Sağlıklı akciğerler için

Sağlıklı akciğerler için

Biz hekimler problemleri teşhis ve tedavi etmekte başarılıyız. Ama hasta olmayı önlemeye gelince, işte o konuda sınıfta kalıyoruz.
Eski tabirle “Hıfzıssıhha”, yani sağlığın korunması kolay değil. Para da kazandırmıyor. Tıp dünyasındaki gelişmeler teşhis ve tedaviyi ileriye götürmeye yönelik. Milyon dolarlık PET tomografi, radyoterapi cihazları, ameliyat görüntüleme sistemleri ve robotları, kemoterapi ilaçları. Bir cerrahi robotun değeri 3 milyon dolar. Acaba Intuitive Surgical geçen sene kaç robot sattı? Yeni çıkan Keytruda diye bir kemoterapi ilacı var. Akciğer kanserinde etkin olduğu düşünülüyor. Bir seferlik dozu 30 bin TL! Tüm tedavi süreci ABD fiyatları ile 1 milyonu buluyor. Bugün yeni gelişmeleri değil, akciğerlerimizi nasıl koruyacağımızı yazmak istiyorum;

Tabii ki ilk sırayı sigaradan ve sigara türevlerinin (nargile, puro vs) dumanlarından uzak durmak alıyor. Her ne kadar bazı kişilerin (%10) akciğerlerinin koruma mekanizmaları güçlü olmasına ve sigaradan az etkilenmelerine rağmen, günde 1 paketten fazla sigara içen 8 kişiden biri akciğer kanserine yakalanıyor. Sigara olmasa akciğer kanserlerinin % 90’ını görmeyeceğiz. Her yıl 30 bin kişi akciğer
kanserine yakalanıyor ülkemizde. KOAH’ın ana sebebi de sigara, Türkiye’de 5 milyona yakın KOAH hastası var. Sigara dünya üzerinden kalksa, yüzbinlerce kişinin hayatı kurtulacak ve KOAH ilaçları (halk arasında fısfıs denilenler), kemoterapi, radyasyon tedavi cihazları ve ameliyat malzemesine harcanan milyarlarca dolardan tasarruf edilmiş olacak. İkinci sırayı hava kirliliği alıyor. Hava kirliliği azaldığında astım, KOAH hastalıkları daha nadir görülüyor, olsa bile atakların sıklığı ve şiddeti azalıyor. Onu azaltmakta bizim elimizde. Araba kullanmak yerine biraz yorulmayı, yürümeyi tercih edip, toplu taşıma kullanabiliriz. Doğalgaz, kömür veya elektrik kullanımımızı azaltabiliriz. Mesela gereksiz açık olan ışıkların, elektrikli cihazların hava kirliliğini arttırabileceğini aklımızda tutalım. Para hırsımıza gem vurup şehrimizin apartman yüksekliğini ve yoğunluğunu biraz azaltsak hava sirkükasyonuna faydası olmaz mı? Belki bu sayede tüm zenginliğimize rağmen astım krizi geçiren çocuğumuzu gecenin bir yarısında boğulma korkusuyla hastaneye taşımayız.

Üçüncü sırayı ise aşılama alıyor. Grip aşısı olmayı çoğumuz ihmal ediyoruz. Oysa yıllık olarak grip aşısı olanlar, ya tamamen korunuyorlar, ya da hastalığı hafif geçiriyorlar. Hele yaşlı, eşlik eden sağlık problemleri veya bilinen akciğer problemi olanların, hem grip, hem de zatürre (pnömokok) aşılarını mutlaka olmaları lazım. Biz hekimler entübe (suni solunum cihazına bağlanma) olan çok sayıda hasta gördüğümüz için, akciğerlerde oluşabilecek küçük bir enfeksiyonun nelere yol açtığına her gün şahit oluyoruz. Sadece aşılama ile her yıl çok sayıda kişi ani gelişen solunum sorunlarından korunabilir. Siz aşılar ile ilgili şehir efsanelerine kulak asmayın! Dördüncü ise işimizi yaparken akciğer sağlığımızı korumaktan geçiyor. Öyle işler var ki, akciğer sorunlarına açık olan. Bazılarını sayayım, kalorifer tamirciliği, boru, eternit, balata vs üreten fabrikalarda işçilik, yoğun bakımda çalışan doktor, hemşire, sağlık personelleri, kimyasallarla uğraşanlar, mermer-taş işçiliği, tekstil atölyelerinde çalışanlar… Bu liste uzar gider. Kimse bu kişilere mesleğini bırakın diyemez, ekmek parası, ama akciğerlerini korumaları gerekir. Yani işlerine uygun maskelerle çalışmaları lazım. Yakın zamanda bundan 30 yıl önce sadece 4 yıl süreyle boru fabrikasında çalışmış 52 yaşında bir bey ziyaretime geldi. Bu 4 senede o kadar fazla asbest solumuş ki, 30 yıl sonra akciğer zarı kanseri geliştirmesinin önü açılmış. Oysa maske taksa ve gerekli sağlık önlemleri kendisine öğretilseydi bu zor hastalığa yakalanmayacaktı. Burada işverenlere ve devlete hem eğitim, hem de önlem alma görevi düşüyor.

Beşinci sırada ise akciğerlerin çalıştırılması geliyor. Yani egzersiz. Derin nefes almak, haftada 2-3 kez tempolu yürüyüş yapmak. Akciğerlerimizde bir tenis sahasını kaplayacak kadar alveoller (küçük kesecikler) var. Oksijen karbon dioksit değişiminin verimli olması için alveollerimizi kullanmamız lazım. Evde bilgisayarımızın başında oturmak, televizyonun başında pineklemek çok keyifli gelebilir, ama hayat boyu oksijensiz kalmak istemiyorsak akciğerlerimizi çalıştırmamız lazım. Geçenlerde güzel bir söz vardı yine; “Doğmak ölmenin habercisidir.” Diye… Yaşlanmak ve ölüm kaçınılmaz, ama son ana kadar oksijensiz kalmadan yaşamı sürdürebilmek büyük bir nimet.

Bu nimete kavuşmak için bizim de biraz gayret etmemiz gerekmez mi? Herkese sağlıklı akciğerler ve tertemiz oksijen dolu hayatlar dilerim.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel

Prof. Dr. Hasan Fevzi BATIREL, 1970 yılında İstanbul'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1994 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, aynı üniversitede yapmış ve 1999 yılında Göğüs Cerrahisi Uzmanı olmuştur. 1997’de NATO bursu ile altı ay süreyle Prof. Dr. Mehmet ÖZ'ün departmanında araştırmalara katılmış, 1999-2001 yıllarında Brigham and Women’s Hospital, Harvard Tıp Fakültesi, Boston’da klinik üst ihtisas doktoru olarak çalışmıştır. Prof. Dr. Hasan Fevzi BATIREL, 2005 Yılında ''Doçent'' 2010 yılında ise, ''Profesör'' unvanı almıştır. 2009 - 2010 Yılları arasında Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çalışmış olan Prof. Dr. Hasan Fevzi BATIREL, mesleki çalışmalarına Özel Academic Hospital Hastanesi'nde ...

Etiketler
Sağlıklı nefes
Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel
Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel
İstanbul - Göğüs Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube