Uzm. Dr. Serhat İpekçiPsikiyatri
İyi akşamlar dilerim Ecem Hanım. Yazdıklarınızı büyük bir dikkatle okudum; tüm diğer bana yazılan sorularda olduğu gibi. Bu sitede yıllar içinde 1200'den fazla soruyu cevapladım, ülke içinde binlerce takipçim olduğunun farkındayım, ülkenin her köşesinden online tedavisini sürdürdüğüm pek çok hastam var. Bu nedenle pek çok takipçimin de faydalanabilmesi için size cevap yazarken aslında anksiyeteyi de anlatmaya çalışacağım. Anksiyete aslında bir hastalık değildir. Anksiyete bir belirtidir. Ben öksürük oldum dediğimizde karşımızdaki kişi bizim hangi hastalığımız olduğunu bilemez. Öksürük pek çok hastalıkta görülen bir belirtidir. Gripte de öksürük olabilir, boğmacada da, akciğer kanserinde de. Anksiyete hemen hemen tüm psikiyatrik hastalıklarda görülebilen bir belirtidir. Hoş olmayan, rahatsızlık veren bir histir. Pek çok farklı yönü vardır; korku, endişe, tasa, bunaltı, sıkıntı, kötü birşeyler olacağı hissi, daralma, huzursuzluk, kaygı gibi. Fiziksel belirtiler de anksiyeteye eşlik edebilir; titreme, kalp çarpıntısı, boğulma hissi, terleme, baş dönmesi, dengesizlik, bayılacak gibi olma gibi. Anksiyete günlük işleyişi de bozar; uykusuzluk, dikkati toplamada güçlük, rahat düşünememe, sakin kalamama buna neden olur. Uzun süre anksiyete içinde yaşamak kişiyi derinden etkiler, başka psikiyatrik rahatsızlıklara yol açabilir. Bu nedenle anksiyeteye yol açan ruhsal rahatsızlığın tespit edilmesi çok önemlidir. Sonraki aşama bu rahatsızlığın tedavi edilme aşaması olmalıdır. Şizofreni başlangıcında "katastrofik anksiyete" adı verilen, bir insanın dayanamayacağı kadar yoğun bir anksiyete yaşanır. Katastrof "felaket, kıyamet" anlamına gelen bir kelimedir. Kişi bu hisle başedemez. Depresyon, panik bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, bipolar duygulanım bozukluğu, sanrısal bozukluk, somatizasyon bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, cinsel kimlik bozuklukları, kişilik bozuklukları, uyku bozuklukları, somatoform bozukluklar, yapay bozukluklar, akut stres bozukluğu, yeme bozuklukları, dürtü kontrol bozuklukları, distimik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu, şizoaffektif bozukluk, bağımlılıklar, organik beyin sendromuna bağlı ruhsal rahatsızlıklar, madde kullanımı sonucu gelişen ruhsal rahatsızlıklar, madde yoksunluğu sonucu gelişen durumlar anksiyete yaratabilir. Bu ve daha sayamadığım pek çok rahatsızlık arasında doğru tanıyı koyabilmek ve doğru tedaviyi uygulayabilmek seçeceğiniz psikiyatri uzmanının yeteneğine, tecrübesine, size ayıracağı zamana, göstereceği ilgiye bağlıdır. Çünkü her birinin tedavisi farklıdır. Tedavinin iki yönü vardır: 1) İlaçlar 2) Psikoterapi. Şimdi bunlardan söz edeyim. Psikiyatride kullandığımız yüzlerce ilaç vardır. Etken madde seçimi, doz, doz artırımı ve sürdürümü, yan etki durumunda müdahale becerisi, ilaç değişimi konusunda yeterlilik, ilaç kullanım süresi, ilaç keserken yapılacaklar, ilaç kombinasyonları (çeşitli ilaçları bir arada kullanma sanatı), ilaç etkisini güçlendirme stratejileri ilaç tedavisinin çok kritik aşamalarıdır. Psikoterapi ise hekim ile hasta arasındaki tüm ilişkidir. Randevu almak için hekimin arandığı an başlar. Bu duruma ben "unique" derim, yani "benzersiz ya da eşsiz". Herkesin nasıl bir parmak izi varsa hekimin yeteneği, tarzı, iyileştirme gücü, psikoterapi becerisi de sadece ve sadece kendine özgüdür. Bu sanatı eğitimi ve meslek yaşamı boyunca öğrenmiş, okumuş, uygulamış, olgunlaştırmış, geliştirmiştir ve hastalarını iyileştirmek için onlara ilaçlar ile birlikte sunar. Yani ben öyle yapıyorum.
5 Aralık 2021