Baş ağrısı oldukça yaygın bir şikayet olup insanoğlu yaşamının değişik dönemlerinde mutlak baş ağrısı ile tanışmıştır. Baş ağrısı genellikle boyun ve kafadaki ağrıya duyarlı yapılardan kaynaklanır Bu yapılar:
Kafa derisi
Ense kasları
Kafa içi damar ve sinirler
Beyin zarıdır.
Görüldüğü gibi beynin kendisi ağrıya duyarlı değildir. Dolayısı ile beyin içinde büyüyen bir kitle, damar veya sinirleri, beyin zarını itip germedikçe ağrı oluşmayacaktır. Pek çok beyin tümörlü hastada bu nedenle baş ağrısı yakınması görülmez.
Gerilim Baş Ağrısı: Genellikle 20 yaşları civarında başlar. Ancak ileri yaşlarda da görülebilir. .
Enseden başlayan, başın arka bölümüne yayılan zonklayıcı olmayan bir ağrıdır. Stresli ve gergin insanda boyun adeleleri uzun süre istem dışı kasılarak ağrıyı başlatır. Ayrıca bu kasılma kafa cildini enseden gererek, gözler ve şakaklara yayılan ağrıya neden olur. Baş ve ense hareketleri, ense kaslarının ovulması ağrıyı azaltabilir. Muayenede ense kasları gergin ve ağrılıdır. Bazen ele ağrılı şişlikler gelebilir. Ağrı günler ve aylar boyunca kesintisiz devam eder ancak zaman zaman azalıp şiddetlenmesine rağmen günler ve haftalar içinde gittikçe şiddetlenmez.
Tedavide hastanın gergin, stresli halini ortadan kaldıracak antidepresan ilaçlar, ağrı kesici ilaçlarla birlikte kullanılmalıdır. Ayrıca masaj ve boyuna sıcak uygulama rahatlatıcı olacaktır.
GERİLİM BAŞ AĞRISININ MİGRENDEN FARKLARI
Gerilim tipi baş ağrısı:
Çoğunlukla stresten kaynaklanır
Genellikle iki taraflıdır.Çok nadir tek taraflı olabilir
Bulantı olabilir ama kusma görülmez
Bir hafta - 15 gün ağrıyla geçer. Ağrı şiddetli değildir
Ağrı kriz şeklinde olmaz, zonklayıcı değildir
Ağrı başlamadan önce görme bozuklukları olmaz
Hareket etme ağrıyı artırmaz.
Tüm başı tutar.
Başın arkasından öne yayılma gösterir
Hipertansiyon Baş Ağrısı: Genellikle yerleşmiş ve büyük oynamalar yapmayan hipertansiyonda baş ağrısı pek görülmez. Ancak gün içinde büyük iniş ve çıkışlar gösteren hipertansiyonda ensede şiddetli, zonklayıcı bir ağrı vardır. Baş ağrısına ek olarak bazen Sara nöbetleri, bayılmalar, görme bozukluklar görülebilir. Tuzsuz diyetin yanı sıra tedavide tansiyon ilaçları ile birlikte ağrı kesiciler kullanılır.
Anoksik Baş Ağrısı: Kanda oksijen azalmasına neden olan durumlarda, örneğin akciğer hastalıklarında , anemide (kansızlık) baş ağrıları görülebilir.
Post-travmatik ağrı: Kafa travmalarını izleyen dönemde baş ağrısı, baş dönmesi, çabuk sinirlenme, çabuk yorulma görülür.
Kafa İçinde Yüksek Basınç Oluşturan Nedenlere Bağlı Baş Ağrısı: kafatası içinde yer alan tümör, kist, kanama, abse gibi kitllelerin büyümesi ile ortaya çıkar. Baş ağrısı sıklığı ve şiddeti günler ve haftalar geçtikçe gittikçe artar. Nihayetinde kalıcı hale gelir. Sabahları ağrı daha şiddetlidir. Kusma ileri dönemlerde baş ağrısına eşlik eder, bulantı olmaksızın ortaya çıkması dikkat çekicidir.. Öksürme, hapşırma ve ıkınma ile ağrı şiddetlenir. Ağrı kesicilerle pek rahatlama olmaz. Baş ağrısı ile birlikte çift görmenin ortaya çıkması çok önemli bir bulgudur. Bu durumda mutlak kafa içi bir kitleden şüphelenmelidir. Tedavisinde Kafa içi basıncı ve ödemi azaltıcı ilaç ve serumlarla birlikte ağrı kesici ilaçlar kullanılır. Esas tedavi kafa içindeki kitlenin çıkartılmasıdır. İlaç tedavisi cerrahi tedaviye kadar zaman kazandırır.
Sinüzit Baş Ağrısı: Alın ve yüz kemikleri içinde bulunan hava dolu, sinüs denen boşlukların iltahaplanmasına sinüzit adı verilir. Sinüzit baş ağrısı başın ön tarafında, burun ve göz çevresinde, üst çenede ortaya çıkar. Genellikle baş öne eğikken şiddetlenir. Atmosfer basınç değişiklikleri (uçak seyahati, dağ veya yükseğe çıkma) ağrıyı başlatabilir. İltahaplı sinüsler antibiyotikle yada cerrahi olarak tedavi edilmelidir.
Nevraljik Baş Ağrısı: Genellikle yüzde, göz çevresi, üst çene ve dişler, alt çene ve dişlere yayılan çok şiddetli, şimşek çakması gibi 1-2 saniye süren dayanılmaz ağrılardır. Yüzde yada dudakta bir bölgeye dokunulduğunda ağrı ortaya çıkabilir. Ağrı o kadar şiddetli ve dayanılmazdır ki hastalar ağrı şiddeti nedeni ile intahar etmeyi dahi düşünebilir. Yüzün duyusunu sağlayan trigeminal sinir denen sinirin tümörleri yada baskıya uğraması ile oluşur. Ağrı kesicilere cevap alınmaz. Epilepsi ilaçları (anti epileptik ilaçlar) tedavide başarılıdır. Ancak bazen ilaca cevap alınamadığında operasyonla sinire ait baskı ortadan kaldırılır. Cerrahi başarı oranı oldukça yüksektir.
Hekimler için diğer bir önemli baş ağrısı anevrizma denen beyin damarlarındaki bir genişlemeden (baloncuk) oluşan bir sızıntı tarzı kanamadır. Subaraknoid kanama denen bu kanama türünde hastada o zamana kadar yaşamadığı şiddetli ve aniden başlayan ensede lokalize baş ağrısı ortaya çıkar. Hasta başağrısının başladığı ilk saatlerde bilincini yitirebilir. Kusmalar vardır. Kanamadan şüphelenilerek hastaneye müracaat hastanın hayatını kurtaracaktır.
Ayrıca göz hastalıklarına bağlı (glokom, mercek kusurları), kulak ve saçlı deri enfeksiyonlarında da baş ağrısı görülür. Tedavide bu hastalıkların tedavisi ile ağrı ortadan kaldırılacaktır.
MİGREN
Çoğunlukla ataklar halinde gelen ve birkaç saatten birkaç güne kadar devam eden zonklayıcı, orta şiddette ya şiddetli bir baş ağrısıdır.Genellikle başın bir yarısındadır ancak iki taraflıda olabilir. Baş ağrısına genellikle bulantı, kusma, ışık, gürültü, kokudan rahatsız olma eşlik eder. Ağrı hareketle ve öksürmek hapşırmakla artar.
Migren genel olarak iki gruba ayrılır. Aura'lı dediğimiz ön belirtili migren ve aurasız migren. Migrenlerin yalnızca yüzde 10'u auralıdır. Aura, ön belirtili migrende rastlanan şikayetlerdir. Bu belirtilerin çoğu görmeyle ilgilidir. Hasta, parlak ışıklar, zig zag çizgiler gördüğünü ya da görmenin bulanıklaştığını, bir alanda veya bir bölgede görme kaybı olduğunu söyler. Hatta bazı hastalarda ağrı krizi sırasında tek gözde görme geçici olarak kaybolur. Ayrıca kolda, bacakta uyuşma, baş dönmesi, konuşmayla ilgili bozukluklar da görülür. 20-30 dakika sürer ve ardından ağrı başlar.
Hastalığın sebebi henüz kesin olarak bilinmemektedir. Çevresel faktörler etkili olabilir, genetik olarak yatkın kişilerde (ailesinde migrenli vardır) daha sık görülür. Beyin damarlarında önce ani daralma daha sonrada genişleme ortaya çıkar. Bu daralıp genişlemeler sonrasında oluşan bir takımkimyasal maddeler sinirleri uyararak ağrıya neden olurlar. Çocukluk çağında görülebilir.
Kadınlarda erkeklerden daha fazla görülür. Kadınlarda adet kanamasından hemen önce kanda Östrojen hormonunda azalma nedeni ile ağrıyı ortaya çıkartabilir. İleri yaşlarda, kadınlarda menapozdan sonra kaybolabilir. Hamileliktede azalıp kaybolur. Migrenlilerin yakın akrabalarında migren olma olasılığı yüksektir. Genetik bozukluk migrenin sadece bazı özel tiplerinde gösterilebilmiştir.
Migren Krizini Tetikleyen Faktörler
Yiyecek ve içeceklerde yer alan birtakım kimyasal maddeler ağrı ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Ağrıyı ortaya çıkartan yiyecek ve içecekler, işlenmiş etler (salam, sucuk, sosis) şarap, eski peynir, salamura yiyecekler, tütsülenmiş et ve balık, tatlandırıcılar (aspartam içerenler)
Yükseklik değişiklikleri, uçak yolculukları
Hava kirliliği, sigara dumanı, parfüm kokusu, kuvvetli diğer kokular ve kimyasal maddeler
Parlak ışık veya titreyen ışık (floresan)
Yüksek ve devamlı gürültü
Hava durumundaki değişiklikler (basınç, sıcaklık ve nem değişikliği, lodos)
Mevsimsel değişiklikler (sonbahar ve ilkbahar en kötü zamanlar)
Açlık, öğün atlama
Çok ya da az uyuma, uyku düzenindeki bozukluklar
Doğum kontrol hapları
Kadınlarda hormonal değişiklikler (adet dönemi)
Aşırı heyecan, üzüntü, sevinç
Her hasta için ağrıyı ortaya çıkartan faktörler farklılık gösterebilir. Hastanın bunları tespit edebilmesi için migren ataklarının olduğu günlerde günlük tutması uygun olur. Yediği, içtiği yiyecek ve içecekler, günlük aktiviteleri ile ilgili notlar alarak ağrılı dönemde ortak sebepleri saptayabilir. Migren krizini ortaya çıkartan diğer faktörler şunlar olabilir.
Migrende Tedavi: Migren tedavisinde iki yol izlenir.
1-Akut atak tedavisi. Ağrı kesiciler, migren ataklarında kullanılan
2-Atakları önleme tedavisi: Özellikle ataklar çok sıksa ve hastanın yaşam kalitesini bozuyorsa uygulanır. Hastanın ağrısı olsun olmasın her gün ilaç alması gerekir. Bu sayede atakların sıklığı azaltıldığı gibi ağrıların şiddetinde de azalma görülür.