Ellerimiz çok önemli fonksiyonları yerine getirmek yanında, diğer insanlarla iletişim kurmak açısından da önemli organlarımızdır. Eller soğuk hava, güneş ışınları, çeşitli kimyasallar ve deterjanlar gibi zararlı çevresel faktörlerle sık sık karşılaşırlar. Ayrıca en çok kullandığımız organ olan eller vücudumuzun diğer bölümleri gibi elbiselerle örtülmediğinden yaralanmaya ve özellikle güneşe karşı daha savunmasız ve iyileşmesi daha zordur. Bu nedenle ergenlik çağındaki dolgun ve parlak el derisi, henüz daha yirmili yaşlarda elastik yapısını yitirmeye başlar. Zamanla yaşlanma belirtileri artar, kırışıklıklar daha belirgin bir hal alır, deri altı yağ dokusu azalır böylece damarlar belirginleşir. Böylece yaşlanmanın önemli göstergesi haline gelir.
El üzerinde meydana gelen olası sorunları yok etmek amacıyla yağ transferi tekniğini kullanıyoruz. Hastanın bölgesel yağlanma yaşadığı bölgeden alınan bir miktar yağ, kök hücreden zengin hale getirildikten sonra, el sırtı cilt alt dokusuna enjekte edilir. Kök hücrenin tüm avantajlarını yaşayan el sırtı, hacim kazanır, yumuşak doku onarımı başlar ve dokular yenilenir. Yağ enjeksiyonun vermiş olduğu hacimle birlikte cilt yüzeyinin rengi açılır, gözüken damarlar silikleşir ve bu etkiyle el sırtına canlılık ve tazelik kazandırılır. Sert ve kemiğe oturmuş el yapısı yumuşar ve kemiksi görüntünün yerini, yumuşak bir dolgunluk alır.