Astım Hastalığı ve Tedavisi


Günümüzde; gelişen teknolojilere, ilerlemiş tanı yöntemlerine, bilgilendirmelerin ve bilgiye ulaşabilmenin kolaylığına rağmen Astım Hastalığı konusunda o kadar büyük yanlışlar yapılıyor ki... Bunları önlemek ve olmamasını sağlayıp hastalara fayda sağlamak için çevremizi bilinçlendirmekten başka çaremiz yok. Çünkü maalesef ülkemizde mezuniyet sonrası eğitim çok yetersiz. Özellikle Allerjik Hastalığı bulunan insanlarda en çok karşımıza çıkan Allerjik Astım Hastalığı ve Allerjik Saman Nezlesi’nde (Allerjik Rinit) İlaç tedavisinde kullanılan ilaçların (gerek sürekli alınan gerekse ataklar sırasında alınan) seçimi çok önemli; örneğin günümüzde kullanılmaması gereken; salbutamol içeren piyasada ventolin, salbutal gibi adlarla satılan ilaçların kullanımı halen devam ediyor. Oysaki bu tur yan etkisi fazla olan ve tedavi protokollerinde yer almayan ilaçların artık kullanılmaması gereklidir. Bu ilaçlar insanların tedaviden maksimum fayda almasını engeller ve iyileşme sürecini uzatır. İlaç tedavisine ek olarak uygulanacak koruyucu yöntemler çok önemli bir yere sahiptir. Hırıltılı solunum % 30-52 arasında değişen görülme sıklığı ile çocukluk yaş grubunda en sık karşılaşılan yakınmalardan biridir. Çocukların % 20'si hayatlarının ilk yıllarında en az bir solunum atağı geçirmektedir. Hırıltılı solunum bronşial astımın en önemli bulgusu olmasına rağmen astım tanısı için tek başına yeterli değildir. Nedeni ise hayatın ilk yıllarında tekrarlayan hırıltılı solunum ile seyreden birbirinden farklı en az iki ayrı durumun olmasıdır. Dolayısıyla çocukluk çağında duyulan her hırıltılı solunum astıma ait olmayabilir. Bu durum Astım Hastalığı dışında hırıltıya neden olup astımla karışan, Geçici Hırıltılı Solunum Hastalığı denilen ve altta genellikle bronşiyal aşırı duyarlılığın olduğu bir durumdur. Hırıltılı solunumu olan özellikle 7 yas altı çocuklarda bu tablo düşünülmeli ve her hırıltılı solunumu olan çocuğa hemen astım hastalığı tanısı konulmamalıdır.
GEREK ASTIM HASTALIĞI GEREKSE GEÇİCİ HIRLTILI SOLUNUM HASTALIĞI OLSUN İLAÇ + KORUYUCU TEDAVİNİN BİRLİKTELİĞİ TARTIŞILMAZDIR.
Çocukluk astımında çoğu zaman tanı ve tedavi de yapılan hatalar nedeniyle hastalık kontrol altına alınamamaktadır. Bu yüzden öncelikle hastaların eğitimi çok önemlidir. Hekim, hasta ve aileye alınması gereken önlemleri anlatmalıdır. Aileler bilgilendirildikten sonra uzun süreli koruyucu tedavi planını yapmak için hastalığın şiddeti belirlenir. Astım ağırlığı hastadan hastaya ve aynı hastada zaman içerisinde değişiklikler gösterebilen kronik bir hastalıktır. Bu nedenle hastalığın ağırlığına göre ilaç doz ve çeşidi ayarlanmalıdır.
Çevresel kontrol; İlaç tedavisinden önce çevresel kontrol mutlaka yapılmalıdır. Hastaya yapılan alerji testi sonucunda çevresel allerjenlerle teması olabildiğince azaltılmalıdır. İyi tedavi sonucunda astımlı hastalarda öksürük solunum sıkıntısı akut ataklar gibi sıkıntılar ortadan kalkmaktadır. Çevresel ve ev içi önemler kısaca 2 başlıkta toplanır.
Enfeksiyonlardan korunmak; Astımlı çocuklarda basit bir grip nefes darlığına yol açabilir. Bu nedenle astımlı çocuklar gribi olanlarla temastan kaçınmalıdır ve her sene Eylül-Ekim aylarında grip aşısı olmaları önerilir. Grip aşısı gribi tamamen engellemez ancak sıklığını ve şiddetini azaltabilir. enfeksiyonlardan korunmada son yıllarda özellikle 4 yas üstü allerjik ve allerjik olmayan astım hastalarında bağışıklığı destekleyen ürünlerde kullanılmaktadır.
Ev içi hava kalitesini arttırmak; Astımlı hastalarda en sık görülen allerji ev tozu akarı allerjisidir. Ev tozu akarı çıplak gözle görülmeyen, rutubetli ortamlarda halılarda ve kumaş kaplı mobilyalarda yaşayan canlılardır. Ev tozu akarları ile mücadelede ortamdaki nem miktarı azaltılmaya çalışılmalıdır, çünkü bu böcekçikler ( akar = mite ) nem oranının % 40’tan düşük olduğu ortamlarda yaşayamazlar. Özellikle bilimsel destekli negatif iyon üreten ve hepa filtresi bulunduran hava temizleme cihazları allerjenlerin ortamdan eleminasyonunda oldukça fayda sağlayacaktır. Uzun süreli koruyucu ve ilaç tedavisine yanıt vermeyen hastalar dışında ilk seçenek hiç bir zaman aşı tedavisi (İMMUNOTERAPİ) olmamalıdır.