Bel fıtığının proloterapi ile ameliyatsız tedavisi

Bel fıtığının proloterapi ile ameliyatsız tedavisi



Bel Fıtığı

Belimizde 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Disk, özel bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına hizmet eder. 
Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Disklerin iç kısmında nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun dışında anulus fibrozus adı verilen daha sert bir fibröz tabaka, omur kemiklerine bakan yüzlerde ise her iki tarafta son-plak olarak adlandırılan kıkırdak yapılar vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir. Fıtıklaşan yani dışarıya doğru taşan disk, omurilik kanalı (spinal kanal) içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder .

Ayrıca fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya neden olurlar. 

Bel Fıtığı Nasıl Oluşur


Ağır bir yükü kaldırmak veya ters bir hareket yapmak gibi pekçok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de bel fıtığının oluşmasında önemli rol oynarlar. Çünkü öyle insan vardır ki 120 kg. kaldırır, hiçbir şey olmaz; öylesi de vardır ki 5 kg. kaldırır, bel fıtığı olur.

Kişiye ait faktörlerin başında omur kemikleri arasında bulunan ve disk adı verilen kıkırdaklardaki dejenerasyon gelir. Kâinatta hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmamış olması gibi diskin beslenmesi de belirli bir plan ve program dahilinde gerçekleşmektedir. Belirli maddeler diskin belirli yerlerinden geçmektedir. Ancak yaş ilerledikçe diski besleyen damarlar da azalır ve yaklaşık sekiz yaşından sonra hiç görülmezler. Bu yaştan sonra diskin beslenmesi diffüzyonla olur. Disklerin ihtiva ettiği su oranı da çocuk yaştan itibaren yavaş yavaş azalmaya başlar. Bir ceninin diskinde su oranı % 90 iken, çocuklarda bu oran % 80'e, yetişkinlerde ise % 50-60'a düşer. Neticede disk de giderek küçülür ve yüksekliği azalır. Buna disklerdeki beslenme bozukluğu ve mikro seviyedeki değişiklikler ile kimyasal değişiklikler ve disk üzerine uygulanan mekanik kuvvetlerin yaptığı dejenerasyon eşlik eder. Diske giren oksijen ve besin miktarı giderek azalırken metabolizma artıklarının atılması zorlaşır. Disk zamanla elastikiyetini yitirir, artık kuvvet aktarma ve kuvveti çevre dokularda dengeli bir şekilde yayma görevini yapamaz olur. Diskin içinde bulunan ve tamir görevi üstlenen destek hücrelerinin sayısı da yaş ilerledikçe azalır. Tamir olayı zayıflar. Mikro düzeyde bulunan çatlaklar üzerine aşırı yük binince veya kişi yanlış bir hareket yaptığında diskin içindeki yumuşak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarıya doğru çıkar ve bel fıtığı oluşur. Yani zemin hazır hale geldikten sonra bardağı taşıran son bir damla gerekmektedir ki bu, hafif bir cismi kaldırmak veya sadece öksürmek de olabilir.


Bazı ailelerin tüm fertlerinde kıkırdak yapıdaki dejenerasyon nisbeten daha erken yaşlarda olmakta, dolayısıyla daha sık ve kolay bel fıtığına yakalanmaktadırlar. Öyle aileler vardır ki, dede, baba ve çeşitli yakın akrabaları bel fıtığından ameliyat etmişizdir. Yani kıkırdak yapıdaki dejenerasyonun genetik yönünün olduğu da söylenebilir.

Damarlardaki hastalıklar, şeker hastalığı ve sigara kullanımı, diske gelen kan akımının miktar ve kalitesini, dolayısıyla onun beslenmesini olumsuz yönde etkileyerek dejenerasyonu hızlandırırlar.

Bel fıtığının oluşumunda rol oynayan dış faktörlerin başında günlük aktiviteler esnasında ortaya konan bilinçsiz hareketler gelmektedir. Eğilerek veya uzanarak bir yük kaldırdığımızda belde bulunan diskler üzerine binen yük simetrik değil, asimetrik olmaktadır. Böyle bir durumda bel fıtığının nasıl kolayca teşekkül edebileceğini aşağıdaki şekiller sade bir tarzda izah etmektedir. 

Proloterapi nedir?

Proloterapi USA’da 1930’dan beri uygulanmaktadır. Proloterapi; artritis, bel ağrısı, boyun ağrısı, fibromiyalji, tekrarlayan strain yaralanmaları; tenisçi-golfçü dirseği, karpal tünel sendromu, rotator cuff yaralanmaları; ayak bileği yaralanmaları, aşil tendiniti, diz yaralanmaları, kalça ağrısı, osteoartritis parsiyel tendon ve ligament yırtıkları, dejenere veya hernie disk, temporomandibuler eklemi içeren kas iskeleti sistemi ağrıları için faydalıdır. Proloterapide ligament ve tendonun kemiğe yapışma yerine injekte edilen dekstroz çözeltisidir. Bu lokalize inflamasyona neden olur. Bu da kan akışını artırarak ligament ve tendonların kendini onarmasını sağlar.

Özellikle proloterapi; zayıflamış ve gevşemiş ligamanları ve diğer eklem destek yapılarını güçlendirmek, eklem içinde yeni kartilaj yapımını uyarmak için kullanılır.


Proloterapi vücudun doğal iyileşme yanıtını stimüle ederek etki eder. Stimülan solüsyonların özel karışımı ve konsantrasyonu iyileşmeyi sağlar. İnjeksiyonlar birkaç haftalık aralıklarla yapılır. İyileşme kişiden kişiye farklılık gösterir.

Bel fıtığında proloterapi kullanımı harika sonuçlar doğurmaktadır.Öncelikli hedef kişiyi cerrahi müdaheleye gerek duymadan iyileştirmektir.

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Cemalettin Ekmekcioğlu

Dr. Cemalettin EKMEKCİOĞLU, 1963 yılında Çorum'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimini Çorum'da bitirmesinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1987 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. Mezuniyetinin ardından Anadolu'nun değişik yerlerinde görev yapmış, mecburi hizmet yükümlülüğünü ve askerlik vazifesini yerine getirdikten sonra İzmir'e yerleşmiştir. Dr. Cemalettin EKMEKCİOĞLU, uzun yıllar tamamlayıcı tıp konusunda çalışmalar yapmıştır. Akupunktur ve Nöral Terapi başta olmak üzere Fitoterapi (bitki tedavisi), Biorezonans, Ozon tedavisi, Hipnoz, EFT, Nefes teknikleri vb. pek çok konuda eğitimler almış, sertifika sahibi olmuştur.  Dr. Cemalettin EKMEKCİOĞLU, şu anda İzmir Balçova'da bulunan özel kliniğinde Akupunktur alanındaki çalışmalarına devam etmektedir. ...

Dr. Cemalettin Ekmekcioğlu
Dr. Cemalettin Ekmekcioğlu
İzmir - Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp
Facebook Twitter Instagram Youtube