Aldatılma Üzerine


O anı bilirsiniz…
İçinize bir şey düşer.
Bir mesaj, bir bakış, bir yalan…
Sanki biri ilişkinizin içine küçük bir el bombası bırakmıştır ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Aldatılmak.
Bu kelimenin ne kadar ağır geldiğini, danışanlarımla sayısız kez aynı odada şahit oldum.
Ama aldatma sadece bir eylem değil; çoğu zaman bir **boşluk, bir suskunluk, bir çığlık** gibi gelir insanın yüreğine.
💬 “Aldatma nedir?” sorusunu yeniden sormalıyız
Çünkü artık sadakat sadece kimin kiminle birlikte olduğu değil…
Kimin kime bağlandığı, kimi gizlediği, kimi hayal ettiğiyle de ilgili.
Bir ilişkide, sadakatsizlik sadece çıplak bir bedenin değil, **çıplak bir kalbin** izlerini de taşır.
Duygusal aldatma mı, fiziksel aldatma mı?
Aslında farkı yoktur bir noktadan sonra.
Biri teninizi incitir,
diğeri inancınızı…
❓“Neden aldatılır?” diye sorduğumuzda…
Şunu fark ederiz:
Aldatmak çoğu zaman bir arayış değil, bir kaçıştır.
Kimi ilgisizliğin, kimi değersizliğin, kimi sessizliğin içinden kaçarken,
kendini bir başkasında geçici olarak var etmeye çalışır.
Ama hiç kimse başka bir bedende, başka bir sohbette, başka bir “ilgi”de kendini tam olarak bulamaz.
Sadece bir süreliğine unutabilir.
Sonra yine kendiyle yüz yüze kalır.
🩹 Aldatmanın ardından ne olur?
İşte terapinin kalbi burada atar.
Çünkü sadakatsizlik bazen bir ilişkinin sonu olur,
ama bazen de her şeyin başladığı yer olabilir.
İlk defa gerçekten konuşulan yer.
İlk defa yaraların görülüp sarıldığı yer.
Bazı çiftler birlikte kalır ama birbirine hiç dönemez.
Bazı çiftler ise o krizden daha güçlü bir bağla çıkmayı başarır.
Anahtar şudur:
**İnşa etmeye istekli misiniz? Yoksa sadece unutmak mı istiyorsunuz?*
💡 Son Söz: Sadakat, fiziksel sınırlardan önce duygusal sorumluluktur
Aldatılan kişi, sadece “aldatıldım” demez.
“Yetersiz miydim?”, “Neyi fark etmedim?”, “Ben neye inandım?” diye sorar.
Bu sorular yalnızca kırgınlık değil, iyileşme isteğidir.
Ve ben, bir çift danışmanı olarak biliyorum ki, bu sorular doğru zamanda, doğru yerde konuşulursa,
her yara bir farkındalığa, her kırılma bir yeniden kurmaya* dönüşebilir ve duygular bastırılmadan, gerçek bir şefkatle iyileşme gerçekleşebilir.
Çünkü sadakat, bazen “gitmemek” değil, “yeniden bağlanmak”tır.