Halk arasında ergenlik sivilcesi diye anılan hastalık aslında her yaşta görülebilen ve ciltleri normalden fazla yağlı bireylerde izlenebilen bir durumdur. Aşırı yağ salgısı cilt yüzeyindeki gözeneklerin tıkanmasına yani komedon dediğimiz siyah ve beyaz tıkaçların oluşmasına yol açar. Sonraki aşamada tıkalı gözeneklerin altında üreyen mikroorganizmalar sayesinde kırmızı, iltihaplı sivilceler gelişir. Daha sonra da bu sivilceler hiç sıkılmasalar bile leke ve çukur bırakarak iyileşirler.
Yakın zamana kadar akne hakkında çok sayıda yanlış görüş gündemdeydi . Yapılan bilimsel çalışmalar ışığında gerçek bulgular ortaya çıktı. Bunlardan bazılarına değinecek olursak: Akne bulaşıcı, mikrobik bir hastalık değildir. Diş ve boğaz enfeksiyonlarının akneyle ilişkisi yoktur. Aknede yer alan mikroplar derimizin doğal mikrobik elemanlarıdır. Yine aknenin yediğimiz ya da içtiğimiz gıdalarla ilişkisi yoktur. Çerez, çikolata, kola vs. gibi bir kısıtlama anlamsızdır. Akne hormonal bir hastalık değildir. Erkeklik hormonlarının cilt yağlanmasına etkisi varsa da yalnızca aknesi olan bir bireyde hormonal bir araştırma yersizdir. Aknenin karaciğer dahil iç organlarla ilişkisi yoktur. Yazın güneş ve denizin akne üzerine yatıştırıcı bir etkisi varsa da bu düzelme yalancı bir düzelmedir. Güneş ışınları aknede tıkalı gözenek oluşumlarını arttırarak daha kötü bir tabloya zemin hazırlar. Bu durum solaryum ve kükürt içeren sabun, ilaç vs için de geçerlidir.
Bugün için akne tedavi edilebilir bir hastalıktır. Aknenin şiddetine göre dıştan ve/veya sistemik hap tedavisi ile birkaç aylık bir süre sonunda yüksek oranda kalıcı tedaviler mümkündür. Bu tedavi sonunda eski sivilcelerin bıraktığı izler de peeling uygulamaları ile azaltılabilir.
Akne vulgaris
20 Kasım 2006
0
