Yüzük takmanın zararları

Yüzük takmanın zararları

İki insanın birbirine verdiği söz kimi zaman ise şık görünen bir zevktir yüzük takmak. Sizler için bu kutsal ve güzel zevkin kökenini ve zararlarını araştırdık.

Yüzük takma geleneğinin kökeni çok eski çağlara dayanır. Eski çağlarda evlenmeye karar veren çiftler için aralarında bir altın levhayı bölüştürme geleneği mevcuttur. Evliliğin bir belgesi olan bu altın levha ikiye bölünür, kadın ve erkek arasında bölüştürülürdü. Arkeolojik bulgular doğrultusunda, yüzük veya nikah halkası takma geleneği ilk defa Eski Mısır’da görülmektedir. Eski Mısır hiyerogliflerinde yüzüğün ebediyet yani sonsuzluk anlamına geldiği okunmaktadır. Eski Mısır’da yüzüğün sol ele takılması teslimiyeti ifade ettiğine göre “sonsuza dek teslimiyet” anlamını taşıyan bir geleneğin evlilik ritüelinin bir parçasını oluşturması son derece doğal gözükmektedir. Ayrıca bir başka görüşe göre sol ele takılmasının bir diğer sebebi ise sol elin yüzük parmağından doğrudan kalbe ulaşan bir hayat damarı olduğu inancından kaynaklanmasıdır.
Roma İmparatorluğu zamanında evlilik yüzüklerinin demirden yapıldığı bilinmektedir. Demirin kullanılmasının sebebi ise bu maddenin çok dayanıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda Romalı gençler evlendiğinde demir yüzükleri takarak, evliliklerinin demir gibi sağlam temele oturduğunu ima ederlerdi.
Avrupa’da ise nikah yüzüğü takma geleneğinin çıkış tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte ilk örnek olarak İrlanda’da evlenmek isteyen gençlerin, beğendiği bir genç kıza insan saçlarından sıkıca örülmüş bir bilezik hediye etme geleneği olduğu gösterilmektedir. Bunun haricinde ilk örnek 860 yıllarında karşımıza çıkıyor. 9. yüzyılda yüzüklerin altın maddesinden kullanılmaya başladığı görülmektedir. Zedelenemeyen ve kolay zarar görmeyen bir madde olduğu için altının hem sembolik hem de ekonomik bir değer olarak evlilik yüzüklerinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. 17. yüzyılda ise nikah yüzüklerinin başparmağa takıldığı görülmektedir. Zaman için nikah halkalarına tek taşlar, aşk sembolü olduğu öne sürülen elmaslar takıldığı görülmekle birlikte ciddi bir sektöre dönüştüğü gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

Peki bu kadar eski bir geçmişe sahip olan yüzüklerin bize bir zararı var mı?
Eğer dikkatli olmazsak bu güzel sonunda kötü bir işkenceye dönüşebiliyor. Örneğin günümüzde gençler arasında yaygın olarak kullanılan çelik yüzükler.
Çelik yüzükler günümüzün en popüler takılarından biri. Hem ucuz, hem de şık görüntüsü nedeniyle özellikle gençler tarafından tercih edilen bu takının, çok bilinmeyen bir zararı olduğu gizlenemez. “Parmaklarda yüzüklere bağlı dolaşım bozukluğu özellikle travmalar sonrası acil servilerde görmeye alıştığımız bir durum. Bu durumda bazen geleneksel yöntemlerle yani bir kayganlaştırıcı kullanarak ya da parmak altına dikiş ipi sarılarak yüzük çıkarılmakta. Bu yöntemler başarısız kaldığında ise yüzük kesilerek çıkarılıyor. Kesme için özel yüzük kesiciler ve pense kullanılırken çelik yüzükler bu aletlerle kesilemiyor. Son dönemde çelik yüzüklerin neden olduğu ciddi dolaşım bozukluğu ile acil servislere başvuran hastalarda büyük bir yoğunluk oldu. Bu hastaların çoğu için ise çelik yüzükler kesilemediği için AKS ekibinden yardım istemek zorunda kalınıyor. Yani acil servise AKS ekibi çağırılıyor.
Sadece bu kadarla sınırlı değil tabi… Yüzük yaralanmaları günümüzde gayet fazla. Peki bu yaralanmalar nasıl oluyor?
Yüzük yaralanması, yüzüğün sıklıkla kapı kolu, araba kapısı, trabzan gibi yerlere takılıp, parmağın bir kısmının kopmasına yada cildin soyulmasına yol açtığı yaralanmalardır. Oldukça kötü bir yaralanma türüdür, çünkü bugün bile günümüzde ideal bir tedavisi yoktur. Peki bu yaralanmalar sonunda ne olur?
İlk seçenek parmağın bir kısmı kopar. Bu kopma şekli oldukça kötüdür, çünkü parmak bir nevi yerinden sökülmektedir. Genellikle tendon, sinir, damar gibi kopan parçanın yerine dikilmesi için önemli olan yapılar kopma seviyesinin çok daha gerisinden, el-avuç içi seviyesinden kopar. Bu dokuların dikilme şansı kesilen bir parmağa göre çok çok azdır. Yinede bu ihtimal hiç yoktur denemez en azından yerine dikilme denenebilir.

Bir diğer seçenek ise parmağın cildi soyulur, kemik yapısı çıplak bir şekilde kalır. Bu durumda tedavisi zor olan bir yaralanma türüdür. Çünkü genellikle parmağın tüm önemli yapıları korunmuş sadece cilt soyulmuştur. Bu durumda yapılacak şey , parmağın soyulan cildini onarmaktır. Bu onarım için gereken cilt genelde kasık, el avuç içi yada gövde bölgelerinden sağlanır.

En sık uygulanan onarım şekli parmağın açıkta kalan kemik kısmını, kasık cildine dikmektir. Hasta 4-6 hafta, eli yaralı yerinden kasığına dikili yaşar. Aradan geçen süreç sonrasında parmağa dikilen kasık cildi artık parmak cildine kaynamıştır ve ikinci bir ameliyatla bu cilt kasıktan ayrılıp parmak üzerindeki yaranın kapatılmasında kullanılır. Sonuç olarak parmaktaki cilt eksikliği kasık cildi ile giderilmiş olur. Bu da ideal bir tedavi olmasa da başka tedavisi de yoktur. Çünkü parmakta kullanılan cilt hiç bir zaman parmak cildi kadar ince ve harekete elverişli olamaz. Parmakta hareket kaybı kaçınılmazdır.
Çoğu kişi farkında bile değildir ama, yüzük takmak son derece tehlikeli bir zevktir. Hiç kimse bir parmağı kopsun yada sakat kalsın istemez ama bu tarz yaralanmalar siz ne olduğunun farkında bile varamadan olur.

Peki en tehlikeli yüzük takılan parmak hangisidir? Sorumuzun cevabı başparmak. Çünkü elimizde en önemli parmak baş parmaktır. Baş parmağımız olmadan hiç bir şeyi tutamayız, kavrayamayız. Bunu test etmek için baş parmağınızı avuç içinde tutarak gömlek düğmesi iliklemeyi yada ayakkabılarınızın bağını bağlamayı deneyiniz. En ufak bir ilerleme kaydedemezsiniz. Baş parmağımızın önemini anladıysak bir de o parmağa bol bir yüzük takıp böylesi güvenli diye kendinizi kandırabilirsiniz. Ama bol yüzük daha tehlikelidir. Çünkü parmakla yüzük arasında oluşan boşluk yüzüğün bir yerlere takılması ihtimalini güçlendirmekten başka bir şeye yaramaz. Takıldığında ise parmağınızdan kolaylıkla çıkacağını zannetmeyin. Genellikle bir yere takılır, parmağınıza saplanır yada yüzük yaralanmasına yol açarak parmağınızın kopmasına meydan verebilir.
İşte bu yüzden aslında bir yere takılınca hemen dağılan eklemli yüzükler yapılmış fakat dayanıklı ve çık olmamaları sebebiyle yaygınlaşmamıştır. Bizim sizlere tavsiyemiz ise illa yüzük, alyans vs takmak istiyorsanız yada zorunluluğunuz var ise yüzüğünüzü bir zincir vasıtasıyla boynunuza takmanızdır.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Muhsin Dursun

Op. Dr. Muhsin Dursun, lisans öncesi eğitimlerinin ardından Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 2003 yılında tamamlayarak tıp doktou unvanı almıştır. İhtisasını ise 2008 yılında Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda yapmış olan Op. Dr. Muhsin Dursun, 2009 yılında ise Türk Ortopedi ve Travmatoloji Eğitim Konseyi Board Sertifikasyon eğitimini tamamlamıştır. 2003 - 2008 yılları arasında Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde asistan doktor olarak görev yapmış, uzmanlığını aldıktan sonra aynı hastanenin 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 2009 yılına kadar Uzman Doktor olarak çalışmıştır.  2009 - 2010 yılları arasında Sinop Boyabat 75. Yıl Devlet Hastanesi'nde Uzman Doktor olarak, 2010 -2012 yılları arasında ise Adana Numune Eğiti ...

Etiketler
El yaralanmalarında mikrocerrahi
Op. Dr. Muhsin Dursun
Op. Dr. Muhsin Dursun
Adana - Ortopedi ve Travmatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube