjisinde, belirtiler alerjen özellikteki makromoleküllerin alınmasını takiben hızlıca ortaya çıkar . Bazen, bu belirtiler o kadar ciddi düzeyde olur ki, sonuçta anafilaksi olarak bilinen ve hayati tehlikesi olan bir reaksiyon ortaya çıkabilir. Ancak, gıda intoleransı bağışıklık sistemiyle ilgili değildir . Halk arasında gıdalara karşı bireylerin verdiği reaksiyonlar sıklıkla gıda alerjisi olarak kategorize edilmesine rağmen, gerçek gıda alerjisi tanımı, gıdalara karşı gelişen bağışıklık sistemi kaynaklı reaksiyonlar olarak sınırlandırılmalıdır. Gıda intoleransları ise, gıdalara karşı, bağışıklık sistemi ile ilgisi olmayan bireysel reaksiyonlardır ve semptomların ortaya çıkması günler alabilmektedir . Belirtiler kişiyi huzursuz edebilir ve hatta bazı durumlarda ağır olabilir; ancak belirtilerin genellikle hayati tehlikesi yoktur . Gıda intoleransı; gıda ürünlerine karşı immünolojik olmayan enzimatik (örneğin, laktaz enziminin eksikliği), farmakolojik (örneğin; gıdadaki doğal vazoaktif aminlerin doğrudan etkisi) ve tanımlanamayan reaksiyonlar grubunu kapsar.
TARİHÇE
Besinlerin olumsuz reaksiyonlara yol açtığı 2000 yıldan uzun süredir bilinmektedir. Hipokrot’ın kayıtlarında inek sütüne karşı olan reaksiyonlardan söz edilmektedir. 1921’de Prausnitz ve Kustner ilk kez balık alerjisi reaksiyonunu tanımlamışlardır.

Besin Alerjenleri

Başlıca alerjen besinler çocukluk çağında inek sütü, tavuk yumurtası, soya fasulyesi, buğday, erişkinlerde yer fıstığı, kabuklu deniz ürünleri, balık ve kabuklu yemişlerdir. Diğer alerjen besinler arasında baklagiller, sebzeler, meyveler, sığır eti, kuzu eti, domuz eti, tavuk eti, hindi eti yer alır. Besin antijeni ile duyarlanma sadece besinin ağızdan alınması ile değil, inhalasyon ve ciltle temas sonrası da ortaya çıkabilir.

Klinik Belirtiler

Alerjen özellikteki gıdalar ile vücudun askerleri olan antikorlar karşılaşınca ortaya pek çok kimyasal madde salgılanır. Örneğin “histamin” bunlardan biri olup bazı alerjik reaksiyonların da sebebidir. Bu reaksiyonlar:
1) Kılcal damarların daralması (Kızarma)
2) Damarların geçirgenliğinin artması (Kabartı, şişme)
3) Solunum yollarındaki veya bağırsaklardaki düz kaslarda kasılma (Solunum zorluğu ve ağrı)
4) Derideki sinir uçlarında uyarılma (Kaşıntı ve ağrı)

Besin alerjisi olan birçok insan için bu reaksiyonlar tehlikeli olmaktan çok rahatsızlık vericidir. Ancak ender de olsa bazı durumlarda anafilaktik reaksiyonlar oluşabilir. Farklı vücut sistemleri aynı anda çalıştıklarında bu alerjik cevap ciddi ve hatta hayatı tehdit edici olabilir.
Besin alerjilerinde alerjen besinin saptanması ve bundan kaçınılması en önemli yaklaşımdır. Hazır besinlerin içerikleri öğrenilmeli ve hazır besinlerin etiketleri dikkatle okunmalıdır. Bebeklik döneminde besinden sakınma uygularken, kesin tanı çok önemlidir. Çünkü özellikle en sık görülen süt alerjisi nedeniyle süt ve süt ürünleri kesilirken, yerine uygun beslenme düzenlemesi yapılmalıdır. Bu sağlanmazsa büyüme ve gelişme bozuklukları ortaya çıkar.
Süt, yumurta, soya ve buğdaya bağlı alerjik reaksiyonlar genellikle 1-2 yaşından sonra kaybolabilir. Yer fıstığı, fındık, balık ve kabuklu deniz ürünlerine karşı gelişen reaksiyonlar ise uzun yıllar boyu hatta yaşam boyu devam edebilir.
Besin alerji tedavisinde günümüzde geçerliliği kesin kanıtlanmış tek tedavi, alerjiye yol açan besinin doğru tanımlanarak diyetten tam olarak çıkarılmasıdır. Diyetten çıkarılması önerileriyle birlikte hastaya eğitim verilerek reaksiyonun erken bulgularının tanıtılması, besin etiketlerinin okunma alışkanlığının kazandırılması esastır.
Sonuç olarak günümüzde besin alerjisi tedavisinde besinin diyetten çıkarılması ve acil tedavi dışında etkin bir tedavi olmamasına karşın, anti IgE antikoru, alternatif immunomodülator tedaviler, mutasyona uğratılmış rekombinant alerjenler, hipoalerjen besinler gibi yeni tedavi seçenekleri üzerinde çalışılmaktadır. Bu bilgilerin ışığında yakın gelecekte hastalara etkili ve güvenilir tedaviler sağlanabileceği söylenebilir.
Görüldüğü gibi besin alerjisi insan hayatını önemli derecede etkileyen bir durumdur. Son dönemde alerjik hastalıklarda olan artışlar dikkate alınmalıdır. Değişen yaşam tarzıyla ilişkili olarak gittikçe gelişen ve sanayileşen ülkelerde geleneksel beslenme alışkanlıklarından uzaklaşıldığı ve beslenmedeki bu değişimin alerjilerde ve alerjik hastalıklardaki artışla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

 

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Tuğba Cici

Dyt. Tuğba CİCİ, lisans öncesi öğrenimini Neuenmarkt-Wirsberg Grund und Hauptschule'de (Almanya), Markgraf Georg Friedrich Gymnasium'de (Almanya) ve Hamdi Bozbağ Anadolu Lisesi'nde tamamlamştır. Ardından İstanbul Bilim Üniversitesi Beslennme ve Diyetetik başlamış olduğu lisans eğitimini 2014 yılında tamamlayarak Diyetisyen unvanı almıştır. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra başlamış olduğu Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik yüksek lisans eğitimine hala devam etmektedir. Mesleki çalışmalarına Vital Fulya Plaza'da bulunan özel merkezinde devam eden Dyt. Tuğba CİCİ, üniversite eğitimi süresince ve sonrasında pek çok mesleki kongre, eğitim ve seminere katılmıştır. Ayrıca kendisi iyi derecede Almanca, İspanyolca ve İngilizce bilmektedir. Dyt. Tuğba CİCİ'nin katılmış olduğu eğitim, konferans ve seminerlerden bazıları şöyledir; ...

Etiketler
Alerjen
Dyt. Tuğba Cici
Dyt. Tuğba Cici
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube