Astım nedir? nasıl tanı koyulur ve tedavi edilir?

Astım nedir? nasıl tanı koyulur ve tedavi edilir?

Astım akciğer içi hava yollarında daralmaya neden olan ve krizler halinde seyreden müzmin bir akciğer hastalığıdır. Hava yollarındaki bu daralmanın nedeni mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının şişmesidir. Bununla birlikte hava yollarında aşırı bir duyarlılık da vardır; yani normal bir insanın hava yolları maruz kaldığında hava yollarında kasılma ve daralma yapmayan sigara dumanı, parfüm, deterjan ve yemek kokusu gibi bazı etkenler astımlı kişinin hava yollarında aşırı tepkiye neden olarak hava yollarında daralma, ve bunun sonucunda öksürük krizi veya nefes darlığına yol açar. Dünyada yaklaşık 300 milyon astımlı hasta olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde ise her 13-14 erişkinden biri ve her 7-8 çocuktan biri astımlıdır.

En sık karşılaşılan astım belirtileri öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi ve nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı/hışıltı veya ıslık sesidir. Gece veya sabaha karşı genellikle bu belirtilerin şiddeti artar. Toz, kimyasal kokular, egzersiz ve soğuk gibi bazı etkenler bu belirtilerin ortaya çıkışını tetikleyebilir veya zaten var olan belirtilerin şiddetini arttırabilir.

Her hastalıkta olduğu gibi astımın da ortaya çıkmasında etken olan bazı risk faktörleri vardır. Bunlar kişiyle ve çevreyle ilgili olmak üzere iki gruptur. Kişisel risk faktörleri içinde kalıtım yani genetik yapı, cinsiyet ve şişmanlık sayılabilir. Anne veya babanın birinde astım varken çocukta da astım olma olasılığı %30 iken, her iki ebeveynde birden astım varsa risk %60’a çıkar. Astım çocukluk döneminde erkeklerde daha sıkken erişkin döneminde kadınlarda daha sık görülür. Şişman kişilerin yağ dokusunda bulunan bazı hormon benzeri maddeler hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihaba eğilimi arttırır. Çevresel risk faktörleri ise kalıtsal olarak yatkın bireylerde astımın ortaya çıkması ve ağırlığı üzerinde rol oynar. Bunlar alerjenler, tekrarlayan akciğer infeksiyonları, sigara dumanına maruziyet, bazı ilaçlar, iç ve dış ortam hava kirliliği ve beslenmedir.

Astıma tanı koymak için astımla uyumlu belirtiler, muayene ve nefes ölçümü yeterlidir. Muayene bulguları ve nefes testi sonucu her zaman anormal olmayabilir. İlk tanı koyulurken nefes testinde bozukluk saptanırsa nefes yolu ile hava yollarını genişletici bir ilaç verilerek test 15-20 dakika sonra tekrarlanır. Hasta astımlı ise akciğer içi hava yollarındaki daralmada belirgin düzelme gözlenir. Erişkinlerdeki astımın yarısından çoğu alerjik değildir, dolayısıyla astım tanısı koyarken her zaman alerji testi yapılması şart değildir. İlk tanı zamanında bir defaya mahsus olmak üzere hastaya alerjikse nasıl korunacağı konusunda bilgi vermek amacıyla alerji testi yapılabilir. Yine ilk tanı koyulurken akciğer filmi de çekilir. Genelde akciğer filminin normal olması beklenir, başka karışabilecek hastalıkları dışlamak amacıyla bu film çekilir.

Astım tam olarak kontrol altına alınabilir bir hastalıktır.  Tam kontrol demek gündüz yakınma olmaması, gece astım nedeni ile uyanmamak, rahatlatıcı ilaca ihtiyaç duymamak, günlük işleri rahatça yapabilmek, nefes ölçümünün normal veya normale yakın olmasıdır. Astımın tedavisinin temelini eğitim oluşturmaktadır. Hasta hastalığı, tedavisi ve süreç hakkında bilgilendirilmeli ve hekimi ile sürekli iletişim halinde olmalı, kendisine verilen ilaçları düzenli kullanarak, önerilen kontrol zamanlarında mutlaka kontrollerine gitmelidir.

Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma yolu (inhalasyon) ile kullanılan ilaçlardır ve bu yolla daha az yan etki ile direk hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluştururlar. Özel cihazlarla verilirler. Bu özel cihazların kullanım şekli hekim tarafından mutlaka hastaya gösterilmeli, mümkünse her kontrol sırasında da hastanın bu cihazları doğru kullanıp kullanmadığı kontrol edilmelidir.

Tedavide kullanılan ilaçlar koruyucu/tedavi edici olanlar ve rahatlatıcı/hava yollarını genişletici ilaçlar olmak üzere iki gruptur. Koruyucu ilaçların temelini sprey veya hava yollarına nefesle çekilebilen toz şeklinde kullanılan kortizon içeren ilaçlar oluşturur. Bazı hastalar içinde kortizon olduğunu duyunca bu grup ilaçları ne yazık ki düzenli kullanmaktan kaçınırlar. Ama bu ilaçların içindeki kortizon miktarı çok düşük düzeydedir ve çok yüksek dozda kullanılmadıkları sürece direk hava yollarına etki edip kan dolaşımına geçmezler. Dolayısıyla uzun süreli iğne veya hap şeklinde kullanılan kortizon ilaçları gibi korkulan bazı yan etkileri yoktur. Kontrol edici ilaçlar tek başına olduğu gibi hem hava yollarını genişletici hem de bir miktar hava yollarındaki iltihabı giderici etkisi olan uzun etkili betamimetik denilen ilaçlarla da verilebilir, ki bunlara kombine ilaçlar denir.

Kontrol altına alınamayan astımı olan bazı hastalarda lökotrien antagonistleri denilen tablet şeklinde ilaçlar da tedaviye eklenebilir. Bunların etkinliği tek başına kortizonlu veya kombine ilaçlara göre daha azdır. Astımın kontrolünde zorluk çekilen bazı durumlarda veya astım krizleri sırasında hekim kortizon iğnesi veya tabletleri de önerebilir. Hekimin önerdiği süre ve önlemlere dikkat edilerek kullanılan kortizonun yan etkileri sadece 1-2 hafta süreyle kullanıldığı için korkulduğu kadar çok değildir. Bazı çok ağır astımlılarda kullanılabilecek bütün ilaçların kullanılmasına rağmen tedaviye tam yanıt alınamıyorsa, hasta bütün bu ilaçları gerçekten çok düzenli kullanıyorsa ve astımı alerjik ise tedaviye anti-IgE denilen bir ilaç eklenebilir. Bu ilaç için hastanın durumunun belirli koşulları sağlıyor olması gerekir. Anti-IgE sağlık merkezlerinde, 2-4 haftada bir, birkaç yıl boyunca cilt altına uygulanır.

Rahatlatıcı/hava yollarını genişletici ilaçlar ise kısa etkili betamimetik denilen ilaçlardır ve etkileri çok kısa sürede başlayıp hava yollarını genişleterek hastayı rahatlatır. Hava yollarındaki kasların spazmını çözer. Bazı hastalar bu grup ilaçların kendilerini daha çabuk rahatlattığını fark edince kontrol edici ilaçlarını bir kenara bırakıp bu grup ilaçları kullanmaya başlarlar. Oysa bu ilaçların tek başına, hekim onayı olmadan sık kullanılması doğru değildir. Özellikle kalp hastalarında ve yaşlı hastalarda tehlikeli yan etkiler ortaya çıkabilir.  

İmmünoterapi denilen aşı tedavisi alerjik olunan maddenin gittikçe artan dozlarda vücuda verilerek vücudun o maddeye karşı duyarsız hale getirilmesidir. Ağır astım tedavisinde kesinlikle yeri yoktur. Hafif-orta şiddetteki allerjik astımla birlikte alerjik nezlesi de olan hastalarda uygulanabilir. Aşının uygulanıp uygulanmayacağına bir allerji uzmanının karar vermesi gerekir.

Astım ilaçlarının bazen yıllarca bazen de ömür boyu kullanılması gerekebilir. Bu ilaçlar uzun yıllardır milyonlarca kişide kullanılmakta olan güvenilirliği kanıtlanmış ilaçlardır. Astım kontrol altında ise düzenli doktor kontrolünde ilaçların dozları yavaş yavaş azaltılıp en düşük dozda tedaviye devam edilebilir. Bazen uygun koşullarda tedavi kesilip gerektiğinde tekrar başlanabilir.

 

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Gül Karakaya

Prof. Dr. Gül Karakaya, 1967 yılında Mersin’de dünyaya geldi. İlkokul eğitimini Mersin Salim Güven İlkokulu 1979 yılında, lise eğitimini ise İzmir Amerikan Koleji'nde 1985 yılında tamamladı. Tıp eğitimini Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 1991 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanını aldı. Mezuniyetinin ardından 1993 ile 1998 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD’da araştırma görevlisi, 1998 ile 2001 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs  Hastalıkları AD Erişkin Allerji Ünitesi'nde Allerji Yan Dal  araştırma görevlisi olarak görev aldı. Dr. Karakaya, 2001 ile 2004 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD Erişkin Alerji Ünitesi’nde öğretim görevlisi, 2004 yılı ile 2010 yılının Ocak ayları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi G ...

Etiketler
Astımı tetikleyen durumlar
Prof. Dr. Gül Karakaya
Prof. Dr. Gül Karakaya
Ankara - Göğüs Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube