Sınav kaygısı, yalnızca sınav kaygısı değildir. Nasıl öksürük veya ateş bir hastalık değilse, öksürüğe veya ateşe neden olan sorunu bulmak gerekiyorsa, sınav kaygısını da kendi başına bir sorun olarak görmek genellikle tedavinin etkisiz veya eksik kalmasıyla sonuçlanır. Diğer tüm tıbbi problemlerde olduğu gibi nedenlerinin sorgulanması gerekir.Çünkü bu sorunla başvuran hastalarda sınav kaygısı hemen daima daha geniş bir fotoğrafın bir parçasıdır yalnızca, veya daha genel bir sorunun belirtisidir diyelim. Yeterli istatistik çalışmalar elimizde olmasa da sınav kaygısına Panik Bozukluğu, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Sosyal Fobi gibi bir kaygı bozukluğunun eşlik etmesine klinisyenler alışıktır.
Sınav kaygısı, kişinin girdiği sınavların çoğunda belirgin olarak ortaya çıkan titreme, bulantı, baş dönmesi, ateş basması, terleme gibi bedensel belirtiler ve başarısız olacağı, değersizlik-suçluluk düşüncelerinin eşlik ettiği bilişsel çarpıtma ve belirtilerle karakterizedir. Kişi bu belirtilerin sınav öncesi hafta veya günlerde, sınavdan hemen önce veya sınav anında yoğunlaşmasından yakınır.
Tedavi stratejileri açısından kişinin etkileşimde bulunduğu aile, okul, toplumsal koşullar, üniversite sınavı gibi önemli bir sınava ne kadar vakit kaldığı gibi faktörler önemlidir. Bu faktörlerin değerlendirilmesiyle kişiye terapötik ve medikal tedavi(ilaç tedavisi) önerilir. Gevşeme teknikleri ve kaygı giderici ilaçların kombine kullanımı yüksek oranda fayda sağlar.
Sınav kaygısında en önemli problem bu sorunu yaşayan kişinin genelde lise-üniversite çağında olması, kişinin psikiyatrik tedavi arayışına kendisinin giremeyişidir. Ailenin bu soruna ve psikiyatrik tedaviye bakış açısı, çoğu zaman kişinin tedaviye duyduğu ihtiyacın önüne geçer.
Sınav kaygısı yaşayan öğrenci veya yetişkinler çoğu zaman bunun yaygın ve çözülebilir bir problem olduğundan haberdar değildir, sorunla kendi içinde baş etmeye çalışır. Eğer söz konusu olan genç bir insansa, bazen ailenin bu durumu bir sorun olarak kabullenmesi ve yardım arayışına geçilmesi de zor olabilir. Tüm kaygı bozukluklarında olduğu gibi tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar yol alınacağı unutulmamalıdır.