Sertleşme bozukluğu!

Sertleşme bozukluğu!

Orta-ileri yaş grubunun yaklaşık olarak yarısından fazlasında değişik düzeylerde görülen sertleşme bozukluğu (erektil disfonksiyon (ED)) cinsel ilişki için gerekli olan penis ereksiyonunun tatminkar bir cinsel performans için yeterli seviyeye ulaşmadığı veya sürdürülemediği olarak tanımlanır. Ereksiyon süreci gevşek, dolum fazı, tümesans, tam ereksiyon, rijit ereksiyon ve detümesans fazlarından oluşmaktadır.

Nörotransmiterlerin salınımına bağlı olarak penis düz kaslarının gevşemesi arteriyel ve arteriyoler vazodilatasyona ve sinüzoidlerin genişleyerek artan kan akımının büyük bölümünü kabul etmesine yol açar. Kanın penil dokuda sıkışması penisin uzamasına ve genişlemesine olanak tanır. Bu arada sinüzoidlerin tunika albugineaya doğru basınçla genişlemesi venöz pleksusun sıkışması oluşur. Bu da emisser venleri sıkıştırarak venöz akımı etkin biçimde azaltır. İntrakavernöz basınç ve PO2 100 mmHg'e yükselerek gevşek penis dikleşir. Ek olarak iskiyokavernöz kasların kasılması basıncı artırarak rijit ereksiyon faza yol açar. Bu süreçteki herhangi bir bozukluk erektil disfonksiyona (sertleşme bozukluğu) yol açmaktadır. Organik, psikojenik ya da mikst (her ikisi birlikte) olabilmektedir. Performans anksiyetesi, cinsel uyarı yokluğu, depresyon, şizofreni gibi psikolojik durumlar ereksiyon bozukluğuna yol açmaktadır. ED olgularının yaklaşık %20'si nörojenik kökenli olup periferik veya merkezi patolojilerden kaynaklandığı bilinmektedir. Spinal kord travması, demans, Parkinson hastalığı, tümörler, inme, diabetes mellitus, kronik alkol tüketimi ve vitamin yetersizliği bunların başlıcalarıdır. Aynı zamanda radikal bir ameliyat (radikal prostatektomi, rektum operasyonları) geçiren hastalarda da ED oldukça sık gözlenir. Sinir koruyucu ameliyatlara rağmen, ereksiyonun yeniden kazanılması 2 yıl kadar sürmektedir ve bu süre penil rehabilitasyon ile tedavi edilebilmektedir.

Hormonal bozukluklardan en sık görülenleri ise hipogonadizm, Cushing sendromu, Addison hastalığı, hipo/hipertiroidizm, östrojen veya antiandrojen tedavi ile birlikte orşiyektomi operasyonu geçirme öyküsüdür. Arteriyel yetmezlik ve venöz yetmezlik en sık görülen vasküler nedenlerdir. Sistemik damar hastalığı olanlar, koroner arter hastaları, arterosklerozu olanlar, diyabetikler ve damar hastalığına yol açan risk faktörleri (sigara, kolesterolemi,...) taşıyan erkekler ED adayıdırlar. Aynı zamanda pek çok ilacın da ED'e neden olduğu bilinmektedir. SSRI grubu ilaçlar, antipsikotikler, antidepresanlar, antihipertansifler, antiandrojenler, ... bu ilaçlardan bazılarıdır. Sertleşme bozukluğununtanısında ayrıntılı öykü ve fizik mauyene oldukça önemlidir.

Glukoz seviyesi, lipid profili, testosteron, TSH gibi laboratuar incelemelerinin yanında hastaların kendi kendilerini değerlendirdiği sorgulama formu (IIEF) hastalığın şiddetini ölçebileceğimiz testler tanıda oldukça yardımcıdır. Dupleks ultrasonografisi, kombine intrakavernozal enjeksiyon ve uyarı (CIS), kavernozometri, anjiyografi gibi ileri testler ile hastalığın sebebi öğrenilmekte ve buna göre teadvi planlanmaktadır. Noktürnal penil tümesans (NPT) testi ise gece uykusunda ereksiyonun kalitesi ve süresini ölçen bir testtir. Tedavide basamak tedavisi yöntemi uygulanır. Yaşam tarzı değişiklikleri ve varsa ilaçların değiştirilmesi, psikoseksüel tedavi, hormonal tedavi gerekli hastalarda ilk basamak tedavileridir. Fosfodiesteraz inhibitörleri kullanılmaya başlandığı yıllardan beri ED tedavisinde bir çığır açmış ve hastaların büyük bir kısmında kurtarıcı tedavi olmuştur. Sildenafil, vardenafil, tadalafil bugün kullanılmakta olan moleküllerdir ve hangi hastalarda hangi ilacın güvenli ve etkili bir biçimde kullanılacağı bilgisi oldukça önemli hale gelmiştir.İntrakavernozal enjeksiyon tedavileri (papaverin, fentolamin, alprostadil) ve intraüretral alprostadil tedavileri seçilmiş hastalarda oldukça etkilidir. Penis protezleri tedavide en son çare olarak düşündüğümüz yöntemdir. Bükülebilir, mekanik ve şişirilebilir cihazlardır. genellikle esnek bükülebilir olanlar şişirilebilir olanlardan daha uzun süre dayanmaktadır.

 

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Cevdet Kaya

Etiketler
Sertleşme bozukluğu
Prof. Dr. Cevdet Kaya
Prof. Dr. Cevdet Kaya
İstanbul - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube