YAPTIKLARIM NEDEN GÖRÜLMÜYOR?


Her bireyin kendine özgü bir yaşamı ,değerleri,öğrendikleri,yetenekleri,kendine kattığı hobiler ve tecrübeleri vardır. Her bireyin farklı farklı mizaç özellikleri vardır fıtraten yaradılışta olan kendine özgü olan özelliklerdir bunlar. Sakin,öfkeli,sevgi dolu gibi özellikler. Her bireyin bir de karakteristik özellikleri vardır. Yani sonradan sosyal çevre ile birlikte öğrendiği kazandığı duygular , yetenekler ve karakteristik özellikler.
Örneğin ; çok iyi bir dikiş ustası olmak, iyi bir ressam olmak,iyi bir enstrüman çalmak gibi. Fakat bazen bazı özelliklerimizin sağlıklı ve sağlıksız yönleri oluşabilir yaşadığımız olaylar neticesinde. Çok iyi bir dikiş ustası olan bir çocuğun dikiş dikerken annesine yaptığı peçeteliklerin istediği güzellikte ve renkte olmaması sebebiyle emeğinin hiçe sayılması annesi yüzünden çocuğun dikişten soğuması. Burada ebeveynin mükemmeliyetçilik anlayışıyla hareket ettiği ve bir şey olacaksa her haliyle onun istediği gibi olmalı ya da en iyisi olmalıydı. Tıpkı bu örnekteki gibi veya buna benzer bir durum yaşamış olabilirsiniz. Bu durumda bu çocuğun yaptığı dikiş annesi tarafından görülmediğinde çocuğun da haliyle bu işe karşı şevki kırılmakta. İşte mükemmeliyetçi anlayışta olan bir birey tarafından yaptıklarınız yok sayılmakta. Çünkü bu tipteki bireylerde ya hep ya hiç anlayışı vardır. Yani bu anlayış aslında onların da yetersizlik şemasının olduğunu gösterir. Çünkü zamanında bu duyguyu onlara da yaşatan birileri olmuş ve bu davranışı öğrenmişler ve bu davranışı uygulamaya devam ediyorlar. Yetersizlik hissi onların içinde sakladıkları bir ceviz kabuğunun içinde dolaşan kurt misali. Bu kurt içini yiyor ve dışarıya bunu yansıtmamaya, hep güçlü ve iyi görünmeye ve kusursuzmuş gibi davranmaya çalışıyorlar. Bu tıpkı dışardan güzel görünen bir cevizin içinde yaşayan kurt misali. Aslında bunun farkına varmalarına bile müsaade etmemeleri onların kendilerine karşı şefkatsiz davranışlarından kaynaklanıyor. Kendi kabuklarını kırıp içindeki kurtları dışarıya saldıklarında kendilerinin farkına varıp kendilerine şefkat gösterip iyileşmeye adım atacaklardır.
Bir de yaptıklarının görülmeme nedenlerinden birisi de kişinin içinde yaşadığı tamamlanmamış işlerin yaşattığı kaygı hali. Bunu şöyle açıklayayım. Diyelim ki çocuğu dağınık olan bir ebeveyn var bu ebeveyn her gün çocuğunun dağınık olmasından şikayetçi ve sürekli çocuğuna ikazda bulunuyor. Off yine odan dağınık toplamamışsın burayı nasıl yaşıyorsun bu dağınıklık içinde gibi söylemlerde bulunuyor. Bu söylemden bıktığı zamanlarda çocuk odasını düzenliyor ve topluyor. Fakat ebeveyn bu toparlanma durumunu takdir etmiyor yani çocuğun ayda bir kez bile odasını toplamasını görmezden geliyor çünkü ebeveyne göre her gün toplanması gerekiyor. Bu durumda çocuk ise zaten bir kere toplasam dahi görülmüyor deyip hiç yapmıyor. İşte bu durumda da yarım kalan işlerin yaşattığı kaygı hali yüzünden beklentiler yapılan işleri karşılamıyor. Dolayısıyla yaptıklarınızın görülmemesi aslında geçmişten birileri tarafından öğrendiğiniz mükemmeliyetçilik, kaygı, takdir etmeme ve yetersizlik gibi duyguların oluşturduğu habitus yani alışkanlıklar. Alışkanlık kazanmış duyguları yok etmek kolay olmayabilir fakat bu duygularla başa çıkma mücadelesi kendisinin farkına varma ile oluşacak bir adım. Bu adımı kendinize çok görmeyin ve kendinize şefkatle yaklaşmayı denediğinizde bunun çözümünü yavaş yavaş bulmaya başlayacaksınız.