Aile içi (evlilik) çatışmalar

Aile içi (evlilik) çatışmalar

Ailede birçok nedene dayalı olarak sorunlar yaşanabilir. Evliliklerde sorun olması eşlerin "kötü, geçimsiz" olduğu anlamına gelmez. Evlilik eşlerin "iyi" olmasına değil "anlaşabilmesi" üzerinde yürür. Anlaşmanın da temeli sağlıklı iletişime dayanır. Ayrıca, çoğu kez eşlerden birisinde kaygı (anksiyete) bozukluğu, depresyon gibi yakınmaların olması iletişimi bozan bir etken olabilir.

İletişimde herkesin karşısından beklediği tutumlar vardır. Bibring'e göre, herkes sevilen-iyi biri olmak, güçlü ve sayılan biri olmak, beğenilen ve onaylanan biri olmak ister. Aile içi çatışma bu idealler ile gerçekler arasında gerilimden kaynaklanır. Kişinin, bu ölçütlere ulaşamayacağının farkında olması, kişinin kendisini güçsüz ve çaresiz hissetmesine neden olur. 

Kişinin karşısındakinin beklentilerine (sevgi, saygı, beğenilme, onaylanma) cevap verememesi veya bunları karşısındakinden alamaması; yani iletişimin sağlıklı olmaması çatışmayı doğurur.

İletişim hatalarına örnekler

"Şöyle yap, böyle yapma..."

"Bu şekilde hareket etmemelisin..."

"Yoruluyorum diye yakınacağına geceleri erken yat..."

gibi öğüt verici cümleler konuşan kişide direnç, isyan yaratabilir, konuşan kişiyi savunmaya itebilir. Genellikle öğüt, ahlak dersi vermek, direkt önerilerde bulunmak, size sorununu açan kişide baskı veya suçluluk duyguları uyandırarak, iletişimin kesilmesine veya yön değiştirmesine neden olabilir.

"Sen zaten hep kolaya kaçarsın..."

"Bebek gibi davranıyorsun..."

"Şikayetten başka bir şey bilmezsin zaten..."

"Hiçbir fedakarlığa katlanmak istemiyorsun..."

Genellikle yargılama ve eleştirme tepkileri ile karşılaşan kişiler, kendilerini anlaşılmamış, itilmiş, haksızlığa uğramış, daha çaresiz hissederler. Bunun sonucunda iletişimi keser ya da öfkeyle karşılık verebilirler.

"Neden?...Sen ona ne yaptın?...O sana ne dedi?..."

Genellikle soru, inceleme, nedenini arama gibi yaklaşımların içinde önyargı, eleştiri veya zorunlu çözüm bulunur. Ayrıca konuşma sorulara cevap vermeye takılarak, yön değiştirip asıl konudan uzaklaşabilir. Sorularla yürüyen iletişimde, genellikle soru soranın nereye varmak istediği konuşan kişi tarafından anlaşılamadığından, konuşan endişeye kapılabilir veya savunmaya geçebilir.

"Aslında sen öyle demek istemiyorsun..."

"Ben senin aslında neden öyle yaptığını biliyorum..."

"Aslında senin derdin başka..."

Bu tür akıl okumacı yaklaşımlarda, dinleyen kişi sanki konuşanın niyetini, söylemek istediklerini çok iyi biliyormuş, onun kafasının içindekileri okuyormuş gibi bir tavır içine girdiğinden, konuşanı savunmaya ittiği gibi, sinirlenmesine, sabırsızlanmasına veya öfkeli cevaplar vermesine neden olabilir. Konuşan kişi kendini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış, yanlış yorumlanmış gibi  hissedebileceği için büyük olasılıkla iletişimi keser.

"Aldırma, boşver..."

"Düzelir canım, bunu dert etme..."

"Üzülme..."

"Olur böyle şeyler, geçer..."

Aslında teselli etmek çok güzel ve yararlıdır, ancak önemli olan teselliyi kişiyi anladığınızı belirttikten sonra verebilmektir. Söyledikleri duyulmadan, teselli ediliyormuş hissini yaşayan kişi, kendini anlaşılmamış, dinlenilmemiş, söyledikleri saçma sapan gibi algılanmış hissedebilir.

Sorunları çözecek ortak yol bulmak yerine, "haklı olmak-haksız olmak; doğru yapmak-yanlış yapmak" üzerine kurulmuş evi mahkemeye çeviren bir iletişim çare getirmez. Hele bunu öfke ile yaparsanız tamamen haklı olsanız bile karşınızdakini ikna etmeniz olanaksızdır.

"Affedersem, hoşgörülü davranırsam yine yapar." düşüncesi iletişimin zehiridir. Sizi affedene karşı ne hissederseniz, karşınızdaki de aynısını hissedecektir.

Hataları düzeltmeye yönelik örnekler

Bu alanda ihtiyaç duyulan bilgi ve yardım konunun uzmanı olan kişilerden sağlanabilir.  İletişim hatalarını düzeltmeye yönelik şu örnekler:

"Sen beni incitmekten zevk alıyorsun." yerine "Senden bunları duymak beni çok incitti."

"Beni her zaman başkalarının yanında aşağılıyorsun." yerine, "Geçen gün başkalarının yanında söylediklerin beni çok utandırdı."

"Beni kızdırıyorsun ve ben de işte bu yüzden saldırgan oluyorum." yerine, "Bazen öfkeme sahip olamıyorum."

"Madem aynı görüşte değiliz, o halde benim dediklerimi çürüt, senin dediklerini yapalım." yerine,"Senin söylediklerin aklıma yatmasa da, eğer çok istiyorsan bunu senin için yapabilirim."

"Şimdi çaba gösteriyorsun, ama artık çok geç. Bunları 5 yıl önce yapmalıydın." yerine, "5 yıldır yapmadığın davranışları bugün yapıyor olman beni çok mutlu ediyor."

Unutmayın, öfke, kızgınlık, korku, sevinç gibi olumlu ve olumsuz duyguların paylaşılması gerekir. Eşlerin de, konuşmaya, dinlenilmeye ve anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. Ortaya çıkacak sorunlarda, sorunu birlikte çözmek en geçerli yoldur.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Özcan Uzun

Etiketler
Şikayet
Prof. Dr. Özcan Uzun
Prof. Dr. Özcan Uzun
Ankara - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube