Bayram geliyor !

Bayram geliyor !

  Bayramlar çocukluğumu anımsatır bana. “bizim çocukluğumuzdaki bayramlar neydi” diyenlere kızardım. İnsan ilişkilerindeki kirliliği gördükçe mi, yoksa yaş ilerledikçe mi bilinmez…”Hey gidi bayramlar demeden duramıyorum.” Bayramları tatil olarak gören bir zihniyet yerleşti. Ama bir şey korkutuyor beni. Çocuklarımızın, torunlarımızın gelecekte anlatabilecekleri bayram anılarının olamaması. Geleneklerimizi tamamıyla yitirmek ve bununla beraber kendi öz kültürümüzü kaybetmek. Teknoloji bayramları da sanallaştırdı. Bu bayram hiç olmazsa bir günlük gerçek bayramı yaşamayı deneyin. Büyüklerinizin ellerini öpüp, çocuklara şeker, harçlık verin. Onları düşünün ve düşündüğünüzü hissettirin. Tüm aile birlikte kahvaltı yapın, yemek yiyin. Belki de uzun süredir bunu yapamıyordunuz. Meğer birbirinize anlatacağınız ne kadar çok şeyiniz varmış. Sürekli olarak bireyselleşmeye itiliyoruz ve yalnızlaşıyoruz. Oysa insan sosyal bir varlık ve bunu kaybederse millet olma bilincini de kaybeder. Aslında ülke olarak yerinde saymamızın hatta geri kalmış bir ülke olmamızın nedenlerinden biri de bu değil mi?  

Gelelim bayram sofralarına; bayram sofraları özeldir. Bayram için geleneksel mutfağımızın birbirinden değişik yemekleri,  tatlıları. Kurban Bayramının en önemli özelliği de adından anlaşıldığı gibi kurban etleri.

Et, kanımızdaki kolesterolü ve yağı yükselttiği için bir yandan korktuğumuz, bir yandan da “mutfağımıza et girmiyor” diye yakındığımız bir yiyecek.

Koyun eti, doymuş yağ ve kolesterol oranı oldukça yüksek ancak demir yönünden zengin bir et. Ama yapılan çalışmalarla kolesterolün yükselmesinin asıl sebebinin sadece kırmızı et yemek olmadığı bilinmekte. Hatta yumurta yemek de kolesterolü tek başına yükseltmez. Asıl konu alınan fazla yağ ve yağlı yiyecekler. Bir de günlük beslenmenizde lifli gıdalara bolca yer vermeniz. O nedenle et tükettiğimizde soframızda lif içeriği yüksek, kanser koruyucu salata, zeytinyağlı sebze yemeklerini, ara öğünlerde meyve yemeği ve geleneksel yemeğimiz kuru fasulye, nohut, mercimeği de lif kaynağı olarak unutmamalıyız. Bayram sofralarının vazgeçilmezi tatlılar: ev baklavası, kalbura basma, revani, şekerpare… Ancak hepsi de şuruplu yağ-şeker içeriği yüksek tatlılar. Eğer sağlık sorunlarınız (şeker,  tansiyon hastalığı ve kilo probleminiz ) varsa AMAN DİKKAT! Her ikram edilen şekeri, çikolatayı, lokumu ve tatlıyı ağzınıza atmayın. Bir şekerden bir şey olmaz diyenlere kanmayın. Ne yazı ki bizim insanımız yemek yedirmeği, yemekten çok sever, misafir yemezse “küserim valla, bugünde bayram, diyet olmaz” der. Der  der de sizin haftalar hatta aylarca düzene soktuğunuz sağlıklı beslenmenizin 1-2 günde altüst olacağını hesaba katmaz. Burada kontrolü elden bırakmayın, nazikçe reddedin ve size gelenlere de zorla ikramda bulunmayın. En azından masa üzerine bırakıp ne kadar istiyorsanız alabilirsiniz demek kimseyi sıkıntıya sokmayacak, misafirperverliğinizi de göstermenize yardımcı olacak bir yöntemdir.

Bayram Tatili uzun nasılsa, gezmeye, yemeğe, dinlenmeye de zaman çok.

“Tatlı yiyelim tatlı konuşalım“ diye boşuna dememiş atalarımız. Keramet tatlı da değil, insanların konuşabilmesinde.

Hepinize iyi bayramlar.

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Güneş Aynacı Ersavaş

Etiketler
Yağ
Dyt. Güneş Aynacı Ersavaş
Dyt. Güneş Aynacı Ersavaş
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube