Alerjik hastalıklara genel bakış

Alerjik hastalıklara genel bakış

Alerji, Yunanca 'değişik iş veya değişik reaksiyon' anlamına gelen bir kelime olup tıbbi olarak beklenmeyen “aşırı duyarlılık reaksiyonları” nı anlatmak için kullanılmaktadır. Yani, normal şartlarda vücudun reaksiyon vermesini beklemediğimiz bazı maddelere reaksiyon vermesini tanımlar. Alerjik hastalıklar bulgu olarak sanki tek bir organı ya da sistemi ilgilendiriyormuş gibi dursa da aslında sistemik bir hastalık tüm vücudu ilgilendirir. Bu hastalıklar; göz, deri, solunum ve sindirim sistemi gibi bir çok sistem ve organı etkilemektedir. Genel olarak alerjik şikayetlerin; yer,  mevsim(mevsimsel, yılboyu), çevre faktörleri ile ilişkisi, diğer aile üyelerinde benzer alerjik şikayetlerin (atopik bünye) görülmesi gibi özellikleri de önem taşımaktadır. Alerjik hastalıkları ve bulgularını kısaca başlıklar halinde özetleyecek olursak;

1. Alerjik rinit (= saman nezlesi)

2. Alerjik konjonktivit (=göz alerjisi)

3. Alerjik astım

4. Atopik dermatit (=deri alerjisi)

5. Ürtiker  (kurdeşen) - anjioödem

6. Alerjik gastroenteropati (=mide barsak sistemini ilgilendiren alerjiler)

7. Anafilaksi

8. İlaç alerjisi

9. Böcek alerjileri Alerjik rinit; En sık görülen alerjik hastalıktır.

Saman nezlesi, bahar alerjisi, burun alerjisi gibi isimleri de vardır. Hapşırma, burun akıntısı (su gibi), burunda kaşıntı ve burunda tıkanıklık bulgularının en az iki tanesinin günde en az bir saatten fazla sürmesi şeklinde bulguları vardır. Bu hastalık polenlere bağlı olarak bahar mevsimlerine özel olabilir, ya da ev tozu akarları (mite) veya hayvan alerjenlerine bağlı olarak tüm yıl boyu sürebilir. Hastalık genel olarak alerjik konjonktivit ve/veya sinüzit bazen de alerjik astım ile beraber görülür. Alerjik konjonktivit; Gözlerde kaşıntı, kızarıklık, sulanma ile seyreder, az önce bahsedildiği gibi alerjik rinit ile sıklıkla beraber görülebilir. Daha çok mevsimsel olarak polenlere bağlı görülür. Alerjik astım; Klinikte en sıklıkla görülen alerjik hastalıklar solunum yolunun alerjik hastalıklarıdır. Bunlardan saman nezlesi ve astım birlikte görülebileceği gibi ayrı ayrı birer hastalık olarak da karşımıza çıkabilir. Saman nezlesi olan hastaların büyük bir çoğunluğunda astım gelişebileceği unutulmamalıdır. Bu hastalarda saman nezlesi şikayetleri ile birlikte öksürük, hırıltı, nefes darlığı gelişmesi astımı düşündürmelidir. Astım solunum yollarının en ciddi alerjik hastalıklarından biridir. Genel olarak yıl boyu alerjik rinitli kişilerde karşımıza çıkmakla beraber, mevsimsel alerjik rinite de eşlik edebilir. Ayrıca daha az da olsa hiçbir şekilde rinit ve/veya konjonktivit olmadan yalnız başına da görülebilir. Hastalarda tüm alerjik hastalıklarda olduğu gibi alerjenle temas sonrası şikayetler başlar. Ürtiker; Vücutta kaşıntı, deriden kabarık, kaşıntılı, kızarık lezyonlar şeklinde karşımıza çıkar. Çoğunlukla kısa süreli olup (6 haftadan daha az süren şekilde) bu duruma akut ürtiker denilir. Gıdalar ve ilaçlar akut ürtikerin en sık sebebi olan alerjenlerdir.

Şikayetler 6 haftadan daha uzun sürüyorsa bu durumda kronik ürtikerden bahsedilir. Bu hastalarda alerjik sebeplerden ziyade başkaca hastalıklar bu duruma sebep olur. Bu durumda romatizmal hastalıklardan gizli kalmış enfeksiyon hastalıklarına kadar bir çok sebep taranmalıdır. Anafilaksi; Alerjen alınmasından çok kısa süre sonra ortaya çıkan ve maalesef dramatik sonuçlar doğurabilen bir durumdur. İlaçlar, gıdalar ve arı zehiri gibi alerjenler en sık sebep olarak karşımıza çıkar. İç sıkıntısı, el ayasında ve ayak tabanında kaşınma, yaygın kaşıntı, tansiyon düşüklüğü ve şok, soluk borusunda şişme ve nefes darlığı gibi bulgular çok ani olarak gelişir ve hastanın en yakın zamanda bir sağlık kuruluşuna gitmesini gerektirir.

Alerjik deri hastalıkları; Deride kaşıntı, pullanma, renk değişiklikleri, derinin kalınlaşması şeklinde karşımıza çıkan atopik dermatit, hem sık görülmesi, hem de çocuklukta başlayan bu durumun gelecekte saman nezlesi ve astım gibi hastalıkların ön habercisi olması nedeniyle önemli bir alerjik hastalıktır. Derinin ikinci önemli alerjik hastalığı ürtikerdir. Ürtiker, yukarıda da bahsedildiği gibi akut ve kronik olarak iki formda karşımıza çıkabilir. Yuvarlak veya oval, beyaz veya kırmızı şişlikler şeklinde karşımıza çıkar. Lezyonlar birkaç milimetreden birkaç santim büyüklüğüne kadar olabilir. Ürtikerial lezyonlar genellikle 24 saat içinde kaybolurlar. Eğer 24 saatten fazla aynı yerde kalıyorsa vaskülit gibi farklı tanılar düşünülmelidir.

Angioödem ise göz kapakları, dudaklar gibi cilt altı yumuşak dokunun daha gevşekçe olduğu bölgelerde şişlik şeklinde karşımıza çıkar. Şişlik olan bölgelerde kaşıntıdan ziyade daha çok hafif ağrı şikayeti vardır ve tipik olarak asimetriktir. Temas yoluyla olan deri alerjileri de bir diğer tipi oluşturur. Çeşitli ilaçlar, metaller, makyaj malzemeleri gibi pek çok nedene bağlı olarak genellikle 24-48 saat süren bir bekleme süreci sonrasında deriden kabarık, kaşıntılı, kızarık lezyonlar gelişir. Geç tip aşırı duyarlılık olarak tanımlanan bu durumda da hastanın alerjenden uzak durması temel kaidedir.

Sindirim sisteminin alerjik hastalıkları Besinlere bağlı alerjiler de ağız içi veya ağız çevresinde lezyonlar, ishal, kusma, burunda akıntı, deride şişlik kızarıklık, astım, ile karşımıza çıkabilir. Bu durumda hastalar genel olarak kendilerine dokunan gıdayı ayırt edebilirler. Bu gıdanın bulunduğu herhangi bir yiyeceğin alınmaması temel çözümü oluşturur. Böcek alerjileri; Bir çok böcek zehiri ile ortaya çıkabilen bir durum olmasına karşın, en sık karşılaşılanı arı sokması ile ortaya çıkan alerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon bazen maalesef ölüme kadar gidebilen anafilaksi tablosunu da oluşturabilir. Bu tür durumlarda genel korunma yöntemleri yanında diğer bazı alerjik hastalıklarda da uygulanan alerji aşısı (alerjen immünoterapi) hayat kurtarıcı ve yüz güldürücü sonuçlar doğurur.

Sağlıklı Günler Dileğiyle...

Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Cengiz Kırmaz

1969 İzmir doğumludur. İlköğrenimi ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladı. 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1992-1996 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda iç hastalıkları uzmanlık eğitimini tamamladı. 1996-1999 yılları arasında aynı üniversitenin İç Hastalıkları Anabilim Dalı, İmmünoloji ve Alerji Bilim Dalı’ nda İmmünoloji ve Alerji uzmanlığı eğitimini tamamlayıp, bu bilim dalında 2002 yılına kadar uzman olarak çalıştı. 2002 yılında Celal Bayar Üniversitesi İmmünoloji Bilim Dalı’ nı kurmak üzere bu üniversiteye geçti. 2006 yılında Doçent, 2011 yılında profesör ünvanı aldı ve halen Celal Bayar Üniversitesi İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi olarak çalışmakta, öğrenci derslerine girmekte, tıbbi araştırmalar yapmaktadır. Şubat 2012 tarihinden beri özel muayenehanesi ...

Prof. Dr. Cengiz Kırmaz
Prof. Dr. Cengiz Kırmaz
İzmir - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube