İki uçlu duygulanım bozukluğu

İki uçlu duygulanım bozukluğu

Manik-Depresif Psikoz ya da Bipolar Afektif Bozukluk olarak da bilinir.

Bir uçta zaman zaman yaşanan çökkünlük tablosu, diğer uçta ise yine periyodik olarak yaşanan duygulanımda yükselme ile karakterizedir. Çökkünlük hali depresyon başlıklı yazıda belirttiğim özellikleri taşır. Mani ise, özgüvende artış, cinsel aktivitelerde hareketlilik (libido artışı), çağrışımlarda hızlanma, motor aktivitelerde artma, enerji fazlalığı, ertesi gün yorgun hissedilmeyen bir uykusuzluk, iştahsızlık, alış-veriş merakı, fazla seyahat ve birçok olguda neşe yönünde bir duygulanım şeklinde bir tablodur.

Mani, genellikle ansızın başlar. Çoğu zaman kişi olan-bitende bir gariplik sezinlese bile tam olarak hastalık hali içinde olduğunun farkında değildir. İçgörü bir çok olguda ancak zamanla, bir dizi atak yaşamış olmakla kazanılır.

Mani ve depresyon atakları dışında kişi hemen-hemen tamamen normal bir yaşam sergilemektedir. Yaşamış olduğu, örneğin manik atağın hastalık olduğunu anlar ve o nedenle derin bir üzüntü ya da daha doğru bir ifade ile utanç hissedebilir. Zira, manik atak toplumsal ilişkilere, ekonomik duruma ciddi darbeler vurmuştur. Damgalanmak manik atak geçiren bir insanın en önemli sorunlarından birisidir.

Görülme sıklığı Bipolar-I için %1 dir. Bipolar-II de hesaba katılırsa %5 gibi ciddi boyutlardadır. Bipolar-II manik atakların daha selim seyrettiği, hipomani olarak tanımlanan durumla giden olgulara verilen isimdir.

Genelde kendisinde ya da yakınlarında yaratıcı gücü olan insanlarda rastlanan hastalık genetik geçiş özelliği taşır. Buı yöndeki bir başka ipucu da eş-yumurta ikizlerinde hastalığın ortaya çıkma olasılığını normale göre çok yüksek olmasıdır. Ancak genetik yatkınlık yetmez, bir takım stresörlerin de genetik zemini tetiklemesi gerekir diye düşünülmektedir.

Mani için biyokimyasal teoriler, hastalığın dopaminerjik ve kolinerjik sistemlerdeki patolojilerden kaynaklandığı yönünde ağırlık kazanmaktadır. Elektrofizyolojik analizlerde ise nöronal aşırı duyarlılık tarif edilmektedir.

Endokrinopatiler, merkez sinir sistemini doğrudan etkileyen hastalıklar, kortizon vb bir takım ilaçlar, uyuşturucu olarak bilinen maddeler hastalığa benzer tablolar oluşturabilir.  O nedenle hastalığın tedavi, tanı ve takibi sadece psikiyatristler tarafından yapılmalıdır.

İki Uçlu Duygulanım bozukluğu da diğer psikiyatrik tablolar gibi iki yönden ele alınarak tedavi edilir. Bunlar farmakoterapi ve psikoterapi olarak özetkenebilir. Farmakoterapide lityum gibi mizaç düzenleyici ilaçların çok önemli bir yeri vardır. Bunların toksik etkilerine karşı önlem alınması koşulu ile yaşam boyu kullanılmaları gerekir. Ek olarak anti manik niteliği olan bir takım tedavi edici ajanlar da dönemsel olarak kullanılabilir. Depresyon periodlarında ise kısa sürelerle antidepresan ilaçlar uygulanır. Bu ilaçların çok dikkatle kullnaılması gerekir. Zira, manik atakları tetikleyebilirler.

Psikoterapide ise iç görü kazandırmaya yönelik ve destekleyici nitelikteki girişimler önem kazanmaktadır. Yine bilişsel-davranışçı terapinin relapsları azalttığına dair ipuçlarına rastlanmaktadır. 

Hekim ve tedaviye uyum büyük önem taşımaktadır. Düzenli olarak hekim takibindeki hastaların yaşam kalitesi belirgin şekilde yükselmekte, atak sayı ve şiddeti azalmaktadır.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Kemal Arıkan

Etiketler
Psikoterapi
Prof. Dr. Kemal Arıkan
Prof. Dr. Kemal Arıkan
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube