Bebeğin iyilik halini değerlendiren testler

Bebeğin iyilik halini değerlendiren testler

Antepartum dönemde (bebek doğmadan) uygulanan testler

Non Stres Test (NST)

Fetusun kalp atışlarının seyrini ve bebek hareketleriyle olan ilişkisini temel alarak fetal distres taramasında kullanılan bir testtir (“nonstres”: doğum eylemi “stresi” yok anlamında kullanılan bir kelimedir).

Hangi durumlarda uygulanır

NST, fetal distres (bebekte sıkıntı) gelişme olasılığı yüksek olan fetusların değerlendirilmesinde ve fetal distres varlığından şüphelenilen her durumda (bebek hareketlerinin azalması gibi) birinci basamak test olarak uygulanır. Genellikle haftalık uygulanmakla birlikte miad geçmesi, rahimiçi gelişme geriliği (İUGG) ve preeklampsi gibi bebeğin kaybedilme riskinin yüksek olduğu durumlarda üç günde bir, ve EMR (Erken membran rüptürü-suların erken gelmesi) gibi fetusun durumunun hızla değişmesinin mümkün olduğu durumlarda günlük uygulanır ve bu durumlarda incelemeye sıklıkla amnios sıvısı volümü değerlendirilmesi eklenir. EMR’de günlük NST yerine günlük biofizik profil (BFP) tercih edilebilir.

Uygulanması

NST çekilmesi

Anne adayı bir yatağa yatırılır. Karnına fetus kalp atışlarının en kuvvetli duyulduğu yerde karidotokografi cihazının kalp atışlarını algılayan probu bağlanır (resimde karnın alt kısmına bağlanmış şekilde görülmektedir). Ek olarak uterus kasılmaları da araştırılmak istenirse bu durumda karnın en tepe noktasına kasılmaları algılayan prob (“ağrı probu”) yerleştirilir (resimde karnın üst kısmına bağlanmış şekilde görülmektedir). NST’de genellikle ağrı probu kullanılmaz.

Anne adayının eline üzerinde bir düğme olan bir çubuk verilir. Test esnasında bebek oynadığında bu düğmeye basması istenir. Yaklaşık 20 dakika boyunca cihaz bebeğin kalp atışlarında meydana gelen değişiklikleri kağıda aktarır. Bu kağıda NST trasesi adı verilir.

Yorumlanması

Fetal distres olmayan sağlıklı bir fetusun NST trasesinde çok tipik bulgular vardır: Kalp dakikada 120-160 arası atar. Kalp atışları dalgalanmalar gösterir. Değişkenlik adı verilen bu dalgalanma bebeğin sinir sisteminin sağlıklı olduğunun en önemli göstergelerinden biridir.Bunlara ek olarak sağlıklı fetusun vücut hareketleri esnasında kalp atımı hızlanır belli bir süre sonra yine normal hızına döner. Trasede bu esnada kalp atım hızında yükselmeler oluşur. Bu yükselmelere akselerasyon adı verilir. NST yorumlanmasında kalp atım hızı, değişkenliğin derecesi ve akselerasyonların büyüklüğü ve süresi (yükselmenin derecesi) temel alınır. 20 dakikalık inceleme sonucunda bazı kriterler yerine gelirse bebek sağlıklı demektir. Bu durumda reaktif (reaktif=uyarana cevap veren-burada uyaran bebeğin kendi hareketidir) NST’den bahsedilir. NST 20 dakika boyunca reaktif olmamışsa bebeğin uykuda olduğundan şüphelenilir. Bu durumda belli bir süre bebeğin uyanması beklenir ya da fetal akustik stimulasyon cihazı denen ve bebeğe ses uyarısı vermek için özel tasarlanmış bir cihaz karna yerleştirilerek bebek uyandırılmaya çalışılır. Bir süre sonra tekrar NST yapılır. Reaktiflik kriterleri yine oluşmamışsa nonreaktifNST’den bahsedilir.

Alttaki resimde reaktif olarak değerlendirilen bir NST trasesi görülmektedir. Oklar kalp atım hızındaki yükselmelere (akselerasyonlar) işaret etmektedir. Akselerasyonlar arasında kalan bölge ise ortalama kalp atım hızıdır ve bu trasede dakikada 145 civarındadır. Trasede kalp atım hızının dalgalanmaları (değişkenlik) gözlenmektedir.

 

NST reaktif çıktığında bebek çok yüksek bir ihtimalle iyi durumda demektir ve ileri incelemeye gerek kalmaz. Bir hafta içinde bu bebeğin ölme olasılığı binde 7 gibi düşük bir olasılıktır. Ancak burada hatırda tutulması gereken nokta NST incelemesinin kordon sarkması ya da ablatio placenta (plasentanın erken ayrılması) gibi ani ve beklenmedik şekilde gelişen olayları ve doğum sonrası gelişmesi muhtemel olumsuz durumları tahmin etmesinin mümkün olmadığıdır.

Test nonreaktif çıktığında ise yanlış olma olasılığı oldukça yüksek (%50’lere varır) bir testtir.Bu yüzden nonreaktif NST çıkması durumunda ileri inceleme testlerinden biri uygulanarak yapılarak durum açıklığa kavuşturulmalıdır.

Antepartum dönemde (bebek doğmadan) uygulanan testler

Biyo fizik Profil (BFP)

NST’ye ek olarak ultrasonla bebeğin amnios sıvısı volümü, solunum hareketleri, vücut hareketleri ve kas tonusu (gerginliği) olmak üzere dört ayrı parametrenin daha değerlendirildiği bir fetal distres tanı testidir.

Hangi durumlarda uygulanır?

BFP’nin en büyük kullanım alanı nonreaktif çıkan NST’lerin ileri incelemesidir. Nonreaktif NST’de BFP bebeğin gerçekten tehlikede olup olmadığını oldukça hassas bir şekilde gösterebilir. Yüksek puan (8 ya da 10) elde edilmesi durumunda bebeğin iyi durumda olma olasılığı oldukça yüksek, düşük puan elde edilmesi durumunda ise bebeğin kötü durumda olma olasılığı oldukça yüksektir. Bu yüzden fetal iyilik halinin değerlendirilmesinde son basamağı teşkil eder. Olumsuz çıktığında daha ileri bir inceleme yöntemi yoktur.

İkinci uygulama alanı da fetal distres gelişme riski çok yüksek olan fetuslarda birinci ve tek basamak test olarak kullanılmasıdır. Bu amaçla en sık kontrolsüz diabette (şeker hastalığı) genellikle üç günde bir ve enfeksiyon gelişme riski yüksek olan EMR (suların erken gelmesi) durumlarında günlük uygulanır.

BFP uygulamalarında dikkat edilmesi gereken nokta amnios sıvısı volümünün yetersiz olması (oligohidramnios) durumunda fetus yüksek puan alsa da yaklaşımın değişebileceğidir: Oligohidramnios bebeği kordon basısı tehlikesi ve bebeğin karında ölmesi riskiyle karşı karşıya getirdiğinden alınan puan 8 olsa bile bebeğin iyi durumunu garanti edemeyebilir. Bu durumda yaklaşım gebelik haftasına göre değişir ve genellikle doğumu gerçekleştirmek için çok uzun süre beklenmez. NST’de olduğu gibi BFP de kordon sarkması ya da ablatio placenta (plasentanın erken ayrılması) gibi ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen olayları ya da doğumdan sonra bebekte oluşabilecek bazı patolojileri tahmin edemez.

Uygulanması

NST usulüne uygun şekilde yapıldıktan sonra anne adayına 30 dakika boyunca ultrason incelemesi yapılır.Bu incelemede ilk önce amnios sıvısı miktarı değerlendirilir. Daha sonra 30 dakika boyunca bebeğin solunum hareketlerivücut hareketleri ve kas tonusu ultrasonda izlenir.

Yorumlanması

İnceleme süresince bebeğin solunum hareketlerinin varlığı ve belli bir süre devam etmesi, belli sayıda hareket olması, amnios sıvısı volümünün yeterli olup olmaması ve bebeğin tonusunun gergin ya da gevşek olmasına göre her parametreye sıfır ya da iki puan verilir ve puanlar toplanır. NST reaktifliği için verilen iki puanla birlikte 8-10 puan arasında alan bebeğin iyi durumda olduğuna karar verilir. 6 ya da daha alan fetusta fetal distres şüphesi vardır. Bu durumda testin belli bir süre sonra tekrarlanması ya dapuanın çok düşük olması durumunda doğumun gerçekleştirilmesi gerekebilir.

Kontraksiyon (ing.: Contraction) Stres Test (CST)

Fetusun kalp atımlarının doğum eylemindeki kasılmalara verdiği cevabı ölçen bir testtir. (“contraction stress”: doğum eylemi kontraksiyonlarının (kasılmalarının) bebekte “stres yaratması” anlamında kullanılan bir terimdir).

Hangi durumlarda uygulanır?

Önceleri nonreaktif NST varlığında ileri inceleme yöntemi olarak kullanılan CST, BFP incelemesinin geliştirilmesinden sonra bu amaçla daha az sıklıkla uygulanır hale gelmiştir. Genellikle nonreaktif NST’nin doğrulanması amacıyla miadında ya da miad geçmesi olan gebelere uygulanır. Test oldukça uzun zaman alır: kasılmaların başlatılması amacıyla oksitosin verilmesinden testin bitimine kadar geçen süre yaklaşık 90 dakikadır. Ayrıca doğum eylemini başlatabileceğinden 36. gebelik haftasından önceki dönemlerde, placenta previada (plasentanın aşağıda yerleşmiş olması), EMR’de (suların erken gelmesi), ikiz gebelik gibi durumlarda uygulanması sakıncalıdır. CST’nin diğer testlerde olduğu gibi kordon sarkması ya da ablatio placenta (plasentanın erken ayrılması) gibi ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen olayları ve doğum sonrası gelişmesi muhtemel olayları tahmin edemeyeceği hatırda tutulmalıdır.

Uygulanması

CST uygulanması için doğum eylemi kasılmalarının varlığı gerekir. Anne adayı doğum eyleminde değilse, memeucu uyarısı yöntemi ile ya da serumla oksitosin verilerek 10 dakikada üç adet en az 40 saniye süren kasılmalar ortaya çıkarılır ve teste başlanır. Kardiotokografi cihazının hem kalp seslerini algılayan probu hem de uterus kasılmalarını algılayan probu karna yerleştirilerek teste başlanır. Cihaz test süresince bebeğin kalp atışlarında meydana gelen değişiklikler ile kasılmalar arasındaki ilişkiyi kağıda aktarır. Bu kağıda CST trasesi adı verilir.

Yorumlanması

Yarım saatlik değerlendirme sonunda fetusun kalp atımında kasılmalarla birlikte meydana gelen değişiklikler gözden geçirilir. Trasede kasılmaların büyük kısmında cevap olarak geç deselerasyon adı verilen özel çökme şekilleri oluşuyorsa test pozitif* olarak değerlendirilir. Bu durumda genellikle ileri bir incelemeye gerek duyulmaz ve bebeği doğurtma girişimlerine başlanır. Geç deselerasyonların ortaya çıkmaması durumunda ise test negatif* olarak değerlendirilir. Bu da bebeğin iyi durumda olduğunu hassas bir şekilde gösterir. Bu durumda teste son verilir.

*testten beklenen bulgu fetal distres varlığıdır. Bu yüzden geç deselerasyon varlığında beklenen bulgu müspet yani “pozitif”dir. Geç deselerasyon bulunmamışsa beklenen bulgu yoktur yani “negatif”dir.

Antepartum dönemde (bebek doğmadan) uygulanan testler

Doppler ultrasonografi

Doppler genel anlamda ultrason altında incelenen damar yatağının kan akımını ve normaldışı bir dirençle karşı karşıya olup olmadığını belirleyen bir testtir. Kalbin atım ve dolum fazında incelenen damar yatağındaki basınçlar karşılaştırarak direnç belirlenir. Damarın inceleme esnasında ekranda oluşturduğu dalga görüntüsü de damar yatağının önündeki direnç hakkında bilgi verir. Obstetrik (gebelikle ilgili) uygulamalarda anneden bebeğe kan götüren uteroplasental üniteyi değerlendirebileceği gibi, bebeğin kordonun kan akımı konusunda bilgi verir.

Yüksek rizikolu gebeliklerin takibinin önemli bir parçasıdır.

Hangi durumlarda uygulanır?

Umbilikal arterdeki akım ölçümlerinin patolojik çıkması ya da anormal dalga şekillerinin gözlenmesi bebekte ölçüm esnasında fetal distres varlığına işaret edebileceği gibi bebekte gebeliğin ilerleyen dönemlerinde gelişme geriliği (IUGG) ya da fetal distres gelişme riskinin arttığına işaret edebilir. Ayrıca incelemedeki çeşitli patolojiler bebekteki bir kromozom anomalisi varlığı konusunda şüphe uyandırabilir. Uterin arter dopplerinde direnç artışı ya da dalga görünümünde anormallik (çentiklenme) ise anne adayında gebeliğin ileri dönemlerinde preeklampsi gelişeceğini gösterebilir. Bu haliyle umbilikal ve uterin arter doppler incelemeleri en sık preeklampsili ve kronik hipertansiyonlu gebelerin izlenmesinde kullanılır. Ayrıca kontrolsüz diabetli gebelerde, polihidramnioslu (bebeğin sıvısının artması) ya da oligohidramnioslu (bebeğin sıvısının azalması) gebelerde, fetuslardan birinde gelişim kusuru olan çoğul gebeliklerde yaklaşım biçimini oluşturmakta yardımcı bir yöntem olarak kullanılabilir.

Bunun dışında 23.-24. gebelik haftalarında yapılan ayrıntılı ultrasonun bir parçası olarak da, doppler uygulayan ekoller ve doktorlar vardır. Doppler incelemesinin rutin olarak tüm gebelere uygulanmasının gerekli olup olmadığı henüz açıklık kazanmış bir durum değildir.

Uygulanması

renkliultrason.com

Gebeye yapılan rutin ultrason incelemesinden sonra önce sağlı sollu uterin arterlerde, sonra da umbilikal (kordon) arterde doppler incelemesi yapılır. Her iki uterin arterin akım değerleri, ikisi arasındaki matematiksel fark ve görünüm şekilleri değerlendirilir. Umbilikal arterde de yine akım değerlendirilir ve dalga şekli incelenir.

 

Yorumlanması

Doppler tanı koydurucu değil yönlendirici bir testtir. Patolojik akım değerleri ya da anormal dalga görünümleri elde edildiğinde bebeğin diğer iyilik hali testleriyle yakından değerlendirilmesi konusunda hassas olunması gerektiğini gösterir.Bunun tek istisnası umbilikal arterde “ters akım” denen bir durumun ortaya çıkmasıdır. Umbilikal arterde bu anormal dalga şekli gözlendiğinde bebeğin karında ölme riski oldukça yüksektir ve acil doğum gerekebilir.

Antepartum dönemde (bebek doğmadan) uygulanan testler

Bebek hareketlerinin sayılması
(Ona kadar sayma yöntemi(Count to ten method))

Bebek hareketleri fetal iyilik halinin belirlenmesinde kullanılan en eski yöntemdir. Bebek hareketlerinin oluşması ve koordine edilmesi kompleks bir sinir sistemi olayı olduğundan fetusun iyilik halini hassas bir şekilde ortaya koyabilir.

Her bebeğin kendine özgü bir hareket etme alışkanlığı vardır ve bu hareket etme alışkanlıklarındaki bir değişiklik anne adayı tarafından kolaylıkla farkedilir. Her anne adayının bebek hareketleri konusunda duyarlı olması ve bebeğinin oynaması azaldığında bunu doktoruna bildirmesi gerekir. Anne adayının bebek hareketlerinin belirgin şekilde azaldığını ifade etmesi her kadın doğum uzmanı tarafından ciddiye alınan bir durumdur.

Tanım

Ona kadar sayma yöntemi bebek hareketleri temel alınarak geliştirilen ve anne adayının kendisinin uygulayabileceği basit bir testtir.

Hangi durumlarda uygulanır?

Bu test genellikle fetal distres gelişme olasılığı yüksek olan fetuslarda uygulanır.

Bebek hareketleri günün değişik saatlerinde önemli değişiklikler gösterir ve iş yaşamı yoğun olan anne adayları bebek hareketlerine tam olarak konsantre olamadıklarından normal oynamakta olan bebeği hissedemeyebilirler. Bu da anne adayının endişelenmesine neden olabillir. Önerimiz bebek hareketlerinin genel olarak her anne adayı tarafından izlenmesi ve azaldığını hissettiğinde anne adayının durumu doktoruna bildirmesidir. Ona kadar sayma yöntemi bebek hareketlerinin azaldığını düşünen ancak bundan tam emin olmayan anne adayları için sakin bir köşeye çekilip gerçek bir azalma olup olmadığının belirlenmesi için kullanılabilir.

Uygulanması

renkliultrason.com

Testte anne adayının günde bir kez günün her hangi bir saatinde tercihan akşam saatlerinde bebek hareketlerine konsantre olması istenir. Bebeğin on kez hareket etmesine kadar geçen süre kaydedilir.Bebeğin hıçkırık hareketleri değerlendirme dışı bırakılır. 10 kez hareket etmesi bir saatten daha uzun sürerse doktora haber vermesi istenir.

Yorumlanması

Bebek hareketlerinin azalması gebeliğin ilerlemesiyle birlikte meydana gelen selim bir hadise olabileceği gibi fetal disres belirtisi de olabilir. Ancak gebeliğin hiç bir döneminde bebek hareketlerindeki azalma belli bir sınırın altına düşmez. Bu yüzden ona kadar sayma yönteminde on hareket için geçen sürenin bir saatin üzerinde olması durumunda mutlaka NST ile ileri inceleme yapılmalıdır. Tüm antenatal iyilik hali testlerinde olduğu gibi ona kadar sayma metodunda da bebek hareketlerinin iyi çıkması kordon sarkması ya da ablatio (plasentanın erken ayrılması) gibi ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen olayları ve doğum sonrası gelişmesi muhtemel problemleri tahmin edemez.Ayrıca polihidramnios (bebeğin sıvısının fazla olması) durumunda bebek hareketleri normal olmasına karşın anne adayı tarafından hissedilemeyebilir.

İntrapartum dönemde (doğum eylemi esnasında) uygulanan testler

Uterus kasılmaları esnasında bebeğe giden kan akımı azalır, kasılmaların bitmesiyle normale döner ve bir dahaki kasılma ortaya çıkana kadar normal seyreder. Sağlıklı bir fetus bu nisbi hipoksi (oksijensizlik) durumuna dayanıklıdır ve fetal distres bulguları göstermez. Sağlıksız ve yedekleri yetersiz olan bir fetus ise kasılmalar esnasında oluşan bu geçici hipoksi durumunu bile kaldıramaz ve giderek artan bir şekilde fetal distres bulguları ortaya çıkar ve kardiotokografi trasesine yansır. Tüm intrapartum testlerin ortak amacı bebeğin kasılmalar esnasında oluşan bu geçici hipoksi durumuna verdiği cevabı ölçmek ve doğum eyleminin devam etmesinin bebek açısından sağlıklı olup olmadığı konusunda karar vermektir.

Fetoskop (ÇKS borusu)

Bir ucu karna koyulan ve diğer ucundan doktorun kulağıyla bebek kalp atımlarını dinlediği plastik ya da metal bir alettir. ÇKS (Çocuk kalp sesleri) borusu da denir.

Hangi durumlarda uygulanır?

Fetoskop tüm gebelerde doğum eylemi esnasında yaygın olarak kullanılan bir alettir. CTG cihazı ile dönüşümlü olarak kullanılabileceği gibi CTG olanağının olmadığı bir doğumhanede doğum eyleminin takibinde tek başına kullanılabilir.

Uygulanması ve yorumlanması

Doğum eyleminin birinci evresinde 15-30 dakika aralıklarla, ikinci evrede ise 5-15 dakika aralıklarla bebeğin kalp atışları kasılma öncesinde ve kasılma sonrasında dinlenerek kasılmalara olan cevap ölçülür.Kalp atımlarında özellikle kasılmalar sonrasında ya da kasılmalar arasında çökmeler meydana gelmesi fetal distrese işaret eder.

Kardiotokografi (ing.: Cardiotocography (CTG)

NST uygulamalarında da kullanılan CTG cihazı doğum eylemi esnasında da yaygın olarak kullanılır. NST’den farklı olarak doğum eyleminde, kasılmaları algılayabilen prob anne karnının en tepe noktasına yerleştirilir. CTG kalp atımları ile uterus kasılmaları arasındaki ilişkiyi gösterebileceği gibi kasılmaların düzenini, şiddetini ve sıklığını da gösterebilir. Kalp atımlarının ve uterus kasılmalarının beraberce kağıda yansıması sonucu oluşan grafiğe CTG trasesi adı verilir.

Hangi durumlarda uygulanır?

CTG fetal distres gelişme olasılığı yüksek olan fetuslarda doğum eyleminin başından bebek doğana kadar ara vermeden uygulanır. Düşük rizikolu gebeliklerde ise genellikle fetoskopla dönüşümlü olarak uygulanır.

Yorumlanması

CTG’de fetal distres göstergeleri aranır. Bunlar kalp atım hızında değişiklikler (atım hızının azalması ya da artması), kalp atım hızı değişkenliğindeki azalmalar ve kalp atım hızındaki yükselmeler ve çökmelerdir. Yükselmeler genellikle fetusun iyi durumda olduğuna işaret ederler ve nadiren fetal distres bulgusudurlar. Çökmeler arasında ise selim tabiatlı çökmeler olabileceği gibi bebeğin fetal distreste olduğunu ve hatta asidozun geliştiğini gösteren çökme şekilleri olabilir. Kordon basısı, boyna kordon dolanması, kordon sarkmasına bağlı olarak kasılmalarla ilgisi net olmayan çökmeler oluşabileceği gibi, bebekte uteroplasental yetmezliğe işaret eden ve kasılmalarla yakın ilişkide olan çökmeler gözlenebilir. CTG’de fetal distres bulguları saptandığında ilk önce bu durumun çok acilen doğum gerektiren bir durum olup olmadığı değerlendirilir. Kordon sarkması gibi acil durumlarda vajinal doğum mümkün değildir ve genellikle sezeryan uygulanır. Diğer durumlarda ise anne adayına damar yoluyla sıvı verilerek, sol yanına yatırılarak, maske ile oksijen verilerek durum giderilmeye çalışılır. Önlemlere rağmen giderilemeyen patolojilerde eğer kısa zamanda vajinal doğum mümkün değilse sezeryanla doğum gerçekleştirilir.

CTG’nin bir başka uygulama şekli de kasılma ve kalp atımlarını algılayan probların direkt uterus içine yerleştirilmesidir. İnternal (içerden uygulanan) CTG adı verilen bu uygulamanın avantajı kasılmaları ve bebek kalp hızındaki değişkenliği daha net olarak değerlendirmesidir. Dezavantajı ise uterus içine yerleştirilen probların enfeksiyona yol açabilmesidir. Maliyeti daha yüksek olması ve enfeksiyon riskini artırması nedeniyle çok yaygın kullanılmayan bir uygulamadır.

Digital stimulasyon (Parmakla uyarı)

Eylem esnasında bebek kalp atışlarında uzun zamandan beri yükselme olmadığı ve/veya değişkenliğin azaldığı durumlarda uygulanan bir inceleme yöntemidir. Yükselme olmaması veya değişkenliğin azalması doğum eylemi esnasında sıklıkla bebeğin uyumasına bağlı olarak meydana gelir. Bu durumda vajinal muayenede bebeğin başına parmakla uyarı verilerek bebek uyandırılmaya çalışılır. Uyarı verildikten kısa bir süre CTG trasesinde ortaya çıkan yükselme bebeğin iyi durumda olduğunun iyi bir göstergesidir. Yükselme olmaması ise fetusun kesin olarak kötü durumda olduğunu göstermemekle birlikte fetal distres şüphesi uyandırır.

Fetal saçlı deride pH ölçümü

Amnios zarının açık olduğu dönemde bebeğin saçlı derisinden ufak bir bıçak yardımıyla alınan kanın incelenmesidir. Fetal distres varlığında ya da şüphesinde uygulanır. Alınan kanda pH ölçülür ve asidoz aranır. Asidozun varlığına ve derecesine göre bebeğin vajinal doğumu bekleyip bekleyemeyeceğine karar verilir. Sık kullanılan bir inceleme değildir.

Kan gazları analizi

Genellikle bebek doğduktan sonra uygulanır. Eylemde ise nadiren kordosentez yoluyla tercihan arter kanı alınır. Kanda oksijen, karbondioksit ve pH ölçümü dışında çeşitli parametrelerin ölçümü yapılır. Bebeğin durumu ve doğum şekli hakkında karar verilir. Doğum eylemi esnasında çok nadir ve özel durumlarda uygulanır.

Mekonyum varlığının araştırılması

Test olmaktan çok bir bulgudur. Genellikle mekonyum (bebeğin ilk dışkısı) doğum sonrası ilk 24 saatte çıkarılmasına karşın, %5-10 bebek doğum eylemi esnasında ya da antepartum dönemde mekonyum çıkartabilir. CTG trase bulguları iyiyse fetal distres belirtisi değilidir. Ancak bebeğin doğduktan sonra yaptığı ilk solunum hareketi esnasında bunu akciğerlerine kaçırmaması için dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarıcıdır. Gerekirse amnioinfuzyon (amnios sıvısının vajinal yoldan uterus içine serum fizyolojik vertilerek seyreltilmesi işlemi) uygulanır. Bebekte fetal distresten şüphelenildiği durumlarda ya da gelişme geriliği (İUGG) miad geçmesi gibi bebeğin yedeklerinin az olduğu durumlarda ek bir fetal distres kriteri olarak kabul edilir.

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Cahit Bozyel

Op. Dr. Cahit BOZYEL, 1981 yılında Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun olmuştur. 1987 yılında, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirerek Tıp Doktoru olmuştur. Mecburi hizmetini Burdur'da yaptıktan sonra Şırnak'ta askerliğini yapmış daha sonra Tekirdağ Devlet Hastanesi acil servisinde çalışmıştır. İhtisasını, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve 2000 yılında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. Ardından Adıyaman ve Diyarbakır Devlet Hastanelerinde çalışmıştır. 2005 yılında Antalya Özel Konyaaltı Tıp Merkezini eşi Özge ABACI BOZYEL ile birlikte kurmuş ve bu merkezde 7 yıl Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışmıştır. 2013 yılından bu yana Antalya'da özel muayenehanesi'nde çalışmalarına devam etmektedir.  Op. Dr. Cahit BOZYEL, mesleki kariyeri süresince Tüp Bebek, İnfertilite, Gebelik Takibi, Doğ ...

Op. Dr. Cahit Bozyel
Op. Dr. Cahit Bozyel
Antalya - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube