Alkolizm

Alkolizm

Alkolizm, kişinin alkollüiçkilere fiziki ve psikolojik  sağlığına zarar verecek şekilde olan tutkunluğudur. Alkolizm, sürekli alkol kullanma dönemleri, kontrolunu kaybetme ve istenmeyen sonuçların varlığına rağmen ısrarla alkol kullanımını sürdürme gibi özellikler gösteren uzun süreli ve ilerleyici bir hastalıktır.

Alkole alışkanlık kazanmış kişinin kontrolü kaybetmesi ve davranışlarını özürlerle kapatmak istemesi kritik devrede olduğunun işaretleridir. Saldırgan olur, içki depolar ve sabahları alkol alma alışkanlığını kazanır. Bu noktadan sonra işini de ihmal etmeye başlar ve kendisinde titremeler, düşünme yetersizliği baş gösterir. 

Bağımlılığın ön işaretleri

Her gün aynı şekilde alkol içilir.

Sınır konulur ama bu sınır aşılır. 

Alkolun içilmediği faaliyetler bırakılır. 

İçkiden kaynaklanan sorunlar yaşanır ama bunlar fark edilmez ve/veya yapmasına izin verilir. 

Aynı etkiyi yapması için daha fazla alkole gereksinim duyulur.

Bağımlılığın ileri işaretleri

Uyku sorunları yaşanır. 

Sabahları sinirli, hasta, terlemiş veya titreyerek uyanır. 

Uyandıktan sonra üç saat içinde içki içilir. 

Bazen aşırı çekilme belirtileri yaşanabilir: Kişiler içki içmeyi bıraktıktan saatler veya günler sonra sara nöbetleri yaşayabilir, bilinçlerini yitirebilir, bazen kollarda ve bacaklarda çekilme hissedilebilir, nefes kesilebilir, kişi sayıklayabilir, nerede veya kiminle olduklarını bilmeyebilir ve sanrı görebilir.

Alkolün etki ve zararları

Alkollü içkiler tesirlerini ihtiva ettikleri etil alkol ile sağlarlar. Bu maddenin az miktarı görünüşte canlılık sağlar zannedilirse de daha çok alınır ve 200-300 mg/cc kan seviyesine ulaşırsa depresyon ve fiziki güçlerin yönlendirilmesinde güçlükler ve azalmalar olur. Kişiye ve bünyeye göre değişmekle beraber miktarın daha da arttırılması ve 500 mg/cc’yi bulmasıyla nefes alma güçleşebilir ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bunlar alkolün birden alınmasında ortaya çıkan belirtilerdir. Devamlı alanlarda ise vücut işleyişinde kalıcı bozukluklar olur.Alkoliklerin en az 1/4’i karaciğer yetmezliği, beslenme yetersizliği ve mide rahatsızlıklarıyla karşı karşıyadır. Psikolojik durum bozuklukları ise bunlarda çok daha yaygındır.

Hastalar sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. Vitamin B12 ve folik asiteksikliği sebebiyle alkoliklerde kansızlık başgösterir. Östrojendenilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur. Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle bu hormonun yıkımı azaldığından kandaki konsantrasyonu yükselir ve erkek alkoliklerde erkeklik hislerinin azalmasına sebebiyet verir.

Şeker hastalığınınortaya çıkışını kolaylaştırır. Ayrıca böbreklerdede toksik etki yapıp nefriteyol açabilmektedir. Çok mühim bir tesiri de çevre sinirlerine olan toksik tesiri ve bunun sonucu polinevritdenilen sinir iltihaplarına sebeb olmasıdır. Alkol, kalp hastalarına da negatif (olumsuz) etki eder, kalp kasları önce hacim genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği meydana gelir.

Beraber görüldüğü diğer ruhsal bozukluklar

Diğer madde kullanım bozuklukları ve antisosyal kişilik bozukluğu ile sıklıkla birlikte izlenir. Ayrıca alkole bağlı bozukluğu olanların %30-40'ının hayatlarında en az bir kere majör depresif bozukluk görüldüğü bilinmektedir. Alkol anksiyeteyi azaltır, pek çok kişi bu nedenden dolayı kullanır. Alkole bağlı bozukluğu olanların %25-50'si bir anksiyete bozukluğu (özellikle fobiler ve panik bozukluğu) tanı kriterlerini karşılamaktadır. İntihar yaygınlığı %10-15 civarındadır. Alkole bağlı bozuklukta majör depresif atak, zayıf psikososyal destek, ciddi organik hastalık varlığı, işsizlik ve yalnız yaşama intihar riskini artıran faktörlerdir.

Nedenleri

Alkole bağlı bozukluklar ile ilgili psikoanalitik teoriler katı, cezalandırıcı bir süperego yapısı ve psikoseksüel gelişim basamaklarından oral dönem fiksasyonu üzerinde odaklaşmıştır. Bazı dinamik oryantasyonlu psikiyatristler alkole bağlı bozukluğu olanlarda özel bir kişilik tipi tanımlamışlardır: “Çekingen, yalnız, sabırsız, öfkeli, aşırı duyarlı, kaygılı ve cinsel olarak bastırılmış”.

Bazı sosyal ortamlarda aşırı içki kullanımı görülebilir. Yatılı okul yatakhaneleri, askeri üsler çok ve sık içki kullanımının yaygın olduğu ve sosyal bir olay olarak kabul gördüğü ortamlardır.

Özellikle ailedeki içki alışkanlığı gibi bazı faktörler içki kullanımını etkiler, ancak ailenin içki alışkanlığının alkole bağlı bozukluk üzerine direkt bir etkisi yoktur.

Davranışsalaçıdan bakınca içkinin sağladığı öfori, kendini iyi hissetme, anksiyete ve korkunun azalması sonraki içki alışkanlığını pekiştirir.

Genetik ve diğer biyolojik faktörler:Alkole bağlı bozukluklarda genetik geçiş ile ilgili bilgiler erkeklerde kadınlara göre daha kuvvetlidir. Aile araştırmalarında alkolik bireylerin babalarının % 50'si, erkek kardeşlerinin % 30'u, annelerinin % 6'sı, kız kardeşlerinin % 3'ü alkolik bulunmuştur.

Tedavisi

Tedavide farmakoterapi (ilaç) ve psikoterapi bir arada uygulanır.

 

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Özcan Uzun

Etiketler
Alkol
Prof. Dr. Özcan Uzun
Prof. Dr. Özcan Uzun
Ankara - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube