Kalp yetersizliği, kalp kası fonksiyonunun bozulmasına neden olan herhangi bir hastalık sonucu oluşabilen, sosyal, tıbbi ve ekonomik sonuçları olan gerçek bir halk sağlığı problemidir. Görülme sıklığı yaşlanan toplum ile artmaktadır. Batı toplumlarında gözlenen genel görülme sıklığı %2'dir.
Kalp-damar hastalıklarının tedavisinde son yıllarda gözlenen bilimsel ilerlemelere rağmen akut kalp yetersizliği olan hastaların bu hastalıktan ölüm oaranları değişmeden kalmıştır: Akut kalp yetersizliği tanısı alan hastaların %50’si ilk 4 yıl içerisinde kaybedilmekte, ileri düzeyde (evre III-IV) akut kalp yetersizliği olanların ise %50’si 1 yıl içerisinde kaybedilmektedir.
Hayatı tehdit eden akut hastalıklardan biri olarak kronik kalp yetersizliğinin akut alevlenmesi listenin başlarında yer almaktadır. Genellikle akciğerlerde biriken sıvıya bağlı olarak gözlenen solunum sıkıntısı, kaslara giden kan miktarının azalmasına bağlı olarak oluşan aşırı yorgunluk, ölüm korkusu gibi bulgular ile hastaneye başvuran hastalar acil tedaviye ihtiyaç göstermekte ve genellikle yoğun bakım şartlarında tedavi görmektedirler.
Yeni oluşan akut kalp yetersizliklerinde tedavinin ana amacı, düzeltilebiliyor ise kalp yetersizliğine neden olan ana nedenin ortadan kaldırılmasıdır. Ancak kalp yetersizliği yıllar içerisinde gelişmiş, kronikleşmiş ise ve akut alevlenme ile hastaneye başvuruluyorsa tedavinin ana amacı akut alevlenme ile daha da kötüleşen kalbin pompalama görevinin düzeltilmesi, akciğerlerde biriken sıvının vücut tarafından atılmasının sağlanması ve böylece hayati organlara giden kan miktarının artırılması ve solunum sıkıntısının azaltılmasıdır.
Bu hastalığın tedavisinde genellikle damardan verilen damar genişleticiler, idrar söktürücüler ve kalbin pompalama görevini güçlendiren ilaçlar kullanılmaktadır.
KAYNAK: https://www.abbott.com.tr/tedavi_alanlari_ve_ilac/kalp_hastaliklari.aspx