Ayak ve ayak bileği kireçlenmeleri

Ayak ve ayak bileği kireçlenmeleri

Eklem kireçlenmesi (dejeneratif artrit) dendiğinde genellikle akla diz ve kalça eklemi kireçlenmeleri gelir. Herkesin etrafında, konu komşularından veya eş dost akrabalarından, diz veya kalça protezi olmuş birisi mutlaka vardır. Gerçekten de eklem kireçlenmesi en sık diz ve kalça eklemlerimizde görülür.

Ayak

Biraz daha az sıklıkta ise kireçlenmeleri ayak ve ayak bileği eklemlerimizde görürüz. Kanada’da yapılan bir çalışmada son dönem ayak bileği kireçlenmesi olan hastaların en az son dönem kalça eklemi kireçlenmesi olan hastalar kadar fiziksel ve mental düşkünlük gösterdikleri saptanmıştır. Görülmeleri nadir olmamakla birlikte buralardaki kireçlenmeler ne yazık ki genellikle ihmal edilirler. Bunda, ayak ve ayak bileği kireçlenmeleri için “yapılacak bir şey olmaması” gibi yanlış inanışlar da etkili olmuştur.

Ayak ve ayak bileğimiz toplam 26 kemik ve 33 eklemden oluşan mükemmel bir yapıdır. Özellikle ayaktaki eklemlerimizde kireçlenmeyi ayak bileğine göre daha sık görürüz ve hastalar bize geldiklerinde genellikle ameliyat dışında yapılacak bir şey kalmamıştır. Bu bölgenin ameliyatları da zor olduğu ve herkes tarafından yapılamadığından hastalar genellikle aman sakın ameliyat olma yoksa sakat kalırsın diye korkutulurlar ne yazıkki.

Oysa diz ve kalça protezi konusunda uzmanlaşmış ortopedik cerrahlarımız olduğu gibi, günümüzde ayak ve ayak bileği konusunda uzmanlaşmış ortopedik cerrahlarımız vardır. Bugün ayak bileği protezleri ülkemizde de başarı ile uygulanabilmektedir. Eskiden ayak bileği kireçlenmelerinde tek seçenek ayak bileğinin dondurulması (sabitleme, artrodez) iken artık uygun kişilerde ayak bileği protezi de yüksek başarı ile uygulanabilmektedir.

Ayaktaki ufak eklemlerin kireçlenmeleri de erken dönemde kişiye özel yapılan tabanlıklarla ilerlemeleri geciktirilip ağrılar hafifletilebilmekte iken ileri dönem kireçlenmelerde ise ameliyat şarttır. Ameliyatla ağrıya neden olan ufak eklem veya eklemleri sabitleyerek hastanın ağrısız yürümesini sağlayıp ayak şeklinin ileride deforme olmasını önlüyor, bir deformasyon varsa bunu da o esnada düzeltebiliyoruz. Ameliyat alet ve tekniklerinin gelişmesi ile bu ameliyatları eskiye göre daha başarılı bir şekilde yapabiliyoruz artık.

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Tahir Öğüt

Prof. Dr. Tahir ÖĞÜT, 1967 yılında Ankara'da doğmuştur. İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun olduktan sonra Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladığı tıp eğitimini 1991 yılında derece ile tamamlamıştır. İhtisasını ise İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde yapmış ve 1997 yılında Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olmuştur. 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda Başasistanlık yapan Dr. ÖĞÜT, 1999 yılında Marmara Bölgesinde meydana gelen depremde bu görevini ilk 3 ay kadrosuz ve gönüllü olarak yapmıştır. 2001 yılında İtalya’da İlizarov Cerrahisi üzerine 1 ay, 2002 yılında Hollanda’da ayak ve ayak bileği cerrahisi üzerine 3 ay süre ile çalışmış olan Prof. Dr. Tahir ÖĞÜT, 2005 yılında Doçent, 2011 yılında ise Profesör unvanını almıştır. 2006-2007 yılları arasında Duke ...

Etiketler
Ayak bileği
Prof. Dr. Tahir Öğüt
Prof. Dr. Tahir Öğüt
İstanbul - Ortopedi ve Travmatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube