Ağızdaki saatli bomba

Dt. Yaşar Nalçacı
Dt. Yaşar Nalçacı
24 Ocak 20111470 görüntülenme
Randevu Al
Ağızdaki saatli bomba

                             Ülkemizde ve dünyada artık Diş Hekimliği diğer branşlarda olduğu gibi   dev adımlarla ilerlemekte olup  çok kolay sağlıklı ve estetik sonuçlar alınabilmektedir.Ama hala  bütün bunlara rağmen hala halkımız diş hekimlerine gitmemektedir.Bu ilgisizliğin nedenlerine baktığımızda  başta dişlerimizi önemsememiz sonra diş hekimi korkusu sonrada ekonomik nedenleri sıralayabiliriz.

                              Dişlerimize  artık ilgi göstermek zorundayız önce genel sağlığımız için  sonrada görüntümüz ve kariyerimiz için bu gereklidir ,zira  diş ve diş eti hastalıkları vücut  için  fokal enfeksiyon odağı olduğundan  tüm sağlığımızı tehdit etmektedir.

                               Dişlerimize ve diş etlerimize ilgi göstermeliyiz çünkü  genel görüntümüzü  dolayısıylada mesleki kariyerimizi  çok yakından ilgilendirmektedir.Estetik dendiğinde aklımıza kaş göz burun vs  gelir oysa  bunların yüze estetik katkısı oldukça kısıtlıdır.Yapılan incelemelerde insanların konuşurken  en çok hareketli yerlere baktıkları bunlarında gözler ve ağzımız  yani diş ve diş etlerimiz  olduğunu  görürüz.Gözlere sürekli bakamayız gözlerimizi kaçırırız,oysa ağza  söylenenlerin vurgusunu ve ne amaçla söylendiğini anlamak için çok dikkatli ve sürekli bakarız.Yani ağzımız bir mağazanın  vitrini, camekanı gibidir.Tertemiz bakımlı ve bembeyaz dişlerin sizi ne kadar etkilediğini düşünün lütfen ve sizde gerekli özeni gösteriniz.İşin ekonomik yönünden bakarsanız eğer hiçte öyle zannedildiği kadar  pahalı olmadığını görürsünüz.Geciktikçe  dişin maliyeti artar  oysa basit bir çürükken tedavi ettirdiğinizde  en az size 15 -20  yıl hizmet edecek bir dolgunuz olur  ve bunu yıllara böldüğünüzde ne kadar ucuz olduğunu görürüz.Halbuki tedavi edilmemiş  bir diş ve diş eti hastalığı bakın nelere mal oluyor birlikte bakalım ve ona göre gereken önemi gösterelim.

                              Şimdiye kadar diş çürüklerini ve dişeti iltihaplarını basit  bir şey olarak görürdük ancak diş ve dişetindeki iltihabi hastalıklar dolaşıma karışarak çeşitli organlarımıza çok büyük Zaralar vermektedir.

                              Gülen kazanır sözü altın bir kuraldır.Etkileyici bir gülüşle çoğu kişinin başını döndürebilir ve çok şey kazanabiliriz.Peki  ama yıldızlar kadar sağlıklı bembeyaz dişlere ve güzel gülüşlere sahip olamazmıyız .Artık bu mümkün ve çok kolay üstelik çok kısa sürede hiç ağrısız ve zahmetsiz  bir şekilde 1-2 saatte ağzımızdaki sorunlar çözülmekte ve bir hafta gibi kısa birsürede ışıldayan dişlere ,dişetlerine  kavuşabilirsiniz.Gönülleri fethetmenin yolu sağlıklı dişler sağlıklı insanın ,sempatinin göstergesi etkileyici kişiliğin baş nedenidir dişler.İnsanların öncelikle diş hekimi korkusunu yenmesi gerekir ki  bu artık çok kolay zira artık iğne kullanmıyoruz intra ligamenter anestezi dediğimiz dişle diş eti arasına ilaç damlatarak istediğimiz uyuşukluğu sağlayabiliyoruz ve bunuda hasta hiç hissetmiyor.Diş ve diş eti arasındaki bakteriler dişeti çekilmelerine yol açar bu bakteri ve virüslerde KALP ,PANKREAS ve AKCİĞERLERDE iltihaba yol açabilir.İltihaplar ana rahmine ulaştığında erken doğuma bile neden olabilir.Paradontitis  dişeti hastalığı sanıldığı kadar zararsız değildir ve çok tehlikeli bir hastalıktır.Porphyromonas gingivalis  adındaki bir bakteri dişe ve diş etlerine zarar vermektedir.Eskiden bunlardan kurtulmak ağrılı ve çok zahmetli idi oysa şimdi  kısa sürede ağrısız ve zahmetsiz olarak yak laser veya radyo frekansı  tedavileri ile kısa sürede tek seansta yapılabilmektedir.

                                 Kronik olarak devam eden ve bazı zamanlarda artan genellikle kulak önü ,şakaklar ve ensede baş ağrısı olarak kendini gösteren hatta boyun ve sırta da yansıyan kendini diş baş boyun ve yüz ağrısı olarak gösteren çene ekleminin ağrılı fonksiyon olan MDP  denilen Myofascial Pain Dysfunction  hastalığıdır.Baş boyun hatta sırt ağrılarılarıyla  diş ve çenenin ne ilgisi var demeyin  bu ağrıların asıl kaynağı çene eklemidir.Onun için MDP sendromuna çene eklemi fonksiyon bozukluğu  sendromu da denir sorunda eklem hareketlerini kısıtlayan baş,yüz ve boyun bölgesindeki kasların içinde ağrılı tetik noktaların varlığı da söz konusudur. Her kastaki tetik noktalar için farklı ağrı yayılım bölgeleri vardır hastalar ağrılarını bu yayılım bölgelerinde  duyarlar ve tetik noktaya basılınca yayılım bölgesindeki ağrı artar. Baş boyun ve çene kaslarındaki rahatsızlık çene eklemini etkiler eklem ve dişe ait bozukluklarda cevre dokularını etkiler. Sendroma yatkınlığı arttıran ve başlatan nedenler arasında  dişsel nedenler önde gelir.Dişsel nedenler ağız içi muayenede hemen tespit edilir.

  PROTEZ  YAPILMAMIŞ  ÇEKİM BOŞLUKLARI VE BURAYA DEVRİLMİŞ DİŞLER ,dişsizlik nedeniyle tek taraflı çiğneme alışkanlıkları,diş sıkma ve diş gıcırdatma alışkanlığı,kötü ve yüksek yapılmış protez veya dolgular kendi başına eklem bozuklukları yaratırlar çeneye gelen travma ağzın uzun süre açık kalmasına  yol açan ağız içi girişimler,sert cisimleri ısırma alışkanlığı boyun yüz ve ensede kasların zorlanması  bu sendromu başlatan faktörlerdir. Bu sendrom ağız açma hareketinde  eklemin yerinden çıkmasına eklemde tıkırtı ve hassasiyetle başlar ve dayanılmaz ağrılara neden olur. Çene eklemindeki rahatsızlıkların tedavisi ekip işi olup ortodonti,protez,cerrahi dalındaki  uzman diş hekimleri kulak burun boğaz hastalıkları ,psikiyatri ve fizik tedavi uzmanı diğer doktorların  olması gerekir.MDP sendromu kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görünür nedeni de  hormonal değişikler ve bunun neden olduğu stres seviyelerindeki  artış ile dokusal değişiklerdir.

                            Diş hekimi  koltuğuna oturmaktan korktuğumuz için ağız ve diş sağlığımızı hep ihmal ederiz.Oysa düzenli diş hekimine görünürseniz ileride başınıza büyük dertler açabilecek bazı hastalıkların erken teşhisini sağlarsınız.

                             Örneğin kanser türleri arasında en hızlı gelişip yayılanı sayılan ağız kanserleri  diş hekiminize muayene ile tespit edilip erken tedavi  olabilirsiniz.Kansızlık Diyabet ve Ülser gibi sorunları hatta bazı kanser türlerini Lösemi gibi diş hekiminiz erken tespit edebilir.Ağız ülserinin  çok sık tekrarlanması dilde sürekli yanma  hissi aneminin belirtisidir.Ağızda kuruluk ,apseler ve dişeti rahatsızlıklarına birde nefeste aseton kokusunun olması,diyabetin habercisidir.ağızdan yayılan koku mide ve akciğer hastalıklarınında habercisidir.Dildeki derin çatlaklar  harita dil  barsaklardaki kolit ve tümöral  hastalıklarında ön tanısında etkendirler.

                               AĞIZDAN  KALBE GİDEN MESAJ

  DİŞ DOKTORU YAŞAR NALÇACI’nın  da belirttiğine göre      Orta yaşta ,diş ve dişeti hastalıklarından kaynaklanan diş kaybı ,maalesef, damarlarda tıkanıklar la ilişkili ve kalp damar hastalığı göstergesidir.Ve bu bilimsel olarak ta doğrulanmıştır Amerika kalp birliğinin  stoke(inme)dergisinde yayınlanan araştırmada diş eti hastalıklarına bağlı olarak görünen diş kaybının ,kalp ve damar hastalıklarına  işaret ettiği saptanmıştır.55 yaş üzeri  deneklerde yapılan araştırmada  diş kaybı ile atardamarlarda tıkanıklık durumu arasındaki bağlantı gözlendi. 0-9 arası diş kaybı bulunanların yüzde 45 inde ,boyundaki atardamarlarda tıkanıklığa yol açan pıhtı zerrecikleri tesbit edildi,10 ve üzeri diş kaybı olanların yüzde 60’ ında kalp ve damar hastalıklarına yol açabilecek tıkanıklıklar görüldü.Diş doktoru Yaşar Nalçacı ABD,Minnesota Üniversitesi uzmanlarından  Dr.Moise Desvarieux,un ilk kez diş eti hastalıklarından kaynaklanan diş kaybının ,kalp damar hastalığına  işaret ettiğinin saptandığını söyleyerek ağız sağlığının önemini  belirtmiştir.                                           

 

Etiketler

Ağız sağlığıDişDişetiAğız problemi

Yazar Hakkında

Dt. Yaşar Nalçacı

Dt. Yaşar Nalçacı

Dt. Yaşar NALÇACI, Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından tıp eğitimine başladı ancak eğitiminin 3. yılında Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde devam etme kararı almıştır. 1978 Yılında Diş Hekimi unvanı almıştır. 

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır