Safra kesesi kanser belirtisi, tanı ve tedavileri

Karaciğer tarafından üretilen ve safra kesesi içerisinde depolanan safra sıvısı yağların sindirimi üzerinde önemli role sahiptir. Safranın üretilmesini, depolanmasını veya ince bağırsağa salgılanmasını etkileyen herhangi bir hastalık durumunda yağların sindirimi zorlaşır ve bu durum kişinin beslenme düzeninde önemli sorunlara yol açabilir.

Safra kesesi kanser belirtisi, tanı ve tedavileri

SAFRA KESESİ KANSERİ

Karaciğer tarafından üretilen ve safra kesesi içerisinde depolanan safra sıvısı yağların sindirimi üzerinde önemli role sahiptir. Safranın üretilmesini, depolanmasını veya ince bağırsağa salgılanmasını etkileyen herhangi bir hastalık durumunda yağların sindirimi zorlaşır ve bu durum kişinin beslenme düzeninde önemli sorunlara yol açabilir. Toplum genelinde nadir görülen safra kesesi kanseri geç fark edilmesi sebebiyle genellikle kötü prognoza sahiptir. Bu nedenle safra kesesi kanseri hakkında bilgi sahibi olmak, belirti ve bulguları erken dönemde fark edebilmek ve doğru tanıyı başlangıç evrelerinde alabilmek yaşamsal açıdan kritik önem taşır.

Safra Kesesi Kanseri Nedir?

Safra kesesi kas dokudan oluşan, armut şeklinde bir torbadır ve karaciğerin hemen altında yer alır. Safra kesesi kanserleri sıklıkla kese duvarında ortaya çıkan ve karaciğer dışı safra yollarına ait tümörlerin ⅔’ünü oluşturan kötü huylu tümörlerdir. Sindirim sistemi kanserleri içerisinde mide kanserinden sonra 5. sırada yer alan bu kanser türü aynı zamanda ölüme yol açan kanserler arasında 9. sıradadır.

Morfolojik olarak incelendiğinde safra kesesi kanserinin infiltratif ve fungatif tip olmak üzere iki farklı türünden bahsetmek mümkündür. İnfiltratif tip daha yaygın görülür ve genellikle teşhis edildiği evrede kesenin tamamını veya büyük bir bölümünü tutmuş haldedir. Tümör hücreleri kese duvarının yapısını tamamen değiştirir ve etkilenen kısımlar sert, beyaz, katı bir kıvam alır. İlerleyen evrede tümör dokusunun iç yüzeye bakan kısmı ülserleşir ve bu durum kese duvarında delinmeye yol açabilir.

Fungatif tipte ise tümör dokuları kese duvarından içeriye doğru düzensiz, küçük, karnabahar görünümüne sahip kitleler şeklinde büyür. Bu tip safra kesesi kanserleri teşhis edildiğinde büyük olasılıkla karaciğer metastazı gerçekleşmiş durumdadır. Gelişme sürecinde tamamen asemptomatik olarak seyreden fungatif tip safra kesesi tümörleri genellikle kitlenin kanalı tıkayacak boyuta ulaşması sonucunda safra kesesi hidropsu gelişmesiyle tespit edilir.

Safra kesesi kanseri evreleri

Evre 1: Bu evrede kanser in-situ karsinom olarak adlandırılır ve tümör yalnızca safra kesesi duvarında intramüsküler (kas içi) yerleşimlidir. Bu evrede fark edilebilen kanserlerde cerrahi tedavi ile başarı oranı oldukça yüksektir.

Evre 2: Safra kesesi kanserinin ikinci evresinde tümör kesenin iç yüzünden dış yüzüne doğru ilerlemiş ancak halen safra kesesi duvarını aşmamış haldedir. Karaciğer veya lenf gibi komşu organlara metastaz görülmez.

Evre 3: Safra kesesinin tüm katmanları kanserli hücreler tarafından sarılmış haldedir. Bu evrede büyük olasılıkla duktus sistikus lenf nodüllerine metastaz gelişir.

Evre 4: Hastalığın son evresinde kanser hücreleri safra kesesinden karaciğere ve diğer komşu organlara yayılım göstermiş haldedir. Safra kanalları ve diğer lenf nodüllerinde metastaz görülür.

Safra Kesesi Kanseri Nedenleri

Safra kesesi kanserinin nedenleri kesin olarak bilinmiyor olsa da bu kanser türüne zemin hazırlayan bazı faktörlerden bahsetmek mümkündür.

Yaş

Safra kesesi kanserleri büyük oranda ileri yaş grubu bireylerde ortaya çıkar. Safra ile ilişkili tüm kanser olgularının %75’inden fazlası 65 yaş ve üzeri kişilerde görülür. Bunun yanı sıra kanser dışı hastalık nedeniyle safra yolları cerrahisi uygulanan 65 yaş üzeri kişilerin yaklaşık %10’unda safra kesesi kanseri saptandığı görülmüştür. Bu doğrultuda yaş faktörü safra kesesi kanseri için zemin hazırlayıcı faktörlerden biri olarak kabul edilir.

Cinsiyet

Safra kesesi kanseri gelişme riski tüm ırklar ve tüm yaş grupları için kadınlarda erkeklere oranla 3 ila 6 kat daha fazladır.

Safra kesesi taşları

Safra kesesi kanseri ile safra kesesi taşları arasındaki etiyolojik ilişki net bir şekilde ortaya konmamıştır. Ancak kanser teşhisi almış tüm olguların %75-90’ında safra kesesi taşı bulunduğu, taşlı kolesistit (safra kesesi iltihabı) tanısıyla cerrahi tedavi uygulanan hastaların ise yaklaşık %1’inde, daha önceden şüphe duyulmamış safra kesesi kanseri saptandığı görülmüştür. Kolelitiazis (safra kesesi taşı) nedeniyle kolesistektomi (safra kesesinin alınması) işlemi uygulanan hastaların yaklaşık %13’ünde prekanseröz hücre değişiklikleri görülmüş, yaklaşık %8’inde anormal hücre grupları ve %4’ünde ise direkt olarak kötü huylu tümör varlığı fark edilmiştir. Bu doğrultuda safra kesesi taşlarının safra kesesi kanserleri ile ilişkili olduğu söylenebilir.

Ülseratif kolit

Ülseratif kolit tanısı almış kişilerde safra kesesi kanseri gelişme riskinin, bu kişilerin içinde bulunduğu popülasyona oranla 5-10 kat artış gösterdiği bildirilmiştir.

Diğer zemin hazırlayıcı faktörler

Sağlıksız beslenme rutini, obezite, genetik yatkınlık, kimyasal karsinojen maruziyeti, pankreas ve safra salgılarının anatomik varyasyonları, porselen safra kesesi, primer sklerozan kolanjit, kronik enfeksiyon varlığı ve çeşitli ilaçların kullanımı safra kesesi kanseri ile ilişkili olduğu kabul edilen diğer faktörlerdir.

Safra Kesesi Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Safra kesesi kanseri oldukça sinsi ilerleyen bir kanser türüdür. Dolayısıyla belirti ve bulgular özellikle kanserin ilk evrelerinde gözden kaçabilir. Hastalık büyük oranda bir sıkıntı ortaya çıkmadan gelişebilir ancak ilerleyen evrelerde bazı şikayetlerle kendini gösterebilir.

 

  • Sağ üst kadranda ağrı şikayeti safra kesesi kanseri ile birlikte ortaya çıkan yaygın şikayetlerden biridir.
  • Bulantı, kusma ve iştahsızlık gibi sindirim sistemi belirtileri safra ile ilişkili pek çok hastalıkta olduğu gibi safra kesesi kanserinde de görülebilir.
  • Ciltte ve gözün beyaz kısmında görünür olan sarılık tablosu yine safra kesesi kanserinin türüne göre sık görülen belirtilerden biridir.
  • İdrar renginin koyu kahveye, dışkı renginin ise neredeyse şeffaf-beyaz hale gelmesi safra kesesi ve karaciğer ile ilişkili pek çok hastalığın önemli belirtilerinden biridir.
  • Göbek bölgesine yakın kısımda ele gelen kitle varlığı özellikle safra kesesi kanserinin ilerleyen evrelerinde görülebilir.

Safra Kesesi Kanseri Teşhisi Nasıl Konulur?

Safra kesesi ile ilişkili hastalıkların tıbbi bulguları birbiriyle fazlasıyla benzer olduğundan özellikle bir şikayete yol açmadan seyreden tablolar safra kesesi taşı ve safra kesesi iltihabı ile karıştırılabilir. Bu nedenle laboratuvar bulguları tanıyı işaret ediyor olsa dahi tek başına yeterli değildir.

İlk olarak fizik muayenede elde edilen bulgular göz önünde bulundurulur ve daha sonra detaylı inceleme için ultrasonografi ile görüntüleme tercih edilir. USG sonucu kanser ile ilişkili şüpheleri destekliyorsa bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG), endoskopik ultrasonografi, perkütan kolanjiografi, endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi (ERCP), pozitron emisyon tomografisi (PET) ve laparoskopi gibi çok sayıda görüntüleme yöntemine başvurulabilir.

Safra Kesesi Kanseri Tedavi Yöntemleri

Tüm tedaviler gibi safra kesesi kanserinin tedavisi de hastaya özgü planlanır. Tedavi için tercih edilecek yöntem belirlenirken hastanın yaşı, genel sağlık durumu, mevcut hastalığın türü ve evresi gibi çok sayıda önemli faktör göz önünde bulundurulur.

Safra kesesi kanserleri büyük oranda ilerleyen evrelerde teşhis edilebildiği için bu kanser olgularının cerrahi yöntem ile tedavisi oldukça güçtür. Ancak kanserin erken evrede fark edildiği durumlarda hastaların ameliyat şansı bulunur. Henüz 1. veya 2. evrede olan, karaciğer ya da lenf nodüllerine yayılım göstermemiş, hastanın genel sağlık durumunda ciddi bozulmalara yol açmamış safra kesesi kanserleri için sıklıkla cerrahi tedavi yöntemi tercih edilir ve oldukça başarılı sonuçlar alınır.

Kanserin 3. ve 4. evrelerde fark edildiği durumlarda cerrahi tedavi ile başarı oranı düşmektedir. Bu evrede tanı alan hastalar için radyoterapi, kemoterapi veya tüm yöntemlerin bir arada uygulandığı farklı tedavi planları tercih edilebilir. Tedavi edilemeyecek derecede ilerlemiş olan hastalık tablolarında ise kişinin ağrısını dindirmeye yönelik bazı endoskopik veya perkütan drenaj gibi girişimsel radyolojik işlemler uygulanabilir.

Bu makale 26 Ocak 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Serdar Turhal

Prof. Dr. Serdar Turhal, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Amerika Birleşik Devletlerinde Connecticut eyaletindeki Yale Üniversitesi’ne bağlı Griffin Hastanesi’nde 1993 yılında tamamlayarak Dahiliye - İç Hastalıkları uzmanı olmuştur. Ayrıca Mount Sinai Tıp Fakültesi Hematoloji – Onkoloji Bilim Dalı Mount Sinai Tıp Fakültesi, New York, New York, ABD'de Tıbbi Onkoloji üzerine yan dal ihtisas eğitimini de tamamlamıştır.  Marmara Üniversite Hastanesi Onkoloji Bilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak görev yapmış olan Prof. Dr. Serdar Turhal, mesleki çalışmalarına şu an İstanbul'da bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir. Board Sertifikaları:               ECFMG:  April 1989  428514-4 FLEX:  ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
twitter
Etiketler
#kanser
Prof. Dr. Serdar Turhal
Prof. Dr. Serdar Turhal
İstanbul - Tıbbi Onkoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube