Benler

Benler

Hangi ben masum, hangi ben riskli?

Benlerin değerlendirilmesi konusunda standart A, B, C, D kriterlerimiz var. Bir bene baktığımızda biz şu kriterleri dikkate alıyoruz:

Asimetry (Asimetri): Asimetrik benler kötüleşme riski taşır. Benin simetrik olması; yani benin üstüne ortadan bir çizgi çektiğimizde sağ ve solunun ya da üstüyle altının eşit görünmesi gerekir.

Border (Kenar): Benin kenarları düzenli olmalı; düzensizlik olduğunda kötüleşme riski gösterir.

Color (Renk): Renginin homojen, aynı renk tonunda olması gerekir. Örneğin her noktasında tek ton kahverengi olması... Bir yerde koyu kahverengi, bir yerde açık kahverengi gibi ton farkları olduğunda o beni riskli kabul ediyoruz.

Diametre (Çap): Benin çapı 5 mm'yi geçiyorsa, yine riskli grubunda değerlendirilir.

Benlerin alınması için tek bir risk yeterli mi?

Genel yaklaşım benlere A, B, C, D kriterlerine göre bazı dereceler verilmesi ve skorlama yapılıp, belli bir rakamın üstündeyse, o benin alınmasıdır. Artık biz bu durumu tecrübeyle otomatikleştirdik. Şöyle bir baktığımızda bu kriterleri değerlendirip, risk gördüğümüz benleri aldırıyoruz. Örneğin, hastanın sırtında birçok ben var. Bakıyorsunuz 2-3 tanesi dikkatinizi çekiyor. Onlar farklı, atipik benler. Onlara 'displastik benler' diyoruz ve bu benleri malign melanoma (Derinin rengini veren pigmenti oluşturan ve melanosit adı verilen hücrelerin yapısının bozulup, kontrolsüz olarak asın çoğalması ile oluşan bir deri kanseri tipi) dönüşmeden aldırıyoruz. Bu doğuştan olan benlerin de değerlendirilmesi gerekir. Doğuştan gelen, 1-5 cm. ve daha büyük çaptaki, üstünde kılların bulunduğu benlerin melanoma dönme riski var. O yüzden bu benleri de hastaların düzenli olarak takip ettirmeleri gerekir.

Güneşsiz bronzluk

Benler için hangi aralıklarla doktor takibi gerekiyor?

Şüphelendiğimiz benleri 6 ayda bir bakıp kontrol ediyoruz. Eğer 2 yılın sonunda bende bir değişme yoksa kontrol süresini yılda bire indirebiliriz. Bir de genelde hastaları yaz öncesi, bronzlaşmadan görmek istiyoruz. Güneşe çıkmaları açısından riskli bir ben var mı diye.

Çünkü bronzlaşıldığı zaman benin rengi tam olarak görülemeyebiliyor. Bu nedenle de genellikle mayıs-haziran ayında kontrol yaptırmak iyi olur.

Çocuklarda bulunan benlerin riski var mı?

Melanom çocuklarda fazla görülmüyor, daha çok genç yaşta görülüyor ama yine de çocuklardaki benlerde de risk olabilir ve takip edilmesi gerekir.

Benlerimizin sayısı güneş yüzünden mi artıyor?

Hayır, sadece ben konusuna daha fazla dikkat edilmeye başlandı. Benler yaşla birlikte artar ve eğer huyları iyiyse, özelliklerinde dikkati çeken bir şey yoksa benlerin artması korkmayı gerektirecek bir durum değil. Diğer yandan benler karıştırılabiliyor; oysa vücuttaki her kabarıklık ben değildir. Güneş, çoğu kişide güneş lekesine neden olabiliyor ve bazen insanlar güneş lekesi ya da çilleri de ben zannedebiliyor.
Güneş ışınlarının melanom riski oluşturduğu bir hasta grubu var. Bunlar:


- Açık renkli, ince derili olanlar.
- Çok çili olan kişiler.
- Kızıl saçlılar.
- Açık renkli (mavi, yeşil] göze sahip olanlar.
- Ben sayısı fazla olanlar.
- Ailesinde melanom hikayesi bulunanlar.

Bu kişilerin en yüksek güneş koruma faktörlerini kullanmaları gerekir.

Güneşin zararlı ışınlarının benlere etkisi nedir?

Yapılan çalışmalarda güneşe maruz kalan kişilerin benlerinde kötüleşme olduğu ortaya çıkarılmış. Ayrıca güneş, 'melanom dışı' dediğimiz deri kanserlerine de neden olabiliyor. Dikkat! Güneşin zararlı etkileri kalıcı. Yıllarca güneşlenmemiş kişilerde bile çocukluk ya da gençlik dönemlerinde aldıkları güneş hasarları nedeniyle ileri yaşlarda deri kanseri görülebiliyor. Güneşin zararlı etkisi, vücudun bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde de ortaya çıkabiliyor.

Güneşe çıkmadan bronzlaş

Benler mutlaka cerrahi yöntemle mi alınmalı, güzellik merkezlerinde benleri lazerle yaktırmak doğru mu?

Deriden yüksek olan et benleri iyi huyludur ve kanser olmaz. Bu sebeple et benleri gibi bazı benlere lazer, koter yapılabilir ama düz olanlardan daha çok korkmak lazım.

Bu türde olan ve olası riskler açısından değerlendirilerek alınmasına karar verilen benlerin, bu işi iyi bilen plastik cerrahi uzmanı, genel cerrahi uzmanı, dermatolojik cerrahiyle uğraşan uzmanlar tarafından düzgün bir şekilde alınarak patolojiye gönderilmesi gerekir. Patolojide de benin iyice incelenip raporunun bize gönderilmesi lazım.

Oysa riskli bir ben yakıldığı zaman inceleme imkanı kalmıyor. Ayrıca yakılan yerlerde hem kötü iz kalıyor hem de yakılanmyerlerin kenarından bir süre sonra tekrar kahverengilik başlayabiliyor. Bu da şu anlama geliyor: Demek ki bu hücreler o kökte vardı ama yakan kişi bunu görmedi. Eğer o kötü huylu bir bense içerden de yayılabilir.

Mevcut benlerimiz konusunda neler yapmalıyız?

Değişiklikleri takip etmek önemli. Kendi kendine ben haritası çıkarılabilir. Aynada bakıp, kendilerine vücut seması çizip, "benim şuralarda benim var" diye şemada işaretleyebilirler. Yeni bir şey gördüklerinde o haritaya bakıp, "bu var mıydı?" diye kontrol edebilirler. Hatta hastaların benlerini fotoğraflayıp bilgisayara yükleyerek, belli aralıklarla bunları takip etmeleri de iyi olur. Örneğin, geçen sürede, benin kenarlarında değişiklik var mı diye bakmaları bile önemli. Ayrıca sürekli tahriş olan bölgelerdeki benlere de dikkat etmek gerekir.

Tüm benler için patolojik tahlil gerekiyor mu?

Gerekmiyor; burada doktorun tecrübesi önemli. Örneğin, hastanın boynunda bir sürü iplik şeklinde et benleri var, onları yakıyoruz ve patologa göndermiyoruz. Çünkü iyi huylu olduklarından eminiz. Ya da damar benleri olan kırmızı benler var, onlara da lazer yapıyoruz. Burada da patologa gönderme imkanımız yok.

Benler alınırsa kötüleşir inanışı doğru mu?

"Bene bıçak değerse kötüleşir" gibi yanlış inanışlar bizi çok bunaltan ve hastalara da zarar veren inanışlar. Şüpheli durumlarda gerek benin teşhisinin kesinleşmesi gerekse tedavi için mutlaka benin cerrahi yolla alınması gerekir. Başka bir kesin teşhis ve tedavisi yok. Şüphelendiğimiz beni mutlaka aldırıyoruz ve patolojiye gönderiyoruz. Eğer kanser teşhis edilirse, daha geniş bir bölgenin alınması gerektiğinden ikinci bir operasyona ihtiyaç duyulabiliyor. Değilse "Şüphelendik, aldık. İnceledik ama değilmiş, ne güzel!" diyoruz. Kanserse de bunun tedavisi yine beni aldırmaktır.

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Ayfer Aydın

Uzm. Dr. Ayfer AYDIN, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1998 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, 1998 - 2002 yılları arasında İstanbul Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaparak Dermatoloji Uzmanı olmuştur. 

Uzmanlık eğitimi sonrasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, Özel Transmed Kliniği'nde, Memorial Hastanesi'nde ve Amerikan Hastanesi'nde hasta kabulü yapmış olan Uzm. Dr. Ayfer AYDIN, bir çok eğitim ve kurs programını başarıyla tamamlamıştır.

Uzm. Dr. Ayfer AYDIN, mesleki çalışmalarına İstanbul'da bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir. 

Etiketler
Benler
Uzm. Dr. Ayfer Aydın
Uzm. Dr. Ayfer Aydın
İstanbul - Dermatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube